Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/797 E. 2022/841 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/797 Esas
KARAR NO:2022/841

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senedine Dayalı İcra Takibinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/09/2014
KARAR TARİHİ:18/10/2022
Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kambiyo Senedine Dayalı İcra Takibinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davalılardan —Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine kambiyo icra takibi yaptığını, bu icra takibinden müvekkilinin resmi olarak haberdar olmadığını, dosyada adresi olarak gösterilen —adresinde hiç bir zaman oturmadığını, müvekkiline gönderilen tebligatlarda tebligatın arkasına yazılan şerhlerde taşındı ibaresi var ise de müvekkilinin hiç bir zaman bu adreste oturmadığını, nüfus kayıtlarında müvekkilinin bu adresi gözüktüğünden tebligat yasasının ilgili maddesi gereğince tebligat yapıldığını ancak bu tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkilinin — kayıtlarına bakarken rastlantı sonucu—-Esas sayılı dosyasını görünce —gidip icra dosyasını incelediğinde — isimli şahsa daha önce aralarındaki güven ilişkisinden dolayı verdiği imzası kendisine ait olan ve miktarı tarihi imza dışındaki senet metninde bulunan tüm ibarelerin muhtemelen —- tarafından doldurulan vade tarihi 25/12/2011 200,00 TL bedelli 03/11/2011 düzenleme tarihli bononun icraya konulduğunu öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin güvendiği ve tanışıklığı bulunan — aradığını,—-“merak etme, karışık bazı işler oldu, ben senedi alacağım sana iade edeceğim” demesi üzerine hukuki bilgisi de yetersiz olan müvekkilinin —- duyduğu güvenden dolayı davalı —- bu icra işini çözeceğini varsayarak bir girişimde bulunmadığını, daha sonra da —– telefonla ulaşamayınca ve müvekkilinin telefonlarına çıkmayınca icra dosyasını incelediğinde dosyadan satış günü alındığını, birinci satışın 03/01/2014 günü saat 10.00-10.10 arası 2.satış gününün de 29/01/2014 tarihinde yine aynı saatlerde olduğunu öğrendiğini, davalılardan —- tarafından borcu bulunmadığı halde kendisinin boş verdiği senedi hukuka aykırı olarak doldurarak dolandırıldığını anladığını, imza dışındaki senet metnindeki yazıların hepsinin müvekkilinin el yazısı ürünü olmadığını, davalılar tarafından doldurulduğunu, davalı —- senet metninde sanki müvekkiline bir mal vermiş mala karşılık da 200,00 TL senet almış gibi gözüktüğünü, verilen malın ne olduğunun isticvap davetiyesiyle —- sorulmasını talep ettiklerini, çünkü senedin karşılıksız bir senet olduğunu, güvene dayandığını, —ile müvekkilinin ekonomik ve sosyal ilişkileri açısından—- müvekkiline 200,000 TL mal vermesinin hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, bu hususun açığa çıkarılmasının da senedin karşılıksız olduğunu göstereceğini, müvekkilinin —- Esas sayılı dosyasıyla eşinin kendisine açtığı boşanma davasında tanıdığı avukatı bulunmadığı için davalı —- avukat tutma hususunda kendisine yardımcı olacağını belirtmesi üzerine —öneresiyle —-isimli şahsı avukat olarak tuttuğunu, bu avukatı boşanma ile bağlantılı—-Esas sayılı mal paylaşım davasında vekili bulunan Avukat—-aynı zamanda aleyhine yapılan davaya konu icra takibindeki alacaklı gözüken diğer davalı —-de avukatı olduğunu öğrendiğini davalı —- ve avukatı tarafından kandırıldığını, aleyhine bu takibin yapıldığını öğrendiğini, Avukat — aleyhine de—-suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkili aleyhine yapılan bu usulsüz takibi kurcaladıkça avukatın dosyadan çekildiğini, dosya alacaklısı —-yevmiye nolu 27/02/2013 tarihli temliknamesi ile dosya alacağını davalı—- isimli şahsa temlik ettiğinin anlaşıldığını, İcra İflas yasasına göre borçlunun dosyanın temlik edildiği hususunu müvekkiline tebliğ edilmesi gerekirken dosyanın temlik edildiğinin de müvekkiline tebliğ edilmediğini, dosya içerisinde bulunan temlikname ve avukat vekaletnamelerinden anlaşıldığı kadarıyla—-kızı olduğunu,—-üçünün de—-olup müvekkili aleyhine usul açısından hukuki gözüken fakat esasen müvekkilinin hukuki bilgisizliğinden faydalanarak dolandırmak istediğini onların bilgisi dahilinde olup müvekkilinin tek malvarlığı olan davaya konu dosyada satışı istenilen taşınmaza göz konulduğunu, neticede de taşınmazı satarak haksız kazanç peşinde olduklarının anlaşıldığını belirterek, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, haksız işlemden dolayı asıl alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere davalılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı—- cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin icra dosyasını temlik aldığını ve icra satış işlemlerine devam ettiğini, temlikin borçlunun rızasının aranmadığı bir işlem olduğunu, borçlunun borcunu ödemediğini, önceki