Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1021 E. 2021/1204 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1021 Esas
KARAR NO: 2021/1204
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 23.09.2016
KARAR TARİHİ: 14.12.2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı’nın halen—- numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin ortağı olduğunu, davacı—– ortak oldukları bir diğer firmada yaşanan sorunlar nedeni ile yönetimsel ve ticari sorunlar ile birlikte fikir ayrılıkları, hesapsal ve şahsi sorunlar ortaya çıktığını, yaşanan bu durum nedeni ile ortaklar arasındaki sorunlar—-şansını ortadan kaldırdığını, bu durumun — tarafından keşide edilen—- numaralı ihtarı ile sabit olduğunu, davalı şirketin — ortaklı olduğunu, bu yüzden yeteri kadar karar yeter sayıları sağlanamadığından —itibarı ile davacı tarafından hiçbir tedbir alınamadığını,—- koparıldığını, — ortak ve müdür olan davacı’nın şirket yönetimindeki yetkilerinin kullanılmasına engel olunduğunu, davacı’nın bilgisi olmaksızın birden çok eylem ve işlem gerçekleştirildiğini, davacının tüm taleplerine karşın—- yılından bu yana geçen — yıllık — faaliyet, —-haberdar edilmediğini, yine davacının, bu süreç içerisinde alım satım şirket kaynaklarının kullanımı vb. hiçbir bilgi ve belgeye ulaşamadığını, şirket mali müşavirinden şifaen bilgi ve belgeler istendiğini, ancak alınamadığını, bunun üzerine davacı tarafından keşide edilen —-ihtar ile davalı şirketin müvekkilin bilgisi dışında yapılan faaliyet ve risklerine ve kaynak aktarımlarına karşı sorumlu olmadığını ilgili kurumlara bildirdiğini, yine dava dilekçesi ekinde yer alan —–yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının yokluğunda alınan ve imzası bulunmayan kararlara karşı gerekli yasal yollara başvurulacağı, şirket defterlerinin denetime açık olarak hazır edilmesi ve inceleme günü için taraflarına bilgi verilmesini talep ettiklerini, ancak davacının tüm bu taleplerine karşı olumlu bir cevap verilmediğini, şirket ile bağlantılarının kesildiğini, söz konusu ihtarnamede de belirtmiş oldukları üzere, davacının ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenler bulunduğunu, zira bir süredir şirket yönetimince müvekkile şirket yönetimi ile ilgili herhangi bir bilgi verilmemesi ve davacı’nın şirket yönetimindeki yetkilerini kullanamaması, davacı’nın bilgisi dışında gerçekleşen işlemler, şirket yönetimince sergilenen tavırlar ve ticari anlamda verilen yanlış ve isabetsiz kararlar nedeniyle, ticari anlamda ciddi bir —- yaşandığını, bu durumun yaptırılacak kapsamlı bir bilirkişi incelemesi sonunda açıklığa kavuşacağını, beyan edip davacının davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini ve bakiye hakları saklı kalmak kaydı ile —– ayrılma akçesinin davalı şirketten alınıp davacı’ya verilmesini, yargılama gideri ile ücret-i vekâletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iddialarının doğru olmadığı, davalı şirketin——– yıldır faaliyetsiz olduğunu, şirketin tasfiyesi işlemleri için davacının ya bizzat yada bir vekil aracılığıyla yada muvafakat vererek gerekli tasfiye işlemlerinin yapılması hususunda gerekli işlemleri yapması gerektiğini, bu konuda kendisine —-ihtarnamesinin keşide edilerek ——– yılında tasfiye edilmek istendiğini, bu konudaki görüşünü ve gerekli yetki belgesini, vekaletnameyi veyahut ta bizzat —– işlemlerin takip edilmesi hususunda işlem yapılması” nın ihtar edildiğini, davacının bu konuda hiçbir. işlem yapmadığını, şirketin ekonomik bir değerinin olmadığını, davacının şirkete %50 oranında ortak olduğunu ve şirkette müdür olduğunu, şirketin tasfiyesi için imzasının gerekli olduğunu, davacı ortağın şirketi tasfiye etme yükümlülüğünü yerine getirmemek için açtığı — talepli davanın kötü niyetli olduğu için reddinin gerektiğini, davacı — davalı şirket ile iştigal konusu aynı olan—-isimli bir firma kurduğunu, davalı şirketin tüm müşterilerini yeni kurduğu firmaya aktardığını, davalı şirkete karşı haksız rekabet yaptığını, tarafların ortak olduğu bir —olduğunu, bu şirkete şirketin diğer ortağı — giremediğini, bir bilgi ve hesabında verilmediğini, buna rağmen —- şahsi malvarlıkları gayrimenkulleri—– olduğunu, imza yetkili müdür olduğunu, davacının şirkete —- yıldır hiç uğramadığını, ortaklar kurulu toplantısı için davacıya davetiye gönderildiğini ve toplantıya gelmediğini, şirketin defter ve belgelerini her zaman inceleyebileceği hususunda ihtar gönderilmiş olup incelemek için gelmediğini, şirketin — yıldır atıl