Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1591 E. 2018/215 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1591 Esas
KARAR NO : 2018/215

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 27/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin kendi emek ve düşüncelerinin ürünü olan “Çek ve senetlerin SMS ve internet yolu ile sorgulanması” usulünün (sisteminin) davalılar tarafından TTK 54. Maddede belirtilen şekilde haksız ve hukuka aykırı olarak kullanıldığını, davalıların fiilinin TTK 56/1-a maddesi uyarınca haksızlığının tespitine, davalıların rekabetinin kaldırılmasına ve men’ine , davalıların haksız rekabeti dolayısıyla ortaya çıkan maddî zararın; alacağın belirsiz olması dolayısıyla davalıların elde ettiği kazanç miktarına göre mahkemece yapılacak inceleme sonucunda belirlendiği anda arttırılmak ve davalıların elde ettiği kazancın hangi oranda bölüşüldüğünün tespitine göre davalılara yüklenecek tazminat oranı belirlendiğinde netleştirilmek üzere şimdilik asgari olarak her bir davalıdan 50,000.-TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak müvekkillere verilmesine , müvekkillerin uğradığı manevi zarar ile itibar kaybını karşılamak üzere her bir davalıdan 50.000.-TL olmak üzere toplam 100.000.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile müvekkillere verilmesine, müvekkiller tarafından oluşturulan usulün, davalılar tarafından kullanılmaya devam edilmesi halinde, mahkemece uygun bir bedelin yıllık kazanç miktarına göre belirlenerek müvekkillere verilmesine , davalılar aleyhine verilecek kararın, masrafı davalılar tarafından karşılanmak suretiyle Ticaret Yasasının 59. Maddesi uyarınca ilan yolu ile kamuya duyurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı—-A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 1995 yılında 3183 sayılı Bankalar Kanununun 83, Maddesi uyarınca 11 bankanın ortaklığı ile ‘”mali kurumlar arasında kredi müşterilerinin bilgilerini paylaşmak” üzere kurulduğunu, davalının balen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri gereğince bilgi paylaşımı sağlamak maksadıyla faaliyette bulunduğunu, davalının görevi gereğince çek keşide edilmesi, ibraz ve ödemelerine ilişkin bilgileri finans kurumlan arasında paylaşılmasını ve kendilerinde buluna n bilgilere ulaşılmasını sağladığını, davacılar tarafından usulün kendilerine ait olduğunu, yeni bir buluşmuş gibi anlatıldığını, davalı tarafından gasp edilerek 17.01.2013 tarihinde uygulamaya konulduğunu iddia ettiklerini, davacılar tarafından geliştirildiği öne sürülen yöntem ile ulaşılan bilgiler ile davalı tarafından işletilen sistemde sorgulanan bilgilerin tamamen farklı olduğunu, davalı siteminde çekin karşılıksız olması bilgisi dışında hiçbirinin davalı sisteminde sorgulanmadığını, davacılar tarafından da durumun bilindiğini ve kendilerine konuya ilişkin mail yollandığını, davalı siteminde kişilerin çek keşide, ibraz ve ödemelerine ilişkin tarihçelerini raporladığım, davacıların sisteminin çek yaprağını sorguladığını, davacıların sorgu sisteminde sorgu çek hamili tarafından yapılmakta olduğunu, davalının sisteminde gerçek ve tüzel kişilerin kendileri hakkında rapor aldıklarım veya kendilerine ilişkin raporun üçüncü kişilere verilmesini talep ettiklerini, davacıların geliştirildiği ileri sürülen sistemin demokratik bir hukuk devletinde uygulanmasının mümkün olmadığını, söz konusu sistemin Anayasanın 20 ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2. maddesine açıkça aykırı olduğunu, davacıların geliştirdiklerini iddia ettikleri sistemin sadece bir düşünceden ibaret olduğunu, fikri haklar dahil hiçbir mevzuat gereğince korunmasının