Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/813 E. 2019/1217 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/813 Esas
KARAR NO: 2019/1217
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/11/2015
KARAR TARİHİ: 19/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — tarihinde imzalanan hizmet sözleşmesi ile davalının müvekkili şirkette– tarihinden- tarihine kadar ilaç satış temsilcisi sıfatıyla çalıştığını, işten ayrılmadan önce en son brüt — TL ücret aldığını, iş akdi sona erdikten sonra rakip firmada çalıştığının öğrenildiğini, müvekkili şirketin — yılında kurulmuş hayvan sağlığı sektöründe uluslararası standartlarda her türlü ilaç ve aşı kimyasal maddelerin imali ve sair ürün üreten, ticaret ve pazarlamasını yapan, sermayesi — TL olan ve iş hacmi büyük olan bir firma olduğunu, ilaç sektörünün teknik detaya sahip olması ve davalının bu konuda bilgi sahibi olmaması nedeni ile kendisine 5 yıllık otellerde satış, pazarlama, ilaç ve farmakoloji konularında geniş kapsamlı eğitimler verildiğini, davalı tarafın almış aldığı ücretsiz eğitimler ve teknik bilgiler nedeniyle üç yıllık hizmet sözleşmesi imzalandığını, şirketin verilen eğitimler sonrası yapılan yazılı sınav sonrasında çalışanlarını işe aldığını, çalışma süresi boyunca da eğitimler verdiğini, müvekkili şirketin zaman harcayarak ve masraf yaparak öğretmiş olduğu teknik bilgiler ile kazandırmış olduğu mesleki tecrübelerin, başka firmalarca kötüniyetli olarak kullanılmasını önlemek ve TTK‘da belirtilen haksız rekabet nedenlerine maruz kalmamak için hizmet sözleşmeleri için rekabet yasağı hükümleri ihdas ettiğini, işbu hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra iki yıl süre ile Karadeniz bölgesinde, işverenle aynı işi yapan ve aynı alanda faaliyet gösteren bir firmada çalışamaz, ortak olamaz ya da başka bir sıfatla katılamaz ve kendi adına iş kuramaz hükmünün bulunduğunu, davalı tarafın ise almış olduğu eğitimler sonrasında haklı bir neden olmadan iş akdini sonlandırdığını ve müvekkil şirkete rakip bir firmada çalışmaya başladığını, fazlaya ilişkin dava hakkı saklı kalmak üzere hizmet sözleşmesinin ilgili maddesi uyarınca cezai şart bedelinin şimdilik —TL tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; somut olayda belirsiz alacak davası açılabilmesi koşullarının mevcut olmadığını, hizmet sözleşmesinde haksız rekabete ilişkin düzenlemeye yer verilse dahi ilgili hükmün müvekkili ile müzakare edilmeksizin davacı tarafça önceden hazırlanarak imzalanması istenildiğinden ilgili sözleşme hükmünün genel işlem koşulu olarak değerlendirilmesi gerekeceğini ve bu sebeple müvekkil için bağlayıcı olmayacağını, genel işlem koşullarına ilişkin maddelerin tüm sözleşmeleri kapsayacak şekilde genel hükümler karşısında emredici nitelikte maddeler olarak düzenlendiğini, davacı firma ile birlikte birçok büyük firmanın da hayvan sağlığı ve ilaçlar sektörünün içinde bulunduğunu, müvekkilin davacı firmada — tarihli Hizmet Sözleşmesi ile- tarihinde ila temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, yaklaşık – ay çalıştıktan sonra firma tarafından — tarihinde işine son verildiğini, müvekkilin işine son verildikten – ay sonra davacı firmanın müvekkili yeniden çalışmaya davet ettiğini, —- tarihinde aynı pozisyonda yeniden çalışmaya başladığını, davacının sözleşme ile belirlenen yükümlüklere uymadığını, dönemsel