Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/480 E. 2019/482 K. 17.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/809 Esas
KARAR NO : 2019/294
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/11/2015
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iş akdi yapıldığını; bu sözleşme kapsamında rekabet yasağı bulunduğunu; davalının 15/05/2005 tarihli hizmet akdine istinaden davacı şirketin yedek parça satış temsilcisi görev tanımıyla istifa ettiğini; 29/09/2014 tarihine kadar hizmet vermiş istifası ile iş akdinin feshini takiben davacı firma ile imzalamış olduğu iş akdinde mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde davacı ile aynı faaliyet, hatta aynı markalara ilişkin faaliyet gösteren kanunda tanımlı neredeyse tüm haksız rekabet hükümlerini ihlal eğiliminde bulunduğunu; davacının ——- TL’nin üzerinde kar eden bir firma iken haksız rekabet eylemleri ile zarar eden bir firma olmasına sebebiyet veren ———- isimli firmada işe başladığını; davalı davacının nezdinde görev yaptığı süreçte davacının nezdinde bulunan müşteri portföy kayıt ve bilgileri, satış rakamları, fiyatlandırma ve satış süreçleri bakımından davacının ticari sırlarına haiz olmuş olmakla; istifasını takiben rakip firmada işbu ticari sır ve bilgileri ile işe başlayarak davacının zarara uğramasına katkıda bulunduğunu; davalı işbu eylemi diğer 66 çalışan ile beraber toplu olarak gerçekleştirdiğini; yaptığı eylem ve katılımda bulunduğu bu oluşum ile fesih edilen distribütörlük sözleşmelerine ilişkin davacı tarafından halihazırda elde bulunan mevcut mallar ve önceden satılmış mallara ilişkin müşterilere sunulmakta olan satış ve servis bölümünün işlemeyecek duruma geleceğini bilmesine rağmen istifa ederek davacıyı zor durumda bıraktığını; davalı bu fiili ile davacı ile arasında mevcut rekabet yasağına ilişkin hükümlere aykırı hareket ederek davacı zarara uğrattığını; bu nedenle sözleşmede yazılı 5.000,00 Usd cezai şartın fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL cezai şart kısmının eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu; esasa ilişkin olarak da taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu; davacı şirketin mali ve finansal açıdan ciddi şekilde küçülme ve personeli azaltma yönüne gitmesini; bu süreçte özellikle distribitör firmaların davacı ile olan sözleşmeleri feshetmeleri, personel maaş ve primlerinin geç ödenmesi gibi nedenlerle, davalı lehine haklı fesih koşullarının oluştuğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca delil olarak bildirilen İstanbul Anadolu 9 Asliye Ticaret Mahkemesinin——- esas sayılı dosyaları ile ———Müdürlüğünden dava dışı şirket ile davacı şirketin faaliyet konusuna dair bilgiler ile ——— dökümleri celp edilmiş ve taraflarca bildirilen diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
Davalı taraf mahkememizin görevine itiraz ederek davacının dava dilekçesi ve eki belgelerinde yer alan beyanların çelişkili olduğunu, bir kısım iddialarına göre ihlalin iş ilişkisi sürerken başladığının ileri sürüldüğünü, bu durumda Ticaret Mahkemesinin görevli olmayıp davaya bakmaya İş Mahkemelerinin görevli olduğunu, iş sözleşmesi sona erdikten sonra başlayan ihlaller yönünden Ticaret Mahkemelerinin görevli olabileceğini, davacı tarafça ihlalin hizmet ilişkisi devam ederken başladığı iddia ediliyorsa bu durumda davaya İş Mahkemesinde bakılması gerektiğini ileri sürmüş, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde davalının müvekkili şirketteki iş akdini kendisinin istifa yoluyla sona erdirmesinden sonra diğer firmada işe başladığını, bu nedenle görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, haksız rekabete dayalı tüm iddialarının davalının müvekkili firmadaki işinden ayrılmasından sonrasına dayandığını bildirmiş; taraf vekillerinin beyanları doğrultusunda rekabet yasağını ihlal eden davranışların iş akdinin sona ermesinden sonra yapıldığı iddiasıyla dava açıldığı anlaşıldığından davalı tarafın görev itirazının yerinde olmadığı değerlendirilerek dava şartlarının mevcut olduğu hususu tespit edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflarca varlığı kabul edilen 15/05/2005 tarihli hizmet akdi uyarınca davalının davacı firmada satış temsilcisi olarak işe başladığı, sözleşmenin 4/d maddesinde “çalışan sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesini müteakip 12 aylık bir süre için ister işini kurmak ister işverenin rakiplerinden birine katılmak suretiyle benzer faaliyetlerde bulunmaktan kaçınacaktır. Çalışan bu hususa aykırı davranışlarda 5.000,00 USD cezai şart ödemeyi gayri kabili rücu kabul beyan ve taahhüt eder.” hükmünün düzenlendiği görülmüştür.
