Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1202 E. 2020/500 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1197 Esas
KARAR NO : 2020/525
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2016
KARAR TARİHİ : 29/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketin acenteliğini yaptığını, sözleşmenin fesih tarihi olan —- tarihine kadar davalı şirkete portföy kazandırdığını, davalı şirketin —- yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedeceğini beyan ettiğini,—-yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmeyi —– tarihi itibariyle feshettiğini, fesih ihtarnamesinde geriye dönük tarihten itibaren feshin mümkün olmadığı ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, ayrıca haklı bir fesih sebebi bulunmadığını, —-gönderdiği ——yazıda belirtilen ilke karar gereği de feshin sebebi olarak teknik zarar edilmesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, müvekkilinin sözleşmesi ani olarak sonlandırıldığını ve müvekkili ticari açıdan zor durumda kaldığını, müşterileri karşısında da zor durumda kaldığını iş kaybına uğradığını, acenteliğin haksız ve hukuksuz olarak feshi ve davalıya hatırı sayılır sayıda sigortalı kazandırdığını, acenteliğin feshinden dolayı denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren reeskont faizi masraf ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında —- tarihinde —— sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğunu, bu tür sözleşmelerde fesih olağan ve olağan üstü olmak üzere iki şekilde yapıldığını, davalı şirketin acentelik sözleşmesini kanuna ve sözleşmesel hakka uygun olarak 3 aylık ihbar mehiline de uyarak fesih ettiği, aksi durumda bile davacı şirketin faaliyet gösteren diğer acentelere kıyasla, davacının —– yılları arasındaki performansının çok düşük olduğunu ve haklı sebeplerden dolayı her zaman feshin mümkün bulunduğunu, davacı ile sözleşme feshedildikten sonra davacının sadece 5 müşterisinin davalı şirketle gösterdiği çabalar sayesinde ciddi bir kazanım elde etmeye devam etmediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında —– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Deliller toplanmış, taraf vekilleri tarafından sunulan —— üretim komisyon ve prim oranlarını gösterir belgeler, ihtarnameler,——— sayılı yazı dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, mahkememizce ihtilaf noktalarında rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda mali müşavir ve sigorta uzmanı bilirkişiye dosya tevdi edilerek, tarafların defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor tanzim edilmesi istenmiş, bilirkişiler tarafından ——tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen raporda özetle, ”davacı şirketin işletme usulüne göre defter tuttuğu ve defterlerin açılış onayına sahip olduğu, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesi göz önünde bulundurulduğunda, bu maddede ”acentenin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretiminin altına düşmesi ve şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul sürede beklenen düzeye çıkarmaması acentelik sözleşmesinin feshi için haklı neden oluşturur” hükmüne yer verildiği ve bu doğrultuda davalı şirketin —–tarihli üretimin düşük kaldığına ilişkin ihtarı göz önünde bulundurulduğunda, bu hususta hukuki takdirin mahkemede olduğu, davacı şirketin 2. Sınıf tacir olması sebebi ile defterlerinden, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak davalıya kazandırdığı müşterilerin olup olmadığının tespit edilmesinin mümkün bulunmadığı, davacı tarafından da yeni müşterilerin varlığına ilişkin dosyaya sunulu bilgi ve belge bulunmadığı,— arası davacı tarafa ödenen komisyon/prim ödemelerinin toplamının — olduğu ve dört yıllık komisyon ortalamasının—- olduğu, mahkemece davanın kabulü halinde TTK 122 göre portföy tazminatı tutarının ———yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi raporuna her iki taraf vekili tarafından da itirazda bulunulmuş, mahkememizce aynı bilirkişi heyetinden davalı —- şirketinin kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ek