Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/785 E. 2020/664 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/785 Esas
KARAR NO: 2020/664
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2015
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalıların —- tarihli —- numaralı sözleşme ile ———vergi numarasıyla bir adi ortaklık kurduklarını, adi iş ortaklık sözleşmesinin b maddesi uyarınca müvekkili firmanın — davalı ——- diğer davalı —— sahibi olduklarını, ortaklık hisse oranına göre toplam — nakdi sermaye ile ortaklık kurulduğunu, adi ortaklık sözleşmesin — uyarınca davalılardan —-eski ortağı——-müdürü, tek imza ile münferiden temsile ve ilzama yetkili olduğunu,——– gibi büyük firmalara iş yapıldığını ve bu firmalara milyonlarca liralık fatura düzenlenerek adi iş ortaklığınca tahsil edildiğini, yapılan işler karşılığında büyük firmalara———— fatura tanzim ederken, müvekkili ve davalılar ise iş konularına göre yaptıkları işler için —-fatura düzenlediklerini, fakat —- ortaklığa düzenledikleri faturalar eksiksiz ödenirken müvekkili firmanın alacakları yaklaşık 6 aydır ödenmediğini, müvekkilinin ödenmeyen alacağının —-gibi büyük bir rakama ulaştığını, ticari defterlerde alacaklarının kayıtlı olduğunu, ————- ticari defterleri de incelendiğinde alacaklarının olduğunun ve ödenmediğinin açıkça görüleceğini, davalıların 6 aydır müvekkilinin büyük bir rakam olan alacağını ödememesi nedeniyle müvekkilinin faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını, firmanın ve çalışanlarının büyük mağduriyete uğradıklarını, davalılar ve adi ortaklık müdürü ——- yapılan görüşmelerin netice vermediğini, haksız ve hukuksuz olarak alacaklarını ödenmeyeceğinin taraflarına bildirildiğini iddia ederek; fazlaya dair tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalıların ortağı olduğu —–hak ve alacaklarının bulunduğu ————- hak ve alacaklarının ödenmemesi ve teminat mektuplarının iade edilmemesi yönünde tedbir karan verilmesine, tedbir talepleri kabul görmez ise davanın işbu firmalara ihbarına, alacaklarının tespitine, şimdilik —– dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken vc müteselsilin tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin belirttiği ortaklığın kurulduğunu, ——————— konstrüksiyonu işlerini yürüttüğünü ve neticelendirdiğini, başkaca bir faaliyetinin olmadığını, —— işleyeceği demir malzemenin, adi ortaklık tarafından üçüncü kişiden temin edildiğini ve —-satıldığını,— bu malzemeyi işleyerek üzerine kendi işçilik farkını koymak sureti ile——sattığını, dolayısıyla —adi ortaklık arasında, adi ortaklık tarafından demir malzeme satışı için —kesilen faturalar ile işlenmiş demir malzemenin adi ortaklığa satılması ile birlikte — tarafından adi ortaklığa kesilen bir kısım faturalardan meydana gelen bir cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, ne var ki davacı ortaklıktan alacaklı olmadığı gibi, bilakis —- keza—–borçlu olduğunu, bir kısım alacakların tahsili için davacı aleyhine icra takipleri açılmış ise de davacının tüm adreslerini terk etmiş olduğunun ve şirketinin içinin boşaltıldığının anlaşıldığını, —– işinin başlamasının hemen akabinde,— ekonomik bir —içerisinde olduğunun anlaşıldığını ve ortaklığın faaliyeti sürdüğü müddetçe, adi ortaklık tarafından —– finansman sağlandığını, bir müddet, adi ortaklık tarafından sağlanan finansman desteği ile ayakta kalan —- ayı itibariyle fabrikasını tamamen kapattığını ve faaliyetlerini durdurduğunu,— üstlenen adi ortaklık, normal şartlarda — alınacak hizmeti, — faaliyetlerini durdurması ve şantiye çalışmalarını sabote etmesi nedeniyle ———unvanlı üçüncü kişilerden temin ettiğini, akabinde işin — bir kısmı ise, davalı — tarafından bizzat tamamlandığını, huzurdaki davaya konu dilekçenin tebliğini müteakip ortaklığa ait kayıtları inceleyen ——- yapılan finansman desteğini gösterir ödemeleri içeren, diğeri ise içermeyen iki ayrı cari hesap tutulduğunu, şirkete tebliğ dahi edilmediği, fatura konusu hizmetlerin ise hiç alınmamış olduğu, pek çok faturanın adi ortaklığa ait deftere işlendiğini tespit ettiğini, adi ortaklığın ve — ticari defter ve kayıtlarının aynı muhasebeci tarafından tutulduğunu, bu kişinin aynı zamanda —-, perde arkasındaki gerçek sahibi — da kuzeni olduğunu, müvekkillerinin; —- müşterek muhasebecinin birlikte