Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/441 E. 2018/987 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/441 Esas
KARAR NO : 2018/987

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 09/02/2010
KARAR TARİHİ : 16/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM : Davacı vekili tarihsiz dilekçesinde özetle; müvekkili ile ——————- (——————-) arasında söz konusu firmanın ———————-depoları ile ilgili olarak —————————- Sözleşmesi imzalandığını, ————————-. (——————–) isimli firmanın 31.07.2006 tarihli Olağan Genel Kurulunda alınan karar gereği davalı ——————————————— isimli firma ile birleştiğini ve ————————firmasıyla tüm aktif, pasif alacak ve borçları ile birlikte ———————- tarafından devralındığını, böylelikle ——————————– bu davanın tarafı olduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği yüklendiği depolara gelen malların indirilmesi, palet üzerine istifleme, tartılması, depolama sahasına getirilmesi, yer açılması, dökme mallar için boş sandık temini ile depodan gidecek mağazalara dağıtılacak malların kamyonlara yüklenmesi gibi eksiksiz işlerin tamamlanmasını sağladıklarını ve yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmediğini, davalının depodan mağazalara dağıtılacak malların kamyonlara yüklenmesi işini gerçekleştiren müvekkiline sözleşmede ve protokollerde kararlaştırılan şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme bedellerini ödemediğini, bu hizmet bedellerinin faturalara yansıtılmamasının davalı tarafça baskıcı şekilde talep edildiğini, —————– gibi büyük bir firmanın hak yemesinin, sıkıntı yaratmasının düşünülemeyeceğini, ayrıca müvekkili veya personelinden kaynaklanmayan zayiatların müvekkilinin istihkakından, işi bıraktırma baskısı ile mahsup ettirilerek mahsup edildikten sonra kalan tutar üzerinden faturaların kesilmesinin sağlandığını, müvekkilinin zarara uğratıldığını belirterek; fazlaya ve sair hususlara ilişkin her türlü beyan talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 40.000,00 TL alacağın taraflar arasında daha öııce düzenlenen ve bu dava konusu hizmetleri kapsamayan, ancak kapsaması gereken her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak iddialarının zaman aşımına uğradığını, öncelikle bu sebepten davanın reddini talep ettiklerini, müvekilince ticari ilişkilerin sözleşmeler ile yapıldığını ve sözleşmeler çerçevesinde alacak/borç ilişkisinin yürütüldüğünü, sözleşmelerden doğan edimlerini müvekkilinin yerine getirdiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde hangi sözleşmeden ve hangi hizmetten dolayı alacak iddiasında bulunduğunu açıkça belirtmediğini, bu nedenle delillere şimdiden itiraz ettiklerini, davacının, müvekkilinin birleştiği —————————— ile —————– tarihli sözleşme yaptıklarını ve bir kısım alacaklarını alamadıklarını iddia ettiklerini, gerek————————-gerekse müvekkili şirketin davacı tarafa borcu bulunmadığını, ayrıca taraflar arası sözleşmenin tebliğe çıkarılmadığından böyle bir ticari ilişki ve sözleşmeyi şimdilik kabul etmediklerini, müvekkilinin borçlarını ödeyerek ve akdi alacaklarına dair faturaları da takas mahsup ederek borcunu kayıtlarında kapattığını, ödeme ve takas mahsup sonrası müvekkilinin borcunun kalmadığını, davacı tarafa müvekkilinin borcunun olmadığını, davacının müvekkiline fatura dahi kesmediğini, kendi kayıtlarında alacak kaydı dahi bulunmadığını, huzurdaki davada davacı tarafın iddia ettiği alacakların tamamı defter ve kayıtlarda da tek tek incelenmedikçe her alacağın irsaliye ile teslimi/fatura tebliği ispatlanmadıkça alacak iddiasının hukuki bir değeri olmadığı, hesap mutabakatı yapılmadıkça da cari hesap bakiyesinin önemi olmadığını, müvekkili şirketçe tüm ticari ilişkilerinde sözleşmeden doğan ve muaccel olan alacakların faturalandırıldığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.10.2012 tarihli ————————– Esas —————- Karar sayılı kararı gereği defter kayıtlarında olmasa da (fatura tanzim/tebliğ edilmese, kayda alınmasa dahi) dayanak