Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/228 E. 2022/1064 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/228 Esas
KARAR NO : 2022/1064

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2014
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu çekin, 23.05.2014 tarihinde takasa ibraz edilmiş, muhatap banka çek fotokopisini müvekkili şirkete gönderdiğini, çek fotokopisi incelendiğinde, çıplak gözle dahi imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşıldığını, davalının elinde olduğu anlaşılan, toplamda 50.000-TL bedelli olarak doldurulmuş çekin, müvekkili şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak kaybettiği/çaldırdığı çek koçanından olduğunu, başkaca çekler çıkması halinde dava açma haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak elinden çıkan çek üzerindeki keşideci imzası, müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkili şirket yetkilisinin onayı dâhilinde verilmiş çek de olmadığını, müvekkili şirketin yetkili temsilcisi, çek keşide etmek de dâhil, her türlü temsil ve ilzam yetkisi münferiden, şirket Yönetim Kurulu Üyesi —– ait olduğunu, müvekkili şirkette, —– dışında hiç kimsenin temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine icra takibine geçilmesinin önüne geçmek için, öncelikle HMK 208 vd. maddeleri uyarınca takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, bu talebi kabul görmediği takdirde, İİK.m. 72/2 hükmü uyarınca yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, dava konusu 23/05/2014 tarihli, 50.000-TL bedelli ——-no.lu çek üzerindeki keşideci imzasının müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının ve bu nedenle müvekkili şirketin herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile söz konusu çekin müvekkili şirket açısından iptaline, davalıların %20’den aşağı olmayan kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini müvekkili şirket adına vekâleten talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen çek ve icra takibine ilişkin davacı tarafından müvekkili şirkete,——-Sayılı dosyası ile “İmzaya ve borca itiraz” iddiası ile dava ikame edildiğini, davacı tarafından gerek Mahkemenizde gerekse——- İcra Mahkemesi’nde ikame edilen her iki dava da talepleri ve konuları bakımından aynı talepleri ve iddiaları içerdiğini, davacının “İmzaya ve borca itiraz” iddiası ile ikame ettiği dava ile teminat karşılığı, ——- Sayılı dosyasındaki icra takibinin geçici olarak durdurulduğunu, bu anlamda davacı açısından ihtiyaç duyulan hukuki koruma ve yarar sağlandığını, somut olaya konu çekin, ——arasında 26.08.2013 tarihinde akdettikleri ——- Sözleşmesi” ne istinaden verilmiş çeklerden biri olup, bu sözleşme ile ——1.300,000 TL ön ödeme yapması, bu ön ödemeyi takibine konu olan çekin de dahil olduğu bir kısım çekler vasıtası ile yapması planlandığını, müvekkili şirket ise takibe konu çeki,—— ile yaptığı ticari iş neticesinde alacağına istinaden çekin dayanağı olan sözleşme ile birlikte almayı kabul ettiğini, ——- tarafından keşide edilen —— nolu, 50,000 TL bedelli,—– ait, 23.05.2014 ödeme tarihli çek, ciranta—— tarafından borcuna istinaden müvekkili şirkete verildiğini, ödeme tarihinde bankaya süresi içinde ibraz edilen çekin, banka tarafından “Şekil Şartları taşımadığından bahisle” ödenmemiş olup, çekte ilk bakışta gözle görülebilir çek vasfını etkileyebilecek herhangi bir eksiklikte bulunmadığını, aynı husumetin dava edildiği iki davanın varlığı nedeni ile öncelikle derdestlik daha sonra hukuki yarar noksanlığı nedeni ile davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Tasfiye Halinde——-vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çekin müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan —— sözleşmesine istinaden verilmiş çek olduğunu, ——sözleşmesinden görüleceği üzere sadece bu çek değil birden fazla çekin müvekkili şirkete verildiğini, sözleşme karşılığı alınan işbu çekte müvekkili şirket tarafından karşılıklı ticari ilişki içinde bulunduğu diğer davalıya ciro edilerek verildiğini, bu nedenle işbu davada, davaya konu çeklerin hangi amaçla hangi iş ya da hizmetin karşılığı olarak müvekkili şirkete verildiğinin araştırılması gerektiğini, bu