rapor düzenlenmesi istenmiş, bilirkişiler tarafından ——– tarihli ek rapor düzenlenmekle, düzenlenen ek raporda özetle,” fesih tarihi itibariyle davalı —- davacı acentenin portföyünden tanzim ettiği poliçelerin tespit edildiği, dolayısıyla fesihten sonra davalı —– tarafından devamla yenilenmekle bu hususta taktir hakkının mahkemede olmakla portföy tazminat miktarının kök rapordaki gibi —- olduğu” değerlendirilmiştir. Gerek bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olması gerekse hesaplama yönünden bilirkişilerin yanlış değerlendirmede bulunması ve davalı itirazları göz önünde bulundurularak, farklı bir bilirkişi heyetinden —- tarihli rapor alınmış, alınan raporda özetle, ”davalı şirket tarafından davacıya gönderilen——yevmiye nolu ihtarnamede acentelik sözleşmesini devam ettirme arzusu dile getirildiğinden, bu ihtarnamenin fesih beyanı olarak değerlendirilemeyeceği,——yevmiye nolu ihtarnamesinde fesih beyanında bulunduğu ve 3 aylık kanuni fesih süresine riayet etmediğinden olağan fesihten bahsedilemeyeceği, davacının —- yılı prim üretiminin davalı taarfından emsal olarak gösterilen acentelere oldukça yakın olduğu, dolayısıyla prim üretimi yetersizliğinin olağanüstü fesih hakkını doğurmadığı, denkleştirme tazminatı için TTK 122 maddesinde öngörülen şartların kümülatif bir biçimde gerçekleşmesi gerektiği ve somut olayda bu şartların gerçekleştiği, davacı tarafa ödenen komisyon/prim ödemelerinin toplamının —- olduğu ve dört yıllık komisyon ortalamasının —— yönünde değerlendirmede bulunulmuştur.
Davalı vekili tarafından, —— tarihinde sunulan dilekçe ve diğer yazılı beyanları ile feshin haklı nedenlerle yapıldığı aksi durumda dahi önemli menfaat olgusunun gerçekleşmediği, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamanın TTK 122/2 gereği üst sınıra ilişkin olup, portföy tazminatının bu miktar olamayacağı, yapılan poliçelerin —- olduğu yönünde bir takım itirazlarda bulunulmuş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporu doğrultusunda —- tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş ve ıslah harcı yatırılmıştır.
Toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporları ve tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda, taraflar arasında —- tarihli acentelik sözleşmesinin imzalandığı ve sözleşmenin davalı tarafça ——- fesih tarihine kadar sürdüğü ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve haksız ise Türk Ticaret Kanunu’nun 122. Maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı koşullarını bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı——- tarafından, davacı acentenin performans düşüklüğüne, belirlenen hedefleri gerçekleştirememesine ve teknik zarar kaydedilmiş olmasına dayanarak fesih bildiriminin haklı nedene dayandığı savunulmuştur. Bu hususta yapılan incelemede, taraflar arasında ——- tarihli belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin——— olmak koşulu ile üretimini arttırmak ve şirketin vereceği satış hedeflerini gerçekleştirmek zorundadır. Acentenin üretiminin benzer durumdaki acentenin normal üretimlerinin altına düşmesi ve şirketçe yapılan ihtara rağmen acentenin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen /taahhüt edilen düzeye çıkaramaması, acentenin sözleşmenin feshi bakımından haklı neden oluşturur.” denilmiş, 27. maddede ise; “…Taraflardan her biri 3 ay evvel noter aracılığı ile veya iade taahhütlü bir mektup ile feshi ihbar etmek kaydıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Ancak, acente yasal düzenlemelere bu sözleşme hükümlerine ve şirketçe verilecek emir ve talimata uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir.” şeklinde hüküm yer aldığı görülmüştür. Bu konuda haklı sebebin yerinde olup olmadığını takdir yetkisi Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi gereğince hukuka ve hakkaniyete göre hakime aittir. Haklı sebebin takdirinde sözleşmenin tarafları arasında çıkan sorun ile buna uygulanacak yaptırım arasında orantılılık ilkesine riayet edilmeli ve olağanüstü fesih son çare olarak düşünülmelidir.