Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/315 E. 2020/524 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/315 Esas
KARAR NO : 2020/524
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 29/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ——-istikametine doğru kendi şeritlerinde yol alırlarken, davalı ——– plakalı aracın çarpması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında davacıların ağır yaralandıklarını, —–Sayılı dosyasında —-plakalı araç sürücüsü—–kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, araç işleteni ile —- sigortacısının meydana gelen zararlardan sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- maddi zararın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara tahmilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı ———– cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, dava dosyasının içerisinde müvekkil sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün davaya konu kazada kusurlu olduğuna dair bir belgenin bulunmadığını, sorumluluklarının araç işleteni ile birlikte araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde olduğunu, hatır taşıması olduğunun dikkate alınmasını, ayrıca davacıların sürekli malul kaldıklarına ilişkin bir delillinde bulunmadığını, geçici iş göremezlik zararlarından müvekkil sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, ayrıca davacıların herhangi bir maluliyet durumları var ise kaza ile illiyedinin irdelenerek, —– alınması gerektiğini, ayrıca davacıların dava konusu kaza sorası sosyal güvenlik kurumundan rücuya tabi bir ödeme alıp almadıklarının tespitinin ve mevcut ise hesaplanacak olan maddi zarardan tenzilini talep ettiklerini, dava tarihinden itibaren ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; açılan davada müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, söz konusu aracın her ne kadar kaza tarihinde adına kayıtlı olsa da kazanın yapıldığı tarihte —— adlı kişiye birkaç gün kullanması için emaneten verilmiş olduğu, emanet alan kişinin bir hafta sonra aracın kazaya karıştığını ve araçta meydana gelen maddi zararı da karşılayarak iade ettiğini, başka bir borç çıkarsa onu da üstleneceğini yazılı olarak beyan ettiğini, kaza sırasında emanet alan kişi dnin davaya dahil edilmesi gerektiğini belirterek, müvekkili adına davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile haksız fiilden doğan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar —- tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralandığını belirterek kazaya karışan —- plakalı aracın trafik sigorta poliçesini düzenleyen davalı ————– malikinden maddi tazminatın tahsili istemiyle dava açmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında ———— tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davacılara ait hastane dosyaları, davalı —- nezdinde düzenlenen hasar dosyası,——— dosyası, —- araçlara ait trafik tescil kayıtları, taraflara ait sosyal ekonomik durum araştırma raporları, —– getirtilerek dosya içine alınmış, davacıların meydana gelen trafik kazası nedeniyle rücuya tabi bir ödeme almadığı —– gelen cevap ile anlaşılmıştır.
Davacıların sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin değerlendirilmesi bakımından——- kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ——- hükümleri doğrultusunda —- tarihli rapor alınmış, raporda davacıların sürekli maluliyeti bulunmadığı, davacılardan —— 3 aya kadar uzayabileceği, diğer davacı—— geçici iş göremezlik maluliyetinin de bulunmadığı raporlanmıştır.
Tazminata konu trafik kazası dolayısıyla, ——— ceza dosyasında yapılan yargılama esnasında ——-raporda, sürücü —- asli derecede tamamen kusurlu, diğer sürücü —- kusursuz olduğu belirtilmiş, mahkemece — tarihinde,——- raporunu esas alarak sanık sürücü … hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle bir kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan ceza verilmiş, karar———– sayılı onama kararı ile kesinleşmiştir.
