Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2493 E. 2018/436 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/2493 Esas
KARAR NO : 2018/436

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 05/12/2014
KARŞI DAVA TARİHİ : 16/02/2015

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ” müvekkilin uzun yıllardır emeği olan birikimini yatırıma dönüştürüp, evine destek ve ailesine iyi bir gelecek sağlamak üzere bir işletme kurmayı arzu edip, ulusal ve uluslararası paketleme hizmeti vermek üzere ……… almak için davalı şirket yetkilileri ile sözleşme görüşmeleri gerçekleştirdiğini, sözleşme müzakereleri esnasında davalı franchise veren tarafından, müvekkilin …….. sözleşmesine taraf olmasını cazip hale getirecek mahiyette taahhütler verildiği ve çeşitli kazanç projeksiyonlarının çizildiğini, sözleşme görüşmeleri esnasında, müvekkile verilen kitapçıkta özetle yer aldığının görüldüğü, Yılda % 20 büyüyen ve 4 milyar USD değerinde Türkiye pazarı için özenle uyarlanmış ve başarısı kanıtlanmış uluslararası bîr iş modeli, ortalama 4. Ay sonunda kâr sağlayan iş modeli, Yüksek kârlılık ( Aylık ortalama 10.000,00 – 12.000,00 TL ), Şube bölge tanımı ve bölge koruma, Şube yer seçim ve onayının tarafımızdan yapılması, Türkiye’de kendini en iyi geri Ödeyen…… yatırımlarından birisi (12-15 ay ), düşük personel sayısı ( 2 kişi ), Eğitim, Pazarlama ve satış desteği, söz konusu destek kapsamında çizilen ve EK 2’de yer alan kazanç projeksiyonu kapsamında ilk 12 ay sonunda 40.000,00 TL aylık ciro ve 16.300,00 TL aylık net kâr vaat edildiğini, ……koruma sigorta bedeli, bayilerin başarı öyküleri ile davalı şirket tarafından yerine getirilmeyen bir çok vaatlerin olduğunu, sözleşme görüşmeleri sırasında davalının aydınlatma yükümlülüğü kapsamında yapmış olduğu bilgilendirme ve büyüme projeksiyonları neticesinde, müvekkil ile davalı şirket arasında 25.06.2013 tarihinde ……. sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilin 10 yıllık franchise bedeli olarak yapmış olduğu ödeme de dahil olmak üzere, bu iş için yaklaşık 200.000,00 TL tutarında yatırım yapmasına karşın, aradan geçen 17 aylık süre içerisinde davalıdan kaynaklanan sebeplerle işin gelişiminde olumlu bir aşama kaydedilmeyip, vaat edilen ciro tutarına, kârlılık oranına ulaşılmasının mümkün olmadığını, ….. verenin, sözleşmenin esas unsurlarından olan ….. alanı destekleme borcunu gereği gibi ifa etmeyerek, akde esaslı aykırılık oluşturduğunu, sözleşme gereğince düzenli olarak …… ve reklam geliri ödemesine karşın, bu gelirlerin sistemin geliştirilmesi ve ulusal çapta tanıtılması için kullanılmadığını, davalının işin geliştirilmesi için gerekli tedarikçi anlaşmalarını yapmayıp, sınırlı sayıda yapılan tedarikçi anlaşmalarının ise davalıdan kaynaklanan nedenlerle iptal edildiğini, müvekkilin ihtiyacı olan en temel malzemelerden petek panel tedariki sürecinde önemli sorunlar yaşanıp, söz konusu malzeme çok geç tedarik edildiği gibi piyasanın çok üzerinde bir fiyatla önerildiğini, bu nedenle müvekkilin piyasada rekabet gücünü yitirdiğini, Firma logosu, cephe ve araç giydirmelerinde kullanılan işaret ve logoların çok sık değiştirildiği, müşteri nezdinde güvenilirlik ve tanınırlığına önemli ölçüde zarar verdiğini, davalının tanıtım broşürlerinde belirttiği internet üzerinden ve tele – merkez gibi satış kanalları üzerinden gerçekleştirdiği ticari işlere ilişkin bayi paylarını ödemediğini, bu kanallar üzerinde yeterince işin bayiye yönlendirilmedîğini, aydınlatma yükümlülüğü kapsamında taahhüt ettiği kazanç tutarını unutan davalının 26.09.2014 tarihinde müvekkile gönderdiği e – mail ile istenilen ciro miktarına ulaşılmaması nedeniyle müvekkili ihtar ettiğini, sonuç olarak müvekkil tarafından …. sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiğini ( Beyoğlu …… Noterliği, 25.11.2014 tarihli ve 24430 yevmiye numaralı ), davalı şirketin kusurlu davranışları nedeniyle akdedilen ….. sözleşmesinde işlem temelinin çöktüğünü, davalı şirketin sözleşme görüşmelerinde dürüstlük kuralına aykırı olarak sistemin ekonomik verimine dair yanlış bilgi verdiğini, sistemin ekonomik verimliliğinin davalı tarafından açıkça garanti edildiğini, bu nedenlerle, haklı nedenle derhal fesih bildiriminin haklı olduğunu, ödenen 100.300 TL tutarın fesih tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte BK. 36. madde vd. aldatma hükümleri kapsamında davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, talebin kabul görmemesi halinde, müvekkilin haklı nedenlerle derhal fesih bildiriminin haklı olduğunun kabulüne ve peşin ödenen …. bedelinin fesih tarihinden sonraki süreye isabet edecek kısmı olan 75.962 TL tutarın 6098 sayılı BK. 77. Madde vd. sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL menfi zararın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine, davalının hileli davranışları nedeniyle bu sözleşmenin tarafı olarak zarara uğrayan müvekkilin katlandığı manevî eziyetin tatmini 5.000 TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkile ödenerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin sözleşme öncesi davacıya sunumlar yapıp, faaliyet öncesi eğitimler verdiğini, ne sözlü ne de yazılı olarak müvekkilin ciro – satış – gider gibi maddi hususlara ilişkin bir kesin satış ve garanti vermediğini, davacının sözleşmeyi feshettiği ihtarında da her hangi bir şekilde aldatma iddiasından bahsetmediğini, davacının tek taraflı feshinin hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, …. veren durumunda olan merkezin satış garantisi verme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının satışın garanti edildiğini iddia ettiği tablonun üzerinde tahmini maliyet tablosu olduğunun açıkça belirtildiğini, Doktrinde, destekleme yükümlülüğünün 3 temel unsurunun olduğunun kabul edildiğini,…… verenin alanın işletmesinin kurulmasında ve donanımında yardımcı olmak, …… alana eğitim ve bilgi vermek, Reklam yapmak olduğu, davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere, ….. verenin ……. alanın kârını garanti etme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının sözleşmenin gabin – aşırı yararlanma hükümlerine aykırı olduğunu iddia ettiğini, asıl dava açısından, davacı – karşı davalının aldatma iddiasına dayalı olarak bir talebi bulunmadığından, bu iddiasına yönelik mahkemece her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmamasına, eğer mahkeme aldatma iddiasına ilişkin bir inceleme yapar ise aldatma fiiline dayalı olarak zaman aşımı 1 yıl ile sınırlı olduğundan, bu talebin zamanaşımı nedeniyle reddine, davacı – karşı davalının feshin ileriye yönelik etkiler doğurması ile …….bedeline ilişkin iade talebinin reddine, taraflar arasında devam eden ve her iki tarafa borç yükleyen sözleşme ilişkisinin feshinin ardından menfi zararların tazmininin hukuken mümkün olmaması nedeniyle menfi zarar talebinin reddine, taraflar arasındaki ticari ilişki manevi tazminata neden olmayacağından, bu talebin reddine , karşı dava dilekçesinde ise, davacı – karşı davalının olağan üstü feshe ilişkin irade açıklamasında dayandığı sebeplerin olağanüstü fesih için yeterli olmaması ve gerçeğe aykırı iddialardan oluşması sebebiyle sözleşmenin tek taraflı sona erdirilmesine bağlı olarak ticari faizi ve diğer zarar talep hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000 TL cezai şartın ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi île birlikte tahsiline , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının ……. veren davalı ile sözleşme yaparak ve davalının çeşitli taahhütleri çerçevesinde 25/06/2013 tarihinde ….. sözleşmesi yapıldığı , bu sözleşme karşılığı 200.000,00 TL tutarında yatırım yaptığı , davalının vaadlerinin gerçekleşemediği ve vaad edilen ciro-karlılık oranına erişilmediği , davacının vaad edilen desteği alamadığı , kullanılan firma logosu ,cephe ve araç giydirmelerinin değiştiği , müşteri nezdinde güvenilirlik ve tanınırlık imkanının azaldığı , davalının hileli davranışları ile bu sözleşmeye davacının yönlendirdiği iddiası ile ……. sözleşmesinin feshedildiğinden peşin ödenen bedelin fesih tarihinden itibaren iadesi ve terditli açılan davada fesih tarihinden sonraki süreye isabet edecek sebepsiz zenginleşeme hükümlerine göre oluşan bedelin davacıya ödenmesine yönelik dava açılmış, davalının cevap dilekçesi ile açtığı karşı davasında ise davacının sebepsiz olarak tek taraflı sözleşmeyi feshettiğine bağlı olarak cezai şart bedelinin ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ,ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 21/10/2016 tarihli raporda ,” taraflar arasındaki …. sözleşmesinin incelenmesinde karlılık oranının ve kar miktarının davalı şirket tarafından davacıya taahhüt ve garanti edildiğine ilişkin açıklık bulunmadığı , davacıya belirli bir kazanç miktar garantisi verilmediği , bu nedenle aldatma hile nedeni sözleşmenin iptali koşullarının gerçekleşmediğinin tespit edildiği, karşı dava açısından ise … sözleşmesinin davalı-karşı davacı tarafından hazırlanan genel işlem koşullarından bulunduğu ve bu sözleşmenin dürüstlük kurallarına aykırı olarak karşı tarafın aleyhine veya konunun durumunu ağırlaştırıcı nitelikli hükümler konulamayacağı düşüncesi ile cezai şart talep edilemeyeceği rapor edilmiş, ek bilirkişi raporunda da tespit ve görüşlerin aynen muhafaza edildiğinden bahisle raporlarını vermişlerdir.
İncelenen tüm dosya kapsamına , tarafların iddia ve savunmaları , dinlenen tanık beyanları, denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacı davalı-karşı davacı ile …. sözleşmesi yapmış olup ticari faaliyetinde istenilen kar düzeyini sağlayamadığı gibi davalının sözleşme yapılırken kendisini aldattığını ve sözleşme devam ederken sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini iddia etmektedir. Karşı davacı-davalı ise davacı-karşı davalının haksız yere … sözleşmesini feshettiğini belirterek cezai şart bedelini talep etmektedir. Taraflar arasındaki …. sözleşmesi 25/06/2013 tarihinde imzalanmış , 25/11/2014 tarihinde feshedilmiştir. Davalının bu süre içerisinde ticari faaliyetleri , karlılık durumu mali müşavir bilirkişi tarafından rapor edilmiştir. Davacı-karşı davalının terditli olarak açtığı davada taleplerinin HMK 111.madde kapsamında incelenmesinde ,öncelikle fesih bildiriminin haklı olup olmadığı konusunda yapılan değerlendirmede ; ……. sözleşmesi ile birlikte talebi değerlendirildiğinde ,TBK 36.maddesinde düzenlenen aldatma (hile) nedeniyle sözleşmenin iptali koşullarının gerçekleşmediği , her ne kadar davacının faaliyet sırasında zarar ettiği anlaşılmış ise de bu hususun davacıya haklı nedenle ve süre vermeksizin derhal fesih hakkı vermediği kanaati ile verilen tutarın iadesini talep edemeyeceği düşüncesi ile bu talebinin reddine karar vermek gerekmiş, terditli olarak açılan 2.talebi ise fesih bildirimi haklı kabul edilmediğinden fesih tarihinden sonraki süreye tekabül eden miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade talebi de bu çerçevede reddine karar vermek gerekli olmuştur. Davalı-karşı davacının cezai şart talebi yönünden yapılan incelemede ise her ne kadar davacı..e sözleşmesini feshetmiş ise de davacının faaliyette bulunduğu süre içerisinde zarar etmiş bulunduğu , sözleşmenin tümünün genel işlem koşullarından sayıldığı ve TBK nun 25.maddesi dahilinde “sözleşmenin genel işlem koşullarına göre dürüstlük kurallarına aykırı olarak , karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz ” hükmü gereğince davalı-karşı davacının cezai şart edemeyeceği ve bu durumun dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu gözönüne alındığında karşı davanın da bu yönden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl davada;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.815,35 TL harcın mahsubu ile artan 1.779,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
B-Karşı davada ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 684,00 TL harcın mahsubu ile artan 648,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ……. deki esaslara göre belirlenen 4.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi..
.