Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/946 E. 2019/600 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/946 Esas
KARAR NO : 2019/600

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2014
KARAR TARİHİ : 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı —————- müvekkili şirket nezdinde —– numaralı —– Sigorta Sözleşmesi ile sigortalı olduğunu, sigortalıya ait—————– alüminyum profil emtianın ———————-pakalı araçlar ile davalı ——- firmasının sorumluluğu altında ————— taşındığını, seyir esnasında taşımaya konu alüminyum profil emtiasının bir kısmının hasara uğradığını, emtialarda meydana gelen hasara istinaden 27/09/2012 tarihli ekspertiz raporunun tanzim edildiğini, rapora göre davalının sorumluluğu altında yapılan taşıma esnasında hasarlanan emtiada 6.830,00 Euro zararın tespit edildiğini, poliçe kapsamında dava dışı sigortalı —————–firmasına 6.830.00 Euro hasar ödemesi yapıldığını, taşıyıcının CMR Konvansiyonu 17. madde gereğince sorumlu olduğunu, gerçekleşen zarardan dolayı sigortalı——-firmasına hasar bedelinin ödendiğini, dilekçe ekinde sunulan ibranamede görüleceği üzere sorumlulara karşı rucu haklarının kayıtsız ve şartsız olarak müvekkiline devredildiğini, böylece icra takip ve dava açma hakkının halefiyet ilkesi gereği müvekkiline geçtiğini, sigortalıya ödenen bu bedelin rücuen tahsili ile davalılara rucu ihtarnamesi gönderildiğini, cevap verilmemesi üzerine İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün 2013/10523 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibinin başlatıldığını, davalının borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına davalının %20’den aşağı olmayan icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya CMR hükümlerinin uygulanmasının gerektiğini, davanın CMR.m. 32 gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, öncelikle davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, gönderici dava dışı —— firması tarafından İsveç’te mukim alıcı firmaya gönderilen malların taşıma işinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, taşınacak emtiaların ambalajlama ve yükleme/istiflenmesinin gönderici tarafından yapıldığını, taşıma işini yapan aracın bir kazaya karışmadığını, taşıma sırasında yüke zarar verebilecek bir olayın da meydana gelmediğini, meydana gelen hasarda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunda hasarın istiflenmeden ve ambalajlamadan kaynaklandığının açıkça belirtildiğini, ambalajlama ve yükleme göndericinin sorumluluğunda olduğu için yükün ambalajı ve araca yüklenmesi sebebiyle meydana gelen hasarlarda CMR.m. 17 gereğince taşıyıcının sorumlu olmadığını, mahkemenin müvekkilinin sorumlu olduğu kanaatinde olması halinde, yükün araca yüklenmesi gönderici tarafından yapıldığı için müterafik kusur uygulanmasının uygun olacağını, CMR’ye göne —- üzerinden hesaplanarak yapılarak sorumluluk tutarının belirlenmesinin gerektiğini, hasara uğrayan emtiaların sovtaj bedelinin tespit edilerek müvekkilinin kusuru oranındaki tazminattan indirilmesi gerektiğini, davacının taleplerini kabul etmemekle beraber, davacının talep ettiği rakamın içinde 3.646 Euro işçilik bedelinin bulunduğunu, CMR sözleşmesi kapsamına ancak mala gelen zararların girdiğini, davacının yapmış olduğu ödeminin bir hatır ödemesi olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmayan kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacıya nakliye abonman sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın zarar görmesi nedeniyle davacı tarafından sigortalısına ödenen bedelin halefiyete istinaden taşımayı yapan davalı şirketten tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davalı vekilinin talebi üzerinde dava,—————– ihbar edilmiştir.
İcra dosyası, hasar dosyası ve poliçe ile dava dışı sigortalı ———‘den ibraname, ————— Müdürlüğü yazı cevapları ve —— plakalı aracın tescil kayıtları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller ile birlikte incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; takibin öncelikle İzmir —-İcra Müdürlüğü’nün 2013/488 E sayılı dosyası üzerinden başlatıldığı ve —– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —————-.; borçlusunun ————. olduğu; takibin sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili açıklamasıyla 15.397,55-TL asıl alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; —— ödeme emrinin borçluya 18/01/2013 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından Sultanbeyli İcra Müdürlüğü’nün ————.sayılı dosyası üzerinden 25/01/2013 tarihli dilekçe ile icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu; icra müdürlüğü tarafından 04/02/2013 tarihinde takibin durdurulmasına ilişkin karar verildiği, alacaklı vekilinin yetki itirazını kabul etmesi sebebiyle dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi İcra Müdürlüklerine gönderildiği ve İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğü’nün ————–sayılı dosya numarası üzerinden borçluya çıkarılan ödeme emrinin ——— tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından usulsüz tebligat iddiasıyla ———- tarihinde itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere usulsüz tebligata istinaden yapılan şikayette İstanbul Anadolu —–. İcra Hukuk Mahkemesi’nin——–. Sayılı dosyasından verilen karar ile tebligat her ne kadar çalışana yapılmış ise de şirket yetkilisinin bulunmadığı hususunun tebligata yazılmadığı dolayısı ile tebligatın usulsüz tebliğ edildiğinin tespitine ve şikayet edenin bildirdiği üzere ————– tarihinde tebliğ alındığının kabul edilmesine karar verildiği, icra müdürlüğünce ————- tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği; davanın 12/05/2014 tarihinde ve İİK 67/2 maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava dışı ————–. Adına ——— vadeli, ———numaralı ve araç başına azami limiti 100.000,00 Euro sigorta bedeli üzerinden düzenlenen Abonman poliçesi dayanak; ——– yükleme tarihli ——– poliçede; —– güzergahında ——— ile taşınacak 55 palet alüminyum profil emtiası için 56.844,26 Euro=140,964,68 TL sigorta bedeli üzerinden ve dava konumuza ilişkin kloz bakımından kara taşımaları naskliyat sigorta teminatının verildiği görülmüştür.
