Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2114 E. 2021/713 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/2114 Esas
KARAR NO: 2021/713
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (İnançlı İşleme Dayalı )
DAVA TARİHİ: 13/10/2014
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
KARARMahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (İnançlı İşleme Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı— şirketi adıyla eşit hisseler oranında birlikte ticari faaliyet gösterdiğini, tarafların, davalı— ——– tarihinde satın aldığını, müvekkilin bu bedelin —- tarihinde elden bakiye — tarihinde çekle ödediğini, müvekkilinin—- tarihinde silahlı saldırıya uğraması nedeniyle omuriliğinin zedelendiğini, bu nedenle yürüyemediği için —– kaydettirmediğini, davalı olan —— tarihinde —-tamamını kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilin rızası dışında tescil ettirdiği — devretmediğini, halbuki aidatların bugüne kadar tarafların ortak hesabı veya ortak oldukları şirket hesabından ödendiğini, davalı—– iyi niyetli olmadığını, zira şirket hisselerini — tarihinde müvekkilin oğlu —- devreden davalının, hissesini devrettiği şirketin——-sahte fatura tanzim ettiğini, gösterdiğini öne sürerek, davalı —– iptali ile tamamının müvekkil şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili—- devri hususunda müracaat eden davalı tarafa, usul ve yasaya uygun olarak devir ve tescil işleminin gerçekleştiğini, hisse devrinin hak sahipleri arasında el değiştirmesi hususunda müvekkilinin hiçbir müdahalesinin olmadığını, muvazaa gibi bir durumun da söz konusu bulunmadığını, —– husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın müvekkil yönünden husumetten reddini istemiştir.
Davalı—-cevap dilekçesinde özetle; davacının dayanak olarak gösterdiği — tarihli belgenin, gerçek bir belge olmadığını, adi yazılı olması hasebiyle sonradan düzenlenebilecek belge türünden bulunduğunu, tarih ve içeriği itibariyle ——-tarihinde düzenlenmiş sahte bir belge olduğunu, davacı iddiasının doğru olmadığını, davacının söz konusu—- üzerinde bir hakkının bulunmadığını, davacının sunduğu ödemelerin davacıya da ait bulunmadığını, söz konusu yerde —- şirketinin aidatına ilişkin ödemeler olduğunu ve —- bulunduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunumadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle—- dayalı tapu iptal ve tescil istemi ile olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı —- davacı ile davalının kardeş olduklarını, davaya konu—— satın aldıklarını, davacının davalı —-birlikte çalışıp —- düşünerek ve kardeşine güvenerek hisseyi ortaklar pay defterine kayıt yaptırmadığını, davalının ise — davacıya ait olduğunu bildiği halde kendi adına tamamını tescil ettirdiğini, dava konusu —— iptali ve davacı adına tesciline, fiilen mümkün bulunmaması halinde tazminatın davalı —tahsilini talep etmiş, davayı—— ve — açmıştır.
Davalı —vekili özetle, davacının iddiasının — nitelikte olmadığı, —– taraflar arasında ne de üçüncü kişi ile akdedilen —- müdahalesinin bulunmadığı, kendisine gelen talepleri değerlendirildiği ve yasa gereği neticelendirdiği, davada taraf sıfatının bulunmadığını savunmuştur.
