Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/724 E. 2019/193 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/724 Esas
KARAR NO : 2019/193
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/11/2015
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin USD ödeyerek ithal ettiği çeşitli plastik hammaddelerinden davalıya mal satışı yaptığını, taraflar arasındaki alım satımın, davalının mal talebini sözlü olarak bildirmesi bunun üzerine müvekkili tarafından her bir sipariş üzerine “Bilgi Amaçlı Satış Formu” sözleşmesi tanzim edilerek davalıya gönderilmesi, davalının da bu sözleşmeyi kaşeleyip imzalayarak müvekkiline göndermesi ardından müvekkilinin malın faturasını ve irsaliyesini, malı davalıya göndermesi şeklinde gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesine göre müvekkilinin davalıya ——-tarihli —– numaralı ——- TL bedelli faturayı tanzim ederek tebliğ ettiğini, davalının faturayı iade ederek ödememesi üzerine İstanbul 24. İcra Müdürlüğü’nün———– Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, öncelikle taraflar arasındaki “Bilgi Amaçlı Satış Formu” sözleşmelerinin 5. Maddesinde taraflar arasındaki ihtilaflarda, Kadıköy Mahkeme ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağının ifade edildiğini, buna göre davalı tarafın icra dairesinin yetkisine olan itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, yetki itirazının reddi ile davalı tarafın haksız itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresi Beylikdüzü- Büyükçekmece olmakla bu yer icra dairelerinin yetkili olduğunu, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı ile iddia edildiği gibi belge akdetmediğini, şirket temsilcisinin yetki düzenlemesinin yapıldığı yazılı bir belgeye imza atmadığını, öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddine aksi halde taraflar arasında belirtildiği şekilde ticari ilişki bulunmayıp yazılı belgeye imza atılmadığından davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile ,taraflar arasında mal alım satım ilişkisinden kaynaklı kur farkı alacağından doğan faturaya ilişkin dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir.
Davamıza konu İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı dosyasının getirtilip incelenmesinde, —- tarihli ——– nolu fatura alacağı dayanak gösterilmek sureti ile 20.702,57-TL asıl alacak,114,43-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.817,00-TLalacak için 16/01/2014 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalı şirkete ödeme emrinin 21/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresinde 24/01/2014 tarihinde yetki ve borca itiraz edildiği, itirazın takip alacaklısı şirkete tebliğ edilmediği , 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı , mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin —— Esas, —- Karar ve———— tarihli kararı ile takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ,Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin ————- tarihli bozma kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Taraflarca talep edilen deliller toplanmış, her iki tarafın da tacir olması ve davanın niteliği gereği tarafların ilgili yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, inceleme gün ve saati duruşmada hazır bulunan her iki tarafa da bildirilmiş, gerekli ihtarlar yapılmış, her iki tarafça da inceleme gün ve saatinde defterler hazır edilmiş, tüm dosya kapsamı ve sunulan defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış , Bilirkişi Mali Müşavir —– tarafından———- tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporuna her iki taraf vekilinin itirazı üzerine dosya ek rapor için mevcut bilirkişiye tevdi edilmiş, ek rapora karşı tarafların itirazları üzerine dosyada mali müşavir bilirkişiye ek olarak işletme uzmanı bilirkişi atanmış ve 02.11.2017 tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişiler tarafından dosya kapsamına sunulan raporlarda özetle ,”Davacı ve davalı şirket tarafından ibraz edilen 2012-2013-2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, taraflar arasında cari hesabın 23/01/2013 tarihinde başladığı ve bu tarihten davaya konu faturanın düzenlediği tarihe kadar kur farkı faturası adı altında faturaya rastlanılmadığı , davaya konu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, kur farkı alacağının talep edilip edilemeyeceğinin taktirinin mahkemeye ait olmakla birlikte talep edilebileceği kabul edilirse davacı şirkete yapılan ödemelerin büyük bir kısmının çek ile yapıldığından hesaplama yapılabilmesi için çeklerin fiili ödeme tarihlerinin dayanak belgelerle ispatlanması gerektiğinin tespit edildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin iddiasına dayanak oluşturduğu Bilgi Amaçlı Satış Formları üzerindeki imzaların davalı tarafça açıkça inkar edilmesi sebebiyle mahkememizin 23/11/2017 tarihli celsesinin (6) nolu ara kararı ile davalı şirket yetkilisine isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş, bir sonraki celse hazır bulunan şirket yetkilisi tarafından Bilgi Amaçlı Satış Formu imzalamadığını, imzanın kendisine ait olmadığını, anlaşmanın telefon aracılığıyla sağlandığını , ödemenin o gün ki kur üzerinden TL ye çevrilerek yapıldığı beyan edilmiştir.
Davacı vekili tarafından her alışveriş sonrası faks gönderildiği , ödemelerin vadeli yapıldığı ve çeklerin ciro ve teslim yolu ile alacaklılara teslim edildiğinden , çeklerin teslim tarihine ilişkin belge sunmalarının mümkün olmadığı ve keşide tarihleri esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini beyan edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi kök ve ek raporları , toplanın deliller , yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kur farkı faturasından kaynaklanan alacak olduğu , bilirkişi raporlarında kur farkı talep edilebileceğinin kabulü halinde hesaplamaya ilişkin tespitler yapılmış olup öncelikli olarak incelenmesi gereken hususun davacının kur farkı adı altında talepte bulunması hususunda yasal koşulların oluşup oluşmadığı,, kur farkına ilişkin taraflar arasında açıkça yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının iddiasına dayanak teşkil ettiği ve faks aracılığıyla gönderildiği iddia olunun ve dosyada fotokopisi bulunan Bilgi Amaçlı Satış Formları altındaki imzaların davalı şirket yetkilisi tarafından inkar edildiği, davacı tarafça dosyaya bu evrakların aslı sunulmadığı gibi iddiasına dayanak teşkil edecek herhangi bir bilgi ve belgeye de dosya kapsamında rastlanılmadığı, bu nedenle imza incelemesi yapılmasına da gerek olmadığı,
ticari defterlerin incelenmesinde de bu hususa ilişkin bir kayıt olmadığı, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan faks çıktılarının delil olarak kabul edilemeyeceği , nitekim bu hususun Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin ———– Karar sayılı ilamında da vurgulandığı,davalının imzasını dahi taşımayan ve sözleşme olarak kabulü mümkün bulunmayan belgeye göre kur farkı adı altında fatura kesilip davacının ticari defter ve kayıtlarına alınmasının davacıyı alacaklı hale getirmeyeceği,———— bu nedenle davanın haksız olduğu sonucuna varılmış ve ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 44,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 25,20-TL harcın mahsubu ile artan 19,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına;
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 16.00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davanın reddedilen bölümü için , davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereği ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/02/2019