Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2292 E. 2023/574 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/2292
KARAR NO : 2023/574

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20.10.2014
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; Davanın daha önce —– Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen— Esas, —sayılı davanın devamı niteliğinde olduğunu, (Söz konusu dava İlk olarak —. Asliye Ticaret Mahkemesinin —. sayılı davası olarak görülmüş, birinci bozma sonrası aynı mahkemede —-sayılı dosya olarak görülmeye devam edilmiş, ikinci bozma sonrası —. Asliye Ticaret Mahkemesinin — sayılı numarasını almıştır.) —-Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.7.2014 tarih, — sayılı kararı ile davalarının kabulüne, alacaklarının dava tarihindeki (08.08.2005) değeri olan 185.945 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu, 08.08.2005 tarihinden sonra, aynı konu ve sebeple alacak miktarında artış olduğundan, bakiye miktarın tahsili için bu davanın açıldığını,—Şubesi ile —-(dava dışı) arasında akdedilen ve davacı ..— müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu, 28.10.1998 tarihli protokolün 2. 3. ve 4. maddeleri uyarınca; protokolde kabul edilen döviz kredisi borcunun– 745,000.-‘lık kısmı, davali — tarafından üstlenildiğini,— Asliye Ticaret Mahkemesinin –Esas,— sayılı davası kapsamında yapılan yargılama sonucunda, protokolün —-taahhüt altına sokan maddelerinin “borcun nakli sözleşmesi” niteliğinde olduğu hukuken netlik kazandığını, Davalı — tarafından belirli bir süre protokol şartlarına uygun olarak ödemeler yapıldığını, ancak —Şubesine gönderilen — Noterliğinin 13.10.2000 tarih ve — yev. numaralı ihtarnamesi ile sabit olduğu üzere, davalı şirket 223.500,- Alman Markını (–) ödememiş, aynı protokolün 3. maddesi uyarınca bu borcun muaccel hale geldğini, — alacaklarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (“—“) devir ve temlik edilmesi sebebiyle, işbu alacak da — tarafından takip edilmeye başlandığını, —müvekkili — pasaportuna el koymak suretiyle, kendisini —. ile protokol yapmaya ve borcu ödemeye zorladığını,—-ile … arasında imzalanan Protokole göre; 20.04.2005 tarihi itibariyle borç 4.727.540,-TL, vekalet ücreti de 32.890,-TL olduğu, ancak — uyguladığı indirimlerden yararlanılmış ve 20.04.2005 tarihi itibariyle, anapara ve faiz borcu toplamı 998.670,-TL olarak belirlendiğini, bu miktarın % 20’si olan 199.734,-TL ile 32.890,-TL vekalet ücretinin ilk taksiti olan 2.741,-TL defaten ve peşin olarak ödeneceği, peşin ödeme indiriminden sonra kalan 798.936,-TL’lik borca % 20 indirim (159.787,-TL) uygulanarak, bakiye 639.149,-TL borç faizsiz 24 eşit taksit uygulanarak her ay 26.631,20 TL olarak ödeneceğini, — karşı toplam 871.773,- TL’lik borç altına girildiğini, (199.734 + 32.890 + 639.149) ve ilk etapta toplam 437.727,60 YTL nakit ödeme yapıldığını, — Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen —sayılı dava, 261.494,- TL ödeme yapıldıktan sonra fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmış, bu davanın ıslah edilmediğini, — ile imzaladığı 01.02.2006 tarihli Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi ile — alacağını — temlik ettiğini, bu süreçte — bir taksitin süresinde ödenmediği gerekçesiyle alacak miktarında artış talep etmiş, uzlaşma konusunda yapılan görüşmeler sonucunda — ile … arasında “Alacak Temlik Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme uyarınca —- 500.000,-TL ödediğini, bu noktada davacı …; hem alacağı — temlik alan (halef), hem de borcu ödemek suretiyle rücu hakkına kavuşan biri olarak, iki yönden de davalıya karşı alacak/rücu hakkını kullanabilecek duruma ulaştığını, davacı …, bu şekilde borcundan kurtulmuş ise de, bu tarihe kadar toplam 937.727,60 TL ödemek zorunda