Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/293 E. 2018/182 K. 20.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/293 Esas
KARAR NO : 2018/182

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2015
KARAR TARİHİ : 20/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında —- plakalı Peugeot J9 marka okul servis taşıtının satışı için Kadıköy — Noterliği “nin 29 12.2006 tarih ve —yevmiye sayılı araç satış sözleşmesinin düzenlendiğini, bu sözleşme uyarınca davalı şirkete 10.360.00 TL ödendiğini: aracın bu tarihten itibaren davacı tarafından okul servis aracı olarak işletilmekte iken 04.06.2007 tarihinde davalı şirketin borçları nedeniyle trafikten men edilerek — Parkı’na çekildiğini, bu tarihten itibaren aracı kullanma hakkından mahrum kaldığını, aracın uzun süre bağlı kalması üzerine müvekkilinin aracın satış bedelinin tahsili işlemi ile Kadıköy — İcra Müdürlüğü’nün — E sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra takibinin kesinleşmesinden sonra davalı şirket tarafından menli tespit davası açıklığını; açılan menfi tespit davasına ilişkin, Kadıköy — Asliye Ticaret Mahkemesinin — esas — karar sayılı kararında, icra takibi nedeniyle davalı şirketin müvekkiline borçlu olmadığının tespit edildiğini; ancak söz konusu aracın 04 06.2007 tarihinden beri — Otoparkında bağlı bulunduğunu, müvekkilinin 10 yıla yakın bir süreden beri satın aldığı aracı işletmekten ve gelir elde etmekten mahrum kaldığını, bu nedenlerle aracın aylık kazancının tespiti ile mahrum kalınan kazancın davalı tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkilinin ilgili aracı otopark borcu nedeniyle teslim alamadığını; bu nedenlerle araç satış sözleşmesinin feshi ile satış sözleşmesinin davacıya geri verilmesi ve aracın işletilmemesinden dolayı mahrum kaldığı kazancın tazmini için işbu davanın açılmasının gerektiğini belirterek Kadıköy —- Noterliği’nin 29/12/2006 tarih ve — yevmiye sayılı araç satış sözleşmesinin feshine,10.360,00 TL satış bedelinin 04.06.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 10 yıla yakın bir süreden beri aracı işletme hakkından mahrum kalan davacının, yargılama aşamasında belirlenecek uğradığı ve uğrayacağı zararın faizi ile birlikte tazminine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davalı şirketin Kadıköy — Noterliği’nin 29 12.2006 tarih ve — yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile — plakalı aracın satışını davacıya yaptığını, satış bedeli olarak 10.360,00 TL aldığını, davacının aracı 20.12.2006 tarihinden 04/06/2007 tarihine kadar yaklaşık 6 ay kullandığını; dava konusu — plakalı aracın, noterde satış sözleşmesi yapıldığı 29.12 2006 tarihinde araç üzerinde, motorlu taşıtlar vergisi borcunun bulunmadığını ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kaydın bulunmadığının tespit edildiğini, satış sözleşmesinin bu şekilde kurulabildiğini ve geçerlilik kazanarak satışın yapılabildiğini; satışın yapıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Trafik Kanunu’nun 20 maddesi (a) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca araç sahiplerinin “Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için yazılı olarak ilgili kurumuna başvurmak zorundadırlar ” şeklinde olduğunu; Karayolları Trafik Kanunu’nun 20 maddesi (d) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca, ” .. Tescil surelerini geçirdiği tespit edilen araçlar trajikten men edilir.'”