Davalı —— tarihli sözleşmeye dayandırdığını, sözleşmeye göre hak sabinin —- olduğunu, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, sözleşmede taşınmazın devrinin yazıldığı, —— hissesinin alım satımına ilişkin olmadığını yine bu belgenin adi yazılı olduğunu ve sonradan düzenlendiğini, davacının iddialarını kabul etmediklerini, davalı müvekkilinin kendisinin dava konusu hisseyi satın aldığını, — olan veya üye olmaya niyeti olan kimsenin— hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davanın açıldığı tarih itibariyle yazılı yargılama usulüne uygun tensip ile yargılamaya başlanmış, dilekçeler aşaması tamamlanmakla dava şartı ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, tanık dinlenmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında kabul edilen —sayılı yasa ile basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce deliller toplanmış, — tarihli celsede davacı vekili tarafından bildirilen tanıklar dinlenmiştir. Dinlenen tanık —- tarihli celsede;— beri önce —– daha sonra —-yılında da — yedek parçacı olarak çalışmaktayım. Tarafları da —- beri tanırım her ikiside arkadaşımdır. Dava konusu taşınmaz daha önce——- yani davacı ve davalıya sattım. Her ikiside ortaktı. her ikiside ortak olarak dava konusu taşınmazda benim kiracımdı. —-sattım paramı o zaman her ikisinden aldım. Fakat o tarihte ben —-fabrikasını aldım ve oraya taşındım. Devrini o zaman almadılar. Davacı—–tarihte vuruldu ve felç oldu o yüzden devrini alamadılar —-yanıma geldi devrini alalım dedi. Bende yanıma recep geldiği için onun ismine devir yaptık. —- gelseydi devri onun adına yapardım dedi. Diğer davalı —- bağlı idik. Bütün orada dükkanı olanlar davalı — üyedir. —-nede fiyatlara karışamazlar. Bana gösterilen ve satıcı —- altındaki imza bana aittir. Ne zaman imzaladığımı hatırlamıyorum. Daha sonra o tarihten sonrada düzenlenmiş olabilir. Benim için bir önemi yoktur ben paramı almıştım o tarihten ne kadar sonra imzaladığımı hatırlamıyorum. Başımdan değişik işler geçti. Dünde imzalasam hatırlamam. Bana dükkan bedeli olarak ödenen parayı davacı ve davalı kardeşler birlikte ödemişlerdir. ” yönünde beyanda bulunmuştur. —– ücretli olarak çalışmaktayım. Bu şirket önce kardeşler ortakdırlar. Davalı —- Dava konusu iş yeri diğer tanık .—-satın alındı. Ben o zaman da çalışıyordum zaten aynı yerde —— kiracısıydık.—-buraya taşınmıştık daha sonra her ikisi ortak olduğu için elde edilen gelir de yapılan harcamalarda ortakdırlar. Bu dükkanı da ortak olarak satın aldılar. oraya taşındıktan daha sonra satın almışlardır. Fakat tarihi tam olarak hatırlamıyorum. Satın alındığı tarihte—- felç idi iş yerini —–çalıştırıyordu. Yine ortaklık devam ediyordu. satın alırken iş yeri sahibine para verilirken yanlarında değildim. Ne kara para verildi kim verdi bilemem. —-olduğundan yaz aylarında arada bir geliyordu. —- başına yürütüyordu. Şirket hesapları banka hesapları ortakdı.—- ne kadar fara verirdi bilmiyorum. Fakat bu nedenle aralarında tartışma olup olmadığını bilmiyorum.—- yılında ayrılmıştı.—- askerden geldi recep de ben artık başka bir iş yapmak istiyorum çocuklarım büyüdü bunun üzerine aralarında hesaplaştılar ——- —karşılığını senet olarak verdi diye biliyorum. Ben şirkette muhasebeci olarak çalışıyorum. dükkan satın alındıktan itibaren — şirket hesabından ortak olarak ödenmiştir. Zaten satın alınan evlerde iş yerleri ve arabalarda şirket adına alınıyordu, harcamalar da şirket adına yapılıyordu.