Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1653 E. 2023/275 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1653 Esas
KARAR NO: 2023/275
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/10/2014
KARAR TARİHİ: 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili —– davalı şirket arasında madeni yağ alım satımı konusunda ticari ilişki kurulduğu, taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesi mucibinde de müvekkil—- tarafından davalı şirketten toplam 743.464,00 TL tutarında mal satın alınıp, karşılığında aşağıdaki çekler ve teminat senetlerinin verildiği, yine cari hesap borcuna istinaden müvekkilin alacaklı olduğu — tarafından—-adına kayıtlı olan ——- 8348 ada, 7 parselde kayıtlı olan arsası üzerinde davalı firma lehine —- tarih ve—– yevmiye ile 1. Dereceden 200.000,00 TL ipotek tesis edildiği, iş bu ipotek nedeniyle muhataplara keşide edilen —– yevmiye nolu ihtarnamesinde müvekkillerden —– vadesi geçmiş olan borcu ihtar tarihi olan 21.10.2013 tarihi itibariyle 397.806,00 TL olarak bildirildiği, bilahare de, iş bu taşınmaz ile ilgili olarak ——dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, davacı —– tutarındaki—– marka aracın, davalı şirkete borca mahsuben devir ve temlik edildiği, ancak bedelinin cari hesap borcundan düşülmediği, müvekkili —- tarafından davalıya cari hesaba mahsuben 24.06.2013 tarihli tahsilat makbuzu ile 63.500,00 TL ödendiği, ancak teminata verilen çeklerin daha sonra taraflar arasındaki karşılıklı mutabakat ile geçersiz kılınarak, aşağıdaki bonoların verilerek yenilendiği, —— nolu çek karşılığında, —- vade tarihli —– keşide ve —– tutarındaki bononun verilerek yenilendiği, davalı şirketin bu yenilemeye rağmen, temiinat olarak verilen mezkur çekleri iade etmeyip, uhdesinde tutup, bununla da yetinmeyerek hem takip öncesi tahsil ettiği çeki, hem de bonoları icra takiplerine konu ederek, müvekkiller hakkında bedelsiz kalan senetlere dayanarak takip başlattığı, davacı firmanın yetkilisi —– imzasına havi belgede banoların çeklere mukabil alındığının teyit edilmekte olduğu, cari hesap borcundan doğan ve müvekkilinin iş bu takiplere dayanak yapılan kambiyo evraklarına mansuben yaptığı ödemelerin genel toplamda 228.000,00-TL tutarında ödeme yapıldığı, sonuç olarak, davaya konu icra takiplerinden önce davalıya cari hesap ilişkisi karşılığında toplam 427.224,00 TL ödeme yapıldığı, bu meyanda davalı tarafından cari hesap borcuna karşılık lehine tesis edilen 200,000,00 TL bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibin —– Sayılı dosyası ile başlatıldığı, hal böyle iken davalı şirketin ödenmiş çeklere ve bonolara dayanarak haksız ve mesnetsiz olarak müvekkiller aleyhine icra takibi başlattığı, şöyle ki, —– Sayılı dosyası ile keşidecisi —– tutarındaki çek ile ilgili, —–dosyası ile keşidecisi —— çekle ilgili, —– vade tarihli —- bono ile ilgili, ——- tutarındaki çekle ilgili müvekkiller aleyhine kambiyo takiplerinin başlatıldığı, bu nedenle dava açıldığı, öncelikle ekli ödeme dekantlarının ve sair belgelerin tetkiki ile ——- durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, menfi tespit davasının kabulü ile davacı müvekkillerin davalıya iş bu dosyalardan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takipleri ve takip müstenidi çek ve bonoların iptaline, davalıya icra tehdidi altında yapılan ödemelerin istirdadına, davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği ödemelerin kabulünün mümkün olmadığı, kaldı ki ödeme yapılmış olsa dahi, davacıların yine borcunun bulunduğu, ödemeler var ise usulüne uygun olarak ispat edilmesinin gerektiği, takipten sonra yapılmış bir ödeme bulunmadığı, ipoteğin paraya çevrilemediği, ipotek takibinin iptal edildiği, bu nedenle, ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız davanın reddine, davacılar aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, dava konusu ——- sayılı takip dosyalarına konu çek ve bonoların takip tarihinden önce ödenmesi sebebiyle borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında kabul edilen 7251 sayılı kanun ile T.T.K.’nın 4. maddesinin değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– sayılı dosyaları celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —– esas sayılı dosyasının karar örneği uyap üzerinden celp edilmiş, dava konusu aracın trafik tescil kayıtları —– celp edilmiş, —- tarihli bilirkişi raporu,—- tarihli bilirkişi ek raporu, —- tarihli bilirkişi heyet ek raporu, —– tarihli bilirkişi heyet raporu, —-tarihli bilirkişi heyeti ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen —– tarihli raporunda özetle, “…Davacılar tarafından, davalı şirkete barçlarının bulunmadığı ile ilgili menfi tespit davası açılmış olup, dosya kapsamı itibariyle yapılan incelemelerde, çeklerin ve senetlerin ödemeleri tam açıklayıcı olmadığından, davacılar tarafından dosyaya davacı şirkete bu güne kadar verilmiş olan tüm çek ve senetlerin ödendiği ile ilgili, bankaların kaşe ve imzasına havi olan ödeme belgelerini dosyaya ibraz edilmesi gerektiği, bu belgelerin ibraz edilmemesi ihtimaline göre, davacıların davalıya borçlu olmadıklarını ispat edemedikleri söylenebilecek olmakla birlikte, bu konuda nihai kararın Sayın Mahkemenize ait olduğu, Tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin, Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 20.10.2017 tarihli ek raporunda özetle, “…dava konusu huzurdaki durumun tam olarak aydınlatılabilmesi için davacılar vekilinin “dosyaya bilgi ve örnekleri sunulan müşteri çeklerinin de davalı şirkete —– cari hesap borcuna mahsuben verilmiş olup, söz konusu çeklerin ödendiği, ilgili bankalara müzekkere yazılarak, bu hususun sorulması “ talepleri bulunduğundan, yukarıda 5. Maddede detaylı dökümü yapılan çeklerin ödenip ödenmediğinin, ödenmiş ise kime ödendiğinin ( çeklerin önlü arkalı fotokopilerinin de eklenmesi istenerek ) ilgili bankalara müzekkere yazılarak sorulması gerektiği, Ayrıca, davacılar tarafından banka havalesi ile ödeme yapıldığı beyan edilmiş olup (Tespit edilebilenler 5 nolu tabloda gösterilmiştir. ), bazı dekontlarda —– firmasının isminin yazıldığı görülmüş olup, bu firmanın davalı firma ile aynı firma olup olmadığının ilgili ——- sorulması gerektiği, ayrıca kök rapor hazırlandıktan sonra bankalardan gelen cari hesap ekstreleri açıklayıcı olmayıp, davacılar tarafından davalıya yapılan ödemelerin kaşe ve imzalı banka dekontlarının dosyaya ibrazının gerektiği, Davacılar vekili tarafından, cari hesap borcuna mahsuben davalıya devredilen ——plaka sayılı aracın kayıtlarının ilgili —— celbinin talep edildiği görülmüş olup, yukarıda plaka numaralı aracın bilgilerinin bağlı bulunduğu trafik müdürlüğünden istendikten sonra, dosyaya makine mühendisi bilirkişinin de dahil edilerek, bu durumun makine mühendisi bilirkişisi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, Ayrıca davacılar vekilinin dava dilekçesinde “Cari hesap borcuna istinaden müvekkilinin alacaklı olduğu —-tarafından—– kayıtlı olan—— 8348 ada, 7 parselde kayıtlı olan arsası üzerinde davalı firma lehine —- yevmiye ile 1. Dereceden — ipotek tesis edildiği, iş bu ipotek nedeniyle muhataplara keşide edilen ——yevmiye nolu ihtarnamesinde müvekkili —— vadesi geçmiş olan borcu ihtar tarihi olan 21.10.2013 tarihi itibariyle 397.806,00 TL olarak bildirildiği, bilahare bu taşınmaz ile ilgili olarak —– dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı “ belirtildiğinden, dosyaya——–Sayılı dosyası ile söz konusu tapuya ait takyidatlı tapu belgelerinin ilgili —— celbinin gerektiği, yukarıda yazılı belge ve bilgilerin dosyaya gelmesi halinde dava konusu olay hakkında bilimsel verilere uygun ve denetime elverişli rapor düzenlenmesinin mümkün olabileceği, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin, Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin —– tarihli ek raporunda özetle, “…Bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 2. Bendinde firmaların aynı firma olup olmadığının sorulması gerektiği belirtilmiş ise de, davacı müvekkil tarafından ödemelerin davalı—– yapılmış olup, dekont açıklamasında kısaltma yapmak suretiyle ——- yazıldığı, ödemelerin yapıldığı hesabın davalı firmaya ait olduğu, davalı defterlerinin lehlerine kesin delil vasfına haiz olmadığı, bu belgeler geldikten sonra ek rapor alınmasına karar verilmesi * talep ve beyanlarında