hareket ederek, ortaklığı, —-karşı borçlandırdığını anladığını, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca — Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, —– Mahkemelerinin yetkili olduğunu,———- alacaklı olduğunu iddia etmesine karşın davasını belirsiz alacak davası olarak ikame eden davacının davasının, hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının ortaklıktan iddia edildiği şekilde bir alacağının bulunmadığını, alacağın dayanağını oluşturduğu iddia olunan faturaların, gerçek bir mal/hizmet satışından doğmadığı gibi, usulüne uygun bir biçimde adi ortaklığa tebliğ de edilmediğini, faturaların bir alacağın varlığının ispatı için tek başına yeterli olmadığını, fatura konusu mal veya hizmetin teslim edilidiğinin alacaklı tarafından ispatı gerektiğini, anılan faturalara dayandığı iddia olunan —– bedelli hizmetin gerçekten sağlandığı hususunun ispat yükü üzerine düşen davacı tarafından ispat edilemediğini, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkilleri dolandırma kastı ile hareket ettiğini savunarak; davacının haksız, kötüniyetli ve hukuki dayanaktan yoksun davasının, öncelikle yetkisizlik ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle esasa girilmeksizin usulden reddine; aksi halde esasa ilişkin itiraz ve savunmaları doğrultusunda reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan —– tarihli adi ortaklık sözleşmesi uyarınca, davacı şirketin adi ortaklıktan olan alacaklarının tahsili için açılan alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır.
Davacı —- tarihli temlik sözleşmesi ile mahkememiz davasına konu alacaklarının —– kısmını temlik alan —- temlik etmiş, yargılamaya davacı olarak —— devam edilmiştir.
Davalılar vekili tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine dayanılarak yetki itirazında bulunulmuş ve yetkili mahkemenin yetki sözleşmesi uyarınca —– Mahkemeleri olduğu savunulmuş, —- tarihli duruşmada yetki itirazının reddine mahkemece karar verilmiş ise de,
Taraflar arasında imzalanan sözleşme tarihi itibariyle—- yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın niteliği gereği taraflar arasında kurulan adi ortaklık uyarınca, davacının adi ortaklıktan olan alacağının tahsili istemiyle açılan dava olması, nitekim davanın sadece açılan alacak davası olmayıp davanın temelinin taraflar arasında imzalanan ve tüm tarafların kabulünde olan —– tarihli adi ortaklık sözleşmesine dayalı olması, adi ortaklıktan olan alacağını isteyen davacının talebinin öncelikle adi ortaklığın tasfiyesini gerektirmesi ve bu hususta da taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanmasının esas olması ve anılan sözleşmenin I.Yetkili Mahkeme adı altındaki maddesinde “.. İşbu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda —- Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkilidir.” hükmünün kararlaştırıldığı, davanın 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup, sözleşmenin de yürürlük tarihi içinde imzalandığı, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olup olmadığı anılan kanun hükümlerine göre belirleneceği, söz konusu Kanunun Yetki Sözleşmesi başlıklı 17. maddesinde “Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin” sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilecekleri öngörüldüğü ve dava konusu olayda tarafların tacir olduğundan bu şartın geçerli olduğu —- davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde yetki itirazında bulunulduğu anlaşıldığından her ne kadar —- tarihli duruşmada yetki itirazının reddine karar verilmiş ise de —-sayılı kararında———– yargı sınırlarını belirleyen kararı ve ——–anlaşılması gerektiği yönündeki———– kararı da göz önünde bulundurularak mahkememizin davaya bakmada yetkili olmadığı ve uyuşmazlığın——çözümlenmesi gerektiğinden, mahkememizin yetkisizliğine yönelik aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisiz olması ve yetkili mahkemenin yetki sözleşmesi uyarınca ——- olduğu dikkate alınarak mahkememizin yetkisizliğine,
2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca yasal süre içinde istem halinde dosyanın yetkili ——- gönderilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereği yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; davacı temlik alan vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2020