Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2572 E. 2018/310 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/2572 Esas
KARAR NO : 2018/310

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2014
KARAR TARİHİ : 20/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında kimyasal malzeme alım satımına dayanan ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili davalı adına 17/05/2013 tarih — numaralı 1.102,72 TL, 29/05/2013 tarih— numaralı 3.685,14 TL bedelli iki adet fatura düzenlediğini, davalının teslim aldığı faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura muhteviyatı malların davalıya teslim edildiğini, davalı aleyhinde İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün — sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğünün—sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; cari hesaba konu faturaların müvekkile usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, bu nedenle faturalara karşı itiraz ve diğer yasal hakların kullanılmadığını, emtianın tam ve eksiksiz halde usulüne uygun şekilde teslim edildiğine dair hiçbir delil sunulmadığını, taraflar arasında münakit bir sözleşmeden de bahsedilmediğini, faturalar üzerinde mutabık kalınmadığını, borcun kabul edilmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasındaki mal satışına ilişkin kurulan ticari ilişki kapsamında düzenlenen iki adet fatura alacağının tahsili için davacının başlattığı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK. 67. Maddesi kapsamında iptali davasıdır.
Davada yazılı yargılama usulüne uygun olarak dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılmış, uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra tahkikat aşamasından sonra deliller toplanmış ve 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı T.T.K. nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle usul hukuku hükümlerinin yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulanacağına dair hükümler dolayısıyla huzurdaki davanın miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu, bundan sonraki süreçte HMK 316 vd. maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilerek yargılama bitirilmiştir.
İcra dosyası, Sosyal Güvenlik Merkezi kayıtları, tarafların ticari defterleri ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır.
İptal istemine konu İstanbul Anadolu —icra Müdürlüğünün—sayılı dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından Antalya — İcra Müdürlüğünün — sayılı dosyasıyla 17/01/2014 tarihinde iki adet fatura ve cari hesap ekstresine dayanılarak davalı borçlu aleyhinde başlatılan ilamsız icra takibine davalı borçlu tarafından süresi içerisinde borca ve yetkiye itiraz edilmiş dosya alacaklının yetki itirazını kabul etmesi sebebiyle bu kez İstanbul Anadolu icra müdürlüğüne gönderilmiş, anılan icra dosyasından davalı borçluya çıkartılan ödeme emrine davalı borçlu bu kez yine süresi içerisinde borca itiraz etmiş icra müdürlüğünce 13/11/2014 tarihinde takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Davanın 23/12/2014 tarihinde yani İ.İ.K. 67. maddesinde yazılı 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı yanın itirazları doğrultusunda takibe dayanak— sıra numaralı 3.685,18 TL tutarındaki 29/05/2013 tarihli fatura ile — sıra numaralı 17/05/2013 tarihli 1.102,71 TL tutarındaki 2 adet faturanın incelenmesinde, sunulan irsaliyeler üzerinde her hangi bir imzanın bulunmadığı anlaşılmış, alınan bilirkişi raporunda ise sadece 1.102,71 TL tutarlı fatura üzerinde — isminin ve imzasının bulunduğunun belirtilmesi sebebiyle dosyaya sunulan delil ile farklı bir tespitin yapılmış olması sebebiyle davacı vekiline söz konusu faturanın okunaklı suretini dosyaya sunması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekilince dilekçe ekinde sunulan fatura örneğinde de imzanın yer almadığı görülmüştür.
