Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1395 E. 2022/501 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1395 Esas
KARAR NO: 2022/501
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 20/12/2016
KARAR TARİHİ: 08/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, —— hisseli ortağı olduğunu, Şirketin iştiğgal mevzuu ve amacına yönelik çalışma yapılamaması, yapılanmasını kaybetmesi, temsil ve ilzam yetkisi olan ortağın kamu borçları ödememesinden dolayı müvekkilinin kamuya karşı direkt sorumlu olacağını, zarara uğrama ihtimaline binaen bu davayı açmakta menfaati olduğunu, müvekkilinin kendisinin hukuki ve cezai sorumluluğu doğacağı bu hassas konulara müdahale edemediğini, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayamadığını, -Şirketi temsil ve ilzam yetkisinin —–yevmiye no.lu imza sirküleri ile süresiz olarak diğer— hissenin sahibi — verildiğini, bu yetkinin dayanağının— olduğunu,— olan iki tarafın imzası ile alındığını, halen — imza sirkülerini kullanmaya devam ettiğini, — —-hesaplarından kullandığı kredilerden; —- tutarları şirket hesabından, kendi hesabı olan —– no’lu hesabına, şirketten bu meblağı karşılayacak hakkı veya alacağı olmamasına karşın sebepsiz yere havale ettiğini, yukarıdaki meblağların dışında cari hesap dönemi içinde — daha kendi hesaplarına aktardığını ve — sonu itibariyle şirkete —- borcu olduğunun muhasebe kayıtlarında göründüğünü, şirketin hesabında para olmasına karşın şirketi temsil ve ilzam yetkisi olan ortak —- son ödeme tarihi — geçici vergiyi kasten ödemediğini, Şirketin kiracı olduğu taşınmazların —- kiralarını ödemekten imtina ettiğini ve şirketi zarara soktuğunu, şirketin malvarlığında haksız yere azalmaya sebebiyet verdiğini, kendisine verilen yetkileri suiistimal ederek kendisine haksız menfaatler sağladığını,—- şirkete banka kredisi ile alınan —- üzerine aldığı kredi ile taksitleri bittikten sonra —- şüphelinin —- satış sözleşmesine istinaden ——–(şüpheli ile 2 çocukları olan imam nikahlı eşi) devrettiğini, bu satışla ilgili olarak şirket hesaplarına giriş yapılmadığını,——-davranışlarıyla şirketi sürekli olarak zarar ettirdiğini; şirketi ve dolayısıyla müvekkilini zarara uğrattığını ve zarar ihtimalinin arttığını, — şirketin temsil ve ilzam yetkisini kullanarak yaptığı eylem ve hareketler ortaklıklar arasındaki güven ilişkisinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, -Müvekkili ile şirketin diğer ortağı —– iş yerinde kavga ettiklerini, müvekkilinin diğer ortak tarafından darp edildiğini, —- ifade tutanağı bulunduğunu, —- darp raporu alındığını, —müvekkiline hitaben “bu iş yerini terk et gelirsen fena olur” diyerek tehdit ettiğini, şirketin klinik faaliyetlerinin en yoğun olduğu —- kliniğe alınmadığını, müvekkilinin —sahibi olduğu şirkete ait——- alınmaması için kliniğe silahlı korumalar alındığını, gerek şirketin yönetiminde gerekse kişiler arasındaki ilişkide ciddi anlaşmazlıklar bulunduğunu, bu durumun şirketin ekonomik geleceğini tehlikeye uğrattığını, —- müvekkili arasındaki husumetin 3, kişilere ve şirket çalışanlarına yansıdığını, iş yerinde çalışan müvekkiline yakın olduğunu hissettiği personele çeşitli iftiralar atarak çalışma barışının bozulmasına sebebiyet verdiğini, bu şekilde ağır iftiralarla çalışanların işten atıldığını, Şöyle ki: ——- ilgili yaptığı suç duyurusu hırsızlık suçuna ve bilgisayar bilgilerinin, hard diskin çalınması vakasına dayanıldığını, ancak polis tarafından bilgisayarda yapılan incelemelerde isnat edilen suçun, aynı maddi vakaya dayanarak davalı tarafından isnat edildiğini, ancak polis tarafından tespitlerde isnat edilen vakanın gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, davalının şirkette her hangi bir hukuki ve ticari bağı olmayan—— şirket faaliyetlerine karıştırmaya başladığını, iş yerinde asistan olarak çalışan —–şahsın çantasının mesai saatleri içinde, işin ifası sırasında … tarafından hırsızlık yaptığı iddiası ile karıştırıldığını, asistan müdahil olunca kendisinin hırsızlıkla suçlandığını, bunun üzerine hemşire asistan polisi arayarak çantalarının aranmasını talep ettiğini, polis tarafından