Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/565 E. 2022/315 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/565 Esas
KARAR NO: 2022/315
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2015
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, — aralarındaki mal alışverişine istinaden düzenlenen faturalardan dolayı alacaklı olduğunu, bu davalıdan olan alacağını tahsil edemediğini, bu davalının —- erteleme talebinde bulunduğunu, dosya üzerinden —– süreyle iflasın ertelenmesi kararı verildiğini, bu dosyaya sunulu bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere ve de gerçekte davalıların aynı fabrikada malvarlıklarının, üretim araçlarının birbirine karıştığını, tek bir şirket olarak faaliyet gösterdiklerini, davacının icra takibi başlatmak suretiyle alacağını tahsil etme imkanını kalmadığını, iflas erteleme davasından alınan bilirkişi raporları ve——incelendiğinde aralarında organik bağın varlığının açık olduğunu, aynı adreste faaliyet gösterdikleri, —- davalı —-, davalı —- öncesinde —–, şimdi ise tek malik olduğunu, davalı şirketlerin tüzel kişilik perdesinin arkasına gizlenerek ve hukuki olarak farklı tüzel kişiliklere bölünerek borç sorumluluğundan kurtulmaya çalıştığını, ticaret sicil gazeteleri incelendiğinde şirketlerin arasındaki organik bağın varlığının görüleceğini, davalı şirketlerin gerçekte aynı fabrikada malvarlıkları, üretim araçları birbirine karışmış, birbirinden kesin sınırlarla ayrılmayacak şekilde üretim yaparak aslında tek bir şirket halinde faaliyet gösterdiklerini ve halen de bu şekilde faaliyet göstermeye devam ettiğini, farklı tüzel kişiliklere sahip olarak görünen her iki davalı şirketin aslında tek bir şirket olduklarını, adı geçen şirketler tarafından hakkın kötüye kullanıldığını ve iyiniyet ve dürüstlük kurullarına aykırı davranılarak, tüzel kişilik perdesi arkasına saklanmaya çalıştıklarını ve böylece alacakların tahsilini engellemeye çalıştıklarını, bu nedenle şirketler arasındaki tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak söz konusu alacağın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek, davanın kabulü ile aralarında organik bağın varlığı sabit olan davalı şirketler arasındaki tüzel kişili perdesinin aralanması sureti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik—— alacağının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: her iki firmanın ortaklık yapısının aynı olduğu iddiasının doğru olmadığını, davalılardan —-hissesine sahip olduğunu, bu tarihten öncesinde azınlık hissesinin olduğunu, davacının alacağının—- yılları arasında doğduğunu, dava konusu olan alacağın doğum tarihindeki şartlara göre davalı—- baskın hissedarının alacağın doğduğu tarihte azınlık hissedarı olduğunu, her iki şirketin ortaklık yapısının aynı olduğu iddiasının yersiz olduğunu, her iki şirket arasında organik ilişkin olduğu iddiasının asılsız olduğunu, —emtiasının, —bulunma nedenin —- diğer firmaya fason olarak üretim yaptırması nedeni ile olduğunu, —- kendi mağazaları olan bir son nokta satış ve ihracat firması olduğunu, her iki şirketin iştigal konularının da birbirinden tamamen ayrı olduğunu, davacının işbu davayı açabilmesi için borçlu olan müvekkili —- örtülü olarak diğer firmaya kaynak aktarmış olması gerektiğini, böylesi bir durumun da söz konusu olmadığını, çünkü —- iflas erteleme kararı aldığını ve —-yılından beri kayyım denetiminde olduğunu, bu bakımdan kayıt dışı bir işlem yapmasının imkanının olmadığını, davanın açılma nedeninin her iki firmanın dürüstlük kuralına uygun hareket etmiş olmadığından kaynaklandığını, davacının işbu davayı açabilmesi için öncelikle firmalardan birinden en kadar alacaklı olduğunu yargısal bir karar ile ispatlanması gerektiğini, davacının soyut alacak iddiası ile şirket perdesini aralanması davası açmasının olanaklı olmadığını, belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davalılardan —- davacı arasında mal alışverişinden kaynaklı ticari ilişkiden kaynaklanan alacak davası talebidir.
Davacı vekili —-tarihli dilekçesi ile feragat ettiklerini ve vekalet ücreti ve yargılama giderini talep etmediklerini bildirdiği görülmüş, vekaletnamesi incelendiğinde; feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı —- tarihli dilekçesi ile dava konusu uyumazlıkla ilgili olarak sulhe varmış olduklarını, davacının davasından feragat etmesi halinde veya sulh protokolü doğrultusunda hüküm verilmesi halinde tarafımız lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmadığını bildirmiş, vekaletnamesi incelendiğinde; feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı ——- tarihli duruşmadaki beyanlarında feragate bir diyeceklerinin olmadığını belirterek vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerini beyan etmişlerdir.
HMK 307. vd maddeleri gereğince davadan feragatin, davayı kesin hüküm gibi sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğu, hüküm ifade edilmesi için karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine de bağlı olmadığı hükme bağlanmış olup davacılar vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 21.846,78‬‬‬-TL peşin harcın mahsubu ile artan 21.766,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların uhdesinde bırakılmasına,
4-Davalı —-vekili tarafından yargılama gideri talep edilmediği bildirildiğinden, bu davalının yaptığı masrafların uhdesinde bırakılmasına,
5-Davalı —- tarafından yapılan herhangi bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılar vekilleri tarafından vekalet ücreti talep edilmediği bildirildiğinden, davalılar yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine,
İlişkin olarak, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/04/2022