kaldığını, — ile yapılan Protokole göre 20.04.2005 tarihi itibariyle anapara borcu 285.736,-TL olduğunu,— resmi döviz kayıtlarına göre 20.04.2005 tarihinde 1 EURO – 1,7781 TL, 1 EURO – 1,95583 –olduğu, bu durumda, aynı tarihte 285.736,-TL = 160.697,37 EURO = 314.296,74 — olduğunu, 314.296,74 –olan anapara borcunun 223.500,- — muhatap şirketin taahhüdünü yerine getirmemesinden kaynaklandığından,– İle yapılan protokolde taahhüt altına girilen toplam borcun %71.11’inin —– ait olduğunu, bu hesaplamanın Yargıtay denetiminden geçmiş ve doğruluğunun kabul edildiğini, dolayısıyla, borcun %71,11’inin davalı adına ödendiği kabul edildiğinde, 937.727,60 TL’nin %71.11’i olan 666.818,-TL’nin davalı firma adına ödendiği ve bu miktarın davalıdan tahsiline hak kazanıldığının, halihazırda—Asliye Ticaret Mahkemesinin —-. Sayılı davası ile 185.945 TL’nin tahsiline karar verildiğinden, bu miktar düşüldükten sonra kalan 480.873 TL’nin davalı firmadan tahsilini istemek zarureti doğduğunu, — Noterliğinin 09.06.2005 tarih ve — yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı firmaya —ile yapılan Protokol bildirilmiş olduğu, toplam 871.773,-TL’nin %71,11’ine tekabül eden 672.224,16 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi itibariyle ödenmesi aksi takdirde ana paraya — kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faiz uygulanacağı ihtar edildiği, herhangi bir ödeme olmadığından, bu ihtarnamenin tebliği tarihi olan 24.06.2005 itibariyle alacaklarına avans faizi uygulanması gerekeceği, davalı tarafın itirazları arasında muhtemelen; 28.10.1998 tarihli protokolün ile üstlenilen borcun bakiye miktarı olan 223.500 — üç adet bağımsız bölümün ayıplı olması sebebiyle ödenmediği, ayıpların devam ettiği veya kendileri tarafından giderildiği, davacının inşa edilen taşınmazların müteahhidi ve dolayısıyla ayıptan/borçtan sorumlu olduğu, taşınmazların halen ipotekli olduğu gibi sebepler olacağı, tüm bu cevap ve itirazların içeriği — Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen —sayılı davada incelenmiş ve reddedildiği, açıklanan nedenlerle; fazlaya ve faize ilişkin hak ve taleplerinin saklı kalması üzere; —. Asliye Ticaret Mahkemesinin — sayılı davası ile 185.945,-TL’nin tahsiline karar verildiğinden, bu miktar düşüldükten sonra kalan 480.872,-TL’nin, ihtarname tebliğ tarihi olan 24.6.2005’ten itibaren —kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tüm masraf ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilli şirkete T.K.’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulsüz olduğu, davadan, —- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —-Sayılı dosyasının Yargıtay Onama kararı gelmesi üzerine, 19.04.2022 tarihinde davacı avukatı meslektaşlarının icra dosyasına verilmiş olan teminat mektubunun paraya çevrilmesi hususundaki talepleri için görüşmemiz esnasında haberdar olunduğu, huzurdaki dosyayı UYAP üzerinden yaptıkları incelemede, müvekkili şirketin adreslerine tebligatların 35. Maddeye göre yapılmış olduğu ve 15 duruşmanın geçtiği tespit edildiği, müvekkili şirketin, merkez adresini — 19.06.1998 tarih, — sayılı nüshasında yayınlanan nüshasında tescil ve ilan edildiği üzere — Beldesi, —-adresine taşındığı, davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine — Asliye Ticaret Mahkemesi’nde (Öncesi —-. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan zararın tazmini davasında; —. ile davacı —–arasında döviz kredisi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye davacı … ve—- kefil olduklarını döviz kredisinin 745.000 DM’lik bölümünü müvekkili —-borcun nakli hükümlerine göre üstlendiğini, ancak bu borcun son üç taksitinin ödenmediğini, — ile 28.10.1998 tarihinde yaptıkları protokol uyarınca ödemelerde bulunduklarından uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazmini talebinde bulunduklarını, —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.05.2007 tarih, — Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu karar üzerine; taraflarınca temyiz yoluna gidilmiş ve temyiz taleplerinin kabul görerek Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin 28.05.2009 tarihli —- Sayılı kararıyla bozulduğu, Yerel Mahkemece, Yargıtay’ın bu bozma ilamına uyularak 23.09.2010 tarih ve —- sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan bu yerel mahkeme kararının davacı tarafın temyiz istemi ile daha sonra, Yargıtay—. Hukuk Dairesi’nin 20.12.2012 tarih —- sayılı kararı ile bozulduğu, davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup, karar düzeltme talebinin reddedildiği, —- Asliye Ticaret Mahkemesinin söz konusu bozma kararına uyarak davanın kabulüne karar verdiği, bu karara karşı taraflarınca yapılan temyiz başvurusu sonucunda ise Yargıtay —Hukuk Dairesi’nin 17.12.2015 tarih, —– sayılı ilamı ile bozma sebeplerine uygun yargılama yapılmadığından —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.07.2014 tarih, —- Sayılı kararının bozulduğu, davacının karar düzelme talebi ise Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 25.05.2017 tarih, —- Sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verildiği, dosyanın yerel mahkemeye gelerek —-. sayısı aldığı ve Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği,—-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.10.2020 tarih—–Sayılı kararı ile davasının kabulüne karar verildiği, Yargıtay —-.Hukuk Dairesi’nin 16.03.2022 tarih,—-sayılı ilamında; “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz itirazlarımız yerinde bulunmamış ve yerel mahkeme kararı onadığını, anılan onama ilamınında temyiz dilekçemizde ileri sürdükleri ve hükme etkisi olan itirazlarının değerlendirilmemiş veya cevapsız bırakılmış olması nedeniyle HUMK 440/1-1 maddesi gereğince düzeltilmesi için karar düzeltme başvurusunda bulunulduğu —- ile müvekkilleri arasında kat karşılığı inşaat yapımı için mutabakata varılmış ve davacılara 36 adet daire verilmesi karşılığında davacı şirket inşaata başladığı, daha sonra davacı şirketin dava dışı —-kredi aldığı ve kredi karşılığı olarak kendisine düşen daireler üzerine ipotek koydurduğu ve ipotek borcunu ödeyemez durumda olduğu ve davacıların inşaatı bırakarak kaçtıkları müvekkili tarafından öğrenildiği, müvekkillerinin çabası ile dava dışı — ve davacı — ile asıl borçlunun kefilleri olan — ile … borcun ödenmesine yönelik olarak 28.10.1998 tarihli protokol imzalama yoluna gittiklerini, müvekkili şirketin davacı şirket yetkililerinin inşaatı tamamlamadan kaçmaları nedeniyle ve kendisi tarafından inşaatın tamamlanmasının sağlanması amacıyla taşınmazında kendisinden habersiz olarak —– daireler üzerine koydurduğu ipoteğin bir an önce kalkması amacıyla asıl borçlu yanında borca katılan olarak protokolü imzaladığını, müvekkili şirketin, 28.10.1998 tarihli protokolde sadece 745.000 DM’nin ödenmesi için asıl borçlu yanında borca katıldığını, müvekkilli şirkete T.K.’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulsüz olduğu, davadan,—- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —-. Sayılı dosyasının Yargıtay Onama kararı gelmesi üzerine, 19.04.2022 tarihinde davacı avukatı meslektaşlarının icra dosyasına verilmiş olan teminat mektubunun paraya çevrilmesi hususundaki talepleri için görüşmemiz esnasında haberdar olunduğu, huzurdaki dosyayı UYAP üzerinden yaptıkları incelemede, müvekkili şirketin adreslerine tebligatların 35. Maddeye göre yapılmış olduğu ve 15 duruşmanın geçtiği tespit edildiği, müvekkili şirketin, merkez adresini — 19.06.1998 tarih,—- sayılı nüshasında yayınlanan nüshasında tescil ve ilan edildiği üzere —Beldesi, —- adresine