çantalarda yapılan aramalarda hiçbir şekilde çalındığı iddia edilen hiçbir malzemeye rastlanmadığını, ——aynı zamanda şirketi temsil ve ilzam yetkisi olan müdür olarak kendi şahsi çıkarları doğrultusunda şirkete zarar vermek maksadıyla işyerindeki çalışma ortamının bozulmasına sebebiyet verdiğini, —-hisseli ortak ——şubede çalışan sözleşmeli doktorun tıbbi malzemeleri muayenehaneden izinsiz olarak çıkardığını iddia ettiğini, doktorun şikayeti üzerine karakolda ifadesinin alındığını, malzemelerin sözleşme ile şirket adına işlettiği muayenehaneye davalıdan alınarak iade edildiğini, Nikahsız eş — yeğeni —-sekreter olarak yanlarında çalıştığı —- —-kendi pos makinelerini kullanmak yerine şirketin pos makinesi kullanılarak — ayrıca nakit kazanılan —de alarak gittiğini, bu konuda soruşturma başlatıldığını, Davalının —- no.lu ihtarnamede müvekkili ile aralarında yaşadıkları sorunları göstererek şirketin çalıştığı doktorlarla ticari ve hukuki ilişkiyi şirket adına bitirdiğini beyan ettiğini, —–bu olanlardan anlaşılacağı üzere şirketi temsil ve ilzam görevini tamamen kişisel kin ve nefret duyguları ile yapmaya devam ettiğini, bu davranışlarıyla şirketin içini boşalttığını, şirketin kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmadığını, Şirketin ortak iş yaptığı doktorları da müvekkilinden yana tavır aldıkları iddiasıyla iş ilişkilerini bozduğunu, çalıştıkları klinikleri baltalamak için mafya yöntemlerini kullanmaya başladığını, bu paranoya haliyle şirkette çalışan doktorları hırsızlıkla suçlayarak işten attığını, şirkette klinikte çalışan işçilerin telefonlarını müvekkili ile görüşme ihtimali düşüncesi içerisinde toplamaya başladığını, ——– bu hareketleriyle kişisel duygu ve düşüncelerini şirketin menfaatleri üzerinde tutarak şirketin manevi şahsiyetine, marka değerine zarar verme yolunu seçtiğini, —-dava konusu şirketin iştigal mevzuu ile aynı olan bir yatırıma yöneldiğinden şirketin içini boşaltarak mali kaynakları buraya yönlendirdiğini,——- hisse sahibi olduğu şirkete girişini engellediğini, —– içerisinde bulunduğu eylemlerin denetlenmesi imkanını da ortadan kaldırdığını, bu tutum ve davranışların diğer hissedar olan müvekkiline karşı beslediği kin ve nefret duygusunun göstergesi olduğunu, şirketin —– hissedarları olan kişiler arasında yaşanan bu duygularla şirketin amacına uygun faaliyet göstermesinin mümkün olmadığını, şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıkların şirketin feshi ve tasfiyesi taleplerini haklı kıldığını belirterek şirketin TTK’nun 636/4 maddesi ve gerekçesi gereği mal varlığının korunması amacıyla 4721 sayılı yasanın 427. Maddesine göre şirkete davanın devamı süresince tedbiren yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı şirket, huzurdaki davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı limited şirketinin TTK’nun 636/3 maddesi uyarınca Fesih ve Tasfiye talebidir.
—–da olan davalı —–ortaklı olup, ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, taraflar arasında açılmış bir çok davanın olması, tarafların birbirini darp etmesi, taraflar arasındaki kişisel ilişkilerin şirketin işleyişinde olumsuzluğa sebep olması gerekçe gösterilerek davalı şirketin TTK’nun 636/3 maddesi uyarınca şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmektedir.
Dosya içerisine taraflar arasındaki davalara ilişkin bir kısım derdest dosyaların bir kısım dava dilekçeleri uyap üzerinden alınmış incelenmesi sonucu; —- esas sayılı dosyasında, davacı olarak —- tarafından davalı olarak diğer şirket ortağı —-ile dava dışı —-aleyhine menfi tespit davasının olduğu, yargılamanın halen devam ettiği görülmüştür. —– dosyasında davacı … tarafından davalı olarak — ile dava dışı —– aleyhine “şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat ve el konulan menkul ve paraların şirkete iadesi” na ilişkin sorumluluk davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği görülmüştür. —— dosyasının incelenmesi sonucu davacı —–tarafından davalılar –dava dışı diğer kişiler hakkında “Haksız Rekabetin Tespiti ile Maddi Manevi Tazminat talebi konulu” dava açıldığı, yargılamanın devam ettiği görülmüştür.