bulunmuştur, Davalı—–vekilinin Sayın Mahkemeye hitaben düzenlediği —- tarihil dilekçesinde özetle: “ Müvekkilinin——yevmiye defterinin kapanış tasdikinin———– bulunduğu, Ödendiği iddla edilen çeklerin hiç birisinin ödenmediği, davacının ödemeleri yazılı belgeler ile ispat etmesi gerektiği, müvekkil şirketten başka kişilere ve başka şirketlere yapılan ödemelerin kabulünün de mümkün olmadığı, müvekkile verilmiş olduğu iddia edilen aracın borçtan düşülmesinin gerektiği görüşünün de kabulünün mümkün olmadığı, ticari defter kayıtlarının önceliğinin esas olduğu “ talep ve beyanında bulunmuştur. Davalı —— Sayın Mahkemeye hitaben düzenlediği —- tarihli dilekçesinde * Davacının —- tarihli dilekçesinde ödeme hususunda bankadan bilgisint istediği çeklerden ——- çekle ilgili olarak ——— dosyası ile hakkında dolandırıcılık ve evrakta sahtecilikten dava açılmış olup, davacı tarafın müvekkilinin alacağını geciktirme amaçlı olarak bu davaya devam etmekte olup, müvekkili dolandırma saikli olarak sahte imza ile verdiği çeki dahi ödeme olarak Sayın Mahkemeye sunduğu “ beyanında bulunduğu görülmüştür. Davalı —— vekilinin Sayın Mahkemeye hitaben düzenlediği 07.03.2018 tarihli dilekçesinde özetle: * Çek asıllarının icra kasasında bulunduğu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi * talep ve beyanlarında bulunduğu görülmüştür.——- plakalı araç bilgileri ile ilgili her hangi bir belge görülemediğinden, ihtilaf konusu olan davanın çözümlenebilmesi için dosyaya bankacı ve icra iflas uzmanı bilirkişiler dahil edilmesi durumunda, dava konusu olayı aydınlatacak şekilde rapor düzenlenmesi mümkün olmakla birlikte bu konuda nihai karar tamamen Mahkemenindir…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin 14.03.2022 tarihli raporunda özetle, “…Sayın Mahkemeye hitaben düzenlenen raporlarda detavlı olarak açıklandığı ve üzere, davalı şirket tarafından davacı —— ( davacı şirketin ticari defterlerıne kayıt ettığ —- yılında —- 743 464,14 TL tutarmda fatura düzen dekontları incelemesi sonucunda 185.594.00 TL ödeme yaptığı goruldügg’ ünden (İlgili ödemelerin dava tarihinde önce yapıldığının tespit edildiği), aradaki fark ( 743.464,14 -185.594.00 = 557.870,14 TL) olmasına rağmen, davalının ticari defterlerine göre 338.306,06 TL tutarda alacaklı bulunduğu ve bu tutarın Şüpheli Alacaklar hesabına aktarıldığı görüldüğünden, davacı tarafın davalı şirkete 338.306,06 TL borcunun bulunduğu kanaati edinildiğinden, nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacıların menfi tespit iddiasının bu aşamada yerinde olmadığı kanaati edinilmekle birlikte, nihai karar Sayın Mahkemenindir…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinin 17.10.2022 tarihli ek raporunda özetle, “…Sayın Mahkemeye hitaben düzenlenen raporlarda detaylı olarak açıklandığı ve üzere, Davalı şirketin incelenen —- yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin bulunduğu görülmesine rağmen, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığı görüldüğünden, lehlerine kesin delil vasfına haiz olup olmadıkları konusunda TTK 64, HMK 189/4, 198 ve
222. Madde hükümleri uyarınca nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Davacı tarafından ——– plakalı aracın ilk satışına ait noter satış evraklarının celbi ve——– tanık olarak dinlenilmesi talep edilmişse de dosyada taleplere ilişkin herhangi bir veriye
rastlanamadığı, bu haliyle iddianın ispatının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin takdirinin Sayın Mahkemenizde olduğu, dosyanın mevcut haliyle 14.03.2022 tarihli raporumuzun 18. sayfasındaki görüşümüzü koruduğumuzu bildirir; dosyada mevcut tescil bilgilerinden davaya konu aracın ——–noter satışı ile aracın plakasının değiştirilerek—–tescil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. teyandan———-ilgilisinin bulunup bulunmadığı konusunda dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamış olup nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu, Göndereni——- gönderilen 1 adet “Yazılan çek ödemesi” açıklamalı 2.000 TL ödeme dekontuna ilişkin Davacı tarafından —— kısaltmasının davalı şirket olan ——– kullanıldığı, bu nedenle 2.000 TL’nin hesaplamaya dahil edilmesi gerekeceği itirazında bulunulmuşsa da hesaplamaya katılan diğer ödeme dekontlarının tümünde çek nuramasının belirtildiği, bu nedenle ilgili çeke mahsuben ödeme yapıldığının anlaşıldığı, söz konusu 2.000,00 TL bedelli ödeme bakımından ise herhangi bir çek numarasının belirtilmemiş olması nedeniyle, “Yazılan çek ödemesi” şeklindeki açıklamanın delillerin
