Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1248 E. 2021/1049 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1248 Esas
KARAR NO: 2021/1049 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/11/2016
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- edilirken vuku bulan hırsızlık hadisesi nedeniyle nakliyat sigortası teminatından ödenen tazminatın, ödendiği tarihten takip tarihine kadar —– başlatılan icra takibinin derdest davanın davalısı tarafından ————- yapılan itirazla durdurulması üzerine sayın davacı vekili huzurda görülmekte olan itirazın iptali davasını açmış ve —– taşıma organizasyonunu yaptığı, müvekkilinin de düzenlediği nakliyat poliçesiyle sigortasını sağladığı ——- türü emtianın bir kısmının davalı şirketin sorumluluğu atında —- plakalı araç ile taşındığı sırada çalınması nedeniyle müvekkilinin yaptırdığı ekspertiz çalışması sonucuna göre dava dışı sigortalısına —- tarihi itibariyle toplam —– hasar tazminatı ödediğini ve sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalının sorumluluğunda gerçekleşen nakliye sırasında vuku bulan ve bu nedenle de tazminat bağlamında oluşan zarardan sorumlu olan davalıdan ödenen tazminatın rücuen tahsili istemiyle gönderilen yazılı talepten netice alınamadığı gibi tahsilini teminen başlatılan icra takibinin de haksız olarak yapılan itirazla durdurulduğu için işbu davanın açılması zarureti doğduğunu” gerekçe gösterip) Muhterem Mahkeme’den özetle, davanın dayandığı icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafın bu istemine davalının sayın vekili —- zaman zaman davacının dava dışı sigortalısı —- da yaptığını, bu kapsamda dava konusu ——- taşınması işinde de fiili taşımacı konumunda olduğunu, ancak ——– plakalı araçla taşınan yükün bir kısmı hedef noktasına ulaşmadan çalınmış ise de davacının müvekkiline gönderdiği rücu bildiriminin haksız olduğunu, zira müvekkilinden araç kiralanmadığını, müvekkilinin davacının düzenlediği poliçe şartlarının 10. Maddesi nazarından davacının sigortalısının fiili taşıyıcısı konumunda olduğunu, kaldı ki somut olayın vukuunda araç sürücüsünün herhangi bir kusuru veya ihmalinin de bulunmadığını, bu durumda müvekkiline sonuçlarını Önleyemeyeceği bir riziko nedeniyle tazminat yönünden zaten mesuliyet de yüklenemeyeceğini, ancak müvekkilinin davacının sigortalısının fiili taşıyıcısı konumunda olduğundan işbu davanın ona da ihbar edilmesi gerektiğini” beyan edip) davanın dayandığı icra takibine vaki itiraz haklı olduğundan, iptali istemi ile ikame edilen davanın reddine, yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil —–bir nakliye şirketi olup dava dışı ——-zaman zaman fiili taşımacılığım yaptığı, iş bu davaya konu olay da müvekkil şirket —-, asıl taşıyıcı olan —- ait taşıma işini fiili taşıyıcı olarak yaptığı sırada vuku bulduğu, — şoförlüğünü yaptığı, —– tarafından —-yüklediğini, bu ———- götürülemeden çalındığını, bahse konu hırsızlık olayının akabinde davacı —- zararı, —–zararım tazmin etmesi sebebiyle de müvekkil şirket —- rücu bildiriminde bulunup müvekkil şirketin Ödeme yapmaması sebebiyle de —— icra takibi başlatıldığını, taraflarınca bu icra takibine de -haksız rücu isteminde bulunulduğundan- itiraz edildiğini, davacı——tarafından müvekkil şirkete gönderilen rücu bildiriminin haksız olduğunu, davacı .—- davaya konu olay bakımından müvekkil şirkete rücu imkânı bulunmadığını, davacı —- şirketi her ne kadar sigorta poliçesinin 10. maddesine dayanarak müvekkil şirkete rücu bildiriminde bulunmuşsa da sigorta poliçesinin bahse konu maddesi, davacı —– dava konusu olay balonundan rücu imkânı veren bir madde olmadığını, sigorta poliçesinin 10. maddesinin, sigortalı —- taşımayı kiralık araçlar ile yapması halinde kısmi hırsızlık olur ise rücu imkânı tanıdığını, oysa bahse konu hırsızlık olayının, sigortalı — kiralık araçlarla taşıma yaptırması sırasında vuku bulmadığını,—– gereğince müvekkil şirketin, —- taşımacısı