—- yıllarında hatırladığım kadarıyla —- almıştı. Fakat yine şirket hesabından alınıp —- adına ruhsat alında. Diğer davalı —- yerleri üyedir. —–satıma fiyata davalı —- müdahale edemez fakat satışların mutlaka bildirilmesi gerekir. Diğer tanık —- tanırım. davalı ve benim çalıştığım iş yeri ——–kattadır. —- bey veya başkası gelip giderse ben göremem. — bir kaç kişi ise sadece bir kişi adına tescil yapılıyor. Birkaç kişi adına tescil yapılamıyor.” şeklinde bayanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce delillerin toplanması ve bildirilen tanıkların dinlenmesinden sonra uyuşmazlığın çözümü için dosya —- ve muhasebe uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından —- tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen—-tarihli bilirkişi raporunda özetle—- düzenlendiği, bu maddeye göre; —- ortaklığının yazılı olarak —- bildirilmek suretiyle devralan kişinin, ortaklığa kabul edileceğinin hükme bağlandığını, somut —– mukabilinde devir ettiğini bildirdiği, davalı — de bu bildirime uygun olarak— —-ortaklığına kabul ederek kendisine —- bulunduğu, davacı tarafça , kök üyeye devir parasının tamamının davacı tarafça ödendiği, ancak davalı —- hastalığından yararlanarak —- üyeliğini kendi adına tescil ettirdiğini, — aidatlarının ise, davalı ile ortak olduğu aynı yerde kiracı —- tarafından ödendiğini öne sürerek, hisse devrinin iptali ile müvekkili adına tescilini talep ettiği, gerçekten de ——-işyerinde kiracı sıfatıyla oturduğu,—- karşılığında anlaştığı, ön ödeme olarak şirket ortağı———alındığı, bakiyesinin —-çek olarak alınacağı düzenlendiği, davacı ile davalının, tahsis edilen dava konusu —– nolu işyerinde birlikte kiracı olarak oturmaları ve —-aidat ödemelerinin şirket adıyla yapılmış olması, ayrıca davacının, devir üyelik bedelim —- ödemiş olması,—- davacıya ait olduğu hakkını doğurmayacağı, devir parasının, —- ödenmiş olması, —- davacı arasında meydana gelen bir ilişki olduğu, üyeliğin davacı adına yapılmasına olumlu bir katkısı olmayacağı gibi üye parasının, şirket adı kullanarak ödenmiş olması da üyelik sıfatının seyrini değiştirmeyeceği, üyeliği devralan davalı —- üyeliğini devrettiğini, —- kuruluna yazılı olarak bildirmediği sürece ödenen aidat parasının kimin tarafından yatırıldığının önemi olmayacağı, davalı—- hesabından da aidat ödemeye devam ettiği, açıklanan bu durumda davacının hisse iptali ile tamamının davacı adına tescili yolundaki talebinin yerinde olmadığı” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin itirazları doğrultusunda mahkememizin —tarihli celsesinde dosya yeni bir mali müşavir ve —— uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından —–tarihli rapor alınmıştır.
Düzenlenen— tarihli bilirkişi raporunda özetle,”Davalı — yasal muhasebe defter kayıtlarına göre devir yoluyla kazanılan üyelik ve bu üyeliğe tahsis edilen—- olduğu —-tarafından davalı —- yapılmış olduğu, dava dışı —— olan bıı şirketin —–üyesi olmasına o tarihte cevaz vermemesi nedeniyle davalı —– olamayacağı bu nedenle — tarihinde dava dışı şirket adına davalı—- müracaatının yasal zorunluluk gereği yapılamadığı yönünde sonuç ve kanaate ulaşıldığı, davalı —— yılından beri yaptığı tüm ödemeleri kabul ederek—- ve resmi defter kayıtlarına işlemek suretiyle —- kullanması nedeniyle —- ortak olarak —– cetvellerinde ortak gösterdiğinin dikkate alınması gerekeceği, davacının davalı ——olarak kayıtlı olması nedeniyle davacı —- bulunduğunun kabulü ile davalı —- üyesi bulunduğunun tespit edilmesi gerekeceği,” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi raporuna karşı davalı—-tarafından itirazda bulunulmuş, mahkememizin ——–celsesinin ara kararları gereği alınan iki rapor arasında tespitler ve netice itibariyle çelişki olması, yine davanın niteliği ve talepler göz önüne alınarak dava konusu taşınmazların değerinin belirlenmesi gerektiği göz önüne alınarak dosya yeni bir bir mali müşavir, —-uzmanı ile gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından — heyet raporu tanzim edilmiştir.
