Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/211 E. 2022/868 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/211 Esas
KARAR NO:2022/868

DAVA:Sorumluluk Davası (TTK 644/1-a maddesi atfı ile TTK 553 maddesine göre )
DAVA TARİHİ:12/05/2015
KARAR TARİHİ:26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Sorumluluk Davası (TTK 644/1-a maddesi atfı ile TTK 553 maddesine göre ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, dava dışı — kurucu ortağı olduğunu, ticaret sicili dosyasındaki verilere göre — ayına kadar müdür sıfatı ile görev yaptığını, müvekkili ile dava dışı bahsi geçen şirket arasında— tarihinde Taşeron Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili firmanın sözleşmede taahhüt ettiği hususları dava konusu sözleşmede belirtildiği şekilde ve davalı şirketin talimatlarına uygun şekilde eksiksiz yerine getirdiğini, akdedilen sözleşme gereği müvekkili firma yükümlülüklerini yerine getirmesi dolayısıyla karşı taraftan hak edişlerinin ödenmesini talep ettiğini, dava dışı şirketin hak edişlerin ödememesi dolayısıyla müvekkilinin —- sayılı davayı ikame ederek alacağının tahsilini talep ettiğini,—-karar sayılı dosyadan yapılan yargılama neticesinde dava dışı şirket tarafından haksız ve hukuksuz şekilde ödenmemiş hak edişleri ödenmeye mahkum edildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçtiğini, —- Karar sayılı ilamı ile —- Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının onandığını, müvekkilinin alacağının tahsili için —- sayılı icra dosyası ile takibe geçildiğini, tâkibe geçilmesini müteakip dava dışı şirketin faaliyet adresini davalı — Mahallesinde çıkardığını, takibin semeresiz bırakılması için başka bir adrese taşındığını, ayrıca davalı —görevinden istifa ettiği gerekçesi ile —- tarihinde ortaklar kurulu kararı ile davalı — şirketteki müdürlük ve şirketi temsil sılatının kaldırıldığını, müvekkili ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin davalı — şahsına olan güven dolayısıyla akdedildiğini, dava dışı şirketin yaptığı tüm işlerde davalının ticari itibarı ve güvenilirliği ile hareket edildiğini, yani müvekkilinin firmanın aldığı işin konusu dahil dava dışı şirketin yaptığı işlerin davalıya olan güven dolayısıyla dava dışı şirkete verildiğini, dava dışı şirkete icra takibi yapılana kadar ki dönemde davalı — kurduğu —faaliyetini sürdürdüğünü, şirket iş ve işlemlerine bakıldığında bir iki iş faaliyetinin dışında tamamen —- dekorasyon ve inşaat faaliyetleri ile uğraştığının dolayısıyla davalının kontrolünde olduğunun görüleceğini, davalının müdürlük sıfatının gereklerini yerine getirmediği gibi TTK ve diğer mevzuatın kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükleri de yerine getirmediğini, dava dışı şirketin yaptığı tüm işlerde davalının ticari itibarı ve güvenirliliği ile hareket edildiğini, müvekkilinin mahkeme kararı ile tescil ettirmiş olduğu alacağını tahsil edemediğini, arz ve izah edilmeye çalışılan nedenlerle ve resen belirlenecek durumlar neticesinde, davanın kabulü ile fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik —zararın davalı müdür—- avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı—tarihinretiyle ayrıldığını, aynı tarihte hisseleri devralan—tarafından alınan ikinci bir kararla bu kişilerin—- yıllığına müdür sıfatıyla atandığını, bu şekilde müvekkilinin dava dışı şirket ile ilgili hiçbir işlemi olmadığını, müdürlük sıfatı sona eren müvekkilinden sonra yapılan işlemler nedeniyle sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, her ne kadar —- tarihli sayısında müvekkilinin istifa suretiyle müdürlükten ayrıldığı belirtilmiş ise de bu tümüyle gerçek dışı bir tescil olduğunu, zira müvekkilinin görevinin— senesinde istifa suretiyle değil, — senesinde bütün hisselerinin ve görevinin şu andaki dava dışı şirket ortağı —- devri suretiyle sona erdiğini, belirtilen durumun devir tarihinden itibaren müvekkili davalının dava dışı şirketin hiçbir kararında, işleminde yahut herhangi bir belgesinde imzası yahut adının dahi geçmemesinden anlaşıldığını, söz konusu tescilin öğrenilmesinin ardından derhal —- tarihinde dava dışı şirkete ihtar çekildiğini ve herhangi bir sorumluluk kabul edilmeyeceğinin belirtildiğini, dava konusu olayda davacının iddia ettiği zararla