belgelerle alacak varlığı ispat edildiğinde hükme esas alındığını, bu bağlamda müvekkilinin sözleşmeden doğan alacaklarının ve borçlarının faturaların doğdukları yerler ve dayanakları yazılı delillere/sözleşmelere dayandığından davacı tarafın bu alacakların/faturaları kabul etmemesi halinin bu haklarına helal getirmeyeceğini, faturaya dahi bağlanmamış, kayıtlara geçmemiş soyut hizmet iddialana dayanan davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın talep, iddia ve delillerine itiraz ettiklerini, davacı tarafça başkaca sebep ve delil gösterilmediğinden sair tüm itiraz ve savunmalarını saklı tuttuklarını belirterek; davanın reddine, masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibari ile taraflar arasında imza edilen sözleşme kapsamında davacının baskısı ile düzenlenmeyen faturalara konu işin yapıldığı iddiasıyla açılan alacak davasıdır.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, eksiklik olmadığı anlaşılarak belirlenen hukuki ihtilaf noktaları kapsamında tahkikat ile birlikte deliller toplanmış ve bilirkişi raporları alınmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu ile vergi dairlerine yazılan yazı cevapları ile ilgili belgeler celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan sözleşme ve protokoller ile ihtarname suretleri ile birlikte incelenmiştir.
Davalı yan zamanaşımı definde bulunmuştur. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesine dayanmaktadır. EBK 136. maddesinde (TBK 147. M.) bu sözleşmeden doğan ihtilaflarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu düzenlenmiş olup taraflar arasındaki sözleşmelerin 2007-2008 yıllarında feshedildiği ve davanın 2010 yılında açıldığı değerlendirildiğinde dava konusu edilen talebin zamanaşımına uğramadığı anlaşılmıştır.
Tarafların tacir olması ve delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve dosya hukukçu bilirkişi ——-, mali müşavir bilirkişi ———ve taşımacılık alanında uzman ————– oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, anılan bilirkişilerden oluşan heyet tarafından sunulan 03/02/2014 tarihli rapora davacı vekilinin itirazları kapsamında davalının —————- depolarına giriş çıkış ve bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılması ve rapor tanzimi için için talimat mahkemelerine yazı yazılmış; Ankara ———————-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin——— Sayılı dosyasına mali müşavir bilirkişi ——– ve bilgisayar mühendisi ———————- tarafından sunulan 09/06/2014 tarihli raporda, Gebze —————. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/38 Tal sayılı dosyasına mali müşavir bilirkişi ————— ile bilgisayar mühendisi bilirkişi —————— tarafından sunulan ——- tarihli raporda ve son olarak Adana ——— Asliye Ticaret Mahkemesi ———— sayılı dosyasına sunulan raporda davalının deposunda dava konusu işin davacı tarafından yapıldığına ilişkin herhangi bir kayda ulaşılamadığı yönünde kanaat bildirilmiş, bu raporlara da davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ———- kayıtları celp edilerek yapılan protokol ile fesih içeriği dikkate alınarak sadece Ankara deposu için yeniden rapor alınmış ve Ankara ————–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/96 Tal. Sayılı dosyasına daha önce rapor sunan aynı bilirkişiler tarafından sunulan ——— tarihli raporda ——— çalışan listeleri ve kayıtları ile davacının, davalının depolarında davacının söz konusu dönemde sözleşme ile üstlendiği diğer işleri yaptığı, depoda personel bulundurduğu ve faturaları düzenlediğinin her iki taraf kayıtlar ile sabit olduğu için dava konusu işi yapıp yapmadığı, çalışanlarının hangi işi ne miktarda yaptığı tespit edilemeyeceği bu nedenle dava konusu işler hususunda herhangi bir tespit imkanı bulunmadığı belirtilmiş, söz konusu raporlar HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas laınmıştır.
Davacı tanığı olarak bildirilen ————– davacı şirket ortağı olması sebebiyle tanık olarak ifade veremeyeceği anlaşılarak dinlenmemesine karar verilmiştir.