Düzenlenen—- tarihli bilirkişi raporunda özetle,” Davalı—- yıllarına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerimin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından uygun olduğu, —– kayıtları üzerinde yapılan incelemede—- aidat ödemelerinin —- tarafından yapıldığı, kalan ödemelerin ise —–ortak oldukları ortaklık tarafından ise —- arasında tanzim ve imza edildiği sözleşme içeriğinde,—– bedel karşılığında anlaşmanın yapıldığı, anılan dükkanın —-şirketi adına satışına dair ön ödeme olarak şirket ortağı davacı—- satıcıya nakit olarak ödediği, kalan bakiye nin de çek ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava konusu işyerinin ilk sahibi—– yevmiye—– bedelle devrettiği,—- yevmiye sayılı karar defterinde,—–ortaklığa kabulüne karar verildiği,— kaydının yapıldığı, davacı vekili tarafından dava dosyasına —-hissedar olduğuna ve buna tekabül eden ———-değeri —– verildiği —–sunulduğu, bu —-örneği incelendiğinde beyannamenin döneminin—- kapsadığı, mükellefin —- olduğu, dava konusu işyerine istinaden bildirimin ise —- yazdığı, beyan edilen yerin dava konusu —- ile aynı adres olduğu, davalı —– dava konusu işyerinin —-oranında sahip olduğuna ilişkin beyanının bulunduğu, davalının bu beyanında dava konusu taşınmaza—- hissesi oranında ortak olduğunu kabul ettiği ve —– giren her bir şahıstan en az bir ortaklık payı alınması gereceği, bir paya birden fazla kimsenin ortak olması halinde, bu kimselerin ——karşı haklarını kullanmak üzere temsilci tayin etmeleri gerekeceği, —- —- hissenin yasal dayanağı mevcut olmadığı, düzenlenen —-tarihli bilirkişi raporunda aidat ödemelerinin —- tarafından yapılmasının —- doğurmayacağından bahisle —- ortaklık sıfatının seyrini değiştirmeyeceğinin öne sürüldüğü, ödenen aidat parasının kimin tarafından yatırıldığının önemi olmaz şeklinde şekilsel formaliteleri esas alarak raporun düzenlendiği, ———- ortak olabilmeleri yasal olarak mümkün bulunmamaktadır,” şeklinde değerlendirmelerde bulunarak —- aidatlarının kim veya kimler tarafından ödendiği önemli olup, bir hak ve gerekçe doğuracağından bahisle fiili ortaklığın esas alındığı, —- döneminde davalı —– yapılan ödemelerin tamamının—- hissenin bedeli olarak da—– tarafından—– belirtildiği, ayrıca —– ödemede bulunduğunun belirtildiği, —- kooperatiflerde—- olması gerekeceği, bir paya birden fazla hissenin ortak olması halinde; bu kimselerin — haklarını kullanmak üzere temsilci tayin etmeleri gerekeceği, fiilen ——- davalı —— aynı hisse için ödemelerde bulundukları, gerçek kişi olarak davacı—-temsilen——- açısından davalı —-temsilci sıfatı ile biçimsel formaliteleri yerine getirmek üzere ortak olarak kaydedildiği, fiili ortağın — olduğu— ödemeleri ikisinin de yaptığı, davalı —- aynı hisse ye fiilen ortak olduğu, — temsilci sıfatı ile ——açısından ortak şeklinde davalı ———yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Bilirkişi heyet raporuna karşı davalı—-tarafından bir kısım beyan ve itirazları içerir dilekçe sunulmuş, mahkememizin — tarihli celsesinde davacı vekiline dava tarihi itibariyle iptali istenen taşınmazların değeri —- olduğu anlaşılmakla eksik peşin harcı yatırması için kesin süre verilmiş, kesin süre içinde davacı vekili tarafından eksik harç yatırılmıştir.