değerlendirmesi kapsamında Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,—– dosyasında çek bedellerinin mevcut ödemeler düşülmeden 84.955,00 tl asıl alacak, 1.759,28 TL işlemiş faiz, 8.495,50 TL tazminat ve 254,87 TL komisyon olmak üzere, toplam 95.464,65 TL olarak takibe konulduğu görülmüştür. Bu halde Davacı ———dosyasından dolayı eksik ödenen 28.000,00 TL için borçlu olduğu,———dosyasında takip müstenidi, ———– miktarlı bonoları kefil sıfatıyla imzalamakla aval veren pozisyonunda olduğu, aval verme, bir teminat niteliğinde olduğundan lehine aval verdiği kişi hangi şartlarda poliçeden sorumlu ise, avalistin de o borçtan o şekil kapsamında sorumlu olacağı, açıkça Bonolara mahsuben yapılan bir ödeme bilgisine rastlanılmadığından bakiye borç kapsamında sorumluluğun devam edeceği, Davalı ——–tarihli dilekçesinde özetle: “ Müvekkilinin—-yevmiye defterinin kapanış tasdikinin——-bulunduğu,belirtilmiş olup; Kapanış tastikine ilişkin , tespitlerimiz sadece ticari deftere göre değil dayanak belgelere göre yapıldığından yevmiye kapanış tastikinin olup olmamasının bir önemi bulunmayacağı kanaatine varıldığı,Davalı şirket tarafından davacı——– ( davacı şirketin ticari defterlerine kayıt ettiği ) ——–tutarında fatura düzenlemiş olup, tespitlerimize göre davacı şirketin banka hareketleri ve ödeme dekontları ve Banka cevap yazıları incelemesi sonucunda —- tarafından 225.229,00TL ödeme yaptığı görüldüğünden (İlgili ödemelerin dava tarihinde önce yapıldığının tespit edildiği), aradaki fark ( 743.464,14 – 225.229,00 ) = 518.241,14TL olmasına rağmen, davalının ticari defterlerine göre 338.306,06 TL borcunun bulunduğu kanaati edinildiğinden, nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacıların menfi tespit iddiasının bu aşamada yerinde olmadığı kanaati edinilmekle birlikte, nihai kararın Sayın Mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur———–İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. ———
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.———-
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlular, davalı/alacaklıya olan borcunu ödendiğini iddia etmektedir. Bu itibarla davacı-borçlular tarafından dava konusu çek vb. tüm borçların ödendiğinin yöntemince ispat edilmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır. Dosya kapsamında alınan —— tarihli bilirkişi heyet raporları dikkate alındığında davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmasına rağmen, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmadığı, HMK 222/4 maddesi gereğince davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının aleyhine delil olarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı şirket tarafından davacı ——- (davacı şirketin ticari defterlerine kayıt ettiği ) —– yılında toplam 743.464,14 TL tutarında fatura düzenlemiş olduğu, yapılan ayrıntılı bilirkişi tespitlerine göre davacı şirketin banka hesap hareketleri, ödeme dekontları ve banka yazı cevapları incelemesi sonucunda——tarafından 225.229,00TL ödeme yapıldığı, (ilgili ödemelerin dava tarihinde önce yapıldığının tespit edildiği), aradaki fark ——–olmasına rağmen, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olmaması sebebiyle (davalı aleyhine) davacının, davalıya davalı defterlerinde kayıtlı olan 338.306,06 TL tutarda borçlu olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, davacı tarafından dava konusu takip dosyaları yönünden borcun tamamının ödendiği iddiasını yöntemince ispat edemediği anlaşılmış, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır.———– Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.609,25-TL harcın mahsubu ile artan 5.429,35‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 200,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 48.984,12-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/03/2023