Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/821 E. 2020/595 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/277 Esas
KARAR NO: 2020/711
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2013
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —-tarihli dava dilekçesinde özetle, davacının———–no.lu vadeli mevduat hesabının ve ———- no.lu vadesiz mevduat hesaplarının bulunduğunu, davacının —— davacıya ait olan nüfus cüzdanı ve banka hesap cüzdanını ele geçirdiğini, sahte imzalar ve kendine ait olmayan bu belgelerle sahtecilik ve dolandırıcılık yolları ile kendine ait olmayan bu hesabın vadesini de bozdurarak —- tarihlerinde davalı bankanın —- giderek mevduat hesabının tümünü çektiğini ve boşalttığını, —- tarihinde —- davalı banka nezdindeki—- no.lu vadeli mevduat tamamı olan —– çekmek istediğini, fakat şube kasası bu miktar paranın nakit ödenmesine o an için müsait olmadığından, —–peşin olarak davacı kardeşinin kimliği ve mevduat cüzdanı ve sahte imzalar ile çektiğini, geri kalan—- yine davacıya ait olan aynı bankanın ——–no.lu vadesiz mevduat hesabına yatırdığını, ertesi gün yani —– tarihinde ise —- tekrar giderek yine davacıya ait olan ve bir gün önce bu hesaba yatırdığı —————— numaralı dekontları ile davacının kimliği ve davacının hesap cüzdanı ve sahte imza ile çektiğini, para çekme işlemleri sırasında davalı bankanın görevli memurlarınca gerekli güvenlik soruşturması yapılmadığı gibi sunulan hüviyet cüzdanındaki resim ile 3.şahıs arasındaki gerekli fotoğraf incelemesi ile bankadaki imza örnekleri ile atılan imzalar arasındaki kıyas incelemeleri özenli, düzgün ve de dikkatli yapılmadığından davacının tüm parasının bu şahsa haksız ve hukuka aykırı olarak ödenmiş olduğunu ve davacının bu hususta çok mağdur edildiğini, gerek bankanın sorumluları gerekse banka hesap cüzdanını ve hüviyet cüzdanını ele geçirip sahte imzalar ve sahte belgeler ile bankadan hesabı çeken davacının ablası —— sorumluların cezalandırılması için suç duyurusunda bulunulduğunu ve halen bu soruşturmanın—— soruşturma dosyası ile devam ettiğini, soruşturma dosyasında ifade veren davalı bankanın ilgili şubesindeki banka memurları tarafından olayın doğrulandığını, davacı—– mevduat hesaplarından ödemede bulunmuş olduklarını kabullendiklerini, mevduat hesaplarından haksız olarak başkasına ödenen toplam —— para davacıya halen ödenmediğinden davacının mağduriyetinin giderilmesi için özen yükümüne aykırı davranan sorumlu bankaya karşı iş bu davayı açmak zaruretinin doğduğunu beyanla, bu ödenen meblağa ek olarak ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA: Davalı banka vekili —– tarihli cevap dilekçesinde özetle, haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkili bankanın —- müşterisi olduğunu, davacının müvekkil banka ile imzalamış olduğu ——- istinaden davacı —- adına müvekkili bankanın ——- no.lu vadeli TL. hesap ile aynı zamanda————— hesabı açıldığını, davacının hesap cüzdanı ve nüfus cüzdanının —— tarafından ele geçirildiğini belirterek davaya konu edilen para çekme işlemlerinin yapıldığını beyan ettiğini, dolayısıyla davacının korumakla yükümlü olduğu kimlik bilgisi ve hesap bilgilerini muhafaza etmekte kusurlu davranarak, davaya konu uyuşmazlığın doğmasına sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, davacı hesabından yapılan para çekme işlemlerini davacının ablasının yaptığı davacının da kabulünde olduğundan, huzurdaki—- davacının talebinin muhatabının da dava dışı olan —– gerektiğini, bu nedenle de iş bu davanın salt müvekkili bankaya karşı açılmış olmasının hatalı olduğunu ve husumet itirazında bulunduğunu, davanın dava dışı ——ihbarı gerektiğini, davacının kendi kusuru ile dava konusu ihtilafın doğmasına sebebiyet verdiğini, davacının ablası tarafından hesaplarından para çekme işlemi gerçekleştirilirken müvekkili bankanın gerekli incelemeleri yapmayarak kendisini mağdur ettiğini iddia etmiş olsa da işbu hususun tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, zira müvekkili bankanın kendisine ibraz edilen resmi belgeye göre işlem yaptığını ve gerekli kontrolleri de yaparak üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, ibraz edilen kimlik bilgileri ile banka