Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1597 E. 2019/793 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/671 Esas
KARAR NO : 2019/431

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşen, davalı şirket tarafından başlatılmış olunan İstanbul ——. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6715 Esas sayılı icra takibinin müvekkil şirket ve yetkilileri ile hiç bir ilişkisi ve borcu bulunmadığını, İstanbul –. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/283 Esas Numarasıyla deracaattan geçerek kesinleşen kararla Genel Kredi Sözleşmesinden sorumlu tutulamayacağını bu nedenle davalı kurum olan bankaya müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığının ortaya çıkmış olduğunu, kararda Davalı şirket …nin İstanbul –. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6715 Esas sayılı icra takibine müvekkil şirketin yapmış olduğu itiraz sonucunda takibe itirazın yasal dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini taleplerinin reddedildiğini, icra dosyasından uygulanan hacizler nedeni ile Müvekkil şirketin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde maddi manevi zarara sokulduğunu, Haksız icra takibi ve haksız haciz yapılması işlemlerinin sorumluluk hukuku ilke ve kuralları gereğince haksız eylem niteliğinde olduğunu ve maddi ve manevi tazminat gerektirdiğini, 11.10.2016 tarihinde haciz kaldırma taleplerinin icra Müdürlüğünce talebe uygun olarak hacizlerin kaldırılmadığını, Bankanın Genel Kredi Sözleşmesini imzalayan kişinin şirketin yetkilisi olup olmadığını, araştırmayarak, görevini açıkça ihmal ettiğini, beyan ederek, Müvekkil şirketin haksız hacizler nedeniyle uğramış olduğu ticari itibar kaybı, şirketinin faaliyette bulunamaması, banka ve tüm şirketler nezdinde yok olan itibarı, araç değer kaybı ve diğer maddi kayıplar nedeniyle şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalı bankadan alınarak müvekkile ödenmesine, Müvekkil şirketin haksız hacizler nedeniyle uğramış olduğu üzüntü elem ve endişe nedeniyle uğramış olduğu manevi zararların tazmini açısından 100.000 TL manevi tazminatın müvekkile ödenmesine, Dava masraf ve vekalet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil Banka’nın kredi müşterisi —–. lehine, diğer borçluların müteselsil kefaletleriyle açılan ve kullandırılan kredi hesaplarının 18.03.2010 tarihi itibariyle kat edildiğini, Beyoğlu —.Noterliği’nin 17/12/2010 tarih ve —– yevmiye nolu ihtarnamesi borçlulara gönderilmesine rağmen borç ödenmediğini, Müvekkil Banka tarafından Genel Kredi Sözleşmelerindeki müteselsil kefil sıfatı sebebiyle—————— aleyhine İstanbul —- İcra Müdürlüğü’nün 2011/6715 Es. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davacı —- tarafından, işbu İstanbul —.İcra Müdürlüğü’nün 2011/6715 E.sayılı takibinde; borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğinden müvekkil Banka tarafından davacı aleyhine İstanbul —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/354 E. sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını ve yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiğini, davacının, huzurdaki davada, dava ve taraf ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava tarihi itibariyle, tüzel kişiliği ortadan kalkmış olan davacının, dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından, davanın hmk.m.115 kapsamında dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davada — davacıyı temsil yetkisi bulunmadığını, Mahkemenin yetkisiz olduğunu, Davanın İstanbul mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, Davanın zamanaşımı süresinde ikame edilmediğini, davanın zamanaşımı nedeni ile reddinin gerektiğini, Davacının tüzel kişiliğinin sona ermesi sebebiyle ortada zarar ve zarar gören bir tüzel kişiliğin bulunmadığının sabit olması nedeni ile davacının hem maddi hem manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafından itirazın iptali davasındaki hükmün kesinleşmesi beklenmeden araçların kaydındaki haczin kaldırılması talep edebilinecekken işbu yola başvurulmadığını, müvekkil banka’nın sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını——- tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilen davacıyı temsile yetkili kılınan dava dışı — Bu tarihten sonra 12.09.2005 tarihinde müdürlük sıfatının ve şirketi temsil yetkisinin sona erdiğine dair alınan ve ilan edilen herhangi bir kararının bulunmadığını beyan ederek, Mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, Davanın itirazlar doğrultusunda Usulden ve Esasdan Reddine, Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davalı tarafça davacı hakkında başlatılan icra takibi neticesinde uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yargıtay —–.Hukuk Dairesi’nin 06/02/2018 tarih ve 2016/7483 Esas 2018/789 Karar sayılı ilamında da belirttiği üzere kural olarak dava hakkı, o hakkın sahibi olan kimseye aittir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nin 71. maddesinde, dava açmaya ehil olan kişinin davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır.
Somut olayda; dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısından davacı şirketin kaydının 13.08.2014 tarihinde Ticaret Sicilinden re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibari ile davacı şirket terkin edilmiş olup, tüzelkişiliği sona eren davacı şirketin dava açma ehliyeti ve davada taraf sıfatı bulunmamaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda, dava tarihi itibariyle tüzel kişiliği bulunmayan davacı şirketin dava açma ehliyeti ve taraf sıfatı bulunmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Karar harcı 44,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun333.maddesi gereği ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.