Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1111 E. 2018/17 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1111 Esas
KARAR NO : 2018/17

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı dosyasında birinci borçlu olarak — olduğu, ikinci borçlunun ise kendisinin olması nedeniyle davalı tarafından ilamsız icra takibi başlatıldığı, alacaklı firmaya hiç bir şekilde müracaat etmediği, icra dairesi tarafından gönderilen tebligatlardan mahalle muhtarlığına bırakılması nedeniyle haberdar olmadığı, itiraz süresinin geçmesi nedeniyle haciz işlemlerinin başlatıldığı, yapılan icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu hususlar dahilinde her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla borçlu olmadığını ve icra takibinin durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı —-‘nun müvekkili şirketten 17/12/2012 tarihinde 12 ay taksitli olarak ürün alması nedeniyle sözleşme ve ekinde senet düzenlendiği, sözleşme ve senet borçlu sıfatıyla dava dışı —- tarafından müteselsil kefil sıfatıyla da davacı tarafından imzalandığı, ancak sözleşmeye uyulmaması nedeniyle her iki borçlu aleyhine İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğünün — esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davacının 2014 yılındaki icra takibine her hangi bir itirazda bulunmadığı, alışverişe konu sözleşme ve senette müteselsil kefil ibaresinin altında imzasının bulunduğunu, işbu davayı açmasının borcu ödemekten kaçınmak maksatlı olduğu, Tüketici Kanunun 73. Maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalarda doğacak uyuşmazlıkları Tüketici Mahkemelerinin görevi olması nedeniyle davanın görevsizlik nedeniyle reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; satış sözleşmesi kapsamında imza edilen sözleşme ve senet dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan icra takip dosyası borcundan borçlu olunmadığının tespiti davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nın 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı yasanın 2. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. 6100 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesi gereğince görev kamu düzenindendir. Yine HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev, dava şartlarından olup, HMK.’nın 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde aynen “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır. Yine aynı Kanunun 2. maddesi düzenlemesinde, “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmü bulunmaktadır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3’ncü maddesinin (l) bendinde “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade edeceği belirtilmiş, yine anılan kanunun 83’ncü maddesinin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”denilmek suretiyle tüketici işlemi ile ilgili her türlü olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanacağı, aynı kanunun 73’ncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilerek tüketici işlemlerinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı anılan yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında, davalının müteselsil kefil olarak imza ettiği ve asıl borçlusu üçüncü kişi olan ve ticari olmayan amaçlarla edinildiği belirtilen ev aletlerinin satışı işe ilgili taksitle satış sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin ekinde bir adet senet düzenlendiği, asıl borçlunun davalıdan ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ederek ev eşyası aldığı ve bu mal alımı ile ilgili olarak davalı ile arasında bir tüketici işleminin gerçekleştiği, 6502 sayılı kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı ve tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edildiği, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında kanunun 73. maddesi gereğince bu kanundan doğan tüm uyuşmazlıklarda Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiği, dolayısı ile anılan sözleşmenin aynı hükümler ve temel ilişki çerçevesinde davacı içinde geçerli olduğu, görev hususunun kamu düzeninden kaynaklandığı ve bu durumun kanun gereğince resen göz önünde bulundurulması gerektiğinden açılan davada Tüketici Mahkemesinin görevli olacağı da göz önünde bulundurularak HMK 115/2 maddesi uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığındandan usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-TTK 4,5/3, Tüketicinin Korunması Hakında Kanunun 3,73 ve HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığındandan usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak davacı ile davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/01/2018