sisteminde yer alan davacıya ait bilgilerin karşılaştırıldığını, ayrıca sorulması gereken güvenlik soruları sorularak gerekli kontrollerin yapıldığını ve neticede dekonta atılan imza ile banka sistemindeki imzanın da uyumlu olması üzere ödeme yapıldığını, müvekkili bankanın üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, dolayısıyla huzurdaki davada müvekkil bankaya atfı kabil kusur bulunmadığından davacının kimliğini ve hesap bilgilerini yeterince koruyamamış olmasının sorumluluğunun müvekkili bankaya yüklenemeyeceğini, kaldı ki dava dışı——– no.lu soruşturma dosyasına verilen ifadede kimlik belgesi ile hesap cüzdanının bizzat davacı tarafından kendisine verilerek para çekme işlemini gerçekleştirdiği beyan edildiğini, işbu ifadeden de anlaşılacağı üzere davacının bilerek ve isteyerek dava konusu ihtilafın doğmasına neden olduğunu, bu nedenle de kendi kusuru ile zararın oluşmasına sebebiyet veren davacının işbu zarara katlanmak durumunda bulunduğunu, davalının bankaca yapılan tüm işlemler sırasında öncelikle gelen kişinin belirtmiş olduğu hesap numarasının kontrol edilmesi ve doğru olması üzerine davalı banka sisteminde yer alan adres, telefon, anne kızlık soyadı bilgilerini gelen kişiden sormak suretiyle doğrulattığını, tüm bu bilgilere doğru cevap verilmesi üzerine de davalı banka yetkililerinin ibraz edilen kimlikte yer alan bilgileri banka sisteminde karşılaştırdığını,—— adresinden kimlik bilgilerini kontrol ettiğini ve ibraz edilen kimliği mor ışık altında inceleyerek kimlikte herhangi bir kazıntı, oynama ve sahteliğinden şüphe edilecek bir husus görmemesine ve de dekonta atılan imza ile banka sisteminde yer alan imzanın da uyuşuyor olması gözetilerek dava konusu işlemlerin gerçekleştirildiğini, davalı bankanın bankacılık uygulamalarına ve mevzuata uygun hareket ederek kendisine ibraz edilen gerçek kimlik üzerinde tüm kontrolleri gerçekleştirerek üzerine düşen tüm özen ve dikkati gösterdiğini, bu nedenle de davalı bankaya karşı ileri sürülen iddiaların haksız ve gerçeğe aykırı olduğunu ve Mahkemece itibar edilmemesi gerektiğini, davaya konu edilen işlemler yönünden müvekkili banka üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş iken davacı yan kimliğini ve hesap bilgilerini muhafaza etmekte yeterli özeni göstermediğini veya bilerek ve isteyerek kendisi bu bilgileri ablasına verdiğini, bu durumda dava konusu olayın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunduğunun sabit olduğunu beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davalı bankada davacıya ait bulunan hesaptaki paranın bir kısmının dava dışı … tarafından çekildiği, bir kısmının ise yine davacıya ait başka bir hesaba aktarıldığı, davacının bu işlemlerden davalının kusuru olduğu iddiası ile çekilen miktarın ödenmesine ilişkin alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, icra dosyası mahkememiz dosyası içine alınmıştır.
—– sayılı dava dosyasının —– üzerinden mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşıldı.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bir ———bilirkişi heyeti tarafından inceleme yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan —- tarihli raporda özetle; davalı bankanın, davacının mevduat hesabından parayı çeken —–gerçek hesap sahibi olmadığını tespit edememesinin davalı bankanın kusurlu bir davranışını ve sözleşmeye aykırılığını oluşturduğu, ancak dosyaya intikal eden takdiri mahiyetteki deliller ve nüfus cüzdanının ve banka hesap defterinin failin eline nasıl geçtiğine ilişkin davacının çelişkili beyanları karşısında illiyet bağını tamamen koparan olgunun (davacının ağır kusurunun) varlığının kabulünün mahkeme takdirinde bulunduğu, mahkemenin illiyet bağını benimsemesi ve davacının tazmini gereken bir zarara uğradığını kabul etmesi halinde, davacının zararın oluşumunda müterafık kusurlu olduğu, müterafık kusur oranının % 50 olarak tespitinin somut olay adaletine uyduğu, ancak oranın nihai olarak tespitinin de mahkemenin takdirinde bulunduğu kanaatine ulaşıldığına dair rapor tanzim edilmiş olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından ——tarihli dilekçe ile rapora karşı itirazlarıyla ek rapor alınmasını talep etmiş olduğu görülmüştür.