taşındığı, davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine—- Asliye Ticaret Mahkemesi’nde (Öncesi —-Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan zararın tazmini davasında; —- ile davacı —–arasında döviz kredisi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye davacı … ve —-kefil olduklarını döviz kredisinin 745.000 DM’lik bölümünü müvekkili —-borcun nakli hükümlerine göre üstlendiğini, ancak bu borcun son üç taksitinin ödenmediğini, — ile 28.10.1998 tarihinde yaptıkları protokol uyarınca ödemelerde bulunduklarından uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazmini talebinde bulunduklarını, —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.05.2007 tarih, —- Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, bu karar üzerine; taraflarınca temyiz yoluna gidilmiş ve temyiz taleplerinin kabul görerek Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin 28.05.2009 tarihli —-Sayılı kararıyla bozulduğu, Yerel Mahkemece, Yargıtay’ın bu bozma ilamına uyularak 23.09.2010 tarih ve—–. sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan bu yerel mahkeme kararının davacı tarafın temyiz istemi ile daha sonra, Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin 20.12.2012 tarih —-sayılı kararı ile bozulduğu, davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş olup, karar düzeltme talebinin reddedildiği—- Asliye Ticaret Mahkemesinin söz konusu bozma kararına uyarak davanın kabulüne karar verdiği, bu karara karşı taraflarınca yapılan temyiz başvurusu sonucunda ise Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin 17.12.2015 tarih, —– sayılı ilamı ile bozma sebeplerine uygun yargılama yapılmadığından —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.07.2014 tarih, —– Sayılı kararının bozulduğu, davacının karar düzelme talebi ise Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin 25.05.2017 tarih,—-. Sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verildiği, dosyanın yerel mahkemeye gelerek —. sayısı aldığı ve Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.10.2020 tarih—– Sayılı kararı ile davasının kabulüne karar verildiği, Yargıtay —–.Hukuk Dairesi’nin 16.03.2022 tarih, —- sayılı ilamında; “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz itirazlarımız yerinde bulunmamış ve yerel mahkeme kararı onadığını, anılan onama ilamınında temyiz dilekçemizde ileri sürdükleri ve hükme etkisi olan itirazlarının değerlendirilmemiş veya cevapsız bırakılmış olması nedeniyle HUMK 440/1-1 maddesi gereğince düzeltilmesi için karar düzeltme başvurusunda bulunulduğu —-. ile müvekkilleri arasında kat karşılığı inşaat yapımı için mutabakata varılmış ve davacılara 36 adet daire verilmesi karşılığında davacı şirket inşaata başladığı, daha sonra davacı şirketin dava dışı — kredi aldığı ve kredi karşılığı olarak kendisine düşen daireler üzerine ipotek koydurduğu ve ipotek borcunu ödeyemez durumda olduğu ve davacıların inşaatı bırakarak kaçtıkları müvekkili tarafından öğrenildiği, müvekkillerinin çabası ile dava dışı —ve davacı—. ile asıl borçlunun kefilleri olan — ile … borcun ödenmesine yönelik olarak 28.10.1998 tarihli protokol imzalama yoluna gittiklerini, müvekkili şirketin davacı şirket yetkililerinin inşaatı tamamlamadan kaçmaları nedeniyle ve kendisi tarafından inşaatın tamamlanmasının sağlanması amacıyla taşınmazında kendisinden habersiz olarak —- daireler üzerine koydurduğu ipoteğin bir an önce kalkması amacıyla asıl borçlu yanında borca katılan olarak protokolü imzaladığını, müvekkili şirketin, 28.10.1998 tarihli protokolde sadece 745.000 DM’nin ödenmesi için asıl borçlu yanında borca katıldığını, protokol hükümleri çerçevesinde asıl borçlu ile borca katılan müvekkili şirketin, her biri 74.500 DM olan ipotek bedellerinden yedi adedini bankaya ödediğini, ancak kalan üç adet daireye ait borcu— Belediyesi’nin ipotekli dairelerin bulunduğu taşınmazın yıkılacağını ihbar etmesi üzerine ödemeyi bu konu açıklığa kavuşana kadar durdurduğunu, ödemelerin durdurulma nedeni —-bildirildiği, bu arada— Belediyesi ile görüşmelere başlanılmış ve yapılan anlaşma doğrultusunda yıkım kararı kaldırıldığı, —- Belediyesi’ne 150.000 DM ödeme yapıldığı, bu arada —el konulması üzerine durum bu kez —kuruluna bildirilerek kalan ödeme için önerilerde bulunulduğunu, davacı şirketin yetkilisi .