Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/544 E. 2020/58 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/544 Esas
KARAR NO : 2020/58
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 24/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili davalılar—————- aleyhine verdiği dava dilekçesi ile; davalı şirketin turizm organizasyonları yapan bir tur şirketi olduğunu, müvekkili şirket ile davalılardan ——- arasında yurtdışı gezisi için ——– yapıldığını, müvekkili ile davalı ———-arasında yapılan sözleşmeye göre, davalı şirketi, müvekkili şirketin belli sayıdaki personelini yurtdışı gezisine götüreceği, bunun karşılığında davalı şirkete ——— ödeneceğinin, ödemenin hizmet verildikten sonra yapılacak olması sebebiyle, davalı şirketin——– bedelli teminat çeki istemesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından teminat çeklerinin verildiğini, ancak davalı ———— işlerinin kötü giderek battığını, davalı şirketin batması nedeniyle müvekkiliyle yapılan anlaşma gereği gezi hizmetini yerine getiremediğini, edim yerine getirilmeyince zaten teminat amaçlı verilen çeklerin aynı zamanda bedelsiz kaldığını, çeklerin iadesi için davalı şirket yetkilileriyle defalarca görüşülmesine rağmen çeklerin iade edilmediğini, kambiyo hukuku bakımından; teminat senetleri ve çeklerinin, kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla takibe konulamayacağını, çeklerin iadesi için davalı şirketle görüşmeler devam ederken, davalı şirketin bu çeklerden ——– ait olan — tarih, ———- bedelli çeki ———– yine——- ait olan — tarih, — no.lu, ——-TL bedelli çeki de————- temlik ettiğinin öğrenildiğini, ——- kuruluş amacının, riskli alacakları, alacak miktarından daha düşük bedelle satın alarak, alacağın temliki hükümlerine göre asıl borçludan borcu kendi adlarına tahsil etmek olduğunu, bu nedenle, alacak temlik alındığında, asıl sözleşmenin taraflarına göre 3. kişi durumunda olmayıp, bizzat alacaklının yerine geçtiğini, dolayısıyla alacaklının bütün haklarına sahip olduğu gibi, alacaklıya karşı ileri sürülebilen def’ilerin ———– karşı da ileri sürülebileceğini, dilekçe ekinde sunulu Yargıtay kararlarında da bu hususun açıkça belirtildiğini, factoring şirketince temlik alınan alacaklar kambiyo senedine dayansa dahi, bu alacağın kaynağının araştırılıp bunun bir mal veya hizmet karşılığında alınıp alınmadığının sorgulanmak zorunda olduğunu, bunun da asıl alacağın fatura ve benzeri belgelerle desteklenip desteklenmediğinin kontrol edilerek yapılması gerektiğini, ————– kuruluş ve faaliyet esasları hakkındaki yönetmeliğin 22/2 maddesinde bu hususun açıkça belirtildiğini, bu yönetmeliğe göre —— belgeyle desteklenmemiş olan alacakları satın alamayacakları ve tahsilini üstlenemeyeceklerini, bu çekleri takibe koyma yetkilerinin dahi bulunmadığını beyanla, icra takibine henüz konulmamış olan—— ait —— tarih, —— no’.lu ve —— TL bedelli,—– tarih, —— no.lu ve ——-TL bedelli çeklerle ilgili olarak, çeklerin ödenmemesi ve icraya konu edilmemesi yönünde tedbir konulmasına, bu çeklerin bedelleri tutarı olan————borçlu olmadıklarının, çeklerin bedelsiz olduğunun tespitine ve çeklerin iptaline karar verilmesini, çeklerin takibe konulması durumunda alacağın %40’ı oranındaki tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalılardan ————- tarihli davaya cevap dilekçesinde; davacı tarafın açtığı dava ve tedbir talebinde, müvekkilin alacağının tahsilini engellemeye ve geciktirmeye çalışıp, kötü niyetli olduğunu, mahkemece verilen tedbir kararı neticesinde