Taraf vekillerin rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda dosyanın aynı bilirkişi heyetine ek rapor alınmak üzere tevdi edilmiş olduğu, alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı—–meyilli bir kişiliği olan şüpheli —– suça meyilli bir kişiliği olduğunu herkesçe bilindiğini beyan ettiği, böyle bir kişi ile bir süre birlikte ikamet eden davacı, nüfus cüzdanı ve banka hesap cüzdanını gerektiği şekilde muhafaza edemediği, bunların Sanık —– eline geçmesi nedeniyle kendisinin uğradığı zararın oluşumundan müterafik kusurlu olduğu, davacı huzurdaki davada davalı bankanın kusurlu fiiller ile sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürdüğü, davalı Bankanın imzanın sahteliğini doğru bir şekilde tespit edememesi, —- ait mevduat üzerinde tasarrufta bulunmak isteyenin —- anlayamaması, mevduatı hesap sahibine öderken kimliği araştırmak ve doğru bir şekilde saptamakla yükümlü olmasına rağmen saptayamaması, yükümlerin ihlali davalı Bankaya birer kusur olarak atfedilmekte olup mütefarik kusurlu olduğu, kusur oranlarının somut olay adeletine uyduğu, ancak nihai takdirin mahkemede olduğuna dair rapor sunulmuş olduğu görülmüştür.
—– soruşturma sayılı hazırlık dosyası ve——-sayılı ilamının incelenmesinde;—-katılan olan kardeşi —ele geçirdiği kimliği ile kardeşinin hesabının bulunduğu———- gidip vadeli hesapta bulunan —- parasını sorulan güvenlik sorularına cevap verdikten sonra vadesiz hesaba aktarıp —– çektiği, ertesi gün bankaya tekrar gelip geri kalan miktarı da bankadan alıp çıktığı olayda; dosya kapsamında bulunan banka dekont aslı, güvenlik kamera kayıtları, katılan ve tanıkların beyanı, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı Bankanın Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık ve Kamu Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık suçunu işlediği sabit olduğu anlaşılmakla cezalandırılması yoluna gidilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu toplanan deliller, soruşturma ve kovuşturma dosyası kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının kardeşi ihbar olunan —- davacıya ait kimlik ve banka hesap cüzdanını kullanarak davacının aynı bankanın farklı şubelerinde bulunan hesaplarından toplam—- parayı çektiği; ceza davasında mahkemenin —-tarihli celsesinde sanık ve katılanın da hazır olduğu celsede mahkemece yapılan gözlemde sanık ile katılanın kardeş olmalarına rağmen birbirlerine benzemedikleri, kilo, ten rengi ve görünümleri itibariyle farklı oldukları, kimlikteki kadının baş örtülü olduğu bankaya para çekmeye gelen şahsın ise saçı açık olduğunun banka çalışanı tanıklarca da beyan edildiği, davalı bankanın alınan imza ile müşterisinin banka nezdindeki imzasını karşılaştırmayarak, imza farklılığına ilişkin gerekli kontrolü yapmayarak, bankacılık mevzuatı ile dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak zarara sebebiyet verdiği, her ne kadar mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında oluşan durumda davacının sorumluluğunun da olabileceği belirtilmiş ise de mahkememizce Türk aile yapısı gözönüne alındığında akrabalık ilişkisi içerisinde ve aynı evde bulunan kişinin çantasında bulundurduğu belgelerin kötü niyetle abla/kardeşi tarafından ele geçirilerek kullanılmasının düşünülmesinin ve her durumda temkinli olmasının olağan olmadığı değerlendirilerek —– davacının kusuru bulunmadığı vicdani kanaatiyle davanın tam kabulüne karar verilerek, —— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KABULÜ İLE,
—— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar harcı 1.269,28-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 317,35-TL harcın mahsubu ile bakiye 951,93-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 317,35-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 24,30-TL başlangıçta alınan harç,173,00 TL tebligat ve müzekkere gideri ve 1.400,00-TL bilirkişi rapor ve ek rapor ücreti olmak üzere toplam 1.597,30-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde —- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..10/11/2020