Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2135 E. 2021/1127 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/2135 Esas
KARAR NO: 2021/1127
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 13/10/2014
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı firma arasındaki ticari ilişkiye konu faturaların davalı firma tarafından ödenmemesi üzerine, müvekkili firmanın alacağını tahsil amaçlı olarak işbu dava ekinde yer alan faturalar dayanak gösterilmek suretiyle davalı firma aleyhine—- sayılı dosyası ile kendileri tarafından icra takibi başlatıldığını, davalı firmanın— tarihinde vekili aracılığı ile açmış oldukları icra takibine konu borca, ödeme enirinde, faize ve dilekçesinde belirttiği diğer hususlara itiraz ettiğini ve icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı/borçlu firmanın faturaların mevcut olması halinde yani ortada davalı/ borçlu tarafından bedeli ödenmemiş bir ticari ilişki olması halinde borca itiraz edilmesinin yersiz olduğunu, ortada bir borç ilişkisinin olduğunun açık olduğunu, ancak kendileri tarafından kabul edilen bir hususun bulunduğunu, bunun da borcun miktarı olduğunu, mevcut ticari ilişki bedelinin dolar olarak anlaşıldığını, icra takibi başlatılırken bedelin — çevrilmesi işleminde matematiksel olarak sehven yanlışlık yapıldığım ve bedelin — olarak belirtildiğini, borç miktarının dolar kum üzerinden tekrar hesaplanması halinde borç miktarının —olduğunu, kendilerinin karşı taraftan da istemiş oldukları borç miktarının da zaten— olduğunu, ortada mevcut bir borcun olması halinde davalı/borçlu tarafın yanlışlık sonucu belirtilen miktarın fazla olan kısmına kısmi olarak itiraz etmeleri gerekirken borcu yok sayarak tamamına itiraz etmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle mevcut borç miktarı olan —- üzerinden takibin devam etmesi ve tamamen zaman kazanmak ve kötü niyet güderek yapılan itirazın iptali gerektiğini, ayrıca davalı borçlu tarafın itirazı haksız ve kötü niyetli olduğu için % 20’ den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, açıkladıkları nedenlerden dolayı karşı tarafın haksız olan itirazının iptali, takibin —- üzerinden devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için işbu davayı açma zorunluluğu hâsıl olduğunu beyanla;—– üzerinden devamına, karşı taraf itirazında haksız olduğundan % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında —— yılından bu yana devam etmekte olan ticari ilişki mevcut olup bu süre içerisinde müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ürün siparişine dair sipariş emirleri gönderildiğini ve bu sipariş emirleri doğrultusunda davacı şirketten, sipariş emrine konu ürünlerin müvekkili şirkete teslim edilmesinin talep edildiğini, müvekkili şirketin sipariş emrine konu ürünleri, dava dışı 3. kişi müşterileri için yapacağı üretimlerde kullanmak üzere satın aldığını, davacı tarafından dosyaya konu ürünlerin müvekkili şirkete tam ve eksiksiz teslim edildiğini ispata yarayan hiçbir belge sunulamadığmı, davacı tarafça sunulan faturalar ve cari hesap mutabakatı ürünlerin tam ve eksiksiz olarak ispatma yarar deliller olmadığını, davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğunu iddia etmekte olduğunu, ancak alacak miktarını dahi net bir şekilde ortaya koyamadıklarını, müvekkili şirketin —— dosyasına itiraz etmekte haklı olduğunu, zira davacıya icra takibinde belirtildiği ve hesaplandığı şekilde bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin davacıya borcu olmamasına rağmen davacmm haksız olarak icra takibine geçmesi ve huzurda görülmekte olan davayı ikame etmesinin kabulünün mümkün olmadığını, işbu hususun tarafların ticari defterlerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile de tespit edileceğini, haksız yere müvekkili şirket aleyhine icra takibine geçen davacının likit alacağı bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin kabulünün mümkün olmadığını, haksız yere açılan işbu davanın reddi ile davacı aleyhine haksız yere icra takibine geçmesi nedeniyle % 20’ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini beyanla; müvekkili şirket nezdinden doğmuş alacağı bulunmamasına rağmen haksız yere icra takibine geçen davacı firmanın müvekkili şirket aleyhine talep ettiği % 20’ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı talebinin reddine, müvekkili şirket nezdinden doğmuş alacağı bulunmamasına rağmen haksız yere icra takibine geçen davacı firma aleyhine % 20’ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına; haksız yere açılan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturayı ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında —– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, —- İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —- davalının ticari sicil kayıtları celp edilmiş, —– tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—– tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…taraflar arasında davacmm satıcı ve davalmm alıcı olduğu (yazılı olmayan) bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu taraf beyanları ile anlaşılmakta ise de, davacmm takip konusu yaptığı faturaların kendi defterlerinde kayıtlı olmaması ve faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediğinin (tebliğ şerhi bulunmadığından) anlaşılamaması, faturaların irsaliydi olmasına rağmen teslim alan hanesinde herhangi bir imza ya da isim bulunmadığı, davacının fatura konusu malların davalıya teslimini kanıtlaması gerekirken işbu ispat külfetini yerine getiremediği, huzurdaki davada davacmm davalıdan talep edebileceği bir alacağmm tespit edilemediği, davalmm aleyhine vaki icra takibine yaptığı itirazın haklı bulunduğu, huzurdaki itirazm iptali davasmm dayanaktan yoksun olduğu kanaatine ulaşmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
—-tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, “…Davalının incelenen Ba formunda beyan ettiği faturalar ile davacı firmanın düzenlediği faturaların birbirini doğruladığı, — kaydı yönünden, davacının düzenlemiş olduğu faturaların dava dışı firmanın defterlerine kayıt edilmiş olmasının takdirinin Muhterem Mahkemenize ait bir husus olduğu, Davacının davalıdan icra takibinde — talep ettiği, — dava tarihinde ise sehven yanlış talepte bulunulduğu taleplerinin —- asıl alacak talebinin yerinde olmadığı, Kayıt nizamı muhasebenin temel prensipleri kapsamına uygun olmamakla birlikte davacı yanın bu faturalardan kaynaklı alacağı, —– benimsenirse, davacının ——- alacaklı olacağı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Yargılama aşamasında davalı şirketin iflas ettiği, iflas kararının kesinleşmesinin ve ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasının beklenildiği, —— müzekkere cevabında davalı-müflis hakkındaki iflas kararının kesinleştiği ve —— tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinin (g) bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış olup aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür.
7251 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değişik HMK’nın “Harç ve gider avansının ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde; “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl ——–çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dosyasında gerekli usuli işlemleri (tebligat, posta gideri vb) yapmak üzere yeterli masrafın bulunmaması üzerine davacı vekiline —– tarihli celsesinde eksik gider avansının tamamlanması için kesin süre verildiği, kesin süre ihtarının davacıya —- tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süre içerisinde eksik gider avansının yatırılmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından verilen kesin süre içerisinde eksik gider avansının ikmal edilmemesi sebebiyle davanın HMK 114/1-g, HMK 115/2 ve HMK 120/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-g, 120/2 ve 115/2 maddesi gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 495,25-TL harcın mahsubu ile artan 435,95-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/11/2021