müvekkilin uğrayacağı zararın %15 teminatla giderilmesinin mümkün olmadığını, ——————— Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 22/2 hükmüne uygun olarak, kambiyo senedine bağlı olsa bile fatura ile tevsik ederek temlik alabileceklerini, müvekkili şirketin, —– ile yaptığı ————- dayanarak temlik aldığı alacağı tahsil etmesinde hukuki bir engel bulunmadığını, zira davacı ile ——— arasındaki sözleşmenin davacıyı bağlamadığını, davacı tarafın dilekçesinde bahsettiği ve borçlunun temlik edene karşı ileri sürdüğü tüm defi ve itirazları ——- karşı ileri sürebileceği yönündeki ———— sayılı kararının —– tarihinde mülga olmuş 22148 sayılı ——- —- Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 1. ve 8. maddesine göre verilmiş eski bir karar olduğunu, 10.10.2006 tarih ve 26315 sayılı yeni yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra Yargıtay’ın bu yönde verdiği tek bir karar bulunmadığını, çekin sebepten mücerret olup, keşideci ile ciranta arasındaki hukuki ihtilafın müvekkili şirkete karşı ileri sürülmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı —— arasında imzalanan ——– uyarınca davalıya kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödeme aracı olarak da ———- alacaklı olduğu ve davacı tarafça dava konusu edilen çekleri müvekkilinin ciro yolu ile aldığı ve çeklerin yetkili hamili sıfatını kazandığını, çekin dayanağı olan hukuki ihtilafların yetkili hamili bağlamayacağını, beyanla; tedbirin kaldırlmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ———–vekili, ——-tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin, müşterisi olan diğer davalı ———— imzaladığını ve bu sözleşme kapsamında onun alacaklarını temlik alarak tahsilini üstlendiğini, aynı sözleşme kapsamında alacaklarına karşılık ödünç (kredi) kullandırdığını, bu sözleşmede müvekkilinin alacağı garanti etmediği, huzurdaki dava konusu çekin ödeme aracı olarak verildiği faturanın da müşterinin temlik alınan alacaklarından bir tanesi olduğunu ve kabili rücu olarak temlik alındığını, yani faturadan daha düşük bir bedelle satın alınmadığını, senette yerleşmiş hak ve bu hakkın ihdasına sebep olan işlem arasında illiyet olmadığını, BK 17. maddesinde, sebebi gösterilmeyen borç ikrarının geçerli olduğunun açıkça hükme bağlandığını, tasarruf işlemlerinin ve bu arada kıymetli evrak hukukunu da ilgilendiren alacağın temlikinin mücerret sayılmasından maksadın, tasarruf işlemine veya temlike sebep olan ilişkideki sakatlığın, tasarruf işlemini veya alacağın temlikini geçersiz kılmasının sadece sebepsiz zenginleşmeye yol açması olduğunu, kıymetli evrak hukukunda mücerretlik ilkesi ile ilgili olarak TTK 730/5. maddesi yollaması ile çekler yönünden aynen geçerli olan 599. madde hükümlerinin bulunduğunu, emredici kanun maddesi ve dilekçeye ekli Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere, keşidecinin, lehdara karşı olan şahsi def’ileri müvekkili şirket aleyhine ileri süremeyeceğini, öte yandan çekin görüldüğünde ödenen bir ödeme aracı olup, teminat fonksiyonu olmadığını, TTK 599. maddesinin açık hükmü karşısında müvekkilinin dava konusu çeki alırken davacının zararına hareket ettiği konusunda bir iddia olmadığından, huzurdaki davanın dayanaksız olduğunu, dilekçe ekinde sunulan fatura suretinden anlaşılacağı üzere,——- tarafından müvekkili şirkete temlik edilen faturanın————– açıklamalı bir fatura olduğunu, yani davacının sunduğu tur sözleşmesi ile bir bağlantısı bulunmadığını, dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi bedelsiz olduğu iddia edilen çekin söz konusu ilişkinin ödemesi olduğunu, işlem yapıldığında müvekkil şirket elemanlarınca davacı şirketin arandığı ve söz konusu çekin ödeneceği konusunda şirket yetkilisi —– teyit alındığını, sözleşme tutarının ——- olmasına rağmen ——– çek hakkında huzurdaki davanın açılmış olmasının söz konusu çeklerin başka bir ticari ilişkiye ait ödeme olduğunu gösterdiğini, ayrıca turun gerçekleşmeyeceğinin ——- tarihinde belli olmasına rağmen, davanın —– tarihinde yani ———- iflas erteleme talebinde bulunmasından sonra açılmış olmasının davacının yükümlülüklerinden kurtulmak amacıyla haksız olarak huzurdaki davayı açtığına işaret ettiğini beyanla, öncelikle iyi niyetli 3.kişi konumundaki müvekkil hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, haksız ve dayanaksız olarak huzura gelen davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olan davacının %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İflas İdaresi temsilcisi— ——-cevap dilekçesi ile, dava konusuna ilişkin olarak iflas masasına giren herhangi bir çek alacağının bulunmadığını, açılan davanın yerinde olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile hizmet karşılığı verilen çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, dava dilekçesi ile tensip zabtı davalı tarafa tebliğ edilmiş, usulüne uygun olarak dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmış, taraflarca gösterilen deliller toplandıktan sonra ön inceleme duruşmasında ihtilaf konuları belirlenmek suretiyle tahkikata başlanıp bilirkişi raporu alınmış ve yargılama sonuçlandırılmıştır.
—- Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak bir mali müşavir bilirkişi aracılığıyla davacı şirkete ait —- yılı ticari defter ve dayanakları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, yazılan talimat sonucu bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Sunulan bilirkişi raporu ile; davacı şirket ile davalı ——— arasında ——– tarihli sözleşme ile; davacı şirketin sözleşemede kararlaştırılan personeline moral olmak üzere yurt dışı tur paketi olarak —— ülkelerine gezi hizmetinin planlandığı, davalı tarafça gezi hizmetinin verildiğine delil olarak sunulan faturanın, gezi hizmetinin verileceği ——– tarihleri öncesi olan ——– tarihine ilişkin olup, hizmet verildiğinin delili olamayacağı, davalının sözleşme uyarınca hizmet verdiğini ispat edemediğinden avans olarak verilen çekler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı, davalı————- davalı —–tarafından düzenlenen faturalara istinaden davalı tarafça ibraz edilen davacı çeklerine karşılık yaptıkları, davacı şirketle davalı ——- arasında aktedilen sözleşmeden ———- haberinin olmadığı mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce ayrıca iki kişilik uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış olup, bilirkişi heyeti raporunda: davaya konu çeklerin davalı ——— şirketine, davacı ile bu şirket arasında düzenlenen ———— kapsamında sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin kabulü halinde davalı şirket tur hizmeti verdiğine dair bir delil ibraz edemediğinden çeklerin bedelsiz kaldığı, davacının davalı—- şirketlerine ——– seri nolu çekler nedeniyle ise 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi uyarınca toplam ——– borçlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, yapılan itiraz ve beyanlar değerlendirilerek bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış, bilirkişi heyeti kök raporlarındaki görüşlerini tekrarlamıştır.
