Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1243 E. 2018/1080 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1243 Esas
KARAR NO : 2018/1080
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 16/11/2016
KARAR TARİHİ : 13/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın müvekkili şirkete cari hesap ve fatura alacağından kaynaklı borcunun bulunduğunu, bunun üzerine davalı yan aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı yanın bu takibe itirazda bulunduğunu ve takibi durdurduğunu, davalı yanca yapılan işbu itirazların iptalini, takibin devamını, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin merkezinin Beşiktaş İstanbul olduğu, müvekkilinin adresine göre yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu dolayısı ile davanın yetki yönünden reddine karar verilerek anılan mahkemelere gönderilmesi gerektiğini, Davacı yanın dava dilekçesindeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin davacı yana karşı herhangi bir cari hesap borcunun bulunmadığını, taraflar arasındaki ihtilafın davacı yan tarafından düzenlenen 26.01.2016 tarih, 46.020,00 TL bedelli satış faturasından kaynaklı olduğunu, fatura konusu eşyaların ayıplı imal edilmesinden dolayı taraflar arasındaki görüşmeler neticesinde ürünlerin teslim edilmediğini, müvekkili şirket tarafından söz konusu bu faturanın kabul edilmediğini, 31.01.2016 tarihli iade faturası kesildiğini, aradan bir süre geçmesinin ardından davacı yan tarafından tekrardan 14.03.2016 tarihli fatura düzenlendiğini, müvekkilinin de tekrardan davacı yana karşı faturaya istinaden 15.03.2016 tarihli iade faturası kesildiğini, müvekkili şirketin davacı yana karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle açılan işbu davanın reddini, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağının tahsili için davacının başlattığı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılmış, uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra tahkikat aşamasından sonra deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan fatura, dergi ve belgeler incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü’nün —— E sayılı dosyasının incelenmesinde; 17/04/2016 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun … olduğu; takibin cari hesap alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 46.020,00 TL alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçluya 26/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen 30/05/2016 tarihli itiraz dilekçesinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce 07/06/2016 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, huzurdaki davanın 16/11/2016 tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilince mahkemenin yetkisine süresi içerisinde ilk itirazda bulunulmuş ise de takip ve dava dosyasında davalının adresinin Ümraniye olarak belirtildiği, tebligatların bu adrese yapıldığı, davalı vekilince ön inceleme duruşmasında şirketin Ümraniye’de şubesinin bulunduğunu belirttiği dikkate alınarak mahkememiz yetkili olduğu anlaşıldığından yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Dava konusu edilen hususlar teknik incelemeyi gerektirdiğinden ve delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, ön inceleme duruşmasında tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar rapor tanzimi için dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, dosya, defter incelemesi için mali müşavir bilirkişi ——–N ve davalı tarafın ayıp iddiası kapsamında matbaa ve grafik uzmanı—–dan oluşan heyete tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişilerden oluşan heyet tarafından sunulan 22/12/2017 tarihli rapor HMK.m.282 kapsamında denetime elverişli görülmüştür.
Söz konusu raporda, davacı tarafça mahkemece verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerini sunmadığı, bu nedenle davacı taraf ticari defterlerinin incelenemediği, incelenen davalı ticari defterlerine göre davalının davacıdan 15/03/2016 tarihi itibari ile 19.786,92 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından sunulan ayıplı ve başka firmaya bastırıldığı iddia edilen ürünler arasında grafik, kağıt gramajları arasında farklılıklar olduğu, anlaşılmış bir numune örneğine dosya kapsamı ile rastlanılmadığı yönünde tespitlerin bildirildiği görülmüştür.
Ön inceleme duruşmasında davacı vekiline ihtarat yapılmak suretiyle belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini sunması için kesin süre verilmiş, belirlenen inceleme gününde davacı tarafça ticari defterler sunulmamış olduğundan üzerinde inceleme yapılamamıştır. Davacı yan yargılamanın ikinci celsesinde bilirkişi raporuna itirazlarını sunduklarını belirtmiş ise de ne fiziken ne de UYAP sistemi üzerinden dosyaya rapora itiraz dilekçesi sunulmadığı anlaşılmış, böylelikle davacı vekilince süresi içerisinde eksiklik iddiası ileri sürülmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kurulan ticari ilişki kapsamında oluşan cari hesap alacağına ilişkin olan başlatılan takip tarihi itibariyle davacının muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile davalı yanın itirazları kapsamında malın ayıplı olup olmadığı hususları ile itirazın iptali ile, icra inkar/kötüniyet tazminatına hükmedilip edilmeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. HMK 73. Maddesinde ise, davaya vekalet gereği, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapması gerektiği düzenlenmiştir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle alanında uzman bilirkişilere başvurulması ve en azından iddia sahibi davacının ticari defterlerine göre alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında dergi imalatına ilişkin yazılı olmayan eser sözleşmesi kurulduğu, davanın eda davası niteliğinde olması sebebiyle, ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça dosyaya sunulan belge ve bilgilerin dava konusu ettiği cari hesap alacağının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, somut olayda alacağını ispat etmesi gerekenin davacı taraf olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının ticari defterlerini verilen kesin süreye rağmen davacının sunmaması sebebiyle davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, incelenen davalı ticari defterlerine göre davacının değil bilakis davalının davacıdan alacaklı olduğu, HMK.140/5. maddesi uyarınca verilen kesin süreye rağmen dosyaya herhangi bir numune sunulmaması sebebiyle ihtilaf noktalarında bir değerlendirme yapılamadığının belirtildiği, taraflarca getirilme ilkesi uyarınca ancak sunulan deliller kapsamında değerlendirme yapılabileceği, davacı tarafça açıkça yemin deliline de dayanılmamış olduğundan mahkememizce bu hususta bir hatırlatma yapılmamış dolayısı ile davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilerek ispatlanamayan davanın REDDİNE, dosya kapsamı itibari ile davacının takip başlatırken kötüniyetli olduğu anlaşılmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartları bulunmayan tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 35,90 TL’nin peşin olarak yatırılan 551,81 TL’den mahsubu ile 515,91 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa idesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca 5.412,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/11/2018