olarak yapacağı zamları yapmadığını ve bu nedenle müvekkili işten ayrılmaya zorladığını, müvekkilin de – tarihinde işten ayrılarak – gün sonra -arihinde yine hayvan sağlığı ve ilaçları sektöründe – genelinde faaliyet gösteren— ilaç firmasında ilaç mümessili olarak işe başladığını, oradan ayrılarak—- ilaç mümessili olarak çalışmaya başladığını ve halen daha çalışmaya devam ettiğini, davacının davasını – tarihinde açmış olduğu dikkate alındığında,- firmasında işe başlama tarihi olan – tarihi üzerinden yaklaşık – ay geçtikten sonra dava açmasını anlamanın güç olduğunu, bu noktada müvekkilin davacı firmaya ait müşteri çevresi veya iş sırları hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülse dahi aradan geçen bunca zaman aralığında müvekkilin yeni firmaların müşteri çevreleri ve firmaya ait bulunan ilaçlara uyum sağladığını, eski firmaya ait bilgilerin hatırda kalması ve dolayısıyla kullanılmasının mümkün olmadığını, haksız rekabetin bir nevi haksız fiil olduğunu ve haksız fiilerde aranan nedensellik bağının somut olayda aradan geçen – ayda araya başka firmaların girmesi nedeni ile kesildiğini, rekabet yasağı maddesinin genel işlem koşulu olduğunu ve yazılmamış sayılması gerektiğini, bu durum olmasa dahi davacının sözde aykırılıktan – ay sonra davasını açtığını ve davacının müşteri çevresi ve iş sırrını kullanarak zarara uğratma ihtimalinden bahsedilmeyeceğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, tanıklar talimat yolu ile dinlenmiş, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında — tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce davalının cezai şart istemine ilişkin olarak belirsiz alacak davası açamayacağı yönündeki itirazı kapsamında HMK 119/2 maddesine göre talep sonucunu açıklamasını ve harcı tamamlaması için davacıya kesin süre verilmiş, verilen süre içerisinde davacı vekili tarafından sunulan dilekçede dava değerinin davalının son brüt ücreti tutarı olan -TL’nin – katı tutarı olan – TL olduğunu belirterek davanın — TL yönünden ıslah edildiğini bildirmiş ve harcı tamamlamış; ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir,
— müzekkere yazılarak davalının 04/02/2014 tarihinden itibaren- yıl süre ile çalıştığını gösteren kayıtlar, — dava dışı—— faaliyet alanlarına ilişkin bilgi ve belgeler ve anılan firmalardan davalının çalıştığı bölgelere ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan hizmet sözleşmesi, işe giriş bildirgesi, iş yeri dosyası ve diğer deliller dosya içerisine alınarak incelenmiştir.
Celp edilen ve dosyaya sunulan deliller incelendiğinde; – tarihli hizmet akdi uyarınca davalının davacı firmada satış temsilcisi olarak işe başladığı, sözleşmenin VII. 1/b-c maddesinde “iş bu hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde iş gören iş yerinde çalıştığı süre içinde ve iş bu hizmet sözleşmesi nedeni ile öğrenmiş olduğu bütün hususları yani bilimsel-teknik sır ve bilgileri…. saklamak mecburiyetindedir… İş gören iş bu hizmet sözleşmesinin sona ermesinden 2 yıl süre ile —- iş veren ile aynı işi yapan ve aynı alanda faaliyet gösteren bir firmada çalışamaz, ortak olamaz yada başka sıfat ile katılamaz…. İş gören bu hükme aykırı etmesi halinde iş verenin uğrayacağı tüm zararları karşılamakla sorumlu olacağı gibi, ayrıca brüt ücretinin 10 katı tutarında cezai şart ödeyecektir.” hükmünün düzenlendiği görülmüştür.