Dosya içerisine dava limited şirketinin fesih ve tasfiye şartlarının oluşup oluşmadığı tespiti açısından —— tarihli bilirkişi heyet rapor alınmış, bunun yanında taraflar arasında şirkette geçimsizliğin olup olmadığı açısından tanık anlatımlarına başvurulmuştur.
Yapılan yargılama sonucu; davalı şirketin dosya içerisindeki —- incelenmesi sonucu insan sağlığı ve hastalıkları konusunda –tarihinde ana sözleşmesinde yazan diğer işleri icra etmek amacıyla —- tarihinde —-hisseli olacak şekilde — geri kalan diğer—- ait olacak şekilde tescil edildiği görülmüştür. Teknik bilirkişi heyeti tarafından davalı şirketin ticaret sicil kayıtları incelenmiş, — döneminde — net cirosunun olduğu, karının —olduğu, bir önceki dönem olan—yılında ise net cirosunun —- olduğu, net karının ise —kar elde ettiği, mali borçlarında bir önceki döneme göre — azalma görülürken ticari borçlarında — artış olduğu saptanmıştır. Davalı şirketin vergi borçlarının ödenmediği tespit edilmiştir. — döneminde ise kamu borcunun — olduğunun ve bu borcun halen ödenmediği tespit edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu; anonim şirketlerin haklı nedenle feshi talebine ilişkin TTK’nun 531. Maddesi uyarınca “sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden şirketin feshini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine davacı pay sahibine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” TTK’nun 531. Maddesinde anonim şirketlerin “haklı sebeple” feshi konusunda herhangi bir tanımlama yapılmamıştır. Haklı sebep, ortaklıklık ilişkisinden doğmuş olabileceği gibi hissedarlar arasındaki kişisel ilişkilerden de doğarak taraflar arasındaki ortaklık ilişkisini çekilmez bir hale getirmesi —– tarafından aranmaktadır. Ortaklar arasında, ortaklık ilişkisi objektif olarak çekilmez hale geldiği tespit edilmesinden sonra şirketin feshi yerine duruma göre davacı ortağın hisse bedelinin karar tarihine en yakın tarihteki güncel hisse bedelinin ödenmesi yoluyla ortaklıktan çıkarılarak mevcut şirketin devamı yönünden karar verilmesi şeklinden mevcut —— kararları vardır. Ancak somut olayda davalı şirket %50 şeklinde eşit olarak iki ortaklı olup dinlenen tanık anlatımları ile yukarıda bahsedilen derdest davalar ile iki ortak arasında husumet bulunduğu, ortakların birbirini darp etmesi nedeniyle şikayetlerin mevcut olduğu, şirketin mevcut işleyişinin ticari defterlerin incelenmesi sonucu taraflar arasındaki kişisel husumetten dolayı sağlıklı olmadığı, ortaklık ilişkisinin herhangi bir şekilde mevcut olmadığı, fiili olarak da ticari faaliyetin sürmediği, mevcut şirket iki ortaklı olduğundan davacı ortağın güncel hisse bedelinin kendisine ödenerek ortaklıktan çıkması durumunda dahi geri kalan hisse ile şirketin ticari hayatına mevcut vergi borçları ve devam eden diğer davalar nedeniyle ayakta kalmasının mümkün olmayacağı, şirketin feshinin ve tasfiyesinin taraflar için en uygun çözüm olduğu kanaatine varılarak TTK’nun 636/3 maddesi uyarınca davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Açılan DAVANIN KABULÜ İLE,
TTK.636/3 Maddesi uyarınca —– FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak resen mali müşavir —-atanmasına,
3-Kararın kesinleşmesinden sonra bir defaya mahsus —— olarak tasfiye memuru ücreti ile ——tasfiye masraf avansının davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılması halinde tasfiye memuruna görevinin tevdiine,
4-Tasfiye memuru ücretinin ve yatırılacak masraf avanslarının tasfiye memuru tarafından ileride tasfiye giderlerine eklenmesine,
5-Karar harcı 80,70 TL harçtan davacı tarafından başlangıçta yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51,20-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı vekili yararına taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacının yaptığı yargılama gideri olarak 62,70- TL ilk masraf (vekalet harcı, başvurma ve peşin harç), tebligat ve müzekkere giderleri 326,10- TL ve 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.888,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı tarafça yapılan müzekkere gideri olan toplam 30,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca yatırana iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2022