Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/681 E. 2018/922 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/63 Esas
KARAR NO : 2018/1139

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2015
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki delillerde gösterilen faturalardaki hizmet nedeni ile ticari ilişki sonucunda, müvekkilinin davalıya gönderdiği faturaların bir kısmının ödendiğini ancak 7.130,60 euro’luk faturaların ödenmediğini, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere ödenmeyen 7.130,60 EURO fatura bedellerinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı dava konusu faturalara ilişkin hizmetleri gereği gibi ifa etmediğini, faturaların davalı tarafından kabul edilmediğini, davalının davacı şirketten telefon numaralan yer alan datalar satın aldığını, bu datalarda yer alan numaraları arayarak ürün pazarlaması yaptığını, sözleşme gereğince bu telefon numaralarının belli bir kalite standardında olması gerektiğini, telefon numaralarını taşıyan datalarm bir kısmında aranan kişilerin daha önce bu tür bir ürün pazarlama için aranmamış olması gerektiğini, diğer kısımlarında ise numaralara ulaşılabilir olması gerektiğini, ancak dava konusu faturalardaki verilen telefonlara ulaşılamadığım, çoğu telefon numarasının yanlış çıktığını, insanlar onlarca kez arandıklarını belirttiklerinden bu hizmetlerden istenen faydanın sağlanamadığını, bu durum davacı şirket yetkililerine hem mail hem de telefon yoluyla iletildiğinde davacı şirket yetkilisinin bu hataları kabul ettiğini, bu telefon numaralarının ücretsiz olarak yenileriyle değiştirileceği bildirildiğini, buna rağmen bu ayıplı hizmetin olduğunu ve borcun gereği gibi ifa edilmediğini, dava konusu faturaların kesildiğini, davalının gereği gibi ifa edilmeyen borç için bu faturaları kabul etmediğini belirtmiş ve davanın reddi ile yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen faturalardan kaynaklı bakiye alacağın davalıdan tahsili istemine yönelik davadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ,ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” incelenen davalı şirkete ait 2012 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, bu anlamda 2012 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadıkları, davacı tarafından davalı unvanına düzenlenmiş, davaya konu edilen faturaların davalının kendi ticari defter kayıtlarında ver almadığı, davalının 31.12.2012 tarihi itibariyle kendi ticari defter kayıtlarına nazaran davacıdan 11.221,80TL. alacaklı göründüğü, sözleşme gereğince satılan data bilgilerinin kalitesi, düşük ise iadesi veya değiştirilmesi konusunda hükmün kararlaştırılmadığı, data bilgileri kullanıma alındıktan satılan firmanın kullanıma sunulması halinde kaydedilip kullanabileceği, fiziksel bir ürün niteliği taşımadığından sonrasında iadesinin mümkün olmadığı ve taraflar arasında kalite konusunda bir standardın esas alınmadığı, 26.04.2012 ve 11.10,2012 tarihli yazışmalarda davacı tarafından davalı şirketin çalışanı ————— gönderilen e-maile ek sözleşmeler TBK m. 19/1 hükmünce yorumlandığında davacının iddiasında olduğu gibi 26.04.2012 tarihli sözleşmede verilerin üçüncü kullanım olduğunu, yani Önceden iki kez arandığının açıkça belirtildiğinin, 11.10.2012 tarihli sözleşmede yer alan verilerin ise daha önceden kullanılmadığının kararlaştırıldığı yönünde bir hükme rastlanamadığı, sözleşmelerde davacı tarafından davalıya verilen telefon numaralarının sahip olacağı standardın açıkça kararlastırılmadığı. ancak anılan telefon numaralarının davalının Sözleşmeyi kurma saikine (yani davacıdan edinilen numaraların davalı tarafından aranarak davahva ait ürünlerin pazarlamasını yapmaya’) uygun olup olmadığı yönündeki takdirin mahkeme’ye ait olduğu, Sözleşmelerin Türk Borçlar Kanunu bakımından “isimsiz sözleşme” niteliğinde olduğu, sözleşmede tarafların borçları irdelendiğinde sözleşme, salt bir “satış sözleşmesi” olmamakla birlikte uyuşmazlık konusu bakımından kıvasen uygulama alanı bulacak hükümlerin satış sözleşmesinin düzenlendiği TBK m. 207 vd. hükümleri olacağı, dolayısıyla adi şekilde yapılan sözleşme, sekil bakımından TBK