Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/653 E. 2018/246 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/653 Esas
KARAR NO : 2018/246

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 02/09/2015
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında uzun süredir devam eden bir ticari ilişkisinin söz konusu olduğunu, bu ticari ilişkiye istinaden davalı tarafın 30/06/2014 tarihinde müvekkili şirkete göndermiş olduğu mail ile stok durumu nedeni ile (dava dışı)— firması için mailde ekli listedeki ürünlerin atımlarının müvekkil şirket üzerinden yapılacağını, stok problemi nedeni ile alımın hemen yapılmasını, şayet — tarafından bir problem doğar ise ödeme vadesi dolmadan ürünleri geri alacağını bildirdiğini ve talep ettiğini, iş bu mail ve karşılıklı fiili olarak yapılan alım satım ile taraflar arasında bir alım satım gerçekleştirildiğini ve şartlarına göre dava dışı— firması malların alımında bir probleme neden olur ise bedelin davalı tarafından alınacağı hükmüne bağlandığını, davalının iş bu şartı yerine getirmediğini, şöyle ki, davalının göndermiş olduğu mail ekindeki ürün listesinde yer alan ürünlerin talep doğrultusunda davacı tarafından alındığını, davalı tarafa da 30.06.2014 tarih —- fatura nolu e fatura kesilerek müvekkili şirkete gönderildiğini ve akabinde ürünlerin bedelinin de 29.08.2014 tarihinde — ödemesi ile davalı şirkete yapıldığını, aradan geçen uzun zamana rağmen — firmasının deneme amaçlı çok az ürün aldığını, kalan ürünleri almaktan imtina ettiğini, gerek— firması ile gerekse davalı şirketçe defalarca görüşülmesine rağmen sorunun çözülmediğini, en son— firması tarafından ürünlerin alınmayacağını mail yolu ile taraflarına bildirildiğini, söz konusu ürünlerin, niteliği ve fiyatı itibariyle genel alıma müsait olmayıp satışı kolay olmayan ürünler olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu mallar ile ilgili ciddi zararı bulunduğunu, malların davalının verdiği güven ve garanti kapsamında ve talebi ile ve karşılıklı yapılan anlaşma ile satın alınmış olup, 30/06/2014 tarihinde gönderilen mailde de “— tarafından bir sorun olması halinde malların geri alınacağı” güvencesi verildiğini ve hükme bağlandığını, müvekkili şirketin söz konusu mallara 54.321,30 TL ödemiş olduğunu, hali hazırda satılmamış ve tahsilatı yapılmamış 51.985,84 TL tutarında ürün bulunduğunu, Beşiktaş —-. Noterliğinin 13 Temmuz 2015 tarihli, — yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalıya keşide edilen ihtarname ile durum bildirdiğini, ürünlerin iadesi talep edilmiş ancak hali hazırda bir sonuç alınamadığını beyanla, taraflar arasındaki yapılan 30.06.2014 tarihli satışın iptali, 30.06.2014 tarihli —- no.lu faturaya konu malların geri alınması ile ödenen paranın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte iadesine hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili —‘in dava dilekçesinde belirtilen hususlarda davacı şirkete vermiş olduğu herhangi bir resmi ve hukuken geçerliliği olan bir taahhüdünün kesinlikle söz konusu olmadığını, —ile davacı arasında akdedilen dağıtım sözleşmesinde davacının —’in onayı olmaksızın ürün iade etme hakkı veya —’in iadesi talep edilen ürünleri geri alma gibi bir zorunluluğunun bulunduğuna dair hiçbir beyan veya kabulünün mevcut olmadığını, davacının bu ahvalde sadece —’de çalışan bir satış elemanının kendisi ile yaptığı bir mail yazışmasına dayanarak aldığı malların— firması tarafından kendisinden satın alınmaması halinde vadesi içerisinde elinde kalan ürünleri —’in aynen iade almayı baştan kabul ettiğini iddia ettiğini, ancak davacının öncelikle TTK kapsamında basiretli bir tacir olarak hareket etme zorunluluğu ana kural olduğu için kendisinin ticari ilişkide bulunduğunu, bu tür şirket adına kabul içeren beyanlarda, mutlak surette şirketi temsil yetkisi olan kişilerden şirket kaşesi ve onay imzası alarak bağlayıcı anlaşmalar yapmasının hukuken mevcut olması gereken en önemli esaslı şartlardan birisi olduğunu, halbuki davacının — çalışanı —- ile yaptığı yazışmada, mailde ilgi tutulan başka herhangi bir —çalışanı yetkilisi yöneticisinin dahi mevcut olmadığını, bu tür büyük konseptli cirosu olan şirketlerde sadece bir kişi ile yazışarak onun onayı ve kabulüne göre hareket ettiğini iddia edebilmenin genel hukuk kuralları çerçevesinde ne de müvekkili şirket tarafından kabul edilebilir mesnetli bir beyan olmadığını, davacının — ile yaptığı yazışma sonrasında müvekkili şirketin malların bu şekilde satışına başka hiçbir onay ve kabulünün söz konusu olmadığını, zira bu tür mal satışlarında satış elemanlarının satışı yaptıktan sonra ilgili firmanın online olarak internet üzerinden alım yaptığını, dolayısıyla burada müvekkili şirketin satıştan birebir haberdar olmasının zımnen kabulü gibi bir durumun da mevcut olmadığını beyanla, davacının beyanlarının haksız ve mesnetsiz olması nedeni ile davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki sözleşmenin taahhütlerin yerine getirilmediği iddiasına bağlı olarak sona erdiğinin tespiti ile sözleşme kapsamında satışı yapılmayan mal bedeline ilişkin oluşan zararın tazmini talebinden ibarettir.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra usulüne uygun olarak ön inceleme duruşması yapılarak uyuşmazlık noktaları tespit edilmiş, deliller toplanmış, bilirkişi raporu ve ek rapor alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları kapsamında davacı yanca delil olarak bildirilen ve davacı ile davalı arasındaki yapıldığı iddia edilen sözleşme ve elektronik posta yazışmaları, ihtarname suretleri, fatura ve ödemeye ilişkin banka dekontu ile dava dışı şirket ile yapılan yazışma suretleri dosya içerisine alınmış ve incelenmiştir.

