Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/252 E. 2018/196 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/252 Esas
KARAR NO : 2018/196

DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 22/05/2015
KARAR TARİHİ : 21/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketlerin —- Platformlarda radyo ve televizyon yayıncılığı yaptığını, davacı şirketlerin müşterek borçlu olmaları nedeniyle davanın birlikte açıldığını, şirketlerin aktif değerleri toplamlarının pasif kalem toplamlarını karşılamayıp borca batık olduğunu, dava dilekçesinde ekli sunulan iyileştirme projelerinin titizlikle uygulanması halinde borca batıklıktan çıkabileceklerini bildirmiş, davacı şirketlerin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

MÜDAHİL İSTEMLERİ :
Asli müdahil —-Hizmetleri AŞ. vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil … vekili dilekçelerinde; istemin yalnız alacaklılardan mal kaçırma amacı taşınığını, tedbir kararı ile davacı tarafın bu amacına ulaştığını, alacaklıların fazlasıyla mağdur olduğunu bildirmiş, müdahale taleplerinin kabulü ile iflas erteleme talebinin reddine, tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil — vekili dilekçelerinde; İstanbul —-Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin —D. İş sayılı dosyasında verilen bilirkişi raporu ile davacı şirketlerin yayınlarını sona erdirerek ticari faaliyetlerinin sona erdiğini, iyileştirme projesini revize etmelerinde herhangi bir fayda kalmadığını, dava süresince davacıların iflastan kurtulma konusunda bir çare aramadıklarını bunun yerine eski şirketlerin sahip olduğu hakları yeni şirketlere devrettiklerini, çok küçük düzeydeki sermaye artışının davayı uzatmak amacı taşıdığını, iyileştirme projesinin inandırıcı ve samimi bulunmadığını bildirmiş, davacıların iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil — Bankası A.Ş.vekili dilekçelerinde; müdahale taleplerinin kabulü ile raporlarda davacı şirketlerin borçlarını ödeme yeterliklerinin olmadığının açıkça tespit edildiğini, mahkeme kararı ile kesinleşen alacıklılarının 71.850,354 USD ve 44.590.028,07 TL olduğu dikkate alındığında davacıların bu borçlarını ödemelerinin imkanının bulunmadığını bu nedenle istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiş, davacı şirketerin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil …vekili dilekçesinde ; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Asli müdahil —-A.Ş.vekili dilekçesinde; müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asli müdahil … vekili dilekçesinde; davacı şirketten alacaklı olduğunu bildirmiş, müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nun 376 ve 377 maddelerinde düzenlenen iflas erteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olup, alacaklıların durumunu zorlaştırma ve bir şirket tasfiyesi yolu değildir.
İflasın ertelenmesi için; şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsımında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine ilişkin somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir.

Borca batıklık; şirketin aktifinin şirketin borçlarını karşılayamaması hali olup, TTK’nun 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nun 178(1) madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklığın tespitinde aktiflerin satış değeri dikkate alınmalıdır.
İflasın ertelenmesi projesinin ciddi ve inandırıcı sayılabilmesi için proje unsurlarının şirketin borca batıklıktan kurtularak sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşmasına imkan verecek nitelikte olması zorunludur.
İyileştirme projesi sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nun 376(2) maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nun 179. maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır.
Borca batıklığın ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle bu konuda bilirkişi görüşüne başvurulması zorunlu olduğu gibi projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve karlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmelidir.
Erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu yargılama sonuna kadar her aşamada mahkemece incelenmeli ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı denetlenmelidir.
Somut davada davacı şirketler iflas erteleme talebi ile 22/05/2015 tarihinde başvurmuş, davacı şirketler İİK’nun 179/b maddesinde belirtilen tedbirlerden 26/05/2015 tarihli karar ile yararlandırılmıştır.
