Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/311 E. 2018/82 K. 30.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/311 Esas
KARAR NO : 2018/82

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 30/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete 04/05/2012 tarihinden beri ortak olduğunu, müvekkilinin ortaklık sürecinde şirketin bir kez olsun genel kurul toplantısı yapmadığı, şirketle ilgili müvekkiline hiçbir bilonço vs. bilgi verilmediğini, şirketin resmi olarak kurulmuş ve faal gözükmekte ise de kurulduğu günden bu güne yok denilebilecek kadar az ticari faaliyette bulunduğunu, resmi olarak faaliyetsiz ve bitik durumda olan bir şirkette müvekkilinin hissedar olarak kalmasının gerekli olmadığını, maddi açıdan müvekkiline hiçbir fayda sağlaması neredeyse imkansız halde olan bir şirketin hissedarlığının süregelmesi ve devamının herhangi bir anlam taşımamakta olduğunu, aksine müvekkilinin hissedarlık halinin devamı, kendisi üzerinde ticari risk anlamında ve buna bağlı olarak kişisel anlamda büyük stres yarattığını, açıklanan nedenlerle müvekkilinin davalı şirket hissedarlığından çıkmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde şirketin feshine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
SAVUNMA : Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen yanıt dilekçesi vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile TTK 638/2 maddesi kapsamında Limited Şirket ortaklığından haklı sebeple çıkmaya izin verilmesi bu mümkün olmadığı takdirde TTK 636/3 maddesi gereğince şirketin feshine karar verilmesi davasıdır.
Tensip zabtında ve ön inceleme duruşma tutanağında davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu ve işlemlerin yazılı yargılama usulüne uygun olarak yürütülmüş ise de davaya tahkikat aşamasında katılınmış ve söz konusu eksiklik ile ilgili hususlar gerekçeli kararda düzeltilmiştir.
Dava, TTK 1521. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra, HMK.320.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılıp uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra taraf kanıtları toplanıp, tahkikat aşamasında bilirkişi incelemeleri yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, davalı şirkete ait vergi levhası vs. dosya içerisine alınmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 03/08/2015 tarih — sayılı yazısı ile verilen yanıt ekindeki belgeler incelendiğinde, Davalı —– İşletmeciliği Limited Şirketi’nin, İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nda — sicil numarasıyla kayıtlı olduğu, 02.05.2012 tarihli şirket ana sözleşmesine göre, sözleşmenin 4. maddesi ile şirket merkezinin “—-İçerenköy/İstanbul” olduğu, sözleşmenin 6. maddesi ile “şirket ana sermayesinin 100.000,00 TL olup bu sermayenin her biri 500 TL kıymetinde 200 adet hisseye ayrıldığı, sermayenin; 50 hisse karşılığı 25.000 TL’nın kurucu ortak —-, 36 hisse karşılığı 18.000 TL’nın kurucu ortak —, 25 hisse karşılığı 12.500 TL’nın kurucu ortak —, 25 hisse karşılığı 12.500 TL’nın kurucu ortak —, 34 hisse karşılığı 17.000 TL’nın kurucu ortak …, 30 hisse karşılığı 15.000 TL’nın kurucu ortak — tarafından taahhüt edildiği, şirket sermayesinin 1/4’nün tescil tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde, kalanının ise en geç 30.06.2013 tarihine kadar ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 8. Maddesi ile şirket müdürlüğüne ilk 10 yıl için şirket ortakları —, — ve —‘in seçildiği, 9. Maddesi ile şirketi, içlerinden biri — olmak üzere iki müdürün müşterek imzaları ile temsil edecekleri.. düzenlemesine yer verildiği görülmüştür.
İncelenen ticaret sicil kayıtları ve sicil gazetesine göre ayrıca şirketin, kuruluş işleminin tescilinden başka herhangi bir işlem ve kararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi ekinde sunulan 2012 takvim yılına ilişkin Vergi Levhasının incelenmesinde şirketin 2012 yılı için herhangi bir gelir beyanında bulunmadığı görülmektedir.