Taraflar tacir olduklarından 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter ve dayanakları ile tespit edilen hukuki ihtilaf noktalarında taraf iddiaları ve savunmalarını karşılar ve tartışır şekilde rapor tanzimi için dosya Mali Müşavir ile Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilmiş, Mali konularda uzman — ve hukukçu Prof. Dr. —tarafından sunulan 20/09/2016 tarihli rapora karşı davalı vekilince sunulan itirazlar doğrultusunda dosya ek rapor tanzimi için aynı heyete tevdi edilerek ek rapor alınmış ek raporda da kök raporda sunulan kanaat tekrar edilmiş, sunulan raporların HMK. 282 maddesine denetime elverişli olduğu değerlendirilerek hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasındaki ticari ilişkin kapsamında davacının dava dışı —firmasına satmak üzere aldığı ürünlerin bu firmaca satın alınmaması halinde sözleşme gereğince satıcı davalının satılmayan ürünleri geri almayı taahhüt edip etmediği, taahhüt varsa bu taahhüdün geçerliliği, ürünlerin geri alınmaması halinde satışın iptali, 30/06/2014 tarili faturaya konu malların geri alınması ile ödenen paranın faizi ile iadesinin sözleşme çerçevesinde talep şartlarının bulunup bulunmadığı, davacının zararının söz konusu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, taraflar arasında 29.09.2011 tarihli dağıtım sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davacı şirketin “dağıtıcı” konumunda olduğu, Davalının işbu sözleşme uyarınca dağıtıcı davacıya ürünlerin dağıtımı, pazarlanması, satışı ve tanıtımı için münhasır olmayan yetki verdiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.3 maddesine göre davacı dağıtıcının, ürünlerin teslimi için davalıya siparişlerini faks yoluyla veya elektronik ortamda vereceğinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin satış müdürü tarafından davacı şirketin satış müdürüne gönderilen 30/06/2014 tarihli elektronik posta yazışmasında dava dışı — tarafında bir problem çıkması durumunda en geç ödeme vadesi dolmadan ürünleri geri alacağının sözünün verildiği, davalının vermiş olduğu taahhüdün hukuki niteliğinin TBK m. 128 hükmünce üçüncü kişinin fiilini üstlenme olduğu, bu kapsamda bir kısım malların alımı hususunda davacı tarafından 30.06.2014 tarihli — seri numaralı 54.321,30TL. tutarlı faturanın düzenlendiği, faturaya konu ürünlerin büyük kısmının — tarafından alınmadığı ve davacının elinde kaldığı, buna ilişkin olarak taraflar arasında kararlaştırılan hüküm gereğince geciktirici koşulun var olduğu, şöyle ki malların— tarafından alınmaması sebebiyle üçüncü kişi tarafından fiilin yapılmadığı dolayısı ile geciktirici koşulun gerçekleştiği, verdiği taahhüt sebebiyle davalının davacının zararını karşılamak ve davacının elinde kalan malları bedelini faizi ile birlikte ödeyerek geri almak zorunda olduğu, davalı taraf her ne kadar anılan elektronik postanın şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan bir çalışanı tarafından gönderildiğini ve kendisini bağlamadığını ileri sürmüş ise de söz konusu kişinin davalının satış müdürü olduğu ve davacı ile davalı arasındaki tüm e-posta yazışmalarının bu kişi tarafından yapıldığı, davalının bu savunmasının TMK m. 2 hükmü gereğince dürüstlük kuralına uymadığı, davalının kendi satış müdürünün kendisini temsil ve ilzama yetkili olduğu konusunda davacıda uyandırdığı haklı güvenin sonuçlarına katlanmak durumunda olduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına sahip olduğu, ihtilaf konusu olan davacının davalı adına düzenlemiş olduğu 30.06.2014 tarihli —- seri numaralı 54.321,30TL. tutarlı faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının incelenen resmi defter ve belgelerinde kayıtlı olmadığı, davacı her ne kadar satışın iptalini talep etmiş ise de iptal kavramı aşırı yararlanma (gabin), genel işlem şartları, irade sakatlığı gibi hallere mahsus olduğundan söz konusu talebin TBK m. 19/1 hükmü gereğince yorumlandığında sözleşmenin sonlandırılması yönünde irade beyanı olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından ve de taraflar arasında üçüncü kişinin fiilini taahhüt söz konusu olduğundan taraflar arasında yapılan 30/06/2014 tarihli satışa konu borcun dava konusu edilen tutar miktarınca sona erdiğinin tespiti ile 30/06/2014 tarihli — numaralı faturaya ve davaya konu malların iade edilmesi ile davacı tarafından satılamayan mallara ilişkin talep edilen 51.985,84TL.’nin 30/06/2014 ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, taraflar arasında yapılan 30/06/2014 tarihli satışın dava konusu edilen tutar miktarınca sona erdiğinin tespiti ile 30/06/2014 tarihli — numaralı faturaya ve davaya konu malların iade edilmesi ile davacı tarafından satılamayan mallara ilişkin talep edilen 51.985,84-TL’nin 30/06/2014 ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar harcı 3.551,15-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 887,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.663,36-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 919,59-TL ilk masraf, 184,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1,200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.303,59-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 6.068,44-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/03/2018