durumda olduğunu, şirketin mali bir değerinin bulunmadığını, şirketin bir özvarlığı ve malvarlığının da bulunmadığını, şirketin bu hale gelmesindeki sorumlunun davacı olduğunu, şirketin tasfiyesinin gerektiğini, bunu ortakların birlikte yapması gerektiğini, şirket tasfiye edildiği zaman aktifi ve pasifi ile birlikte taraflara ait olduğunu, hiçbir değeri olmayan ve atıl durumdaki şirketteki hissesinden mahkeme kararı ile çıkartılmak isteyerek şirketten hasız ve kötü niyetli olarak ——- para almaya çalıştığını,” beyan edip gerçek dışı iddialar ve haksız taleplere dayalı davanın reddine, yargılama masraflarının davacı yan üzerine bırakılması talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2 madde gereğince açılan şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ve çıkma payının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı şirketin iki ortaklı olması dolasıyla yeterli karar sayısının sağlanamadığı, diğer ortak ——- davacı ortağın şirket yönetimindeki yetkilerini kullanmasına engel olduğu, şirket yönetimince sergilenen tavırların bulunduğu, davacının bilgisi dışında birçok iş ve eylem gerçekleştirdiği, şirketle ilgili —-yılından itibaren hiçbir haber alamadığı, hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamadığı, ihtarname çekilmesine rağmen netice elde edilemediği, davalı şirket ortağı —- davalı şirket iştigal konusu ile aynı olan başkaca bir şirket kurarak haksız rekabette bulunduğu iddialarıyla şirket ortaklığından ayrılma ve ayrılma akçesinin ödenmesinin talep edildiği,
Davalı tarafından ise şirketin — yıldır faaliyetsiz atıl halde ticaret yapmadığı, şirketin tasfiyesi için davacının bizzat yahut vekilinin ya da muvafakat ile bu işlemlerin yapılmasının beklenildiği, davacının tasfiye hususunda bir girişiminin olmadığı, şirketin ekonomik bir değeri olmadığı, davacının şirketin tasfiye işlemlerine dahil olması gerekirken ortaklıktan ayrılma yolunu seçmesinde hukuki yarar bulunmadığı, tasfiyede davacının imza ve muvafakatine ihtiyaç olduğu, davacının davalı şirket ile iştigal konusu aynı olan başkaca bir şirket kurarak davalı şirkete karşı haksız rekabette bulunduğu, davalı şirket iş ve işlemleri ile ilgilenmediği, tasfiye yapılması gerekirken davanın açılmasının kötü niyetli olduğu savunmasında bulunulduğu görülmüştür.
Davalı .—-numarası ile kayıtlı olup; —kurulan şirkette davacı — dava dışı —— %50’şer hisse ile ortak olduğu gelen —— kayıtlarından anlaşılmıştır.
Mahkememizce tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, akabinde davalı şirkete ait defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen—-arihli raporda özetle, ” % 50 pay sahibi ve münhasır imzaya yetkili müdür olan davacının, pay sahipliği konusunda şirketler hukukunun farklı imkânlarından yararlanarak kararlar alarak uygulayabileceği imkânlara sahip bulunduğu, bu yolları tükettiğine dair dosyada yeterli bilgi ve belgenin bulunmaması sebebiyle TTK m.638 uyarınca ortaklıktan çıkma bakımından haklı sebebin oluşmadığı mahkeme aksi kanaate ise davacının % 50 paya karşılık ayrılma akçesi olarak —- hesaplandığı ” yönünde; — tarihli ek raporda ise özetle, ” Mahkeme tarafından davacının şirket ortaklığından ayrılması yönünde karar verilmesi halinde davalı şirkete % 50 ortak olan davacının— yılı itibariyle kaydi olarak şirketin öz kaynak değeri olan —- %50 sini olan —-talep edebileceği ” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
6102 sayılı kanunun Türk Ticaret Kanunu’nun 638. Maddesinde ” (1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. —- Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. ” düzenlenmesi mevcuttur. —–Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir. ” hükmü getirilmiştir. Anılan düzenleme ile ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Ancak “haklı sebeplerin” nelerden ibaret olduğuna değinilmemiştir. Bu nedenle çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir. —-Dava,—– ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ile ortaklık payının tahsili istemine ilişkindir. taraflar arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı, ortaklık ilişkisinin devamı imkanının kalmadığı da bir gerçektir. Davalı şirketin şahıs şirketi niteliğinde oluşu, ortaklar arasındaki güven ve eşgüdümün şirketin amacı doğrultusunda faaliyet göstermesi bakımından önemi de gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
