Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/654 E. 2018/1185 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/654 Esas
KARAR NO : 2018/1185

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalının …’nin ortakları iken ortaklığın sonlandırılması yönünde karar aldıklarını, davacının davalının sözleşme ile ortaklığı sonlandırılması yönündeki talebini kabul ettiğini, davacının gerçek iradesinin ortaklığın hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlandırılması olduğu halde davalı tarafından tek taraflı olarak düzenlenmiş, davacının davalıya olan güveninden faydalanarak feshi talep edilen 07.12.2011 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre davacı tarafından davalıya 110.000,00 TL ödendiğini, şirketin hisselerini de davalının belirlediği 3. kişiye bedelsiz olarak devrettiğini, bu aşamadan sonra Üsküdar——–. Noterliğinin 06.11.2012 gün ve ——– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında yapılan sözleşmenin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ve ödenen 110.000,00 TL’nin iadesinin davalıdan talep edildiğini, ancak davalı tarafından keşide edilen Bursa ———– Noterliğinin 16.11.2012 gün ve 40933 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshinin kabul edilmediği ve edimin ifasında bulunulmayacağının bildirildiğini, bu sebeple davanın ikame edildiğini, sözleşmenin hukuka aykırı olduğunu, 01.12.2011 tarihinden itibaren davacının şirketten hiçbir hak veya alacak talep etmeyeceğini, tüm hak ve alacaklarının aldığının belirtildiği halde davacıya hiçbir şekilde hiçbir ödeme yapılmadığını, ayrıca ——– gibi ticari değeri yüksek bir yerde bulunan işletmenin devri durumunda davalının gelirinin olacağını ancak bu bedelin ne olacağı ve davacıya düşecek olan miktar hususunda açıklama yapılmadığını, bu nedenle sözleşmenin davacının gerçek iradesini yansıtmadığını, taraflar arasında imzalanmış olan 07.12.2011 tarihli sözleşmenin feshine, davacı tarafından davalıya ödenen 110.000,00 TL’nin akdin feshi ve edimin iadesinin davalı yana bildirildiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bizzat, şirket borçları ve markanın tükenmesi nedenlerinden dolayı ileri dönemde daha büyük bir sıkıntı ve yük altına girmek istemediğinden özgür iradesi ile ortaklığı sonlandırmak istediğini ve taraflar arasındaki ortaklık ilişkisini de 01.12.2011 tarihi itibariyle sonlandırdığını, davacının bizzat, ortaklık ilişkisinin son bulmasından (bir hafta) sonra, 07.12.2011 tarihinde; ————————— diğer ortağı olan davalı … ile yine kendi özgür irade ve isteği doğrultusunda, ortaklık ilişkisinin sona ermesi sebebi ile tarafların sorumlu olduğu tüm hak ve borçların ne şekilde paylaşılacağı ve ödeneceğine ilişkin mezkur sözleşmeyi akdetmek istediğini, anılan sözleşmeyi kendi hür iradesi ile beyan, kabul ve taahhütte bulunarak imzaladığını, davacının işyerinin kar etmemesi ve tahliye tehlikesi, yeni markanın tutmama endişesini fark edince farklı arayışlara geçerek kendi dükkanını açma iradesini belirttiğini, 30.12.2011 tarihinde sözleşme imzalayarak ——- ile ortak olduğunu, kendi müşterilerini de alarak davalıya yakın bir lokasyonda işyeri açtığını, davacının gerek 19.03.2012 tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarnamesinde gerekse de bu davadaki beyanları ile bila bedel olarak hissesinin devredilmiş olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını davalı ile davacı arasında hiçbir sorun yaşanmadığını, davalı ile davacının ortaklığının davacının kendi isteği nedeniyle sona erdirildiğini, davacının yaklaşık 20 yıldır gerek tek başına gerekse de ortaklı olarak kuaför salonları işlettiğini, dava konusu sözleşmenin hukuken geçersizliğinin istenemeyeceğini, davacının aşırı yararlanma (TBK md.28), yanılma (TBK md.30-31) ve aldatma (TBK. md, 36) olduğu iddiasıyla sözleşmenin iptali talebinin reddi gerekeceğini, sözleşmenin hukuka ve hakkaniyete uygun olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının ayrılma akçesine ilişkin talebinin kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz ve usule aykırı olarak açılmış davanın reddine karar verilmesine, HMK 329 madde gereğince kötü niyetli davacı şirketin dava değerinin %10 oranında vekalet ücretine hükmedilmesine, en yüksek bedelli para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imza edilen sözleşmenin feshi ve sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesine yönelik olarak açılan alacak davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş eksiklik bulunmadığı görülerek usulüne uygun olarak açılan ön inceleme duruşmasında hukuki ihtilaf noktaları belirlenmiş, tahkikat ile birlikte deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca delil olarak bildirilen dava dışı …’ye ait sicil gazetesi örneği, —- Kurumu, — Dairesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, dava dışı şirketin yine dava dışı —- ——. ile yapmış olduğu franchaise sözleşme sureti yine —- kira sözleşmesi— markasının satışına dair satış ilanı ve gazete örneği, 07/12/2011 tarihli sözleşme sureti, ihtarname suretleri vs. deliller dosya içerisine alınarak incelenmiştir.
Taraflar arasında imza edilen 07/12/2011 tarihli sözleşme incelendiğinde tarafların ortağı ve hissedarı bulundukları …’ndeki ortaklıklarının sözleşmenin imza edilmesiyle birlikte sona erdiğini, sona erme ile birlikte davacının şirkette bulunan tüm hak ve hisselerini 10 gün içinde davalıya veya davalının belirleyeceği kişi veya kişilere devir ve temlik edeceğini, karşılığında hiç bir bedel talep etmeyeceğini, davalının —- hiçbir alacağının kalmadığını, kullanılan krediler ve sözleşme tarihi itibariyle vergi ve —- borçları ile yapılan masraflar ve çalışanların ihbar ve kıdem tazminatlarına ilişkin borç tutarlarının belirlendiği, sözleşmede belirlenen hak ve alacaklar yönünden davacı tarafından davalıya 110.000,00-TL ödenmesiyle sözleşmede yazılı hak ve alacaklarının tümü yönünden gayri kabili rücu ile ibra ettiklerini kabul ettiklerini ve davacının 2011 Kasım ayı için —- şirketinden hiç bir hak ve alacağı olmadığı konusunda mutabık kaldıkları yönünde anlaşma yaptıkları anlaşılmıştır.
Davacı tarafından —–. ve davalı … aleyhine Kadıköy—-. Noterliği’nin 19/03/2012 tarih ve 9934 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşme kapsamında ödenen bedelin sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca davalının vergi borçlarını ödemek için kullanacağını, dolayısıyla borçların ödenip ödenmediği ile ilgili makbuzların tarafına gönderilmesinin yine sözleşmenin 9. Maddesine göre şirkete ait demirbaşlar vs. eşyaların satışından elde edilecek gelirin sözleşme tarafları arasında paylaşılacağının belirlendiği ama buna ilişkin her hangi bir bildirim yapılmadığı belirtilerek 3 gün içerisinde ihtar gereğinin yerine getirilmemesi halinde yasal yollara başvuracağı ihtar edilmiş; davalı … tarafından davacı aleyhine keşide edilen Kadıköy —–. Noterliği’nin 18/09/2012 tarih ve — yevmiye numaralı ihtarnamesinde ise sözleşme kapsamında oluşan borçlar sebebiyle davacının 1/2 oranında sorumlu olduğunu kabul ettiği, sözleşmenin 6. Maddesi kapsamında belirlenen çalışan —— tarafından şirket aleyhine açılan iş davasında verilen kararın icra takibine konu edilmesi sebebiyle söz konusu borçtan davacının da yarı oranda sorumlu olduğu belirtilerek 20.750,00-TL’nin 7 gün içerisinde belirtilen hesaba ödenmesi ve yine başkaca icra takipleri olması halinde buna ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş; yine davacı tarafından işbu ihtarnameye cevaben Üsküdar——–. Noterliği’nin 06/11/2012 tarih ve 34955 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yanıt verilmiş aynı tarihte keşide edilen —– yevmiye numaralı ihtarname ile de sözleşme ile bağlı kalınmadığı ve sözleşme kapsamında ödenmiş olan 110.000,00-TL’nin iadesini talep ettiği görülmüştür.