Yine dosya kapsamında, sunulan 29/09/2014 tarihli istifa dilekçesinde davalının taraflar arasındaki iş akdini bu tarih itibariyle istifa ederek sonlandırdığı, Ağustos 2014 maaş bordrosuna göre kendisine ödenen net ücretin 2.449,82-TL olduğu,——- işten ayrılış bildirgesinde ise davalının 29/09/2014 tarihinde davacı şirketteki işinden ayrıldığı daha sonra dava dışı ——– firmasında işe başladığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket ile dava dışı ————– kayıtları dosya içine alınmış, davacı şirketin faaliyet konusunun “…traktör biçerdöver, pulluk, diş, karo,…hidrolik kırıcı, gemişlep, yat, uçak, helikopter ve parçaların imalatı, ihracatı, ihracı ve dahilde ve hariçte alım ve satımları ile bunları knowhow satın almak, kiralamak, kiraya vermek ve üzerlerinde bilimum hukuki tasarruflarda bulunmak” olarak kayıtlı olduğu, dava dışı firmanın 12/05/2005 tarihinde kurulduğu, çalışma konularının davacı firma ile aynı faaliyet alanına ilişkin olduğu görülmüştür.
Davalının 2005 yılından itibaren çalıştığı işyerleri ve hangi iş kategorisinde çalıştığı hususunun tespiti bakımından———cevabi yazısı dosya içine alınmıştır.
Taraf vekillerince tanık deliline dayanılmış olması sebebiyle gösterilen tanıklara davetiye çıkartılmış ve tanık … huzurda dinlenmiş, anlatımları tutanak altına alınarak incelenmiştir.
Belirlenen hukuki ihtilaf noktalarının teknik açıdan inceleme gerektiği değerlendirilerek dosya taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve özellikle davacı yan ticari defterlerinin haksız rekabete ilişkin hususlar ile davacı tarafın müşterilerine dava dışı —– Tarafından satış yapılıp yapılmadığı hususları kapsamında incelenerek rapor tanzimi için Mali Müşavir bilirkişi ——- tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi tarafından sunulan tarihsiz bilirkişi raporun ilgili kısımları HMK.m.282. kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 4.maddesi uyarınca Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere Türk Borçlar Kanunu uygulanacaktır. Somut olayda taraflar arasında imzalanan iş akdi 09/05/2012 tarihli olup davalının davacı iş yerinden 19/09/2014 tarihinde ayrıldığı iş bu davanın da 23/11/2015 tarihinde açıldığı anlaşıldığından somut olayda davalının ayrılma tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda davalının davacı firmadaki unvanı itibariyle, davacı firmanın ticari sırlarına vakıf olduğu hususu dosya kapsamında toplanan deliller yanı sıra dinlenen tanık beyanlarıyla da sabit olmuştur. Davalı, davacı ile arasındaki sözleşmeyle kabul edilen rekabet yasağına rağmen hizmet sözleşmesini sona erdirdikten hemen sonra davacı ile aynı işi yapan, aynı ilde faaliyet gösteren———– Satış Yetkilisi olarak görev yapmaya başlamış olup, bu firma aynı zamanda davacı firmanın daha önce kullanıp 02/05/2014 tarihli karar ile ayrıldığı faaliyet adresine 2 ay gibi kısa bir süre sonra taşınan firmadır. Yani, davalı bir nevi aynı adreste davacı şirkete rakip nitelikte faaliyet gösteren başka bir firmanın bünyesinde çalışmaya devam etmiştir. Davalının ileri sürdüğü savunmalar karşısında TBK 447/2 maddesinin uygulama yerinin bulunup bulunmadığı değerlendirilmiş, davacı tarafından davalıya ücret ödemelerinin her ay düzenli olarak yapıldığı anlaşıldığından TBK 447/2 m. hükmünün uygulama koşullarının mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 15/05/2005 tarihinde iş akdi yapıldığı; bu sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca rekabet yasağı kararlaştırıldığı, rekabet yasağına aykırılığının yaptırımının saptandığı, davalı tarafından işakdinin 29/09/2014 tarihinde sonlandırıldığı, bilahare dava dışı ————– nezdinde çalışmaya başladığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının dava dışı 3. kişi —————– nezdinde çalışmaya başlaması sebebiyle taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin ihlal edip etmediği, bu kapsamda sözleşmedeki ceza-i şart koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanması noktasında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınan kısımlarında açıklandığı üzere taraflar arasında düzenlenen 15/05/2005 tarihli hizmet akdinin 4/d maddesinde öngörülen cezai şart nedeniyle davalının bu madde hükmüne aykırı davrandığından bahisle cezai şart istemiyle mahkememizde açılan davada, sözleşme hükmünün davalı tarafça ihlal edildiği, hizmet akdinin rekabet yasağını düzenleyen maddesi TBK 445 maddesindeki koşullar uyarınca değerlendirildiğinde sözleşme hükmünün zaman ve işin türü bakımından sınırlama içermekle birlikte yer bakımından düzenleme içermediği, ancak, davalının davacı firmadaki işinden ayrıldıktan sonra davacı ile aynı ilde ve üstelik davacının eski faaliyet adresinde, faaliyet gösteren rakip firma durumundaki ————— işe başlamış olmasına göre sözleşmede yer sınırının belirlenmemesi nedeniyle sözleşmeye geçersizlik atfedilemeyeceğinin açık olduğu, davalı tarafın olayda TBK 447/2 maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki savunmasının mahkememizce yerinde görülmeyerek davacının cezai şart istemine ilişkin tüm koşulların oluştuğu kanaatine varılarak, davanın kabulüne, 10.000,00 TL.nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, 10.000,00-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
2-Karar harcı 683,10-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 198,48-TL ilk masraf, 269,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.067,98-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/03/2019