çeklerin, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan —– kontenjan sözleşmesi uyarınca verildiğini, bu sözleşmelere ve verilen çeklere karşılık müvekkili şirket tarafından da davacı tarafa teminat sened ve çekleri verildiğini, bu teminat sened ve çeklerine ilişkin olarak da taraflar arasında protokoller yapıldığını, bu protokollerdeki, —— kontenjan sözleşmelerindeki davacı tarafa ait imzalar ile çeklerdeki imzaların birbirinin aynı olup çıplak gözle bile anlaşıldığını beyanla ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine (çek) dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, dava konusu çek üzerindeki keşideci imzasının müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, anılan çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, davaya konu çek aslı mahkememiz yazı işleri kasasına alınmış, —– İflas sayılı dosyası ile davalı —— iflas ettiğinin bildirildiği, —— Esas sayılı Dosyası ve——-Esas sayılı Dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,——– çekin ibraz bilgileri celp edilmiş, 28.09.2022 tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Bilirkişi tarafından düzenlenen 28.09.2022 tarihli raporunda özetle, “…Yukarıda inceleme bölümünde açıklandığı ve ekli bilgisayar çıktısında da gösterildiği şekilde; İnceleme konusu çekte——Şirketi’ne atfen atılmış keşideci imzası ile davacı şirket yetkilisi ——- ait karşılaştırma imzaları arasında imza incelemesinde kullanılan—— tanı unsurları bakımından çok önemli uygunluk ve benzerlikler saptandığından, inceleme konusu çekte ——- Şirketi’ne atfen atılmış keşideci imzasının davacı şirket yetkilisi ——- eli ürünü OLDUĞU kanaatine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. (——- Sayılı kararı da bu yöndedir.)
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. —— Karar sayılı ilamı)Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve çeklerdeki imzayı inkar etmektedir. Bu durumda davacının, çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmesi gerekmektedir. Mahkememizce imza incelemesi için dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, alınan raporda dava konusu çekteki imzaların davacı şirket yetkilisi —— olduğu tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava konusu çekler yönünden imza inkarını ispat edemediği, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisi ——- ait olduğu anlaşılmakla, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.Her ne kadar davacı vekili tarafından bilirkişi incelemesinin fotokopi belgeler üzerinde yapıldığı ileri sürülerek rapora itiraz edilmekte ise de; UYAP üzerinden yapılan kontrollerde davacı şirketin aynı döneme ilişkin birden fazla imza inkarına yönelik menfi tespit davasının (savcılık, icra mahkemeleri ve asliye hukuk mahkemelerinde) bulunduğu ve mahkemelerde aynı evrak asıllarının imza incelmesi için delil olarak sunulduğu, mahkemelerce evrak asıllarının temini için sürekli ve uzun yıllar müzekkereler yazıldığı, iş bu dava dosyasında da üç yılı aşkın zamandır evrak asıllarının celp edilmeye çalışıldığı ve sonrasında celp edildiği, davacı şirket yetkilisinin imza örneklerinin alındığı ve bu kapsamda istiktap tutanağının düzenlendiği, istinaf incelemesi ile kesinleşen benzer dosyalardaki (—— Karar sayılı ilamı ile kesinleşen—— Esas sayılı dosyası vb.) bilirkişi raporlarının aynı yönde olduğu dikkate alındığında davacının itirazının dosyanın esasına bir etkisinin olmadığı değerlendirilmiş, davacı itirazlarına itibar edilmemiştir.Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. ——-Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı, davalı tarafından davacı-borçlunun kötüniyetli olduğu ispat edilemediği anlaşılmakla, davalı ——-Şirketinin tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı —— Şirketinin kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 853,90-TL harcın mahsubu ile artan 773,2‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılar—–Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—–13 maddesindeki esaslara göre belirlenen —— nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —— verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı —– vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.