Bununla birlikte bilirkişi raporunda takibe dayanak edilen 1.102,71 TL tutarlı fatura üstünde imzasının bulunduğu belirtilen — isimli şahsın fatura tarihi dönemi içerisinde 2013 yılı içerisinde davalının çalışanı olup olmadığı hususunda söz konusu döneme ait davalı çalışan listesi Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezinden sorulmuş anılan kurumca gönderilen — sayı ve iş yeri hakkında konulu tarihsiz yazı ve ekleri içeriğinde söz konusu tarihte davalının Mehmet Ulaş isimli bir çalışanın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak, ticari defter ve kayıtlar ile tüm yasal deliller ibaresini yazmış olması sebebiyle davalı ile girişmiş olduğu ticari ilişkiye ilişkin BA- BS formları celp edilmiş, Kozyatağı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından gönderilen—sayı numaralı 02/08/2017 tarihli yazı cevabında —sıra numaralı vergi usul genel tebliğinde mal ve hizmet alım satışlarında uygulanacak haddin KDV hariç 5.000,00 TL olması sebebiyle dava konusu faturalara ait hizmet alımının BA- BS formu bildirim dışı olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu edilen hususlar teknik incelemeyi gerektirdiğinden ön inceleme duruşmasında tarafların 2013 ve 2014 yılları ticari defter ve dayanakları üzerinde ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında inceleme yapılması ve rapor tanzimi için dosya bir Mali Müşavir ve birde Hukukçudan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişiler Hukukçu— ve Mali Müşavir — tarafından sunulan 09/09/2016 tarihli bilirkişi raporu HMK 282 maddesi uyarınca denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi bunun yanında yerleşik içtihatlar uyarınca satıcının satım sözleşmesine konu malın teslim edildiğini ispat etmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere fatura, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ifa aşamasına dair düzenlenen bir belge özelliği taşımaktadır. Dolayısıyla sadece faturanın tanzim edilmiş bulunması, fatura içeriğinin doğru ve haklı olduğu anlamına gelmez. Aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ve fatura konusu emtianın/hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispat edilmesi gerekir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 04/12/2014 tarih ve 2014/12704 esas ile 2014/17480 karar sayılı ilamında davacı malın teslimine ilişkin irsaliye sunmuş ise de irsaliyede satın alan imzası bulunmaması nedeniyle söz konusu irsaliye teslimi kanıtlayan delil olarak kabul edilemeyeceği yönünde karar verilmiştir.
Davacı yan her ne kadar davalının mal teslimine dair isticvabını talep etmiş ve buna uygun olarak faturanın okunaklı örneklerinin sunulması halinde imza içeren faturalara ilişkin olarak davalının isticvabı yönünde karar verilmişse de verilen kesin sürede davacı tarafından sunulan fatura içeriğinde imza ve ismin yer almadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu yazısı cevabında — isimli bir şahsın davalı çalışanı olmadığı yönündeki cevabi yazılar sebebiyle söz konusu ara karardan rücu edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık mal satışına ilişkin ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturadan dolayı davalının borcunun bulunup bulunmadığı, faturaların davalıya usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, takip konusu faturalardan dolayı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı kapsamda itirazın iptali ve icra inkar tazminatı hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı taraf iddia ve savunmaları toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında mal satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğu iddiası kapsamında davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak 2 adet fatura konusu mala davacı tarafından davalıya teslim edildiğine dair davacı tarafından sunulan irsaliyelerde imzanın yer almadığı, bilirkişi raporunda ticari defterlerin incelenmesi kapsamında yapılan araştırmada takibe dayanak 1.102,71 TL tutarındaki irsaliye üzerinde — isimli kişinin imza ve isminin bulunduğunun belirtildiği ancak davacı vekiline verilen kesin süre içinde sunulan irsaliyenin okunaklı örneğinde her hangi bir isim ve imzanın yer almadığı, Sosyal Güvenlik Kurumunca gönderilen yazı cevabında da davalının söz konusu isimde bir çalışanın bulunmadığı, takibe dayanak faturaların tutarları itibariyle de BA- BS formlarının düzenlemeyeceği, alınan bilirkişi raporunda her ne kadar davacının takip tarihi itibariyle delil vasfını taşıyan ticari defterleri gereği davalıdan takip tarihi itibariyle 4.787,85 TL alacaklı olduğu, davalının inceleme gün ve saatinde ticari defter ve dayanaklarını mahkeme kaleminde hazır etmediği, dolayısıyla davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı belirtilmiş ise de ticari defterlerin alacağın varlığına dair tek başına delil olamayacağı ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça dosyaya sunulan belge ve bilgilerin davacının dava konusu ettiği alacak iddiasının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, somut olayda alacağını ispat etmesi gerekenin davacı taraf olduğu, davacı tarafça talep edilen isticvabın da sunulan irsaliyeli fatura suretlerinde her hangi bir isim ve imzanın yer almaması sebebiyle emsal içtihatlar uyarınca yerinde olmadığı, davacı yemin deliline de dayanmamış olduğundan mahkememizce bu hususta bir hatırlatma yapılmayacağı dolayısı ile davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilmiş bu sebeple davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 81,80-TL harcın mahsubu ile artan 45,90-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilini yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/03/2018