Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/602 E. 2018/129 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/602 Esas
KARAR NO : 2018/129

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
KARAR TARİHİ : 06/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/07/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilin oğlu ve desteği —-‘ın kaza nedeniyle vefat ettiği, müteveffanın ailesinin maddi ve manevi açıdan güç duruma düştükleri, söz konusu kazada müteveffa —-‘ın kusurlu ve sorumlu olduğu, meydana gelen kazada motosikletin olay tarihinde geçerli Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yeni kararına göre, kusurlu sürücünün desteğinden yoksun kalanlar 3. Kişi konumunda olduklarından destekten yoksun kalma tazminatı alabileceğinin belirtildiği, Güvence Hesabı Yönetmeliği hükümlerine göre kazaya karışan vasıtanın trafik sigortasının bulunmaması sebebiyle zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında ödenmesi gerekli tazminatın Güvence Hesabı tarafından ödenmesi gerektiğini, bu sebeple güvence hesabına ihtarname keşide ettiklerini ancak 8 gün içinde ödeme yapılmaması sebebiyle temerrüte düştüğünü KTK 99. Madde hükmü doğrultusunda da 15 günlük süre sonunda 16.12.2014 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu na başvuru yaptıklarını ve Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından —.K sayılı 23.05.2015 tarihli karar ile müvekkiline 14.857,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödetilmesine karar verildiğini davalının itiraz yoluna başvurması sebebiyle söz kararın tahkim itiraz Hakem Heyeti tarafından—-sayılı 30.06.2015 tarihli kararı ile kaldırıldığını, kararın gerekçesinin alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi olarak gösterildiğini ancak müteveffanın mirasçıları süresi içinde reddi miras davası açıldığı, açılan davada mirasın reddedildiğine dair karar verildiği, müvekkilinin uğradığı zarar bağlı olarak talep ettiği hakkın, destekten yoksun kalanların şahsına doğrudan doğuya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkı olduğu, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi durumunun söz konusu olmadığını belirterek Sigorta Tahkim komisyonu kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar Trafik Sigortasının bulunmaması nedeniyle davacı taraf, müvekkili kuruman destekten yoksun kalma tazminatının tazmini adına başvuruda bulunduğu, müvekkili tarafından başvurunun reddedilmesi nedeniyle davacı tarafın Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu ve uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davacı tarafın haksız başvurusunun reddine verilen karar kesinleştiği, davacı vekilinin kesin olan İtiraz Hakem Heyeti Kararını tartışmaya açma gayreti kanuna aykırı olduğu, 5684 sayılı yasanın 30/12 maddesi uyarınca 40.000 TL ye kadar hakem heyeti kararlarının kesin olduğu ve bu kararların iptali yoluna gidilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; Sigorta Tahkim Kurulu’nun 30.06.2015 Karar Tarihli —- sayılı kararının iptali istemine ilişkindir.
5684 Sayılı Kanunun 30/12 maddesinde; “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında, açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırkbin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/06/2012-6327 S.K./58.md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.” hükmü yer almaktadır.
Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti kararlarına karşı kanuni başvuru yollarıyla ilgili olarak, 5684 sayılı kanundaki hükümler, özel kanun olması nedeni ile öncelikle uygulanacak, anılan kanunda hüküm bulunmaması halinde ise genel kanun olan HMK.’daki genel hükümlere gidilebilecektir.
Yargıtay 17.HD.2013/1181E- 2013/2272 K.sayılı 25/02/2013 tarihli kararında belirtildiği üzere, “… 14.06.2007 tarihinde 26552 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30.maddesinin 12.fıkrasında ‘Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bir Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir’ hükmü mevcuttur. Her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 439.maddesinin 1.bendinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da, sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemiyle ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun uygulama önceliği olduğu gözetildiğinde davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden …kararın ortadan kaldırılması gerekmiştir” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu içtihatta da açıkça ortaya konulduğu üzere, Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyeti Kararlarına karşı yasal başvuru yolu 5684 sayılı Yasada düzenlenmiş olup, bu yol temyiz yoludur. Özel kanun hükümleri öncelikle uygulanacağından HMK.’da düzenlenen iptal hükümleri uygulanmayacaktır.
Diğer yandan hakem heyeti kararlarının, kesinlik sınırı olan 40.000,00 TL’nin altındaki bir tutara ilişkin olduğu durumlarda da HMK’daki iptal hükümleri uygulanması mümkün değilidir. Hakem kararlarına karşı HMK’da düzenlenmiş olan iptal davası, genel bir bir kanun yoludur. Kesin kararlara karşı genel kanun yollarına başvurulamaz. Ayrıca 5684 Sayılı Kanun m. 30/12’ye göre, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında, açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırkbin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. (Değişik cümle: 13/06/2012-6327 S.K./58.md.) Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.” denilmek suretiyle, miktar itibariyle kesin olan hakem kararlarına karşı da, maddede sayılan sınırlı sebeplerin varlığı halinde temyiz yolu açılmıştır. Bu nedenle, miktar itibariyle 40.000,00 TL’nin altında olup kesin olan kararlara karşı bile, sınırlı sebeplerle de olsa temyiz yolu açılmış olup, iptal davası açılması mümkün değildir.
Somut olayda davacının iddiaları ile ilgili olarak 5684 S.K. 30/12 maddesi uyarınca hakem heyeti kararının mahkememizden iptalinin talep edilebilmesi mümkün değildir. HMK. m. 114/1-b uyarınca yargı yolunun caiz olması dava şartı olup huzurdaki davada bu şart gerçekleşmediğinden, davanın HMK. m. 115/2 uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 114/1-b ve HMK 115/2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar harcı 34,40-TL, ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70-TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yokluklarında kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/02/2018