Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/87 E. 2018/490 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/87 Esas
KARAR NO : 2018/490

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 10/03/2015
KARAR TARİHİ : 09/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin konut iş yeri ve ticarethane inşaatları yapmak, satmak, kendi hesabına arazi ve arsa almak, kat karşılığı binalar ve inşaat, taahhüt ve montaj işleri yapmak amacıyla 2008 yılında kurulduğunu, şirketin halen devam eden inşaat yapım işleri olduğunu, 2014 yılına kadar başarılı bir grafik çizilmesine rağmen ……. tahsilatlarının gecikmesi nedeniyle ihtiyacı olan kaynağı aşırı faizlerle temin etmek durumunda kalan şirketin yüksek finans maaliyetleri yanında nakit akışının bozulması nedeniyle inşaat girdilerinin aşırı fiyatlarla temin edilmek zorunda kalınması sonucu 2014 yılını zararla kapattığını, şirketin aktif değerleri toplamının pasif kalem toplamını karşılamaması nedeniyle borca batık olduğunu, dava dilekçesinde ekli sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde borca batıklıktan çıkabileceğini bildirmiş, davacı şirketin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MÜDAHİL İSTEMLERİ :
Müdahale talep eden …… vekili dilekçesinde…………… %49 ortağı olan müvekkilinin hukuki menfaati olduğundan müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de mahkememizce iflas erteleme nitelikli davada istemde bulunan şirketin alacaklılarının dava da müdahil sıfatı ile yer alabilecekleri, erteleme talep eden şirketin yalnız ortağı sıfatıyla davaya müdahil olmanın mümkün bulunmadığı dikkate alınarak müdahale talep eden şirket ortağının müdahale isteminin reddine karar verilmiştir.
Müdahil………… vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil ………………vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil …………………..’nin vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil ………………’nin vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
müdahil………………..’nin vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli Müdahil ………………. vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil…………..’nin vekili dilekçesinde; …………. alacağının müvekkil şirket tarafından devir ve temlik alınmış olması nedeniyle müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil………………….’nin vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil………………..’nin vekili dilekçesinde; davaya katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ………………. vekili dilekçesinde; davaya katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ……………………. vekili dilekçesinde; davaya katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ……………………vekili dilekçesinde ; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ……….i vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulü ile verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Asli müdahil ……………….vekili dilekçesinde ; davacı şirketten alacaklı olduğunu bildirmiş, müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ………………vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulü ile iflas erteleme talebinin reddini verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Asli müdahil …………………… vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli Müdahil …………………… vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil ………………….vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nun 376 ve 377 maddelerinde düzenlenen iflas erteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsımında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.
Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nun 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nun 178(1) madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
Somut davada davacı şirket iflas erteleme talebi ile 10/03/2015 tarihinde başvurmuş, davacı şirket İİK’nun 179/b maddesinde belirtilen tedbirlerden 12/03/2015 tarihli karar ile yararlandırılmıştır.
24/05/2017 tarihli on yedinci, 08/06/2017 tarihli on sekizinci, 20/06/2017 tarihli on dokuzuncu ve sonraki yirmi bir, yirmi iki, yirmi üç ve yirmi dört nolu kayyım raporlarında davacı şirketin satış yapmadığı ve bu dönemleri sürekli zararla kapattığı, 30/01/2018 tarihli 2017 yılının değerlendirildiği yirmi beş no’lu kayyım raporunda şirketin 2017 yılında gelir getirici hiçbir faaliyetinin olmadığı, 377.066,67 TL zarar ettiği, artışı ön görülen 100.000,00 TL’lik sermaye ödemesinin yapılmadığı, 12/02/2018 tarihli yirmi altıncı kayyım raporunda; şirketin faaliyetinin bulunmadığı ve zararının 390.475,56 TL’ye ulaştığı, 03/04/2018 tarihli yirmi yedi nolu kayyım raporunda; yalnız 9.000,00 TL’lik ciro yapıldığı, dönem zararının 280.078,33 TL olup taahhüt edilen sermayenin 100.000,00 TL’sinin ödenmediği, şirketin faaliyetinde teknik çalışma ve verilerde önemli bir değişikliğin olmadığı, 05/04/2018 tarihli yirmi sekiz nolu kayyım raporunda; 2018 ocak döneminn 19.092,00 TL’lik zararla faaliyetsiz olarak geçtiği, artışı ön görülen 100.000,00 TL sermayenin ödenmediği, şirketin faaliyetinde önemli bir değişikliğin olmadığı bildirildikten sonra otuz nolu 08/05/2018 tarihli son kayyım raporunda 2018 yılı ilk üç ay içinde şirketin gelir getirici hiçbir işleminin bulunmadığı, 31/03/2018 dönemini zararla kapattığı, arttırılan 200.000,00 TL sermayenin ödendiği, şirket faaliyetlerinde teknik çalışmalarda ve teknik verilerde önceki döneme göre herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığı bildirilmiştir.