Mahkememizce de trafik kazasında sürücülerin orantısal kusur durumunun tespiti ve alınan maluliyet raporları uyarınca hesaplama yapılması için dosya alanında uzman bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından —- tarihli rapor düzenlenmiş,, düzenlenen raporda kusur bilirkişi tarafından özetle, davadışı sürücü —- idaresinde bulunan— plaka sayılı otosuyla;—————–hükümler gereği açıklanan trafik kurallarını ihlal ettiğinden kazanın meydana gelmesinde etkenlik arz ettiği için trafik kazasının oluşumunda; 8/8 oranında % 100 kusurlu olduğu, davacı sürücü —- sevk ve idaresinde bulunan — —– plaka sayılı otosuyla; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Kanuna bağlı yönetmelikte belirtilen sürücülerin uyması zorunlu kurallara riayet ettiği, kazanın oluşumunda alabilecek herhangi bir tedbirinin bulunmadığı kendisine kusur izafe edinilmesi uygun görülmediği, mevcut olan yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında; kusur ve ihlalinin bulunmadığı , diğer davacı yolcuların herhangi bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından tüm toplanan deliller kapsamında, davacı ————iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu ve kazada kusurunun bulunmadığının kabulü durumunda; —- kaza tarihi ile —-günlük geçici iş göremezlik iyileşme dönemi zararının—- olduğu, davacı —–iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu ve kazada kusurunun bulunmadığının kabulü durumunda;—- kaza tarihi ile —–70 günlük geçici iş göremezlik iyileşme dönemi zararının; —– olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekilleri ile davalı —- şirketine tebliğ edilmiş, rapora ilişkin herhangi bir beyan yahut itiraz sunulmamış, davacılar vekili sunduğu — tarihli talep arttırım dilekçesiyle,—– olarak belirtilen geçici iş göremezlik tazminat talebini —- açısından —- olarak belirtilen geçici iş göremezlik tazminat talebini — olarak arttırdıklarını, toplam ——– tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesini talep etmiş, eksin peşin tamamlama harcını yatırmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporlarıyla meydana gelen trafik kazası neticesinde davalı ——— plaka sayılı aracın sürücüsünün olayın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu, sigorta poliçesinin dava konusu olayı kapsadığı, dolayısıyla davalı ——- meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar sigorta şirketi tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de davaya konu trafik kazasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükte olduğu zamanda meydana geldiği ve Türk Ceza Kanunu 85/2 ve 66/1-d maddeleri göz önünde bulundurulduğundan uzamış zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu olay tarihi ve dava tarihi göz önünde bulundurulduğunda zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı dolayısıyla zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, davacılardan ——– aracın içerisinde yolcu konumunda bulunduğu ve ceza dosyası içerisindeki tüm bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde anılan davacıların kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, zararın artmasında da müterafik kusurlarının olmadığı, diğer davacı ——- aracın sürücüsü olması ve kazanın meydana gelmesinde mahkememizce de hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere atfi kabil bir kusurunun olmadığı, her ne kadar sigorta şirketi tarafından hatır taşıması iddiasında bulunulmuş ise de davacı sürücünün , davacı yolcuların oğlu olduğu, dolayısıyla——— sayılı kararında da belirtildiği üzere yolcu ve araç sürücüsü arasında yakın akrabalık ilişkisi olduğu ve hatır taşıması indirimi yapılamayacağı, ——– kararı doğrultusunda da şehirler arası taşımacılık olsa dahi yakın akrabalar arasında hatır taşıması söz konusu olmayacağından belirlenen tazminattan indirim yapılmamıştır. Davalılardan—— vekili tarafında——– tarihli dilekçesi ve duruşmalardaki sözlü beyanlarında kaza anında müvekkilinin araç sürücü olmadığı, aracın dava dışı ——- isimli kişiye bir kaç gün kullanması için verildiği, kusur noktasında illiyet bağının kesildiği yönünde bir takım itirazlarda bulunulmuş olup bu itirazlar kapsamında da inceleme yapılmıştır. Davalı—— kaza tarihinde aracın maliki ve işleteni konumundadır. İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür. 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. Bunun yanında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa’nın 20/d maddesinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi, araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir. Somut olayda, davalı—— aracının kullanımını kazadan önce dava dışı ——kaç günlüğüne kullanması için verdiğini iddia etmiştir. Kaza —- tarihinde meydana gelmiş olup davalı—– kaza tarihi itibariyle kayıt malikidir. Bu durumda yukarıda anılan 2918 sayılı KTK’nun 3. maddesi ve 20/d maddesi birlikte göz önünde bulundurulduğunda, aracın maliki olan davalı .