Konunun uzmanlık gerektiren alanları olduğu değerlendirilmiş ve hukuki ihtilaf konularında rapor tanzimi için dosya hukukçu bilirkişi —‘na tevdi edilmiş, anılan bilirkişi tarafından sunulan 31/05/2016 tarihli rapor HMK 282. maddesi gereğince mahkememizce denetlenmiş, dosya kapsamına uygun bulunarak hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ortaklıktan çıkma isteğinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı bu mümkün değilse şirketin feshi şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 638 inci maddesinin ikinci fıkrası; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.” hükmüne havidir. Söz konusu ikinci fıkra, aynen 6762 sayılı Kanun’un 551 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünde olduğu gibi, ortağa haklı sebeplerin varlığında, çıkma davası açabilmesi olanağı sağlamıştır.
Davalı şirketin ana sözleşmesinde, bir ortağın tek taraflı iradesi ile şirketten çıkabileceğine dair hüküm öngörülmediğinden T.T.K. madde 638/2 hükmü uyarınca ancak haklı sebeplerin varlığı halinde, şirketten ayrılma hakkı doğan ortak, şirketten ayrılmasına izin verilmesini mahkemeden isteyebilmektedir.

Bilindiği üzere, limited şirket bir sermaye ortaklığıdır. Ancak, anonim şirketlerden farklı olarak, ortakların kişiliklerinin de önem arz ettiği ve kişisel unsurları da bünyesinde barındıran bir ortaklık türü olarak Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bir ortağın haklı sebebe dayanarak şirketten çıkma hakkı, mutlak ve vazgeçilmez bir hak olup, bütün ortaklara eşit olarak sağlanmıştır.
Haklı sebepler, limited şirket ortaklarının bir araya gelmelerini sağlayan maddi ve kişisel sebepleri ortadan kaldıran böylece şirketin amacına ulaşmasını imkânsız kılan ya da ciddi bir şekilde güçleştiren ya da amacını tehlikeye sokan nedenlerdir. Doktrinde de haklı sebep, hukuki ilişkinin sürdürülmesini çekilmez hale getiren ve bozucu yenilik doğuran bir bildirim ve dava yolu ile hukuki ilişkiyi sona erdirmek veya değiştirmek yetkisinin kullanılmasını adil gösteren hukuki olgudur şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıda arz ve izah edilen sebepler, tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, incelenen ticaret sicil kayıtları, şirket ana sözleşmesi, vergi levhası gibi kayıtlara göre davalı şirketin kuruluşundan bu yana şirket ana sözleşmesinin 10. maddesi ve 6102 sayılı yasanın 617. Maddesi uyarınca Genel Kurul Toplantılarının yapılmadığı, mevcut kayıtlara göre şirketin, ana sözleşmesindeki iştigal konularında aktif bir faaliyetinin bulunmadığı, anılan hususların ise yasanın aradığı anlamda bir haklı sebep teşkil edeceği, davacı vekilinin ön inceleme duruşma tutanağına geçen beyanı ile şirketten çıkma halinde pay isteğinin bulunmadığı ifade edildiğinden bu beyan ve şirket ortak sayısı birlikte değerlendirildiğinde çıkma kararının şirketin hukuki ve fiili durumu üzerinde yasal hükümler çerçevesinde olumsuz bir etkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının çıkmasına izin verilmesi için yeterince haklı sebep oluşturduğu kanaati mahkememizde oluşmakla davanın kabulüyle, davacı …’ın davalı şirketteki ortaklıktan çıkmasına izin verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, davacı …’ın davalı —- İşletmeciliği Ltd. Şti.’den çıkmasına izin verilmesine,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 59,50-TL ilk masraf, 132,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 792,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davalının yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/01/2018