—ile anlaşma yaptığını ve kefil olarak borcu ödediğini iddia ederek, ancak ödeme yapmadan hukuki hiçbir hakkı doğmadığı halde müvekkili aleyhine 28.10.1998 tarihli protokole aykırı davranılmasından kaynaklandığını iddia ettiği zararın tazminine yönelik olarak bu davayı açtığını, taraflar arasında imzalanan 28.10.1998 tarihli protokol kapsamında müvekkilinin borcu üstlenen (borcu nakil alan) olmadığı, borcun nakli sözleşmesi doğmadığı, müvekkili şirketin asıl borçlu —-. ile birlikte borca katılmış olduğunu, sorumluluğunun asıl borçlu ile birlikte devam ettiğini, davacı … kredi sözleşmesinin kefili olup dava dışı bankaya yaptığı ödemelerden dolayı asıl borçluya karşı talepte bulunabileceğini, müvekkilinin asıl borçlu yönünden borcu üstlenen olmayıp, asıl borçlu ile birlikte borca katılan konumunda olup müvekkilimizin protokol içeriğine göre sorumluluğu sadece alacaklıya karşı olduğu, davacının müvekkiline karşı tazminat davası açmasına yönelik hukuki bir hakkı bulunmadığını, olayın safahati ve —- kullanılan krediler karşılığında kendisine düşen daireler üzerine konulan ipoteklerin bizzat davacı —- tarafından verildiği dikkate alındığında; inşaatın müteahhidinin davacı — olduğu, inşaattaki ayıp ve kusurdan da sorumlu bulunduğu anlaşılacağını, —Asliye Ticaret Mahkemesi kararına esas alınan bilirkişi raporundaki 20.09.1994 tarihli yapı tatil tutanağında ve yapı ruhsatında—- isimlerinin geçmesinin inşaatın müteahhidi olduğunu göstermediğini, proje müellifi olmasından kaynaklandığına dair görüşü de yerinde olmadığı, müvekkili şirketin davacı— inşaatı ayıplı inşaa etmesi ve daha sonra da yarım bırakması sebebiyle, inşaatı tamamlamış ve cezaları ödediğini, davanın yargılaması sırasında yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle huzurdaki davadaki talebin mükerrer olduğu da ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle; haksız ve mesnetsiz huzurdaki davanın reddini, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görüldü.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, yargılama sırasında 7251 Sayılı Yasanın 58. maddesi ile TTK’nın 4/2. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde yargılamaya basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarının; Taraflar arasında imzalanan 28/10/1998 tarihli protokol uyarınca davalının protokole konu borcu üstlenip üstlenmediği, bunun borcun nakli niteliğinde olup olmadığı, davacının, bu protokoldeki kefaleti nedeniyle alacaklıya ne kadar ödeme yaptığı, davalının bunun ne kadarından sorumlu olduğu, —. Asliye Ticaret Mahkemesinin— sayılı dosyasında karara bağlanan tutarı aşan bir alacak kaldı ise miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.Davacı asilin nüfus kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının celp edilmiştir.
Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır.Mahkememiz 23.12.2015 tarihli celsesinde kapatılan —. Asliye Ticaret Mahkemesinin — sayılı—Asliye Ticaret Mahkemesi — Esas —- karar sayılı) dosyasından alacağın bir kısmının hüküm altına alındığı, o dosyada verilen hükmün davamızı etkileyeceği ve bu nedenle sonucunun beklenmesi gerektiği kanaatine varıldığından, anılan dosyanın bekletici sorun sayılmasına karar verildiği ve dosya sonucu beklenilmiştir.