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı verilen çeklerden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin turizm organizasyonları yapan bir tur şirketi olduğunu, müvekkili şirket ile davalılardan ———– arasında yurtdışı gezisi için ——-yapıldığını, müvekkili ile davalı ——- arasında yapılan sözleşmeye göre, davalı şirketin, müvekkili davacı şirketin belli sayıdaki personelini yurtdışı gezisine götüreceği, bunun karşılığında davalı şirkete ——– ödeneceğinin, ödemenin hizmet verildikten sonra yapılacak olması sebebiyle, davalı şirketin ———- bedelli teminat çeki istemesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından teminat çeklerinin verildiğini, ancak davalı —- şirketinin işlerinin kötüye giderek battığını, davalı şirketin batması nedeniyle müvekkiliyle yapılan anlaşma gereği gezi hizmetini yerine getiremediğini, edim yerine getirilmeyince zaten teminat amaçlı verilen çeklerin aynı zamanda bedelsiz kaldığını iddia ile borçlu olmadığını iddia etmiş, muhatap ——— tarih, —- no’lu,—TL ve— tarih, — no.lu, —- TL bedelli çeklerle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Dosyaya delil olarak sunulan sözleşme ve diğer delillerden; davacı ile davalı ——- tarihli ———- akt edildiği, sözleşme konusunun, davacı şirketin sözleşme ekinde isim liştesi belirtilen personeline sezon kapanışı nedeniyle moral gezisi olarak yurt dışı tur paketi olan ——– ülkelerine gezi hizmeti olduğu, tur paketinin——— tarihine ilişkin olduğu, ücretin, hizmet verildikten sonra ödenecek olduğunun, ancak sözleşme teminatı olarak davacı —– tarafından davalı ——- ait —– tarih, — no’lu, — TL ve —- tarih, — no.lu, ——- TL bedelli çeklerin verildiği, bu çeklerin sözleşmenin teminatı olduğu, hiç bir şekilde kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icraya konulamayacağı, 3. kişilere ciro edilemeyeceği, teminat çeklerinin hizmet bedeli ödendiğinde —– iade edileceği, hizmet bedelinin —– olduğunun sözleşmede açıkça düzenlendiği, davacı tarafça sözleşmeye istinaden davalı —- şirketine, belirtilen teminat çekleri yanında avans olarak aynı bankanın—— tarih, — no’lu, ——- TL bedelli çekinin de verildiği, bu çekin de——— temlik edildiği ve bu ——- tarafından bankadan tahsil edildiği, uyuşmazlık konusu edilmediği, davalı şirket tarafından sözleşme uyarınca yükümlülüğü olan tur hizmetinin verildiğine dair bir delil sunulamamış olup, her ne kadar—- tarihli ve —– bedelli ———– açıklamalı fatura sunulmuş ise de; bu faturanın gerek tarihi, gerekse hizmet konusu değerlendirildiğinde, dava konusu çeklerin verilme nedeni olan hizmete ilişkin olmadığı, bu nedenle davalı ——– davaya konu çeklerin, alınacak tur hizmetinin teminatı olarak verilmiş olup, tur hizmetinin davalı tarafça verilmemiş olması nedeniyle çekler nedeniyle alacaklı olamayacağı gibi, sözleşme uyarınca bu çekler teminat çeki olup, hizmet bedeli ödendiğinde iadesinin ve üçüncü kişilere ciro edilemeyecek olmasının sözleşme gereği olduğu görüldüğünden davalı———– aleyhine açılan davanın belirtilen nedenlerle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dava konusu ——- ve bu sözleşmeler çerçevesinde temlik alınan çeklerin — tarihli olması karşısında; her ne kadar ——- tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6361 sayılı ———- Kanunu’nun yürürlüğünden önce olmakla birlikte; kanunun geçici 4. maddesine göre; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri için bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3226 sayılı Kanunun süreye ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünün ———– eski kanun zamanında düzenlenmiş finansal kiralama sözleşmelerinde, süreler dışında, yeni kanun hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmakta olup, buna göre uyuşmazlığa 6361 sayılı kanunun uygulanması gerekmektedir. Anılan kanunun 9/2 maddesine göre; ————– Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok —- —- yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” Kanunun 9/3 maddesinde ise; “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla—————- devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri ——— karşı ileri süremez; meğer ki, ———- şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verilmiştir.