——–Bu durumda, davalı ——- her ne kadar acente portföyünün verimli olmamasını gerekçe göstermiş ise de, portföy azalması, acentenin kendi kusuru olarak kabul edilerek sözleşmenin haklı feshine neden olarak değerlendirilemez. Başka bir ifadeyle, salt böyle bir iddia, hukuken davacı acentenin kusurlu bir davranışına dayanak olarak gösterilemez. Nitekim, davacı acentenin portföyünde yer alan poliçelerden kaynaklanan zarar vs olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, sigorta şirketi taarfından bu iddiasının somut bir belgeye dayanmadığı, davalı ——-tarafından bu fesih sebebine dayanılmak istense dahi sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca davacı acenteye makul bir süre verilmediği, daha düşük prim üretimi yapan acentelerin sözleşmelerinin feshedilmemiş olması yahut emsal olarak gösterilen diğer acenteler ile davacı acentenin prim tutarları arasındaki yakınlık da gözetildiğinde sözleşmenin haklı nedenle feshedilmemiş olduğu sonucuna mahkememizce ulaşılmıştır. Ancak haksız fesih bulunması denkleştirme tazminatının talep edilebilmesi için tek ve yeterli bir sebep değildir. Türk Ticaret Kanunu 122. Madde irdelendiğinde, acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Sigortacılık Kanunu’nda denkleştirme tazminatı için aranan kıstaslar ise müvekkilinin menfaati ve hakkaniyettir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil sigorta şirketi, denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır.——- Davacı acentenin defterlerinden bu husus tespit edilememekle birlikte davacı vekili tarafından da yazılı beyan dilekçesi ile davalı—- şirketinin kayıtlarının incelenmesi gerektiği belirtilmiş——- ve mahkememizce yapılan ek inceleme sonucu düzenlenen raporda ——- fesih tarihi itibariyle davacı acentenin portföyünden tanzim edilen poliçeler listelenmiş, poliçeler, prim ve komisyon oranlarının mahkememizce resen incelendiğinde toplam —– adet poliçe tanzim edildiği, çoğunun kasko poliçesine ilişkin olduğu, davacı şirketin toplam—— bir gelir kaybının olduğu anlaşılmış, nitekim davalı —– tarafından da bu hususun yargılama süresince gerek sözlü gerekse yazılı beyanlarında dile getirildiği, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafından ise aksi bir durumun——- ileri sürülmediği görülmüştür. Denkleştirme tazminatı talep edebilmenin şartlarından biri de madde hükmünde belirtildiği gibi davalı sigortanın önemli menfaatler elde ediyor olmasıdır. Davalı şirket, davacının müşteri portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyorsa ve hakkaniyet de gerektiriyorsa davacı portföy tazminini talep edebilecektir.Bu durumda, somut olayda, sözleşmenin feshinden sonra davacının portföyünden davalı —– şirketi tarafından tanzim edilen poliçeler ve niteliği ile davacı tarafından da aksi bir durumun——– ispat edilememesi karşısında, Türk Ticaret Kanunu’nun 122/1 maddesi ve Sigortacılık Kanunu 23/16 maddelerinde yer alan “sigorta şirketinin acentenin portföyünden önemli menfaatler elde etmesi” kriterinin az sayıdaki poliçe ve yenilenen poliçelerin brüt prim tutarları ile sözleşme devam ediyor olsa idi davacıya tahakkuk edecek komisyon miktarı birlikte değerlendirildiğinde, kanıtlanamadığının kabulü gerektiği, nitekim hakkaniyet şartlarının da oluşmadığı kanaatine mahkememizce varılmakla, her ne kadar bilirkişi raporlarında soyut değerlendirmeler sonucu nitelik incelemesi yapmadan ve taraf menfaatleri gözetilmeden denkleştirme tazminat alacağının kabulü gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ve üstelik tazminat hesaplaması da içtihatlara aykırı olarak yapılmış ise de hukuki değerlendirmeye ilişkin nihai taktir mahkememizde olmakla, kümülatif şartları oluşmayan denkleştirme tazminat alacağının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 54,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78-TL ile 575,00-TL ıslah harcının mahsubu ile artan 691,38-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen (mad.13/4) 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2020