İkinci kayyım raporunda kaydi değerlere göre öz kaynak durumunun 31/05/2015 tarihi itibariyle davacı —-A.Ş. yönünden 9.083.085,31 TL, — A.Ş. yönünden 6.329.481,95 TL negatif durumda olup davacı şirketlerin bu miktarda borca batık oldukları beşinci kayyım raporunda davacı şirketlerin sermaye arttırımı ile ilgili bir karar almadıkları, son üç aylık kayyım ücretini ödemedikleri, yapılandırılmış vergi borçlarının ödenmemesi nedeniyle yapılandırmanın bozulduğu, yedinci kayyım raporunda —-A.Ş. —yönünden sermayenin 750.000,00 TL arttırılmasına, — A.Ş. — yönünden ise 625.000,00 TL arttırılmasına karar verildiği, her iki arttırmaya ilişkin olarak karar verilen rakamların 1/4’ünün bankaya yatırılmış olduğu, on üçüncü kayyım raporunda dört aylık kayyım ücretinin ödenmediği, borç yapılandırması ile ilgili herhangi bir protokol sunulmadığı, kısa vadeli yabancı kaynakların yüksek olması davacı şirketlerin fon yaratmadığı sürece borçlarını ödemede zorlandıkları negatif işletme sermayesi ile varlıklarını sürdürebilmelerinin zor olduğu, on altıncı kayyım raporunda on aylık kayyım ücretlerinin ödenmediği, Ağustos 2016 ve müteakip aylara ait mali tabloların protokol ve yönetim kurulu kararları ve ödemelere ilişkin belgelerin sunulmadığı, on yedinci kayyım raporunda 2016 yılı için brüt satışın — A.Ş. yönünden %39,42 karın ise %57,29 oranında, —– A.Ş. — yönünden ise brüt satışın %59,36, karın %104,30 oranında gerçekleştiği, 2015 yılında — A.Ş. için ön görülen sermaye artışının yapılmadığı 2016 ön görülen sermaye artışının nakit yapıldığı, — A.Ş. için 2015 yılında ön görülen sermaye artışın 2016 yılında yapılıp 2016 yılında ön görülen sermaye artışının yapılmadığı, on iki aylık kayyım ücretinin ödenmediği, raporların geç verilmesi nedeniyle kayyım raporunun bu nedenle geç hazırlandığı, on dokuzuncu kayyım raporunda davacı şirketler 7020 sayılı kanundan yararlanarak vergi ve sgk borçlarını yapılandırdığı, şirketlerin alacaklarını tahsil kabiliyetlerinin zayıf olduğu, yapılan cirolarla borç ödeme kapasitelerinin yeterli olmadığı, sermaye arttırımı gibi kaynak yaratmanın zorunlu olduğu, on sekiz aylık kayyım ücretinin ödenmemesinin davacı şirketlerin iyileştirme projesinin uygulanmasında samimi olmadıklarını gösterdiği, şirketlerin ticari faaliyeti ile ilgili işlemlerde kayyım heyetinden onay almadıkları, her iki şirketinde unvan değişikliğine gittiği, ek yirminci kayyım raporunda kayyım heyetince Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müracaat edilip unvan değişikliğinin iptalinin talep edilmesine rağmen talebin reddedildiğini, yirmi birinci ve son kayyım raporunda kaydi değerlere göre davacı —- A.Ş. ‘nin 7.579.827,83 TL, —A.Ş. ‘nin 4.945.486,48 TL miktarında borca batık oldukları, şirketlerin ticari faaliyeti ile ilgili işlemlerde kayyım heyetinden onay almadıkları, şirketlerin alacaklarını tahsil kabiliyetlerinin zayıf olduğu, yapılan cirolarla borç ödeme kapasitelerinin yeterli olmadığı, sermaye arttırımı gibi kaynak yaratmanın zorunlu olduğu, on altı aylık kayyım ücretinin ödenmediği bildirilmiştir.
Davacı şirketlerin mal varlığının rayiç değerlerle belirlenmesine ilişkin raporun alınmasından sonra şirketlerin borca batık olup olmadığı ve iyileştirme projelerinin iflasın ertelenmesini sağlayıcı nitelikte bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi kurullarından rapor alınmış, bilirkişi kurulu 22/08/2015 tarihli raporunda; davacı —A.Ş. ‘nin 31/03/2015 tarihi itibariyle 7.432.645,38 TL, davacı —A.Ş. ‘nin 2.542.234,91 TL miktarında borca batık oldukları, davacı şirketlerin sundukları iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak değerlendirilmesinin olanaklı bulunmadığı, bu yönden davanın maddi koşulunun gerçekleşmediği ve iflasın ertelenmesi şartlarından olan derhal iflas kararına nazaran iflasın ertelenmesi kararı ile alacaklıların durumunun daha kötüleşmemesi gereğine ilişkin şartın davacı şirketler tarafından yerine getirilemediği, 27/11/2015 tarihli ek raporda ise; davacı şirketlerin vekilinin rapora itirazlarının haklı olmayıp iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak değerlendirmesinin olanaklı bulunmadığı, bu yönden davanın maddi koşulunun gerçekleşmediği ve iflasın ertelenmesi şartlarından olan derhal iflas kararına nazaran iflasın ertelenmesi kararı ile alacaklıların durumunun daha kötüleşmemesi gereğine ilişkin şartın davacı şirketler tarafından yerine getirilemediği belirtilerek kök rapordaki tüm tespit belirleme ve kanaat aynen korunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, iyileştirme projesi örneği, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen denetime elverişli nitelikteki kayyım raporları ve bilirkişi kurulu rapor ve ek raporları ile her iki davacı şirketin dava tarihi itibariyle borca batık oldukları, dava tarihinden kısa bir süre sonra alınan gerek 22/08/2015 tarihli bilirkişi raporu gerekse davacı tarafın itirazları üzerine alınan 27/11/2015 tarihli ek bilirkişi raporu ile her iki şirket yönünden sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı proje niteliğinin bulunmadığı, dava süresince verilen tedbir kararları nedeniyle alacaklıların dava tarihine göre durumlarının daha da kötüleşeceğinin bildirilmesi karşısında alınan ilk rapordan ya da en geç ek rapordan sonra davacı şirketlerin derhal iflaslarına karar verilmesi konusunda yasal koşulların oluştuğu, ancak yargılamaya devam edildiği, karar tarihine kadar geçen yargılama sürecinde yukarıda açıklandığı üzere kayyım raporlarındaki seyreden duruma göre iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı niteliği ve şirketleri borca batıklıktan kurtaracak ve alacaklıların durumunun daha kötüye gitmesini engelleyecek nitelikte bulunmamasının yanında davacı şirketlerin bu projedeki satış ve karlılık hedeflerini dahi yakalayamadıkları, son kayyım raporuna göre dava tarihinden karar tarihine kadar geçen yaklaşık üç yıllık süre içinde kaydi değerlere göre dahi şirket borçlarında çok küçük miktarda bir iyileşmenin gerçekleşmesine rağmen gerçekte alacaklıların alacağına işleyen faiz ile artan alacak miktarları dikkate alındığında borca batıklığın daha yüksek miktarlara ulaştığının, davacı şirketlerin dava tarihine göre borç yükünü satış, karlılık ve mal varlığına göre ödenemez hale dönüştüğünün çok açık biçimde göründüğü, bu süre içinde borca batıklıktan kurtulacak miktarda satış ve karlılığın yaşanmadığı, alacaklıların davanın açıldığı tarihe göre karar tarihi itibariyle durumlarının son derece kötüleştiği ve alacak miktarlarının daha yüksek miktarlara ulaştığı, müdahil alacaklılardan —AŞ’nin yalnız başına alacağının 71.857.354.USD ve 44.590.028,07.TL olup, buna karşın her iki davacı şirketin toplam mal varlıklarının tek başına bu alacaklının alacağını dahi karşılamaktan son derece uzak olduğu göz önünde tutularak bu açık duruma göre davanın aylarca uzamasına yol açacak rayiç değerlere göre borca batıklığın tespitini gerektirecek yeni bir bilirkişi raporuna ihtiyaç olmadığı anlaşılmakla alacaklıların durumlarının daha da kötüye gitmemesi için yeni bir bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç duyulmamış, karar tarihine kadar on dokuz aylık kayyım ücretinin ödenmemesi, davacı şirketlerin ticari faaliyetleri ile ilgili işlemlerde kayyım heyetinden onay almamaları, onay almadan unvan değişikliklerine gitmeleri, dava süresince ciddi ve inandırıcı nitelikte iyileştirme projesi sunmadıkları gibi yeni kaynak yaratmaya ve şirketlerin borca batıklıktan kurtulmasına yönelik hiçbir tedbir almamaları, yaptıkları ciro ve kar miktarları ile borçlarını ödemelerinin mümkün bulunmaması göz önünde tutularak davacı şirketlerin iflasın ertelenmesi taleplerinin gerek davanın başlangıcı gerek yargılama süresince samimi olmadığı, davacı vekilinin son duruşmada davacı şirketlerin menkul ve gayri menkul mallarının bulunmadığı bu nedenle borçlarını ancak çalışarak ödeyebileceği, iflasın bu nedenle alacaklıların yararına olmadığı, kayyım ücretlerinin ödeneceği, iyileştirme projesinin revize edileceği, borçların yapılandırılacağına ilişkin beyan ve süre isteminin davanın açıldığı tarihten karar tarihine kadar geçen süreç dikkate alındığında samimiyet ve gerçeklik içermediği gibi dava tarihinden karar tarihine kadar geçen sürecin uzunluğu, bu süreçte alacaklıların durumunun daha fazla kötüye gidişi hiçbir şekilde geçmişe göre davacı şirketlerin yasal süre içinde borçtan kurtulmalarını sağlayacak tedbir ve proje geliştirmelerinin mevcut mali yapılarına göre mümkün bulunmadığı, tedbirlerin devamının ve yargılamaya devam edilmesinin alacaklıların durumlarının daha da kötüleşmesine yol açacağı anlaşılmakla her iki şirket yönünden iflas koşulları oluşmakla davacı şirketlerin iflas erteleme istemlerinin reddi ile şirketlerin iflaslarına karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacı her iki şirketin iflasın ertelenmesi istemlerinin reddi ile, borca batık olduğu belirlenen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün — sicil numarasında kayıtlı —A.Ş. ile —sicil numasında kayıtlı — A.Ş.’nin İFLASLARINA,
2-İİK.nun 165(1)maddesi uyarınca iflasın 21/02/2018 gün ve saat 10:51 itibariyle açılmasına,
3-İİK.nun 166(1)maddesi uyarınca iflasın açıldığının derhal İstanbul Anadolu Adliyesi İflas Müdürlüğü ile ilgili yerlere bildirilmesine,
5-İİK.nun 166(2)maddesi uyarınca iflas müdürlüğünce gerekli bildirim ve ilanların derhal yapılmasına,
6-Mahkememizce bu dava nedeniyle alınan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,
7-Atanan kayyımların görevine son verilmesine,
8-Kısa karardan sonra gerekçeli kararın bir örneğinin de iflas müdürlüğüne gönderilmesine,
9-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 27,70 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 8,20 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davacı … müdahil taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafça ve müdahil taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili ile hazır bulunan müdahiller vekillerinin yüzüne karşı diğer müdahillerin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2018