——— sözleşmeleri temelinde alacağın temliki hükümlerini barındıran Borçlar Kanunundaki tip sözleşmeler arasında yer almayan ve birden fazla tip sözleşmeyi kapsamına alan atipik nitelikte karma sözleşmelerdir. ——– üç köşeli işlemlerdir. —işlemlerinin taraflarını alacağı temlik alan —- şirketi, temlik eden önceki alacaklı——– ve önceki alacaklıyla arasında temel hukuki ilişki bulunan borçlu olarak gösterebiliriz.—- sözleşmesinin niteliği gereği kural olarak borçlu, önceki alacaklısına karşı ileri sürebileceği şahsi defileri temlik alan durumundaki ———— karşı da ileri sürebilir. (6098 sayılı TBK md. 188/1, 6361 sayılı yasanın 9/2 md.)
6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi hükmü —- işleminin tarafları olan borçlu, önceki alacaklı ve temlik alan ———- dışındaki, kambiyo senedinde ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından getirilmiş bir hükümdür. Kanunun 9/3 maddesi hükmünün ———– işleminin tarafları arasında yer almayan kambiyo borçlularını ilgilendirdiği madde gerekçesinden de anlaşılabilmektedir. Zira gerekçenin son cümlesinde; “Bu bağlamda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun defiler başlıklı 687. maddesi ile paralellik sağlanması hedeflenmiştir.” denmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 687/2 maddesinde “Alacağın temliki hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır. 6361 sayılı kanunun 9/2. maddesi hükmünden hareketle ——– sözleşmelerinde de alacağın temliki hükümleri uygulanacağından, gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 687/2. maddesi, gerekse 6361 sayılı kanunun 9/2 maddesi karşısında ——— işleminin taraflarından olan kambiyo borçluları hakkında alacağın temliki hükümlerinin uygulanacağı, aynı kanunun 9/3 maddesi hükmünün ise ——– işleminin tarafı olmayan ve ciro silsilesinde yer alan diğer kambiyo borçluları bakımından uygulanabileceği anlaşılmaktadır. —————–
Bu açıklamalar karşısında somut olayımız değerlendirildirildiğinde; davalı——– ciro yoluyla devredilen çeklerde keşideci davacı —— lehtar ——— davalı——- ise lehtardan çekleri ciro yoluyla temlik alan son hamil durumunda olup,—- işleminin taraflarındandır. Hal böyle olunca somut olayda 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla olayımızda anılan kanunun 9/2 maddesi hükmünün ve dolayısıyla 6098 sayılı TBK nın 188/1 maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Buna göre borçlu önceki alacaklısına karşı aralarındaki temel hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri alacağı önceki alacaklıdan —– sözleşmesi çerçevesinde temlik alan davalı ———- şirketlerine karşı da ileri sürebilecektir.
Gerek talimat yoluyla aldırılan, gerekse daha sonra mahkememizce atanan bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporlara göre, dava konusu çekler karşılığında tur hizmeti verilmesi işinin yapılmadığı görülmüştür. Yapılan tüm bu açıklamalara göre; borçlu davacı, önceki alacaklısına karşı aralarındaki temel hukuki ilişkiden kaynaklanan şahsi defileri, alacağı önceki alacaklıdan ———uyarınca temlik alan ——- karşı da ileri sürebileceğinden davalı —- savunmaları ve mahkememizce atanan bilirkişi heyetinin sonuç değerlendirmelerine itibar edilmemiş, davanın davalı ———– aleyhine olan kısmı yönünden de kabulüne karar vermek gerekmiş, ancak davalı ———–yaptıkları takipte kötü niyetli oldukları sabit ollmadığından kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kabulü ile;
-Davacının, ——— Şubesine ait—- tarih, — seri nolu ——-TL bedelli çek ile yine ——— Şubesine ait —— tarih, —– seri nolu —— TL bedelli çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine,
-Davacının kötü niyet tazminatının şartları bulunmamakla reddine,
2-Karar harcı 6.831,00 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.485,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.346,00-TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 18,40 TL başvurma harcı, 1.485,00 TL peşin harç, 1.846,00-TL tebligat-müzekkere, talimat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.349,40-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 13.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı ile davalı ———-vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda 24/01/2020