Taraf iddia ve savunmalarının teknik incelemeyi gerektirmesi sebebiyle dosya belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında taraf iddia ve savunmalarının tartışılması ve karşılanması amacıyla rapor tanzimi için Mali Müşavir … ile Hukukçu bilirkişi——– oluşan heyete tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişiler tarafınıdan sunulan 19/09/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda davacının sözleşmenin feshi temelindeki iddia ve talebinin gabin hukuki sebebinde incelenebileceği, mevcut durum itibariyle olayda gabinin objektif ve sübjektif unsurlarının gerçekleştiğine ilişkin tespit yapılmadığı belirtilmiş taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları kapsamında dosya eksiklikler giderildikten sonra heyete işletme mühendisi ——- lisanslı değerlendirme uzmanı bilirkişi —- eklenmek suretiyle aynı heyetten ek rapor alınmış heyet tarafından sunulan 29/01/2016 tarihli ek raporda sunulan demirbaş listesi ve sonrasında işletmenin aktif değerleri yönünden menkul mallarının değeri ve peştemaliye değeri konusunda tespitler yapıldıktan sonra bunun öz varlığa ve ortaklarının paylarına yansıması hususundaki tespitlerde dikkate alınarak kök raporda daha önce bildirilen kanaatin değişmediği ve somut olayda gabinin objektif ve sübjektif unsurlarının bulunmadığı kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilinin işbu rapora itirazları kapsamında dosya bu kez farklı bilirkişilerden oluşan heyete tevdi edilerek aynı hususlarda rapor alınmış bilirkişiler işletme uzmanı——- oluşan heyet tarafından sunulan 19/09/2016 tarihli raporda sözleşmede davacının esaslı hataya uğradığından söz edilemeyeceği, gerçekte üstlenmek istenilen haktan önemli ölçüde fazla miktarda bir edim için iradesini açıkladığının kabulünün şirketteki ortaklık süresi, ortaklık payı ve konumu itibariyle dürüstlük kuralına göre mümkün bulunmadığı, dolayısıyla iptali/ fesih iade talebinin kabule şayan olmadığını yönünde kanaat bildirilmiş işbu rapora davacı vekilinin itiraz etmesi ve rapor içeriklerinde hukuki sebep olarak red gerekçesinin farklı hukuki müesseselere dayandırılması sebebiyle davacı vekiline dayandığı hukuki sebebi belirtmesi için süre verilmiş davacı vekili sunmuş olduğu tarihsiz dilekçesinde sözleşmenin müvekkilinin deneyimsizliğinden, bilgisizliğinden ve düşüncesizliğinden yararlanılarak objektif edimler arasında açık orantısızlık oluşturmak ve sübjektif şartlar kapsamında ise zarar görenin zor durumda kalmasından faydalanılarak imza edildiği, belirtmesi sebebiyle dosya bu beyana ilişkin olarak ek rapor tanzimi için aynı heyete tevdi edilmiş, heyet tarafından sunulan 10/12/2017 tarihli ek raporda davacı tarafından TBK’nın 28. maddesinde düzenlenen aşırı yararlanmaya dayanılmış olması da gözetilerek kök raporda belirtilen sonuç ve kanaati değiştirecek bir husus olmadığı yönünde kanaat bildirilmiş dosyaya sunulan tüm raporlar HMK 282 maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık imza edilen 07/12/2011 tarihli sözleşmenin hukuka aykırı olup olmadığı, davacı aleyhine aşırı yararlanma oluşturup oluşturulmadığı, sözleşmenin feshinin ve ödenen bedelin iadesinin istenip istenilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda taraflar arasında ——– ortaklığın sona ermesi, davacı tarafından sahip olunan hisselerin davalıya devredilmesi ve bu sona erme sebebiyle şirketin borçların tasfiyesi