Dosya konusu somut olayda, davacı ile —————-. arasında anılan firmanın ————depolarına mal yükleme, indirme, istifleme gibi hamaliye ve temizlik işlerinin yüklenici tarafından yapılması konulu sözleşme imza edildiği, anılan firmanın 31/07/2006 tarihli olağanüstü genel kurul kararına istinaden davalı ile birleştiği, birleşme ile davalının sözkonusu sözleşmelerin tarafı olduğu, sözleşmelerin karşılıklı olarak feshedildiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf, sözleşme ve ek protokoller kapsamında davacı tarafından davalının depolarına sağlanan şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme hizmetinin verilip verilmediği, bedellerinin ödenip ödemediğini, davalının, bu hizmete ilişkin bedellerin faturalara yansıtılmaması konusunda baskı yapıp yapmadığı ve davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı hususlarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporları kapsamında; davacı ile ————. arasında 1999 yılında anılan şirketin ——————– etlik depolarında mal yükleme, indirme, istifleme hammaliye ve temizlik işlerinin yapılması ile ilgili TBK 506 vd. Maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesi hükümlerini barındıran ticari ilişki kurulduğu, sözleşmelerin her bir depo için ayrı ayrı kurulan sözleşmeler olduğu, sözleşmeler kapsamında iş görme edimini üstlenenin davacı olduğu, taraflar arasında imza edilen sözleşme ve protokollerde hizmet çeşidi ve fiyatlar başlıklı hükümlerde her yıl belirlenen fiyat aralıkları ile bedellerin kalem kalem belirlendiği, anılan firmanın 31/07/2006 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan karara istinaden davalı ile birleşmesine karar verildiği, ilanın yapıldığı, bu sayede davalının sözleşmelerin tarafı olduğu, sözleşmelerin, davalı tarafından işin bir başka firmaya devredilmesi, davacı işçilerinin çalışmama eylemi gibi sebeplere istinaden 2007 ve 2008 yılında feshedildiği, somut olayda fesih ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporları içeriklerine göre davacının 2005-2007 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin bulunmaması sebebiyle sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, ticari defter ve kayıtlarında söz konusu alacak ile ilgili kayıt bulunmadığı, davalının 2005-2009 yıllarına ait ticari defterlerinin ise delil vasfına haiz olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya herhangi bir borcunun olmadığı, davacının alacağın varlığını ispat edecek delilleri sunmadığı gibi hizmetin verildiğini de ispat edemediği, sunulan faturaların da davacı adına düzenlenmediği, celp edilen ————- çalışan listeleri ile söz konusu depolara giriş çıkış yapan kamyon sayılarına ilişkin kayıt ve incelenen irsaliyeler ile davacının, davalının depolarında davacının söz konusu dönemde sözleşme ile üstlendiği diğer işleri yaptığı, depoda personel bulundurduğu ve faturaları düzenlediğinin her iki taraf kayıtlar ile sabit olduğu için dava konusu işi yapıp yapmadığı, çalışanlarının hangi işi ne miktarda yaptığı tespit edilemeyeceği, farazi tespitler ile alacak miktarının belirlenemeyeceği gibi bu hususta hüküm kurulamayacağı, davacı taraf her ne kadar dava konusu edilen iş bedellerinin davalının baskıcı ve tehditkar davranışları sebebiyle faturalara yansıtılmadığını iddia etmiş ise de dosyaya sunulan deliller ile bu hususu ispat edemediği, iddianın soyut kaldığı, bunun yanında bir an için davacıya nazaran davalının güçlü konumda olduğu ve sözleşmenin yürütülmesi sırasında iddia edilen hususlarda baskı oluşturabileceği düşünülse bile davacının sözleşmenin devamı esnasında herhangi bir hukuki yola başvurmadığı gibi iddia etmiş olduğu baskıya sessiz kalarak herhangi bir ihtar vs. keşide etmeksizin sözleşmenin feshinden çok sonra dava açmış olmasının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne de uymadığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının başlangıçta yatırılan 594,00 TL’den mahsubu ile 558,00 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ————- hükümleri uyarınca 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı