Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2487 E. 2019/624 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/980 Esas
KARAR NO : 2019/677

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 23/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete sigortalı mahalde 03/02/2016 tarihinde gece saatlerinde davalı mağazanın depo bölümünde bulunan —- borunun delinmesi sebebiyle sızan suların birikerek mağaza içerisine doğru ilerlediğini, aynı zamanda duvardan sızarak bitişik mağaza ——————-mağazasına geçtiğini, müvekkilinin söz konusu zararlara istinaden sigortalısına ödeme yaptığı, davacı/alacaklı müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile, davalı aleyhine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün 2018/1284 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın yasal süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, husumet itirazında bulunup müvekkili şirketin söz konusu olayda herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu hasarda lavabonun davacının sigortalısının kendi kullanımından kaynaklandığını, kiracının bakım ve onarım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hasarın kiracının kendi kullanım alanında bulunan lavabonun giderindeki sızıntıdan kaynaklandığını ve üçüncü kişinin müdahalesi ile meydana gelmiş olabileceğini, sounç olarak müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davanın reddine karar verilerek davacının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı sigortacının işyeri sigortası kapsamında, sigortalısına yaptığı ödemenin TTK m. 1472 uyarınca davalıdan rücuen tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun ———sayılı kararı uyarınca, TTK m.1472 uyarınca rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay ——.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay ——-. Hukuk Dairesi’nin ———-, aynı dairenin —- tarih ve ————. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve —————sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
Somut olayda, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki kira sözleşmesi mevcuttur. Dolayısı ile taraflar arasındaki kira ilişkisi dikkate alınarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m. 4/1,c uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmek suretiyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. .
Nitekim Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin 2015/14362 Esas sayılı ve 2015/13322 Karar sayılı 05.02.2018 tarihli ilamında da “…Dava, mağaza paket sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. HMK’nun 4.1-a maddesindeki düzenleme gereği kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Davacının sigortalısı davalının kiracısıdır. Sigortalı ile davalı arasında kira ilişkisi sözkonusudur.Davacı sigorta şirketi TTK’nun 1301(1472).maddesine dayanan ve sigortalısına halef olarak iş bu rücu davasını açmış bulunmaktadır. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında, sigortacı halefiyet hukuku ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahiptir. Bu nedenle dava dışı sigortalı ile davalı arasında dava görülmüş olsa idi hangi mahkeme davaya bakmaya görevli ise davacı sigortacının da açacağı davaya bakmaya aynı mahkeme görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararının mahkemenin görevsiz olduğundan bahisle bozulması gerekirken, Dairemezce yanılgılı gerekçe ile onanmış olması nedeniyle, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabülü ile hükmün bozulması gerekmiştir…”
Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi’nin —————- Karar sayılı ilamında da ”……Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararı uyarınca, TTK m.1472 uyarınca rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay —-.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay — Hukuk Dairesi’nin —————. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Buna göre, dava dışı sigortalı ile davalılardan ————-arasındaki kira sözleşmesi dikkate alınarak, HMK m. 4/1,c uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmek suretiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmuştur…”
Yukarıda anlatılan nedenler ve Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.