karşılığında 110.000,00-TL bedelin davacı tarafından davalıya ödenmesi hususu konusunda 07/11/2012 tarihli sözleşmenin kurulduğu, T.T.K. 595 maddesi hükmünce limited şirket hisse devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olarak yapılması ve noterde onaylanması gerektiği, ancak dosya kapsamı itibariyle taraflarca bu hususta bir delilin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla hisse devrine ilişkin hükümler açısından sözleşmenin geçersiz olduğu, ancak diğer hususlar kapsamında tarafların dayandıkları hukuki sebeplerde dikkate alınarak dava konusu edilen talepler konusunda sözleşmenin ayakta olduğu, sözleşmede borçlara karşılık yapılacağı kararlaştırılan ödeme edimin davacının yerine getirdiği, bu hususun uyuşmazlık konusu olmadığı ancak davalı tarafından sözleşme ile istenen edimlerin yerine getirilmediği iddiasıyla birlikte ortaklığın sona ermesine yönelik sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, davacının dilekçesinde hem hataya hemde aşırı yararlanama hukuki müesseselerine dayanılmışsa da iddiaların aşırı yararlanma temeline dayandığı, bu yönde sunduğu beyan dilekçesinde de sözleşmenin kurulması aşamasında objektif ve sübjektif aşırı orantısızlık bulunduğunu ve bunun müvekkilinin tecrübesizliğine ve deneyimsizliğinden faydalanılarak gerçekleştiğini belirttiği, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında işletmenin aktifleri ve pasifleri yönünden yapılan değerlendirmede imza edilen sözleşme ile borç tutarının 336.324,39-TL olarak belirlendiği, davacının % 40 hissesini sözleşmeye göre bila bedel kaydıyla davalıya devretmesi ve vergi borçlarına ödenmesine karşılık olarak 110.000,00-TL ödemesinin kararlaştırılmış olması karşısında dava dışı şirketin mali tabloları üzerinde yapılan incelemede 31/12/2010 tarihinde 235.794,47-TL, sözleşme tarihinden sonraki ilk yıl sonu olan 31/12/2011 tarihinde ise 225.504,58-TL borçluluk durumunun tespit edildiği, sözleşmede belirlenen borç tutarıyla kayıtlar kapsamında tespit edilen borç tutarı kapsamında yaklaşık 110.000,00-TL farklılık bulunduğu, diğer yandan dava dışı şirketin öz kaynaklarının artıda olduğu ve şirket borçlarını karşıladığı, sözleşmede en yüksek borç kalemi olarak gösterilen vergi borçları yönünden ——-Vergi Dairesi Müdürlüğünün 15/11/2013 tarihli cevabi yazısında dava dışı ———– 2011 ve 2012 yılları arsında borcunun bulunmadığı, 2013 yılına ait vadesi geçmiş 33.705,64-TL borcunun bulunduğu, bu kapsamda dosya kapsamı itibariyle sunulan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda sözleşmede belirlenen şartların hata veya gabin hukuki müesseseleri temelinde davacıya sözleşmenin feshi ve dolayısıyla ödenen bedelin iadesini talep etme hakkı doğurmayacağı kanaatine varılmakla davanın reddine, bunun yanında cevap dilekçesi ile davalı tarafından HMK 329. Maddesi hükümleri uygulanması istenilmiş ise de talebin yasal koşulları oluşmadığı değerlendirilerek bu talebin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın davacı hakkında HMK 329 maddesinin uygulanması yönündeki isteminin şartları bulunmaması sebebiyle reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 35,90-TL’nin peşin olarak yatırılan 1.633,50-TL’den mahsubu ile 1.597,60-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen 1.850,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—- uyarınca 11.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.