Yine dosya kapsamında, davalının – tarihinde iş akdinin kendi isteği ile sonlandırdığı, davalının – maaş bordrosu kayıtlarına göre kendisine ödenen brüt ücretin -TL olduğu, celp edilen belgelerde ise davalının dava dışı— tarihinde işe girdiği ve – tarihinde işten ayrıldığı ve Karadeniz bölgesinin çeşitli illerinde satış temsilci olarak çalıştığı,— ise yine — çeşitli illerinde satış temsilcisi olarak çalıştığı, yine aynı şekilde davacı şirket içerisinde de – çeşitli illerinde satış temsilcisi olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Kastamonu -.Asliye Hukuk Mahkemesinin — Talimat sayılı dosyasında dinlenilen davalı tanığı …’ın vermiş olduğu ifadesinde; davalı …’ü davacı şirkette çalışmaya başladığında tanıdığını, kendisinin de — yılında davacı şirkette işe başladığını, davacının imza ettirdiği sözleşmenin matbu olduğunu, sözleşme imzalanmaması halinde farklı sebeplerin bahane edilerek işten ayrılmanın söz konusu olduğunu, herhangi bir açıklamanın yapılmadığını, davalının işten ayrıldıktan sonra dava dışı—e çalıştığını, bu şirketlerin davacı şirket ile aynı bölge içerisinde faaliyet gösterdiğini beyan ettiği görülmüş; Nevşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin — Talimat sayılı dosyasında dilenilen davalı tanığı … ise vermiş olduğu ifadesinde; davalıyı çalıştığı şirket nedeni ile tanıdığını, – ay kadar beraber çalıştıklarını, davalının ayrıldıktan sonra aynı sektördeki farklı bir firmada çalışmaya başladığını, satış ve pazarlama üzerine eğitimler aldığını, masrafların şirket tarafından karşılandığını, bu yöndeki talebin kendilerinden gelmediğini, eğitimlerin zorunluğu olduğunu, kendilerine imzalattırılan ve rekabet ihlaline ilişkin sözleşme maddelerinin kendilerine yeterince açıklanmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Taraf iddia ve savunmaları kapsamında ve delil olarak bilirkişiye dayanılmış olması sebebi ile dosya haksız rekabet uzmanı bilirkişi Prof.Dr.—-tevdi edilerek belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan – tarihli rapor içeriğinde özetle taraflar arasında imza edilen hizmet sözleşmesinin TBK 445. Maddesinde düzenlenen koşullara uygunluğu denetiminin mahkemeye ait olmak üzere geçerli bir rekabet yasağı niteliğini taşıdığını ve davalının bunu ihlal etmiş olduğu ve cezai şart talep edilebileceği kanaatinin bildirildiği görülmüş, her ne kadar davalı vekili tarafından sektör uzmanı bir bilirkişinin de eklenmek sureti ile dosyanın oluşturulacak heyete tevdi edilerek yeniden rapor alınması talep edilmiş ise de söz konusu raporun HMK 282. maddesi kapsamında denetime elverişli olduğu gözetilerek iş bu talep reddine karar verilmiş ve alınan rapor içeriği hükme esas alınmıştır.
Somut olayda davalının davacı firmadaki unvanı (satış temsilcisi) itibariyle, davacı firmanın ticari sırlarına vakıf olduğu hususu dosya kapsamında toplanan deliller yanı sıra dinlenen tanık beyanlarıyla da sabit olmuştur. Davalı, davacı ile arasındaki sözleşmeyle kabul edilen rekabet yasağına rağmen hizmet sözleşmesini sona erdirdikten hemen sonra davacı ile aynı işi yapan, aynı bölgede faaliyet gösteren dava dışı şirketlerde aynı unvan ile görev yapmaya başlamış olup, kural olarak; 6098 sayılı TBK.nun. 444. ve 445.maddeleri uyarınca, işverenin yer, zaman ve işlerin türü bakımından hakkaniyete aykırı olmamak koşulu ile işçisi ile diğer koşullarda ayrı bulunmak koşulu ile rekabet yasağı sözleşmesi imzalamasında hukuka aykırılık bulunmadığı; süre bakımından ise 2 yılı aşmayan rekabet yasağının hukuka uygun olarak görülmesi gerektiği; kaldı ki TBK.m. 445/2 gereğince rekabet yasağının süresi uzun olsa dahi hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağı koşullarını serbestçe değerlendirerek hakkaniyete uygun biçimde kapsam ve süre bakımından sınırlandırabilecektir.