Davacı şirketin mal varlığının rayiç değerlerle belirlenmesine ilişkin raporun alınmasından sonra şirketin borca batık olup olmadığı ve iyileştirme projesinin iflasın ertelenmesini sağlayıcı nitelikte bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi kurulu 30/09/2015 tarihli raporunda; davacı şirketin borca batık olmadığını, rayiç değerlere göre aktiflerinin pasiflerinden 598.992,15 TL fazla olduğunu, bu nedenle iyileştirme projesinin değerlendirilmediğini, 07/03/2016 tarihinde alınan 31/10/2014 tarihli ek raporda da 31/12/2014 tarihi itibariyle davacı şirketin aktiflerinin pasiflerinden 230.410,83 TL fazla olduğunu bu nedenle iyileştirme projesinin değerlendirilmediğini, 30/12/2016 tarihinde alınan ikinci ek raporda ise 30/09/2016 tarihi itibariyle aktiflerin pasiflerden 269.497,45 TL fazla olup davacı şirketin borca batık olmadığını bu nedenle iyileştirme projesinin değerlendirilmediği bildirildikten sonra 09/04/2018 tarihli bilirkişi kurulu üçüncü ek raporunda 31/12/2016 tarihi itibariyle rayiç değerler yönünden davacı şirketin 367.940,72 TL borca batık olduğu, 2016 yılı sermaye taahhüdünü rapor tarihine kadar yerine getirmemesi nedeniyle davacının samimiyetinden söz etmenin mümkün olamayacağını, iyileştirme projesi ve rapor tarihine kadar meydana gelen gelişmelerin davacının borç yapılandırmasına yönelik gayretsiz ve isteksiz tutumu ve sermaye artışı yapmaması birlikte değerlendirildiğinde iyileştirme projesinde yer alan hedeflerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, şirketin iflas erteleme sürecinden olumlu yararlanmadığını ve iyileşmesinin de mümkün olmayacağını, alacaklıların durumunun ise iflasın hemen açılmasına göre daha kötü olmayacağını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı, iyileştirme projesi örneği, kayyım raporları, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları ile özellikle hükme esas alınan bilirkişi kurulunun 30/12/2016 tarihli ikinci ek rapor ve 09/04/2018 tarihli üçüncü ek raporu ile; davacı şirketin dava tarihinde ve sonrasında 2016 yılı sonlarına kadar borca batık olmamasına rağmen yargılama sürecinde 31/12/2016 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre pasiflerinin aktiflerine oranla 367.940,72 TL fazla miktara ulaşıp borca batık hale geldiği, bu durumun oluşmasına yaklaşık iki yıllık süreçte tedbir kararları nedeniyle artan alacak ve faiz miktarlarına karşılık yeterli satış ve kârlılık sağlanamamasının yol açmış olabileceği, davacı vekilince davacı şirketin hüküm tarihi itibariyle borca batıklıktan çıktığı iddia edilmiş ise de bu iddiaya ilişkin bir delil ve belge sunulmadığı gibi mali veriler ve bilirkişi ve kayyım raporlarındaki verilere göre bilirkişi kurulu üçüncü ek raporundaki borca batıklığın 31/12/2016 tarihi itibariyle değerlendirmesinden sonra 2017 yılı ve 2018 yılı başından hüküm tarihine kadar geçen yaklaşık bir buçuk yıllık süre içinde davacı şirketin küçük miktardaki satıştan elde edilen cirosu dışında hiçbir faaileyetinin bulunmadığı ve bu dönemi bütünüyle ve sürekli olarak zararla kapattığı, buna göre hüküm tarihindeki borca batıklığın 31/12/2016 tarihindeki borca batıklık miktarına göre şirketin borca batıklıktan kurtulmasının mümkün bulunmadığı gibi borca batıklığın daha yüksek bir rakama ulaştığının açık, anlaşılabilir ve belirgin olduğu gerçeği karşısında bu açık duruma göre davanın aylarca uzamasına yol açacak hüküm tarihindeki rayiç değerlere göre borca batıklığın tespitini gerektirecek yeni bir bilirkişi raporuna ihtiyaç olmadığı anlaşılmakla alacaklıların durumlarının daha da kötüye gitmemesi ve davanın başından hüküm tarihine kadar iflas erteleme koşullarının hiç oluşmadığı gözönünde tutularak borca batıklık konusunda yeni bir bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiş, bilirkişi ikinci