Limited şirketlerde ortakların ortaklıktan doğan şahsi ve mali hakları söz konusudur. Ortakların pay hakkı, şirket kârına katılma hakkı gibi mali haklarının yanı sıra, oy kullanma hakkı, ortaklığı yönetim ve idare hakkı gibi şahsi hakları mevcuttur. Ortağın şahsi haklarından biri de ortaklıktan çıkma hakkı olup limited şirketlerde ortakların tek yanlı iradeleriyle şirketten ayrılmaları kural olarak mümkün değildir. Bunun için ortağın çıkma iradesinin bir hukuki temele dayanması gerekmekte ve bu temelin de ya esas sözleşmesel ya da kanuni olabilmektedir. Şirket sözleşmesi ile ortaklara tanınan çıkma hakkı, hukuki açıdan onlara tanınmış bozucu yenilik doğuran bir haktır. Ortak bu hakkını kullanıp çıkma iradesini ortaklığa ulaştırdığında çıkma gerçekleşir, ayrıca bu beyanın şirket tarafından kabulüne gerek yoktur. —- ortaklara şirketten çıkma hakkı tanıyan bir diğer durum ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2. maddesinde belirtilen düzenleme olup buna göre ortak, haklı bir sebebin varlığı hâlinde, diğer ortakların rıza ve muvafakatlerine lüzum olmaksızın şirketten çıkmasına müsaade edilmesini mahkemeden talep edebilmekte ve mahkeme kararı ile şirketten çıkabilmektedir. Böylece ortaklar, esas sözleşmede şirketten çıkma hususu düzenlenmiş olsun ya da olmasın şirketten çıkmalarını haklı gösterecek bir sebebin varlığı hâlinde her zaman bu hakkı kullanabileceklerdir. Haklı sebep kavramı ise ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden istenemeyeceği nedenlerdir. Bu nedenler ortaklık dışı nesnel sebepler olabileceği gibi öznel sebepler de olabilir.— Az ortaklı —– ve iş birliği kalmamış olması , şiddetli geçimsizlik veya güven temelinin sarsılması çıkma için haklı fesih nedeni oluşturmaktadır.—-
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller yapılan yargılama tarafların iddia ve savunmaları ve az yukarıda açıklanan gerekçeler ile yapılan inceleme neticesinde, davalı şirketin az ortaklı—— olması, şirketin—- yıllarında ticari faaliyetine devam etmesine rağmen —– yılından günümüze kar elde edememesi , sonraki yıllarda da şirketin satış yapmayarak gayri faal duruma düşmesi, esasen her iki tarafında kabulünde olduğu üzere % 50 paya sahip ortakların artık bir araya gelerek şirket iş ve işlemleri ile ilgili karar alma durumunun mevcut bulunmaması, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğinin iletişim ve iş birliğinin kalmamış olduğunun dosya kapsamı ve tarafların iddia ve savunmaları ile sabit olması, yine her ne kadar davalı tarafından davacının yapmış olduğu iş ve işlemlerle şirketi zarara uğrattığı , şirketin tasfiyeye sokulması gerektiği ve bunun yapılması gerekirken davacının ortaklıktan çıkma davasını açarak kötü niyetli olduğu ve buna izin verilmemesi gerektiği savunulmuş ise de davacı hakkında şirkete verdiği zarar iddiasına dayalı olarak ayrıca bir dava açabileceği; icra takibi yapabileceği; şirkete verdiği zararı şirket yöneticisi olması sıfatıyla ve ispat etmek kaydıyla —– gereğince de şirket yönünden giderilmesini talep edebileceği, aynı taleplerin davacı şirketten çıkarıldıktan sonra şirket tarafından da gerçekleştirilebileceği, diğer ortak tarafından istenebileceği yine tasfiye durumuna ilişkin kalan diğer ortağın bizzat karar verebileceği, şirketi tasfiye durumuna bizzat sokabileceği yahut devamını sağlayabileceği ve netice olarak yukarıda açıklanan sebepler ile ortaklar arasında oluşan ortam nazara alındığında artık davacının şirketten çıkma isteminin yerinde olduğu; şirkete devam etmesinin beklenemeyeceği kanaatiyle davacının çıkma talebinin kabulüne, bilirkişi heyeti tarafından belirlenen hükme yakın tarihteki değer olan — davacı payının davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
A- Davacı ortak —numarasında kayıtlı davalı —-maddesi uyarınca çıkmasına izin verilmesine,
B—–ayrılma payının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken karar harcı 5.336,00-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20-TL ve tamamlama olarak yatırılan 825,00-TL harcın toplamı 854,2-TL harç ve 480,12 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.334,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.001,68-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20-TL ve tamamlama olarak yatırılan 825,00-TL harcın toplamı 854,2-TL harç ve 480,12 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.334,32-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 281,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.910,70-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10.954,86-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/12/2021