Mahkememizin ————devrinin önlenmesine ilişkin tedbir kararı verilmiş, yargılama sırasında davalı —- tarihinde gönderdiği talep dilekçesi ile dava konusu—– yararlanılarak ferdileşmeye geçileceği , tedbir kararı olduğundan gerekli işlemlerin yapılamadığını tedbir kararın kaldırılmasına karar verilmesine veya ferdileşmeye izin verilmesini beyan etmiş, mahkememizin —- ara kararı ile ihtiyati tedbir kararı baki kalmak kaydı ile ferdileşmeye ilişkin iş ve işlemler yapılmasına izin verilmiştir. Yargılama sırasında dosyaya celp edilen tapu kayıtları , taraf vekillerinin beyanları ile davalı —–vekilinin sunmuş olduğu —-tarihli beyan dilekçesi ve ekinden ferdileşmeye geçildiği ve tapuların verildiği, —- ferdileşme ile—— tapusunun adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları, taraf iddia ve savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın inançlı işlemden kaynaklı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkin olduğu, nitekim davacı tarafın iddialarının incelenmesinde , davacı ve davalının kardeş olduğu, mülkiyeti ——- olacak şekilde alındığını ancak güvene dayalı olarak işlem tesis ettirilmediğini, davalının aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak kendi adına hissenin tamamını kayıt ettirdiğini,—–hissenin iptal ve tescilini istediği görülmektedir. Bilindiği üzere —- inançlı işlemleri doğrudan düzenleyen bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Ancak uygulama ve öğretide,——- yer alan ——ilkesi kapsamında inançlı sözleşmelerin düzenlenebileceği ve geçerliliği kabul edilmektedir. ——inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme —–şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder. Somut olayda da esasen dava dışı üçüncü kişiye ait olan dava konusu yerin ortak kazanımlarla —–hissedar olacak şekilde satın alındığı iddia edildiğinden, mahkememizce şahsi hakka dayalı inançlı işlemden kaynaklı iptal ve tescil talep edildiği ve davanın temelinin inançlı işlemden kaynaklandığı sonucuna varılmıştir. İnançlı işlemi doğrudan düzenleyen bir kanun hükmü bulunmadığından, ispatı hakkında da kanunlarımızda bir hüküm yer almış değildir. İnançlı işlem nedeniyle iptal ve tescil yahut tazminat isteyen tarafın ——-maddesi uyarınca iddiasını ispat etmesi gerektiği kuşkusuzdur. İnanç sözleşmeleri—— Dairesinin emsal nitelikte kararları uyarınca akrabalık derecesi ne olursa olsun ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa—–uyarınca inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.——sayılı kararlarında ve emsal bir çok kararında yine——-sayılı kararında eğer yazılı delil veya ———yoksa inanç sözleşmesinin ikrar ———– delillerle de ispat edilmesi olanaklı olup , yemin deliline dayanılması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerektiği hususu da belirtilmiştir. Somut olaya dönüldüğünde davacı tarafça inançlı işlemin varlığına dayanak teşkil edecek yazılı bir delil sunulmamıştır. Yine davacının iddiası doğrultusunda dava konusu yeri ilişkin ——aidatlarının tarafların ortak olduğu şirket hesabından ödenmesi, dava konusu yerde kiracı olarak birlikte oturmaları , devir bedelini davacının ödemesi tek başına davacının iddialarının ispatı için mahkememizce yeterli görülmemiştir. Nitekim taraflar kardeş olup davacı bu ödemeleri kardeşi adına yapmış olabilir. Dolasıyla bu hususlar tek başına iddiasının ispatı için yeterli değildir. Uygulamada ve yine —- kararlarında belirtildiği üzere açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa bile yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa, inanç sözleşmesinin “tanık” dahil her türlü delil ile kanıtlanabileceği kabul edilmiştir ——– Somut olayda da davacı vekili tarafından dava —— —- örneğinin sunulduğu görülmüştür. Beyannamenin incelenmesinde beyannamenin döneminin —- yılını kapsadığı, mükellefin—– bildirimin türünün iş yeri , adresin ——olarak beyan edildiği görülmüştür. Mahkememizin—— yazılmış —— dönemine ait, ——–kesilen —–olarak beyanda bulunulduğu, bu —- kısma ilişkin —–beyannamesinin kim tarafından verildiğinin tespiti ile buna ilişkin tüm bilgi ve belgelerin mahkememize gönderilmesi istenilmiş, ilgili —- mahkememize gönderilen —— tarihli müzekkere cevabında geri kalan —- kısma ilişkin —— beyan