ve üçüncü ek raporları ve önceki kayyım raporları ile de çelişen ve hükümden bir gün öncesinde verilen 08/05/2018 tarihli otuz nolu kayyım raporundaki olumlu görüşlere ilişkin belirlemelerin belgelendirilmemiş olduğu, soyut tahminlere dayanan yorumlar içerdiği dikkate alınarak otuz nolu kayyım raporunda yazılı yorum ve görüşlere itibar edilmemiş, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davacı şirketin sermaye artışını yerine getirmediği gibi borç yapılandırmasına yönelik olarak gayretsiz ve isteksiz bir tutum içinde bulunduğu, iyileştirme projesinde yer alan hedeflerini gerçekleştirmediği ve gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı, davacı şirketin samimi olmadığı, tedbir kararlarına rağmen iflas erteleme sürecinden olumlu şekilde yararlanmadığı gibi yaklaşık üç yılı aşan dava sürecindeki gösterdiği performansa göre iyileşmesinin mümkün olmayacağı, özellikle son bir buçuk yılda hemen hemen faaliyetsiz kalıp bu dönemin tamamını zararla kapadığı, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre durumlarının sundukları dilekçelerde de belirttikleri şekilde daha kötü durumda olup, bilirkişi kurulu son raporunda da belirtildiği üzere iflas halinde alacaklılarının durumlarının daha kötü olmayacağı, davacı tarafça hüküm verildiği tarihten bir gün önce uzunca bir süre ödenmeyen 50.000,000 TL’lik sermaye artışının ödendiğine dair dilekçe ve ekinde belge sunulmuş ise de bu durumun davacı tarafın hükmedilen tedbirlerden ve dava süresinin uzamasından yararlanmayı, iyileşme yönünde bir samimiyetinin bulunmadığını gösterdiği gibi bu ödemenin parasal miktarının küçüklüğü nedeniyle davacı şirketin borca batıklıktan kurtulmasına önemli ölçüde bir katkısının olmasının mümkün bulunmadığı birlikte değerlendirilerek davacı şirketin dava süresince ciddi ve inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadığı gibi dava süresince borca batık hale gelerek borca batıklık miktarının arttığı son bir buçuk yılda ciddi bir faaliyetinin bulunmadığı, yeni kaynak yaratmaya ve şirketin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almadığı, yaptığı ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemesinin mümkün bulunmaması yanında son bir buçuk yılı zararla kapatması nedeniyle iyileşmesinin mümkün olmayacağı, davacı şirketin iflasın ertelenmesi talebinin gerek davanın başlangıcı gerek yargılama süresince samimi olmadığı gibi gerekçenin başlangıcında açıklanan iflas erteleme kurumuna ilişkin ilkelerin davacı şirket yönünden olumlu şekilde uygulanabilirliğinin mümkün bulunmadığı, tedbirlerin devamının ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı davanın hiçbir aşamasında iflas erteleme koşullarının oluşmadığı, buna karşın hüküm tarihi itibariyle iflas koşullarının oluştuğu anlaşılmakla davacı şirketin iflas erteleme isteminin reddi ile şirketin iflasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı şirketin iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile, borca batık olduğu belirlenen istanbul ticaret sicil müdürlüğünün ……sicil numarasında kayıtlı ……………… ‘nin İFLASINA,
2-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca iflasın ……………gün ve saat14:48 itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu Adliyesi İflas Müdürlüğü ile ilgili yerlere bildirilmesine,
5-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca iflas müdürlüğünce gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
6-Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,
7-Atanan kayyımların görevine son verilmesine,
8-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de iflas müdürlüğüne gönderilmesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili ile hazır bulunan müdahiller vekillerinin yüzüne karşı diğer müdahillerin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.