ilgili olan hiçbir işlemde, sözleşmede, protokolde vb. yazılı bir belgede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği işle ilgili olarak herhangi bir imzası bulunmaya müvekkilinin zarardan sorumlu tutulabilmesinin de mümkün olmayacağını, Yargıtay’ın şirket müdürünün sorumluluğuna gidilebilmesi için zarara sebep olan olayda müdürün kusurunu aradığını, dava konusu olayda ise, dosyada müvekkilinin kusurunu ispatlayacak nitelikte herhangi bir delil bulunmadığını, bu nedenle, somut herhangi bir olgunun yer almadığı dava konusu olayla ilgili olarak müvekkilinin kaçınacağı bir durum olmadığını, davacının, dava dışı şirketle iş ilişkisine girmesinden öncesinde ya da sonrasında müvekkili ile herhangi bir münasebetinin olmadığını, rağmen, davacının müvekkilini sanki dava dışı şirketle girmiş olduğu iş ilişkisine kefil olmuş gibi iddialarda bulunduğunu, davacının da farkında olduğu üzere, davacının bir tacir olduğunu ve basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunun bilincinde olduğunu, bu doğrultuda davacının herhangi bir aşamada herhangi bir şekilde münasebeti olmadığı bir kimsenin varlığına güvenerek hareket etmesi sonucunda uğradığı zarardan ancak kendisinin sorumlu olacağını, tüm açıklamalar çerçevesinde, davacının gerçek dışı iddialarla, kötü niyetli olarak açmış olduğu işbu davanın hem müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmaması ve hem de davacının — gereğince iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı hareket etmesi sebebiyle işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, TTK 644/1-a maddesi atfı ile anonim şirketlerde uygulama yeri olan 553.maddesi uyarınca Sorumluluk Davasıdır.Davalı—-müdürlük görevi yaptığı sırada dava dışı şirket hakkında açılan davanın kazanılmasına müteakip şirket aleyhine takibe geçildiği, davalı şirket müdürünün yükümlülüklerinden kaçmak gerekçesi ile müdürlükten istifa ettiği, takibin semeresiz bırakılması için şirket merkezinin başka bir adrese taşındığı gerekçesi ile şirket alacaklısı sıfatında ki davacı tarafından şirket müdürü aleyhine 553.madde uyarınca açılan Sorumluluk Davasıdır.TTK 553 maddesi kanundan ya da esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu işlem ve eylemleriyle ihlal eden — üyelerini (kurucuları ,diğer yöneticileri ve tasfiye memurlarını) verdikleri zararlardan dolayı şirkete ,ortaklara ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu tutulmaktadır— üyelerinin sorumluluğunun müeyyidesi tazminattır. Zarar doğurucu işlem ve eylem — üyesinin kusurundan kaynaklandığını ispat yükü davacı aittir. Davacı — üyesine bir kusur yüklenmesinin mümkün olduğunu kanıtladığı takdirde —üyesi ,zarar doğuran işlemlerden kendisinden beklenen özeni gösterdiğini, diğer bir anlatımla o konuda gereken özen yükünü yerine getirmiş olduğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.—üyelerinin şirkete karşı sorumluluğu akdi nitelik taşır. —- üyelerinin kanun veya esas sözleşmesinin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmemeleri , — ile aralarındaki vekalet sözleşmesinin bir ihlalini teşkil eder. Ortaklar ve alacaklılarda tazminatın şirkete ödenmesi talebiyle açacakları dolaylı zarara ilişkin davalarda sözleşmeye aykırılık sebebine dayanabilirler. Ortakların ve alacaklıların doğrudan doğruya zararlarının tazmini için (tazminatı kendilerine ödenmek üzere ) açacakları davanın temelini haksız fiil oluşturur.Zararın varlığın ve miktarını kanıtlama yükü davacıdadır. — üyeleri şirkete ,ortaklara ve alacaklılara doğrudan doğruya verdikleri zararlardan olduğu gibi dolaylı zararlardan da sorumlu tutulmuşlardır. Davacı gördüğü doğrudan zararın kendisine ödenerek tazmin edilmesini talep edebilir,buna karşılık şirketin gördüğü zararlar nedeniyle dolaylı olarak zarara uğrayan ortaklar alacaklılar şirkete ödenmesini isteyebilirler.Dolayısıyla zararlara dayanan davalar için ;—-üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışları ,ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zarar görmesine yol açar. Şirketin gördüğü doğrudan doğruya zarar ,ortaklar ve alacaklılar açısından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir. Ortaklar veya alacaklılar davada tazminatın kendilerine değil ,ortaklığa verilmesini istemelidirler. (TTK 555.556 (1).