Belirlenen ihtilaf noktalarının tartışılmasının teknik değerlendirmeyi gerektirmesi sebebiyle dosya, taşıma ve sigorta alanında uzman bilirkişi —– ile inşaat mühendisi ———–oluşan heyete tevdi edilmiş anılan bilirkişiler tarafından sunulan 08/07/2015 tarihli rapora taraf vekillerinin itiraz ve beyanları ile eksiklikler giderildikten sonra aynı heyete tevdi edilerek ek rapor alınmış; (sigortacı bilirkişinin mazereti sebebiyle yerine aynı alanda uzman ————— atanmış) bilirkişi heyeti tarafından sunulan 03/08/2018 tarihli raporda ise alacağın zamanaşımına uğradığı hususundaki takdir sayın mahkemeye bırakılmakla zararın oluşmasında davalının bilerek kötü hareketi veya böyle kabul edilebilecek kusurunun dosya kapsamı itibari ile ispat edilemediği, zararın istifleme hatasından kaynaklandığı, davalının kusur oranının % 25 olduğu ve ödenen zarar miktarına göre hesaplanan 3.849,36 TL ile sorumlu olduğu, ödemenin lütuf ödemesi şeklinde olduğu ve temerrüdün 26/04/2013 tarihinde gerçekleştiğine ilişkin kanaatin bildirildiği görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortaladığı dava dışı sigortalısına ait emtiaların bir kısmının davalı şirket tarafından uluslararası taşıma ile nakledilmesi sırasında zarar gördüğü iddiası ve zararın sigortalıya ödendiği kapsamında sigortalının haklarına halef olunduğu belirtilerek başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali kapsamında davalının oluşan hasardan sorumlu olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Yargılamanın ön inceleme duruşmasında, davalının CMR 32. maddesine göre davanın bir yılık hak düşürücü süreden sonra açıldığı itirazı kapsamında zamanaşımı defiinin reddine karar verilmiş ise de bu husus davanın esasına ilişkin olduğundan mahkememizce resen yeniden incelenmiştir.
Dava konusu alacağa ilişkin olarak zamanaşımının başlangıç tarihi ve zamanaşımı süresi ile ilgili hüküm CMR’nin 32. maddesinde düzenlenmiş ve bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlara dayanılarak açılacak davalar, CMR’nin 32. maddesi uyarınca üç yıllık zamanaşımına, bunun dışındaki nedenlerle dayanılarak açılan davalar ise, aynı madde gereğince bir yıllık zamanaşımına tabi kılınmıştır.
Zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde, takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı ve başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle bir yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir. İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan Yargıtay uygulaması ve doktrince de benimsenen “uyuşmazlığı ileriye götüren işlemler” niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nın 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen bir yıllık ve altı aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir.
Bu açıdan bakıldığında, işbu dava, icra takip dosyasında itirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi sebebiyle İİK 67/2. maddesinde yazılı bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.
Dosyanın incelenmesinde; kazanın 03/09/2012 tarihinde meydana geldiği, yapılan bildirim ve açılan hasar dosyası kapsamında davacı tarafın 16/10/2012 tarihinde ödeme yaptığı, itirazın iptali istemine konu icra takibinin ise yetkisiz icra müdürlüğünde 14/01/2013; yetkili icra müdürlüğünde ise ——— tarihinde (ödeme emri tarihi) başlatıldığı, işbu dosyada dava tarihinin ise —– olduğu, takip tarihi ile ödeme tarihi arasında bir yıldan fazla süre geçtiği, TBK 157/2. Maddesi uyarınca zamanaşımı, icra takibiyle kesilmiş ise, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı, somut icra takibinde davacı alacaklının en son işleminin takip talebini icra müdürlüğüne vermek olduğu her ne kadar icra dosyasının yetkisizlik kararı ile yetkili İstanbul Anadolu icra müdürlüğüne gelmesi sebebiyle ayrı bir takip talebi yok ise de alacağın takibine ilişkin son işlemin ödeme emri tarihi olduğu kabul edilse dahi Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin ————-Sayılı ve 01/11/2017 tarihli ————-Sayılı kararlarında belirtildiği üzere takip ve dava tarihi arasında CMR 32 maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu, dosya kapsamı itibari ile davalının bilerek kötü hareketi veya böyle kabul edilebilecek kusurunun davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından davalının süresi içerisinde zamanaşımı defiinde bulunduğu gözetildiğinde takip ve dava konusu alacağın, CMR’nin 32, TBK’nın 157. Maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğradığı kanaatine varılarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Karar harcı 44,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 25,20-TL harcın mahsubu ile artan 19,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulüne anlatıldı.