konumunda olduğunu, burada taraflar arasında bir araç kiralamadan ziyade, taşıma sözleşmesi olduğunu, bu nedenle müvekkil şirkete karşı sigorta şirketinin rücu imkânı bulunmadığını, müvekkil şirketin—– dava dışı sigortalı — ilişkinin, —- kiralamaya indirgense dahi, müvekkili şirketin iş bu taşımacılık sırasında oluşan zarar bakımından kusuru bulunmadığını, bahse konu kısmi hırsızlık olayında, olay tutanaklarından da görüleceği üzere, müvekkil şirket çalışanı olan şoför —- kusuru bulunmadığını, Şoförün kastı, hilesi bulunmayıp şoförün, alkol veya uyuşturucu da almadığını, aracı da yeterli ehliyeti ile kullanıldığını, şoför, hırsızlık olayını engellemek için hırsızlara ait hızla uzaklaşan aracı durdurmak istediğini ve bu esnada sağ kolundan yaralandığını, şoförün gerekli özeni ve çabayı gösterdiğinin aşikar olduğu, nitekim hırsızlık olayının akabinde düzenlenen ———– maddesinde, rücu hakkının kısmi hırsızlık hasarlarında da kiralık araçlarda araç sürücüsünün kasıt, hile, alkol veya uyuşturucu alması, ehliyetsiz veya yetersiz ehliyetli araç kullanması veya bakımsızlık şartlarına bağlı olarak değerlendirildiğinin ifade edildiği, bu hatadan sigorta şirketinin rücu hakkı bulunmadığının ortada olduğu, Müvekkil şirket —- tarihinde akdedilen—- “taşımacılık işlemi sırasında oluşan zayi, hasar ve gecikme, taşıyıcının gerekli özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur” hükmü öngörüldüğü, bu hüküm uyarınca aslında müvekkil şirketin bu zarar bakımından bir sorumluluğunun bulunmadığı, zira taşıma işlemi sırasında şoför ——tarafından gerekli özen gösterilmiş ancak buna rağmen olayın sonuçlarının önlenemediği, izah edilen nedenlerle; icra takibine tarafımızca yapılan itiraz haklı olduğundan iş bu itirazın iptali davasının reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, dava konusu emtianın taşınması sırasında çalınması sebebiyle davacı ——— tarafından dava dışı sigortalısına ödenen bedelinin davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi gereğince iptali isteminden ibarettir.
Davacı, dava dışı—– organizasyonunu yaptığını, nakliyat poliçesiyle sigortasını sağladığı—— türündeki emtianın bir kısmının davalı şirketin sorumluluğu atında taşıma sırasında çalınması nedeniyle dava dışı sigortalısına——hasar tazminatı ödediğini ve sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalının sorumluluğunda gerçekleşen nakliye sırasında meydana gelen zararın davalıdan rücuen tahsili amacıyla icra takibine başlandığını, davalının haksız bir şekilde takibe itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, —- celp edilmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında —-tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
—tarihli bilirkişi raporunda özetle; —- sayılı abonman sigorta sözleşmesine bağlı olarak —— düzenlenmesi gereken spesifik nakliyat poliçesinin davacı taraftan celbi konusunda takdir, her türlü hukuki tavsif ve nihai karar tamamıyla —– ait olmak üzere, dava dosyasına intikal eden bilgi ve belgelere göre, ayrıntıları yukarıda açıklanan nedenlerle; Dava konusu—- türü emtia sahibinin somut olay nedeniyle davacının sigortalısı konumundaki —– herhangi bir alacağı olmadığını teyit etmesi ya da mal sahibi sıfatıyla davacıya, dayanak poliçe kapsamından sigorta koruması altında taşıma hizmeti veren nakliyeciye—– ödeme yapılmasına yazılı onay verdiğinin sübuta ermesi halinde, davacının siğortalısına tazmin ettiği bedeli takip tarihi itibariyle işlemiş faiziyle birlikte davalı taşıyıcıdan ——— olarak talep edebileceği, Talebin haklılığına hükmedilmesi ve itirazın iptali istemi ile ikame edilmiş olan davanın kısmen kabul edilmesi halinde ise davacının—- tutarındaki rücuen tazminat alacağına, miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere takip tarihinden itibaren—-yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —— taraf o vakıayı ispat etmelidir. Eldeki davada, davacı —- davalı-fiili-alt taşıyıcının taşıma esnasında kusuru sebebiyle dava konusu hasar gören emtia bedeli için dava dışı sigortalısına yaptığı ödeme yönünden davalının sorumlu olduğunu ve rücuen talep hakkının bulunduğunu ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu taşıma —– içerisinde gerçekleşmesi ve hasarın yurt içinde oluşması sebebiyle eldeki uyuşmazlığa TTK’nın yurt içi taşıma hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TTK 875, 879, 929 maddeleri gereğince taşıma süresi içerisinde taşıyıcı, naklini üstlendiği eşyayı gözetim sorumluluğunun da altında olduğu ve kural olarak taşıma süresi içerisinde taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesul olup kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin, görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, yerine geçen taşıyıcıların kusurundan, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur. Taşıyıcının sadece TTK 781 maddesinde gerekli en yüksek özeni göstermesine rağmen zararın ortaya çıktığını ispat etmesi halinde oluşan zarardan ve sorumluluktan kurtulma hakkı bulunmaktadır. Anılan madde ile taşıyıcıya kurtuluş beyyinesi getirime hakkı tanınmıştır.
Somut olayda, dava konusu emtianın davalı taşıyıcıya teslimi ile taşıyıcının sorumluluğunun başladığı, dava konusu emtianın taşınma sırasında çalındığının dosya kapsamı ile sabit olduğu, olayın oluş şekli ve alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalı-taşıyıcının hasarın oluşmaması için en yüksek özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği ve oluşan zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar davacı —— tarafından eksper raporuna göre ödeme yapılmış ise de, davalı-taşıyıcının TTK hükümleri gereğince gerçek zarardan sorumlu olduğu, TTK 880. maddesi gereğince oluşan zararın tespiti için eşyanın taşınmak üzere nakliyeciye teslim edildiği yer ve zamandaki piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki malların cari değerine göre tayin edilmesi ve TTK 882 md göre hasar gören emtianın brüt ağırlığının her bir kilogramı için — miktar ile sınırlı olması gerektiği, —- tarihli bilirkişi raporu ile hesaplanan bedelinin dosya kapsamına uygun olduğu, davacının fazla yapılan ödemeye yönelik bedelden davalının sorumlu olmadığı, davacı — esasen oluşan zarar sebebiyle mal sahibine ödeme yapması gerekirken (somut olayda emtia sahibi —– olduğu, eğer dava konusu emtia bedelinin peşin ödendiğinin tespiti halinde mal sahibi ——yaptığı, bu sebeple rücu alacağı talep edebilmesi için mal sahibinin davacı tarafından kendisine yapılması gerekirken sigortalıya yapılan ödemeye ve davacı tarafından talep edilen rücu alacağının kendisine ödenmesine muvafakat etmesi gerektiği, —- dikkate alındığında somut dosya olarak mal sahibinin ——–tarafından iş bu davaya konu rücu alacağına muvafakat etmesi sebebiyle davacının rücu hakkının bulunduğu, ödeme tarihi itibariyle temerrüt gerçekleştiğinden davacı tarafça bilirkişi raporu ile tespit edilen işlemi faiz alacağından da davalının sorumlu olduğu anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının — takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, —- işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, —– işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Karar harcı 1.170,19 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 223,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 946,93 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 223,26-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 29,20 -TL başvuru harcı, 226 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 955,20 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 885,20 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 13 – TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 0,95 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.354,73 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/11/2021