‘ şeklinde olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 20 maddesi (e) bendinin (1) numaralı alt bendinin “ … Tescilli araçlar satın veya devir alanlar, gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi almak zorundadır ” şeklinde olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 20 maddesi (e) bendinin son numaralı alt bendi uyarınca, “Ayrıca satış ve devirlerde, belirlenen sürelerde alıcı adına tescili yapılmadan trafiğe çıkarılan araçlar, tescil yapılıncaya kadar trafik zabıtasınca trafikten men edilir” şeklinde olduğunu, ancak bütün bu yasal düzenlemelere rağmen davacının satış sonrası kendi yan edimi ve yükümlülüğü olan Karayolları Trafik Kanuna göre satın aldığı aracı kendi adına tescil ettirme yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, bu nedenle aracın sicil kaydının trafik kayıtlarında aracın davacı adına gözükmediği ve aracın trafikten men edildiğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, — plaka nolu ve davacının davalıdan satın aldığı aracın bağlanmasının davalının borcu nedeniyle arasında bağlantı olup olmadığı, bundan dolayı davacının zarar görüp görmediği, zararı varsa davalının sorumluluğu, bu nedenle araç satış sözleşmesinin fesih şartları bulunup bulunmadığı, davacının yoksun kaldığı kar talebi istemine yönelik davadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ,ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 03/10/2017 tarihli raporda ,”Davacı, davalının borçlan sebebiyle dava konusu aracın trafikten men edildiğini ileri sürmüşse de bu iddiasını ortaya koyacak bir delili dosyaya sunamadığı, dosyada bulunan “Araç Trafikten Men Tutanağı” ndaki kayıtlar incelendiğinde, aracın trafikten men edilmesiyle, davalının (varsa) üçüncü kişilere borcu arasında bir ilişki bulunmadığı; bu sebeple, davacının aracı işletememekten dolayı uğradığı yoksun kalınan kazançtan, davalının sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığı , davacının yoksun kalınan kazanç talebi incelendiğinde; dosyadaki verilerden, davacının aracını “okul servisi” olarak kullandığının kabul edilmesi halinde 261.306,00 TL brüt gelir, “‘Personel Servisi”‘ olarak kullandığının kabul edilmesi halinde ise 204.235,13 TL brüt gelir elde edebileceğinin hesaplandığı; ancak davacının talep edebileceği yoksun kalınan kazancın net kazanç olabileceği ” yönünde görüş bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına , tarafların iddia ve savunmaları , denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre,davacı davalıdan araç satış sözleşmesi düzenlenerek satın aldığı aracı okul servis aracı olarak işletmekte iken trafikten men edildiğini ve bu aracı kullanma hakkından mahrum kaldığını belirterek mahrum kaldığı kardan bahisle araç satış sözleşmesinin feshedilerek satış bedeli ile birlikte uğradığı zarar ve ziyanın tazminini talep etmiştir. Davaya konu — plakalı aracın trafikten men tutanağı gönderilerek –Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünden aracın hangi sebeple trafikten men edildiği sorulduğunda “aracın tescil plakasının uygun vaziyette bulunmadığı , herhangi bir güzergah izin belgesi bulunmadığı ve güzergah izin belgesi alınmadan taşımacılık yapmanın uygun bulunmadığından aracın trafikten men edilmesi gerektiği ve Büyükçekmece —-İcra Müdürlüğü ile Bakırköy —İcra Müdürlüğünün hacizli yakalaması mevcut olduğundan ” aracın trafikten men edilerek muhafaza altına alındığı bildirilmiştir. Aracın trafikten men edilmesine dair kayıt ve ilgili cevaplar değerlendirildiğinde aracın trafikten men edilmesi ile davalının 3.kişilere borcunun bulunması arasında bir bağlantı bulunmadığı , davacının aracı işletememesinden kaynaklı yoksun kalınan kazançtan dolayı davalının sorumlu tutulabilmesinin mümkün bulunmadığı , keza aracı noterden araç satış sözleşmesi ile satın alan davacının satın aldığı anda aracın borcunun bulunup bulunmadığını araştırmasının beklendiği ve devrin buna göre yapıldığı gözönüne alındığında davacının talepleri yerinde bulunmadığından, açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 176,93 TL harçtan mahsubu ile artan 141,03 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 10,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/02/2018