Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/881 E. 2018/126 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/881 Esas
KARAR NO : 2018/126

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2015
KARAR TARİHİ : 06/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin — adresinde — abone numarası ile 4 nolu Ticarethane Abone grubundan ve en son — A.Ş. üzerinden perakende elektrik satın alan bir şirket olduğunu, müvekkilinin elektrik satın aldığı davalı şirkete her ay Kayıp Kaçak, İletim, Dağıtım, PSH Sayaç Okuma, Perakende Satış Hizmet bedelleri ve KDV paylarını ödediği ve ödemeye devam ettiğini, müvekkili şirketten haksız tahsil edilen bu bedellerin müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini belirterek ileride artırılmak kaydı ile şimdilik 3.500,00-TL ‘nin tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava ile iadesini talep ettiği bedellerin iadesini, bu husustaki mevzuatın davacı tarafa verdiği yetki kapsamında verilen EPDK kararının iptalinden sonra gündeme gelebileceği, EPDK kararlarının iptali hususunda mahkememizin görevli olmadığını, bu iptal kararlarına İdare Mahkemeleri tarafından gerçekleştirilebileceğini, bu nedenle görevsizlik kararının verilmesini veya davacı talepleri bakımından HMK 107 md. kapsamında objektif bir belirsizliğin söz konusu olmadığının, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin mümkün olmadığının bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, müvekkili şirkete dava açılmasının mümkün olmadığını bu sebeple pasif husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu ücretlerin EPDK kararlarına uygun tahsil edildiğini dolayısı ile davanın esastan da reddine karar verilmesi gerektiğini ayrıca davacının tacir olması sebebiyle iş bu bedellerin haksız tahsil edildiğine dayanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; elektrik abonesi olan davacıdan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedelleri ile bu bedellere haksız olarak dahil edilerek hesaplanmış Kdv paylarının haksız tahsil edildiği iddiasına yönelik alacak davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlandıktan sonra, usulüne uygun öninceleme duruşması yapılmış ve uyuşmazlık konuları tespit edilmiş ve deliller toplanmıştır.
Davalı şirket HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu itirazında bulunmuş ise de davacı vekilinin dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar ve davaya konu talepler ile tarafların sıfatı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu uyuşmazlığın adli yargıda sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varıldığından yargı yolu dava şartı noksanlığı itirazı yerinde görülmemiş, yine davalı yanın husumet itirazı da Yargıtay 3. Hukuk dairesinin yerleşik hale gelen emsal niteliğindeki (3HD 08/10/2015 T. 2014/18311 E.; 2015/15438K.)kararları uyarınca; uyuşmazlığın elektrik abonesi tarafından satış/pazarlayıcı/tedarikçi firmaya yöneltilmesi mümkün olduğundan ve anılan tarafların davaya konu talepten müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlandığından husumet itirazı da yerinde görülmemiş ve reddedilmiştir.
Davalı şirket HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince belirsiz alacak davası açılamayacağına ilişkin hukuki yarar dava şartı noksanlığına ilişkin itirazda bulunmuş, söz konusu itiraz dava konusu edilen bedellerin hesaplanmasının uzmanlık gerektirir olması ve davacı tarafça bilinebilecek durumda olmaması sebebiyle reddedilerek esas hakkında yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davacı vekili huzurdaki dava ile benzer konularla ilgili olarak Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının neticesinin beklenilmesini karar verilmesini istemiş ise de başvurunun mahkememizce yapılmamış olması, Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un 40. maddesi çerçevesinde Anayasa Mahkemesi kararını beklemeye mecbur olan mahkemenin altı ay süre zarfında somut norm denetimine giden mahkeme olduğunu ve henüz bu hususta bir karar verilmemiş olması da gözetilerek bekletici mesele sayılmasına ilişkin ara kararından rücu edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı tarafından dava konusu edilen hususlar ile davaya dayanak edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı incelendiğinde, iadesi talep edilen bedellerin mevcut mevzuat kapsamında abonelerden tahsilinin hukuka uygun olmadığı kabul edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizde açılan davadan sonra ve yargılama sırasında 17/06/2016 tarih 27945 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile 6446 sayılı Enerji Piyasası kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Madde de “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Madde de ise “kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri, geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda anılan Kanunun yürürlüğünden önce mahkememizde açılan iş bu davada davacı yanın tahsilatları EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların külli olarak haksız ve hukuka aykırı olduğu iddiası ile davalıdan tahsili talep edilmiştir.
28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı ve İBKve HGK’nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı gereğince; her dava açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanır. Bir davanın yargılaması sürerken yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeni ile davanın konusuz kalması mümkündür. Bu durumda yargılamanın yapıldığı mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilemesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın yargılaması devam ederken 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6440 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca huzurdaki dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeni ile konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibari ile haklı olan ve kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibari ile gerek YHGK gerekse Yargıtay 3.HD. emsal niteliğindeki kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu ve hukuki yararı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Yukarıda açılan nedenler ve tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirmede; Davacı yanın davanın açıldığı tarih itibari ile emsal yüksek mahkeme içtihatları uyarınca isteminde haklı olduğu, dava sırasında dava konusu bedeller ile ilgili olarak yasa değişikliğine gidildiği ve dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun hükme bağlandığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanması gerektiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı karar verilmiş A.A.T.Ü tarifesi 6/1 maddesi ve emsal içtihatlar uyarınca davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,70-TL harcın mahsubu ile artan 23,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/02/2018