Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/330 Esas
KARAR NO: 2021/419
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2014
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin aleyhine ——– yılında ———– sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu olan senedin üzerindeki imzanın şirketin o zamanki sahibi —— ait olmadığı yönündeki itirazlarıyla birlikte ———– dosyası ile dava açtıklarını, müvekkiline duruşma günü tebligatının ulaşmaması nedeniyle duruşmaya katılamadığını ve bu nedenle dosyanın açılmamış sayıldığını, senedin üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı ve bu nedenle borçlu olmadığının tespiti için huzurdaki davayı ikame ettiklerini, dava konusu senedin üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, senedin incelendiğinde şirket kaşesi üzerindeki imza ile senette kefil olarak görülen—- imzalarının aynı olduğunu, —- isimli şahsın müvekkili şirket ile bir bağlantısının bulunmadığını, —- atmış olduğu imzadan şirketlerinin sorumlu tutulamayacağını,——— yılından sonra el değiştirdiğini, şirket devrinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiğini ve eski şirketin borçlarından yeni şirketin sorumlu tutulamayacağını, davalı tarafın şirket devrini bilmesine rağmen, şirket devrinden sonra alman yeni araçlara haciz işlemi yaptığını beyanla, icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesine, senet üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti ile senet ve ferilerinden dolayı alacaklı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine, davalının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ——–yıllarında —- ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, işbu ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından müvekkili şirkete karşı olan borçlarına karşılık, davaya konu edilen senedin düzenlenerek verildiğini, bahis konusu senedin——- yılında icra takibine konu edildiği ve halen bedelinin tahsil edilemediğini, davacı aleyhine başlatılan icra takibine, davalının —- yılında senet metni üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı bahisle itiraz ederek ——— dava açtığını, davanın takipsiz bırakıldığını, senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığının—– yıl sonra inkâr edilerek borçlu olmadığının tespitini talep etmesinin basiretli bir tacirin yapmaması gerektiği iş olduğunu beyanla, davanın reddine, takip tutarı alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı tarafından ——sayılı icra takip dosyasında —- keşide tarihli ——— bedelli senetlerdeki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek, icra takibine konu senet nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacı ile aralarındaki—- yıllarına ait ticari ilişki kapsamında ——– dava konusu bononun davacı tarafından keşide edildiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ayrıca yargılama aşamasında ——- beyan dilekçesi ile dava konusu bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını tespit edilse dahi davacı şirketten alacağı bulunduğunu, bu alacakların takas ve mahsup edilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davacı ödeme bilgileri celp edilmiş,——– davacı ve davalı şirketlerin sicil kayıtları celp edilmiş, davaya konu senette imzası bulunan —- imzalarının bulunduğu evraklar celp edilmiş, —- ve bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında —– tarihinde kabul edilen ——– basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
——— tarihli —— tarihsiz sözleşme fotokopisi mukayese dışı tutularak; ——- bakımından yapılan incelemede, inceleme konusu senetteki imzalar —-mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususlarını bildirir ——— yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle——–yıllan kanuni ticari defterlerinin kendi adına delil vasfına haiz olduğunu, Davacı şirket inceleme günü gelmemiş ve yerinde inceleme talep etmediğini, Kötü niyet tazminatı isteminin Sayın Mahkemenizin takdirinde bir husus olduğu, Davalı şirketin kayıtlarında, davacı şirketten —–icra takip tarihi itibariyle, —davalı vekilinin — sunmuş olduğu takas- mahsup talebinde bulunduğu — dilekçe tarihi itibariyle—— alacaklı olduğu, Davalının, —– isteminin, takdiri Sayın Mahkemenizin olmak üzere yerinde olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Yargılama aşamasında davacı tarafından sunulan —- tarihli beyan dilekçesi ile davanın istirdat davasına dönüştüğü görülmüştür.
——gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ———-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran——— taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i —— olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ——–
Dosya kapsamına alınan —— raporunda, davaya konu senetlerdeki imzaların davacı şirket —– ait imzaları ile karşılaştırması sonucunda söz konusu imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir.
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve senetlerdeki imzaları inkar etmektedir. Bu durumda davalının, davacı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi yöntemince ispat etmesi gerekmektedir. Alınan —— tarihli —— dava konusu senetlerdeki imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının dava konusu bono sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ve ödemiş olduğu bedelin istirdadına ilişkin talebin kabulü gerekmektedir. Ancak yargılama aşamasında davalı tarafından takas-mahsup itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir.———- kadar davalı vekili mahsup ve takas itirazı itirazında bulunmuş ise de; davaya konu bono ile davalı tarafça iddia edilen akaryakıt alım satım ilişkisi kapsamındaki talebi dikkate alındığında alacakların aynı cins alacak olmaması ve alacaklar arasında sıkı sıkıya bir ilişki bulunmaması ——– sebebiyle davalının iddiasının mahsup talebi olarak değerlendirilmesi gerektiğine kanaat getirilmiş, yargılamaya bu tespit ve değerlendirme üzerinden devam edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; mahsup talebi———-niteliğinde olduğundan savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın her aşamasında ileri sürülebilmektedir. Bu kapsamda davacı vekilinin mahsup itirazını kabul ve muvafakat etmediklerine ilişkin beyanlarına itibar edilmemiştir.————
Mahkememizce davalının mahsup itirazı kapsamında taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, davacının inceleme gününde ticari defter ve kayıtları ibraz etmediği, ibrazdan kaçındığı anlaşılmıştır. — tarihli bilirkişi raporunda davalı/alacaklının dosyaya konu icra takip tarihi itibariyle ————– yapılan değişiklik ve davacı tarafından defter ibrazından kaçındığı dikkate alınarak davalı ticari defter ve kayıtlarına itibar edilmesi gerektiğine mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından dava konusu bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiş ve davacı tarafından menfi tespit talebi ispat edilmiş ise de; davalı/alacaklı ileri sürülen mahsup itirazı kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde davalı/alacaklının icra takip tarihi itibariyle davacı/borçludan takibe konu miktar kadar ——–alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle tarafların icra takip tarihi itibariyle birbirine karşı alacak ve borçlarının bulunmadığı anlaşılmış, anılan gerekçelerle davacının istirdat talebinin reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında ——– uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. ————kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı ————- anlaşılmakla, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkememizce davacının istirdat talebi reddedilmiş ise de; davacının dava konusu bonodaki imza inkarının yerinde olduğu dosya kapsamında alınan ———–raporu ile sabittir. Başka bir deyişle davacı, bonodaki imza inkarına dayalı menfi tespit davası açmakta haklı olup, davacının burada kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün değildir. Davacının imza inkarına yönelik menfi tespit talebinin yerinde olması, davalı tarafça mahsup itirazının dava açıldıktan sonra yargılama aşamasında ileri sürülmesi dikkate alınarak davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istirdat talebinin REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 59,30-TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 341,55-TL harçtan mahsubu ile artan 282,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 850,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı lehine vekalet ücreti taktine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/04/2021