—– aracın kanunen aranan resmi şekle uygun olarak satışının yapıldığını gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, yine bir kaç günlüğüne aracın kullanımını vermesinin araç üzerindeki fiili hakimiyetini kaldıracak şekilde yorumlanmasının da mümkün bulunmadığı gözetilerek; araç işleteni sıfatı devam eden davalı—– zarardan sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmiştir. Yine belirsiz alacak davası olarak açılan davada, zaman aşımının dava tarihi ile kesildiği göz önünde bulundurularak ıslah edilen kısım yönünden zaman aşımı dolduğu itirazı da yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davacılar vekili tarafından her iki davalı yönünden de kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiş ise de, davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgi ve belge olmadığından( kaza tarihi dikkate alındığında, başvuru dava şartı olmamakla birlikte temerrüt yönünden esas olduğundan ) sigorta şirketi yönünden dava tarihi , davalı işleten yönünden kaza tarihi temerrüt olarak kabul edilmiş ve talep gibi yasal faizi hükmedilmiştir. Açıklanan hukuki gerekçeler ile davacılardan ——— kaza sebebi ile maluliyeti bulunmadığından davasının reddine, diğer davacıların sürekli iş göremezlik tazminat taleplerinin bu yönde oluşan maluliyetleri olmadığından reddine, geçici iş göremezlik tazminatları yönünden davacılardan —— tazminatın, davalı ————— dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı——– davalılar hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının her bir davalı yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
2-a-Davacı —- sürekli iş göremezlik talebine ilişkin davalılar hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının her bir davalı yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
b-Davacı —- geçici iş göremezlik talebine ilişkin davalılar hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının ıslah edilen hali ile KABULÜ İLE;
—– geçici iş göremezlik tazminatın,– yönünden — kaza tarihinden, davalı —-dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—- verilmesine,
3-a-Davacı —- sürekli iş göremezlik talebine ilişkin davalılar hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının her bir davalı yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
b-Davacı —– geçici iş göremezlik talebine ilişkin davalılar hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının ıslah edilen hali ile KABULÜ İLE;
-2.219,40-TL geçici iş göremezlik tazminatın davalı .—yönünden —- kaza tarihinden, davalı—- yönünden– dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —–verilmesine,
4-a)-Harçlar yasası uyarınca davacı —- maddi tazminat istemi yönünden alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1,07 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 53,33 TL harcın davacı — tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b)-Harçlar yasası uyarınca davacı —- maddi tazminat istemi yönünden alınması gereken 465,41 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3,41TL ve 115,50 TL tamamlama harcı toplamı 118,91 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 346,5 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
c-)Davacı —– tarafından maddi tazminat istemi yönünden peşin yatırılan 3,41TL ve 115,50 TL tamamlama harcı toplamı 118,91 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —– verilmesine,
d)-Harçlar yasası uyarınca davacı —– maddi tazminat istemi yönünden alınması gereken 151,61 TL karar ve ilam harcından 1,07 TL peşin harç ve 37,47 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 38,54 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 113,07 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
e)-Davacı —- tarafından maddi tazminat istemi yönünden peşin yatırılan 1,07 TL peşin harç ve 37,47 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 38,54 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —- verilmesine
5-a)-Davacı —- yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13(1-2) maddesi uyarınca hükmedilen maddi tazminat için takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —- verilmesine
b)-Davacı — reddedilen maddi tazminat davası yönünden — davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden anılan davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13(1-2-3) maddesi uyarınca 20,00-TL vekalet ücretinin davacı —- alınarak anılan davalıya verilmesine,
c)-Davacı ——– yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13(1-2) maddesi uyarınca hükmedilen maddi tazminat için takdir edilen 2.219,40 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—- verilmesine
d)-Davacı –reddedilen maddi tazminat davası yönünden (toplam 10,00-TL) davalı—- kendisini vekille temsil ettirdiğinden anılan davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13(1-2-3) maddesi uyarınca 10,00-TL vekalet ücretinin davacı —- alınarak anılan davalıya verilmesine,
e)-Davacı — davasının reddine karar verilmesi nedeniyle ve davalı—-kendisini vekille temsil ettirdiğinden anılan davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13(1-2-3) maddesi uyarınca 25,00-TL vekalet ücretinin davacı … —–alınarak anılan davalıya verilmesine,
6-a)-Davacıların davasının kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacılar tarafından yapılan 5,54-TL başvuru harcı, 5,54-TL vekalet harcı, 523,60-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.662,00-TL Adli Tıp Kurumu rapor gideri, 1.400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.596,68-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3.574,91-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, kalan tutarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
b)-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. Maddesi gereği ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; diğer davalının yokluğunda, davacılar vekili ile davalı Mahsunu vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/09/2020