Dava konusu uyuşmazlık davalının davacı şirket ile olan hizmet akdinin sona ermesi ile şirketten ayrıldıktan sonra yeni başladığı işin davacı şirket ile daha önce yapmış olduğu hizmet sözleşmesi kapsamında rekabet yasağına aykırılık teşkil edip etmediği, bu çerçevede davacının davalıdan cezai şart talep şartlarının oluşup oluşmadığı varsa bunun miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınan kısımlarında açıklandığı üzere taraflar arasında düzenlenen —tarihli hizmet akdinin VII 1/b-c maddesinde öngörülen cezai şart nedeniyle davalının bu madde hükmüne aykırı davrandığından bahisle cezai şart istemiyle mahkememizde açılan davada, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren şirketlerde; sözleşmede belirtilen süre ve bölgede çalışarak sözleşme hükmünü ihlal ettiği, hizmet akdinin rekabet yasağını düzenleyen maddesinin TBK 445 maddesindeki koşullar uyarınca değerlendirildiğinde zaman ve işin türü bakımından sınırlama içermekle birlikte yer bakımından da düzenleme içerdiği, bu sınırlamaların davalının iktisadi geleceğinin tehlikeye atacak mahiyette hakkaniyete aykırı bir sınırlama teşkil etmediği, sözleşme hükmünün genel işlem koşullarına uygun olduğu, davacı şirketin satış sorumlusu konumunda olan davalının, davacı şirketin müşteri çevresi hakkında bilgi edindiği ve bu bilgilerin kullanımının davacı şirket aleyhine zarar doğurabilecek nitelikte olduğu göz önüne alınarak, davalının iş sözleşmesini haklı nedenle fesih ettiğine ilişkin delil bulunmadığı anlaşılmakla, haksız rekabetin oluştuğu kanaatine varılmış, davalının, davacıya ödemesi gereken cezai şartın hizmet akdinin VII. 1/c maddesinde bulunan en son aylık ücretinin (10) katına tekabül eden tutarın (- TL* 10=-TL) olarak hesaplandığı; iş sözleşmesinin ilk kurulması sırasında iş bulma kaygısıyla ve sonrasında iş akdinin devamı için işverence sunulan her şartı kabul etme durumunda kalan işçinin konumu, sosyal ve ekonomik durumu göz önüne alındığında TBK.m.182-(3) maddesi uyarınca taraflarca kararlaştırılan cezai şartın mahkememizce fahiş nitelikte bulunduğu kabul ve takdir edilmekle; cezai şartın davalının son aldığı brüt maaşın 4 katı oranı üzerinden belirlenen tutar yönünden kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile; – TL cezai şart alacağının – tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin (bakiye ceza şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün TBK 182. Maddesi uyarınca resen tenkis edildiği de dikkate alınarak) reddine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 9.131,44 TL cezai şart alacağının 24/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin (bakiye ceza şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün TBK 182. Maddesi uyarınca resen tenkis edildiği de dikkate alınarak) reddine,
2-Karar harcı 623,77-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 402,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 221,07-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 59,50-TL ilk masraf, 389,20-TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.248,70-TL yargılama giderinin ile dava değeri üzerinden mahkememizce bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün resen tenkis edildiğinden davanın tam kabul tutarı üzerinden yargılama masraflarının değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak; 1.248,70 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 230,00-TL yargılama giderinin (3) nolu ara karar kapsamında davalı üzerinde bırakılmasına, ,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de dava değeri üzerinden mahkememizce bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün resen tenkis edildiği dikkate alınarak davalı yararına karşı vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/11/2019