Davacı vekili tarafından 19.12.2022 tarihinde bekletici mesele yapılan dosyanın kesinleştiğine dair beyan ve ekinde Yargıtay —. Hukuk Dairesi — Esas ve — Karar sayılı ilamı ile — Asliye Ticaret Mahkemesi —Esas — karar sayılı dosyasının kesinleşme şerhinin gönderildiği anlaşılmış olup —Şubesi ile—– (dava dışı) arasında akdedilen ve davacı—- müşterek borçlu ve müteşselsil kefil olduğu 28.10.1998 tarihli protokolün 2.,3. ve 4. maddeleri uyarınca;, protokolde kabul edilen döviz kredisi borcunun–745,000.-‘lık kısmı, davalı — tarafından üştlenildiği, Davalı— tarafından belirli bir süre protokol şartlanna uygun olarak ödemeler yapıldığı, ancak — Şubesine gönderilen — Noterliğinin 13.10.2000 tarih ve — yev. numaralı ihtarnamesi ile sabit olduğu üzere, — şirketi 223.500 Markını (–) ödeyemediği aynı protokolün 3. maddesi uyarınca bu borç muaccel hale geldiği, daha sonra da — alacaklarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (—”) devir ve temlik edilmesi sebebiyle, işbu alacak da–Tarafından takip edilmeye başlandığı, –. ile … arasırıda imzalanan Protokole göre de; 20.4.2005 tarihi itibariyle borç 4.727.540,-TL, vekalet ücreti de 32.890,-TL olduğu, Ancak — uyguladığı indirimlerden yararlanılmak sureti ile de 20.4.2005 tarihi itibariyle, de —- karşı toplam 871.773,- TL’lik borç belirlendiği, davacının (199.734,00+32.890,00+639.149,00-TL) ve ilk etapta toplam 437.727.60 YTL nakit ödeme yaptığı, —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin—esas sayılı dosyada 261.494,00- TL ödeme yapıldıktan sonra fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak dava açıldığı, diğer taraftan —) ile imzaladığı 1.2.2006 tarihli Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi ile … alacağını —temlik edildiği, ve bu defa da — alacaklı konumuna geçtiği, Bu Varlık il — rasında “Alacak Temlik Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca —500.000.-TL ödeyerek, bu naktada davacı …; hem alacağı — temlik alan (halef), hem de borcu ödemek şuretiyle rücu hakkına kavuştuğu, iki yönden de davalıya karşı alacak/rücu hakkını kullanabilecek duruma geldiği, davacının bu şekilde borcundan kurtulduğu ve o tarihe kadar toplamda 939.727,60-TL ödemek zorunda kaldığı, davacının — ile yapılan Protokole göre 20.4.2005 tarihi itibariyle anapara borcu 285.736,-TL’dir. — resmni döviz kayıtlarıraa göre 20.4.2005 tarihinde 1 EURO – 1,7781 TL, 1 EURO — 1,95583 — Bu durumda, aynı tarihğfe 285.736,-TL -160.697,37 EURO = 314.296,74 –olmaktadır. 314.296,74 –olan anapara borcunun 223.500,- – davalı asıl borçlu Şirketin taahhüdünü yerine getirmemesinden kaynaklandığından,—. ile yapılan protokolde taahhüt altına girilen toplam borcun % 71.11’inin—ait olduğunun kabulü, 937.727,60 TL’nin %71.11’i olan 666.818,00-TL’nin davalı firma adına ödendiği ve bu miktarın davalıdan istenebileceği değerlendirilmekle ve bekletici mesele yapılan dosya içerisinde bulunan ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen karara dayanak bilirkişi raporundaki tespitler gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Devam eden duruşmaların olması ve iş yoğunluğu nedeniyle ayrıntısı bir aylık süre içerisinde yazılacak gerekçeli kararda gösterileceği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
-480.873,00-TL’nin 08/08/2005 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
2-Gerekçeli karardan bir suretin ihtiyati tedbire itiraza ilişkin ek kararın incelendiği — BAM –HD’ne bilgi mahiyetinde gönderilmesine,
3-Alınması gerekli 32.848,44-TL harçtan başlangıçta alınan 8.212,15-TL’ nin mahsubu ile kalan 24.636,29-TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan başlangıçta ve sonradan yatırılan 8.212,15-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 336,25-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 361,45‬-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 70.322,22-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.