m. 12 ve 27/1 hükümlerince geçerli olduğu, TBK m. 219 vd. hükümlerinde düzenlenen “ayıptan sorumluluk favıba karşı tekeffül)” hükümlerine gidilebilmesi için alıcı Havalının bu hükümlere dayanarak bir istemde bulunması gerekirken davanın, satıcı davacının alıcı davalıya karsı açtığı ödenmeyen fatura bedellerinin tahsiline yönelik açıldığı, davalının saikinin. davacıdan edinilen telefon numaralarının aranması ve ürünlerin pazarlanması için edinilen bu numaraların başkası tarafından önceden aranmamış olduğu yönünde Savın Mahkemece takdir oluşursa (her durumda davalının saikinin numaraların ulaşılabilir olması yönünde de olduğu göz önüne alındığında) bile tacir olan alıcı davalının bu durumu (ayıbı), TBK m. 223 hükmünce “gözden geçirme ve uygun bir süre içinde satıcı davacıya bildirme külfetini” yerine getirdiği yönünde yazılı delilin dosya kapsamına sunulmamasından ötürü ayıp savunmasına sonuç bağlanamayacağı (yukarıda da izah edildiği üzere dava, zaten satıcı davacının ayıptan sorumluluğuna ilişkin dava değil, satıcı davacının alıcı davalıya açtığı alacak davasıdır], davalının faturaları kabul etmediğine yönelik yazılı delilin sunulmamasından dolayı da bunu ispatlayamadığı, davalının savunmasında belirttiği gibi durumu davacı şirket yetkililerine hem mail hem de telefon voluvla iletildiğine, davacı şirket yetkilisinin bu hataları kabul ettiğine, davalının gereği gibi ifa edilmeyen borç için bu faturaları kabul etmediğine yönelik yazılı bir delile dosya kapsamında rastlanmadığı yönünde “görüş bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin uyuşmazlık dışı olduğu ,davalı yanın davacı şirketten telefon numaraları yer alan data hatları satın alarak bu datalarda yer alan numaraları arayarak ürün pazarlaması yaptığı ,davacının faturalarda yer alan hizmetin verilmiş olmasına rağmen cari hesaptan kalan borcun ödenmediğinden bahisle BK satış sözleşmesi kapsamında alacak davası açtığı ,davalının satın alınan ürünün belirli bir kalite standardında bulunmadığı ve satılan telefon numaralarının ücretsiz olarak değiştirileceği bildirilmiş olmasına rağmen bu ayıplı hizmetler gereği gibi ifa edilmediği, buna rağmen dava konusu faturaların kesildiği belirtilerek faturaların kabul edilmediği savunulmuştur. Davacı yanın ———– kapsamında teminat göstermesi konusunda muafiyeti dikkate alınmış ,yanlar arasındaki beliren uyuşmazlığın niteliği ve davalının ticari ilişkide hizmetin ayıplı olduğu konusundaki itirazı gözönüne alındığında davacının yurt dışında bulunan ticari defterlerinin incelenmesine yönelik ara karardan rücu edilerek davalı yanın ticari defterleri ve dayanakları incelenmiştir. Bu çerçevede kabul ve yapılan bilirkişi incelemesi çerçevesinde davacının davalıya karşı açtığı alacak davasında ayıp iddiasını ispatlayamadığı , gözden ve uygun bir süre içerisinde satıcı davacıya bildirme yükümlülüğünü ispatlayacak yazılı bir delili dosyaya sunmadığı, keza davalı yanın iddiasına göre gereği gibi ifa edilmeyen borç için faturaları kabul etmediğine dair yazılı bir delil de sunulmadığından açılan davada davacının davasının kısmen kabulü ile davacının ihtarnamesinde talep ettiği miktarla sınırlı olarak 7.049,06 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince fiili ödeme gününe kadar devlet bankalarının euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine , fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
7.049,06 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince fiili ödeme gününe kadar devlet bankalarının euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar harcı 1.367,14 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 345,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.021,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 377,54 TL ilk masraf, 124,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.302,04 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.275,72 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ———–deki esaslara göre belirlenen 2.401,64 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——– deki esaslara göre belirlenen 231,51 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.