Dolayısıyla zaralar nedeniyle açılan davanın hukuki dayanağı akde aykırılıktır. Gerçekte ortaklar ve alacaklılarla —- üyeleri arasında bir sözleşme bağı yoktur. Sözleşme— ile —- üyeleri arasındadır. Ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararlara dayalı dava haklarının ortaklığın dava haklarından kaynaklanmasından dolayı ,sözleşmeye aykırılık temeline dayandığı kabul edilmiştir. Ortaklık ve alacaklılık sıfatını kaybetmiş olanların dava hakları yoktur. Ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesin talep edemezler.Doğrudan doğruya zararlara dayanan davalar yönünden ise ;—üyelerinin fiillleri sonucu ortakların veya alacaklıların ,şirketin zararından bağımsız olarak gördükleri zararlardır. Bu fiillerin ayrıca şirketi zarara sokmuş olup olmadığı önem taşımaz. Örnek olarak bir kimsenin ,kanuna aykırı olarak düzenlenmiş bilançoya güvenerek pay sahibi olması veya paylarını elden çıkarması ,sermaye artırımında ortakların yeni pay alma haklarının ihlal edilmesi ,alacaklıların bilançonun doğruluğuna güvenerek veya şirketin mali durumu hakkında —– üyelerince verilen yanıltıcı bilgiler sonucu şirkete kredi açılması gösterilebilir. Doğrudan doğruya uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda ortaklar veya alacaklılar ,tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Dava ,yine TTK 553. vd ‘daki kurallara tabidir. Bu davalarda ,şirketin zararı ile bir ilişki olmadığı ve hükmolunacak tazminat kendilerine verileceği için ,ortakların ve alacaklıların açacakları sorumluluk davasında şirketle—üyeleri arasındaki sözleşmeye dayanma imkanı yoktur. ,ortakların ve alacaklıların üçüncü kişi sıfatıyla açacakları sorumluluk davasının hukuki temeli haksız fiildir. Şirket alacaklıları— üyelerinin ,kendilerine verdikleri alacaklı sıfatıyla ilişkili olmayan zararları ,şirketin iflas etme önkoşulu aranmaksızın haksız fiil uyarınca TK 371 (5) maddesi uyarınca talep edebilir .(—
Dosya içerisinde ki kayıtların incelenmesi sonucu davacı ile dava dışı — arasında—-Tarihli taşeron sözleşmesi akdedildiği, hak edişlerin ödenmemesi üzerine dava dışı—- Kara sayılı ilamının Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, ilamın —esas sayılı icra dosyası uyarınca takibe konulduğu, ardından şirket müdürlüğünden istifa etmesi nedeni ile — tarihli genel kurul kararı ile davalı— müdürlük ve temsil görevinin kaldırıldığı tespit edilmiştir.
Dosya içerisine — ve ticaret hukuku konusunda uzman öğretim görevlisi — heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır.
Somut olayda; davacı tarafından dava dışı şirket müdürü hakkında alacaklı sıfatıyla, davalı şirket müdürünün eylemleri nedeni ile açılan davada da duruşma sırasında yapılan açıklama uyarınca davacı tarafın doğrudan zararlı olduğu bu haliyle uğranılan zararların kendilerine ödenmesi talep edilmiştir.Yapılan yargılama sonucu; uyuşmazlık davalının, dava dışı —- müdürlük görenini yaptığı sırada alacaklı konumunda olan davacının alacağının tahsilinin engellemek amacıyla kusurlu olarak eyleminin olup olmadığı, davacının doğrudan zararının olup olmadığı ve TTK 644/1-a maddesi atfı ile 553.maddesi uyarınca müdür aleyhine açılan Doğrudan Zarar Nedeni ile Sorumluluk Davası olduğu tespit edilmiş olup —heyeti tarafından dosya içerisine rapor ve ek raporlar sunulmuştur. Dava dışı —- ticari defter ve kayıtlarına ulaşılmaya çalışılmış,— yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının mahkememiz tarafından — heyeti tarafından da—yerinde yapılan incelemeler sonucu dava dışı şirketin —tarihinde resen terkin edilmesi ve— yılı ve öncesine ait ticari defter ve kayıtlarında zaman aşımına uğraması nedeni ile dava dışı şirketin defter ve kayıtları fiziki olarak incelenememiştir. Ancak davacı ile dava dışı—- sayılı dosyası içerisinde ki —raporunun incelenmesi sonucu davacı tarafından davalı olarak — aleyhine açılan alacak davasının kabul ediliği, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği ve takibe konulduğu tespit edilmiştir. Yine dosya içerisinde ki kayıtlı belgelerin incelenmesi sonucu dava dışı —tarihli genel kurul kararı ile davalı — hisselerinin tamamı dava dışı — devrettiği, — tarihli genel kurul kararı ile —- yıllığına şirket müdürü olarak—atandığı, alınan kararların —tarihinde ilan edildiği, davalı— tarihli istifası genel kurul tarafından kabul edilmiş olup — tarihinde— ilan edilerek müdürlük görevi son bulmuştur. Her ne kadar davacı taraf, dava dışı — aleyhine sonuçlanan —- Kara sayılı ilamı uyarınca başlatılan takibin semeresiz kalması için o tarihlerde şirket müdürü olan davalının kusurlu hareketleri ile doğrudan doğruya zarara uğratıldıkları gerekçesi ile uğranılan zararın kendilerine ödenmesi amacıyla dava açmış ise de yapılan yargılama sonucu dava dışı— uyuşmazlık yılları olan—- yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının şirketin resen terkin edilmesi ve —- öncesine ilişkin kayıtların zaman aşımına uğraması nedeni ile şirket müdürünün kusurlu hareketleri ispat edilemediği, TTK 553.maddesi uyarınca doğrudan zarar davası için şirket temsilcisi olan müdürün kusurlu hareketlerinin ispatı gerektiğinden açılan davanın reddine dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın ispat edilememesi nedeniyle REDDİNE.
2- Karar harcı — davacı tarafça peşin olarak yatırılan —harcın mahsubu ile fazla yatırılan — harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren —haftalık yasal süre içerisinde —- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.