Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/679 E. 2019/657 K. 21.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/679 Esas
KARAR NO : 2019/657
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 20/10/2015
KARAR TARİHİ: 21/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ———- hastanelerinde idari ve lojistik ünite ihtiyaçları olan elektrik enerjisini ——— yılının Temmuz ayında davalı şirketten satın aldığını, müvekkilinin ödediği faturalarda kayıp bedeli adı altında bir tutarın elektrik faturalarına yansıtılarak tahsil edildiğini, elektrik enerjisinin nakli sırasında kayıp/kaçak meydana geldiğini, müvekkilinin faturalarını düzenli ödediğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak alınan kayıp/kaçak enerji bedellerinin iadesi için İstanbul Anadolu 7.İcra Müdürlüğünün ——— esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla ——–olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, müvekkilin dağıtımı şirketindeki her türlü faliyetinin —————-geçtiğini, dolayısıyla müvekkili aleyhinde dava açılamayacağını, dava konusu bedellerin EPDK kararları doğrultusunda ilgili kurumca tahsil edildiğini, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını ve davanın esasdan reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, icra takibinin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, bedellinin istirdatı istemine ilişkin olarak başlatılan takibi yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili yargı yolu itirazında bulunmuş ise de davanın abonelik sözleşmesine dayalı ödenen bedelin iadesi istemli nitelikte bulunması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünün Adlı Yargı yerinde yapılması gerektiği göz önünde tutularak bu istem haklı görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve özellikle davalı vekilince sunulan tahsilata ilişkin belge ve fatura örneklerinden taraflar arasında elektrik hizmeti sunumu ve alımı konusunda abonelik sözleşmesinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili, tahsilatların ———– adına yapıldığı, davalı şirkete husumet düşmeyeceğini iddia etmiş ise de davaya konu faturaların ve elektrik kullanımından kaynaklanan ücretin davalı tarafından tahsil edildiği, elektrik şirketleri arasındaki üretim tahsilat gibi ilişkilerin iç ilişkiyi ilgilendirdiği, davacının abonelikten doğan hak ve alacaklarının hangi şirkette kaldığını takip etme gibi bir yükümlülüğü olmayacağı gibi davalı şirketin davacı abone bakımından tahsilatçı sıfatı ile sorumluluğunun devam edip dava tarihi itibariyle taraf sıfatının bulunduğu, iade yükümlülüğünün de davalı şirkete ait olduğu dikkate alınarak husumet itirazı haklı görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ———–Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna, tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, adı geçen kurumun bu yetkiye dayalı olarak ——– gün ve ———-sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerin bu tebliğ gereği tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, dördüncü madde ile EPDK’ya sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, faturalarda gösterilen bedelin şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiş, bu sonuca ilişkin olarak yasal değişiklik yapılıncaya kadar mahkemelerce tüketicilerin lehine hüküm kurulmuştur.
Ancak—— tarih ve ——– sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Bunun yanında 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen geçici 19. madde ile “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”, geçici 20. madde ile “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda dava tarihi itibariyle davacı taraf haklı olsa da açıklanan yasa değişiklikleri nedeniyle davacı tarafın davalı taraftan EPDK kararları gereği davalı tarafça tahsil edilen ve dava konusu bedellerin iadesini talep etme hakkının kalmaması nedeniyle yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte dava konusuz kalmış, bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yargılama giderleri yönünden ise; dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olan lehine hüküm verilmesi gerekli olup, somut olayda davacı tarafın dava tarihinde haklı olduğu, yargılama sırasında yürürlüğe giren yeni kanun hükmünün uygulanmaması durumunda davanın kabul edilmesinin gerektiği, davalı tarafın, dava tarihinde davacı tarafın dava açarak yargılama gideri yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olduğu göz önünde tutularak davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40-TL’ karar harcından, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 342,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 298,38-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı taraf yararına takdir edilen 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 342,78 TL peşin harç, 0,75 TL dosya masrafı, 114,50-TL tebligat gideri, 27,80-TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 513,13-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. Maddesi gereği davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/05/2019