alacaklıya da herhangi bir ödeme olmadığını, borçlunun mahkemeden tevdi yeri istemediğini, icra dosyası incelendiğinde herhangi bir usul ya da hukuka aykırılık olmadığını, davacının davasında anlattığı vakıaların müvekkiliyle ilgi ve alakası olmadığını, davacının davasında anlattığı vakıaların müvekkiliyle ilgi ve alakasının olmadığını, müvekkilinin yasal alacağını tahsil etmek istediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı—-cevap dilekçesinde özetle: Davacıya senet bedeli miktarınca borç verdiğini, kendisini tanıdığı için kendisine güvendiğini ve iş bu senet mukabilinde kendisine 200.000,00 TL borç para verdiğini, ödeyeceğini düşündüğünü ancak hiçbir ödeme olmadığını, maddi olarak çok sıkıştığını, bu nedenle senedi —- verdiğini ve ondan senet bedeli miktarınca borç aldığını, davacıdan senedi alırken, davacının miktarını doldurduğunu ve imzaladığını, kalan kısımları aynı anda kendisinin doldurduğunu, davacının da bunu kabul ettiğini, yani senedin kendisinden boş bir şekilde alınmış olmadığını, davacının bu konuda yalan söylediğini, kendisinin davacıya iş bu senet bedeli miktarınca mal verdiği iddialarının da doğru olmadığını, kendisinin davacıya nakit olarak bu parayı verdiğini, senet metninde de nakden verildiğinin yazılı olduğunu, zaten iş bu davada kendisinin mahkemeye isticvabının gerekli olmadığını, zira iş bu davada kendisinin davalı sıfatı ile bulunduğunu, davacının ödemediği iş bu senet nedeniyle kendisinin de icra dosyasında borçlu olduğunu, kendisinin mağdur olduğunu,—– karşı da mahçup olduğunu, davacının aleyhinde belirtiği beyanları kabul etmesinin mümkün olmadığını, davacının, dava dilekçesi ile tarafına hakaret ettiğini, tarafına dolandırıcılık suçlamasında bulunduğunu, iftiralar attığını, davacının bu iddiaları karşısında, kendisi hakkında yasal yollara müracaat edeceğini belirterek, davacının davasının reddi ile talep edilen alacağın % 15′ inden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—- cevap ve beyan dilekçesinde özetle; Dava konusu—-sayılı dosyasıyla kendi adına icra takibi yapıldığını, icraya konu senedin davalı — tarafından ciro edildiğini, arkasını da kendisinin ciro ederek takip yaptığının anlaşıldığını, senet fotokopisini incelediğinde senedin arkasında kendisine ait gözüken cirodaki imzanın kendisine ait olmadığını gördüğünü, böyle bir senet görmediğini, böyle bir senedi de ciro etmediğini, bu hususta cironun kendisine ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasını ve bilirkişi incelemesi içinde adresinin bulunduğu —-Adliyesine yazı yazılarak—- Asliye Hukuk mahkemesi aracılığıyla imza örneklerimin alınmasını talep ettiğini, dosyada alacaklı gözüken —dosyayı temlik ettiğinin doğru olmadığını, bu davadan sonra dosyayı incelerken— 19.03.2013 tarih —yevmiye numaralı—-isimli şahsa vekalet verdiğini, bu vekalete dayanarak da —- 27.03.2013 tarihli —yevmiye numaralı temliknamesi ile İcra dosyasını —isimli şahsa temlik ettiğini öğrenmiş bulunduğunu, bu temliklerin hiç birinde kendi iradesinin bulunmadığını—isimli şahısları tanımadığını hiç bir ticari ve hukuki ilişkisi olmadığını, böyle bir senedi ciro etmediği gibi böyle biri senedin icraya verilmesinde haberinin ve bilgisinin olmadığını, takibin başında avukatı gözüken —- isimli avukata da böyle miktarlı bir takibi yapması konusunda kendisine verdiği bir masraf olmadığını, —- ile tek ilişkisinin dava dilekçesi kendisine geldikten sonra kendisini arayıp bunun ne olduğunu ve kendisinin haberi olmadan nenden böyle bir şey yapıldığını sorduğunu, kendisini şikayet edeceğini belirttiğini, kendisinin istediği yere şikayet edebilirsin dediğini, bu dosyadaki tüm bilgisinin bundan ibaret olduğunu, davalı —– ile tanışıklığının olduğunu, aynı köylü olduklarını, geçmişte 2006 yılında ticaretle uğraştığını, o tarih itibariyle kendisine 65.000 TL borç para verdiğini, kendisinin sonra battığını, borcunu da ödemediğini, alacakları olduğunu, alacağını da ödeyebilmek için kendisi adına icraya koyamadığını hacizler gelebileceğini belirterek kendisinden yukarıda belirttiği— vekalet vermesini istediğini, kendisinin de alacağını tahsil edilebilmek için beyanlarına güvendiğini, belirttiği şekilde o vekaletleri vermiş bulunduğunu, aralarındaki hemşehrilikten kaynaklanan güven ilişkisini kötüye kullandığını, kendisi yerine davaya konu senedi kendisi ya da birilerine ciro ettiğini, sonra yine iradesi dışında bu dosyayı temlik ettiğini, —- kendisine verdiği güven duygusunu kötüye kullandığını beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle—- esas sayılı) dosyasında davalı —- tarafından davacı hakkında başlatılan kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile icra takibinde davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olup olmadığının tespitine yönelik Menfi Tespit ve istirdat davasıdır.
Taraf arasındaki uyuşmazlığın; davalı—- tarafından davacı aleyhine—- sayılı dosyası ile takip yapıldığı, daha sonra dosya alacağının diğer davalı —- temlik edildiği; davacının, davalı — lehine sadece imzası kendisine ait olan ve aralarındaki güven ilişkisine dayalı olarak senet verdiğini, sendin imza dışındaki tüm kısımlarının o tarihte boş olduğunu—-senetten dolayı herhangi bir borcu olmadığını, senedin diğer kısımlarının doldurulmak suretiyle icraya konulmasını kabul etmediğini iddia ederek borçlu olmadığını tespitini talep ettiği, uyuşmazlığın bu noktalarda toplandığı anlaşılmıştır.—- Esas sayılı dosyası incelendiğinde; dosyanın alacaklısının davalı —– borçlusunun davacı—— olduğu, 200.000,00 TL asıl alacak ve 23.032,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 223.032,00 TL üzerinden 02/08/2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibe esas senedin 05/12/2011 vade, 03/11/2011 keşide tarihli 200.000,00 TL’lik bono olarak belirtildiği, mahkememiz dava dosyasının 16/12/2013 tarihinde 223.032,00 TL üzerinden açıldığı, icra dosyasında davacı üzerine olan taşınmazın satılması nedeniyle davacının davasına istirdat davası olarak devam ettiği; davacının usulsüz tebligattan ötürü takibin kesinleşmediği ve meskeniyet iddiası nedeniyle—- sayılı dosyasında yaptığı şikayet başvurusunun reddi ile takibin devamına karar verildiği; yine davacının taşınmazın satışına esas ihalenin feshi için —- esas sayılı dosyasında açtığı davasının reddedildiği, davanın reddine dair bu kararın —-tarafından onandığı, bu onama kararına yapılan karar düzeltme isteminin aynı dairenin — esas,—- karar sayılı ve 17/02/2015 tarihli red kararı ile kararın kesinleştiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma, toplanan tüm deliller hep birlikte incelendiğinde; davacının davaya konu senetteki imzaya itirazı bulunmadığı, senedin davalı —- güvene dayalı verildiğini iddia ettiği, bono borçlusunun ilk önce bonodaki borç ikrarının sebebini ispat etmesi gerektiği, HMK’nın 201. maddesi gereği bu iddianın tanıkla ispat edilemeyeceği, ancak, senet (kesin delil) ile ispat edilebileceği, bu anlamda davacı tarafça yazılı herhangi bir delil sunulmadığı, savcılık dosyası içerisinde de yazılı bir delil bulunmadığı, bu nedenle yargılamanın geldiği aşama ve yazılı delil sunulmaması dikkate alınarak savcılık dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi yönündeki ara karardan dönüldüğü, yine davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmaması nedeniyle yemin teklifinde bulunulamayacağı, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE
2-Yapılan masrafların davacı uhdesinde bırakılmasına
3-Davalılar tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
4-Davacı tarafından sarf edilen 3.808,95 TL peşin harçtan, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının mahsubu ile, bakiye 3.728,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE
5-Davalı —-kendisini vekille temsil edildğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—-Tarifesine göre belirlenen—- nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine
6-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine
Dair, davacı vekili ile davalı —- vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.