edildiği bildirilmiş ekinde beyanname örneği gönderilmiştir. —–gelen yazı cevabının incelenmesi neticesinde ———-müzekkeresinde açıklama kısmında —-numaralı yer için kayıtlarının gönderildiği belirtildiği ancak belgelerin tetkikinde —-nolu yere ilişkin kayıtlar bulunduğu anlaşılmakla yeniden müzekkere yazılarak —nolu yere ilişkin belgelerin gönderilmesi ve —– tarihli müzekkere ekindeki kayıtların —-olmadığı sehven kayıtlarda — nolu ibarenin belirtilip belirtilmediği hususunun sorulmasının ile aynı adresteki—- nolu bölüme ilişkin kayıtların gönderilmesi istenilmiş, kurumun —- tarihli müzekkere cevabında ilgili adresin —- nolu adres olduğu kayıtlarda sehven—nolu yer olarak gösterildiği bildirilmiştir.—– gönderilen müzekkereler ve kayıtlar incelendiğinde dava konusu —–yerine ait olduğu, davalı —- konusu iş yerine —– oranında sahip olduğuna ilişkin beyanının bulunduğu, davalının bu beyanında dava konusu taşınmaza —- oranında ortak olduğunu kabul ettiği ve —–beyan ettiği anlaşılmaktadır. Dolasıyla —– kayıtları davalıdan sadır olmak üzere yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu kayıtların, gerek dinlenen tanık beyanı gerekse dosyaya sunulan diğer deliller ile tevsik edildiğinde inançlı işlemin varlığının kanıtlandığı, dava konusu yerin —–oranında davacıya ait olduğu sonucuna varılmıştır. Her ne kadar davalı—– vekili tarafından ——-kayıtlarına davacının delil listesinde dayanmadığı ve süresinden sonra delil olarak sunulduğu yönünde itirazda bulunulmuş ise de gerek uygulamada gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delillerin ibrazına ilişkin maddelerinin gerekçesinde belirtildiği üzere davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğu bilinmektedir. —-kanunda belirtilen sürelerden sonra davada yeni delil sunulmasının yasak olduğu kural olarak benimsenmekle birlikte iki istisna kabul edilmiş ve yeni delil sunulması yargılamayı geciktirme amacı taşımıyor veya yeni delilin süresinde sunulmaması ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanıyor ise mahkemenin delil sunulmasına izin verebileceği düzenlenmiştir. Kuşkusuz ki delil sunma kuralına bu şekilde istisna getirilmesi hukuki dinlenme hakkının da tabi bir sonucudur. Dolasıyla mahkememiz davasında da davanın açılış tarihi yargılamanın geçirdiği süreç göz önüne alındığında davacı vekili tarafından—- tarihinde ibraz edilen belgenin yargılama sürecini uzatmaya yönelik olmadığı gibi yargılamanın ilerleyen aşamalarında da anılan belgeye istinaden uyuşmazlığın aydınlatılması için mahkememizce resen ——— istenilen kayıtların uyumazlığın çözümü noktasında etkili olduğu göz önüne alındığında davalı vekilinin itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı —–yönünden yapılan incelemede ise davanın niteliği göz önüne alındığında davalı —— kayıt maliki olmaması, tapu iptal ve tescil talebi yönünde davalıya husumet yöneltilmeyeceği yine terditli alacak talebi yönünden değerlendirme yapıldığında ise davacının davalı kooperatifin diğer davalı ile el birliği içinde davacı aleyhine hareket ettiği iddia ve ispat edilmediğine göre aynı sonuca varılacak olması sebebi ile davalı —- yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Açıklanan gerekçeler ile davalı—– yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı —- açılan davanın kabulü ile davalı —– ferdileşme sonrası bu paylara bağlanan davalı——–ile davacı adına tesciline dair karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı —-yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davalı —- yönünden açılan Davanın KABULÜ ile,
-Davalı —- numaralı yere ilişkin —- sonrası bu paylara bağlanan davalı— kayıtlı —– iptali ile davacı adına tesciline,
3-Alınması gerekli karar harcı — harcın mahsubu ile bakiye —davalı—- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan —harcın davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —-tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı—tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı — tarafından yapılan —- yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 38.836,99 TL nispi vekalet ücretinin —- alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —-Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/07/2021