mümkün olmadığını, bu düşüncenin hangi veri bankaları, hangi yazılımla uygulanacağının belli olmadığı, buluş olmadığını , soyut düşüncenin hukuk sisteminde korunmadığı, davalının TTK 54 ve 55. maddelerine aykırı bir eyleminin bulunmadığını, davalı tarafından davacı tarafa ait olan ve kullanılan herhangi bir iş ürününün bulunmadığını, tazminat koşullarının bulunmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ; TOBB’un özel sektörün mesleki üst kuruluşu ve temsilcisi olduğunu, her türlü bilgiyi üyelerine sunmak görevinin bulunduğunu, diğer davalı tarafından kullanılan sistemin üzerinde herhangi fikri, üretim, katkı, pazarlama ve sunum vs. dahili bulunmadığım, söz konusu sistemin birçok finans kurumu ve banka tarafından kullanılırken neden davalı olarak TOBB’un gösterildiğinin anlaşılamadığını, husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, TOBB’un diğer davalı …’nin risk merkezi, hissedarı veya yöneticisi olmadığını, davacı tarafından geliştirildiği iddia edilen sistem ile davalı …’nin kullandığı sistemin farklı olduğunu, davalı tarafın bir eyleminin olmadığın, tazminat talep edilemeyeceğini iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı dava dilekçesinde “çek senet durum bilgisi sorgulama yöntemini” davacının iş ürünü olduğunu belirterek davalının kendi kullandığı uygulamayı kullanarak haksız kazanç elde ettiğini belirterek bu eylemin haksız rekabet olduğunu iddia ederek davasını açmıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ,ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 18/01/2016 tarihli raporda ,”Davalılardan TOBB, somut olayda sistemi kullanma ve gelir elde etmediği, diğer davalı KBB ‘de ortağı ve yönetici gibi bağlantısı olmadığından buna husumet yöneltilmeyeceği , davalılardan KBB’ ya yönelik ise; davalıların uygulama yaptıkları ve kullandıkları sitemin, gerek KHK ,TTK haksız rekabet hükümleri ve gerek FSEK hükümleri kapsamında bir bütün değerlendirmesinde davalıların kullandıkları sistemin davacıların açıklanan ve tescil edilen sistem ile benzer olduğu, davacıların bu nedenle ilgili kanunlardaki korunma ve tazminat isteme haklarına sahip olduğu, davacıların, kendilerinin sistemlerinin uygulamasına yönelik herhangi bir ticari faaliyetin bulunmayıp, sahip oldukları sisteminin sadece benzer şekilde kullanılması nedeniyle tazminata yönelik zararın tespiti konusunda karşılıklı mukayese yapılabilecek sadece davalılardan KBB’ ya ait dosyada yıllara sari gelirlerinin bulunduğu görülmüş ve bu gelirlere göre davacının taleplerine yönelik olarak, davalı … 3182 sayılı Bankalar Kanununun 83.maddesi uyarınca 11 bankanın ortaklığı ile 1995 yılında “mali kurumlar arasında kredi müşterilerinin bilgilerini paylaşmak” üzere kurulmuş olması ve halen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu hükümleri uyarınca bilgi paylaşımı sağlamak maksadıyla görevini sürdürmesi, bunun dosyaya sunulu davalı … raporunda “…Risk Merkezi kanunun verdiği yetkiler dikkate alındığında ülkemizde risk yönetimin ve veri paylaşımının merkezim ” ifadesine de yansımış şekliyle, bu kuruluşa piyasa şartlarında olan güven nedeniyle tekel olarak tercih edilmesi sonucunu da meydana getirmiş olması, diğer karşı bir ifade ile davalı …, kanun ile kurulmuş ve yetkilendirilmiş olmasaydı kullanılan sistem herhangi bir banka veya kurumlar tarafından kullanılması güven ve diğer nedenlerle muhayyer olabileceği vc bu sitemin kullanılması ile elde edilecek gelirin de çok düşük olma ihtimalinin yüksek olabileceği, davacıların yaptığı sistem hizmet sektörüne girmekte olup ve bu sektörde kar marjı ortalama %10 olarak aygulaıımakla olduğu, ancak bu sektörde yapılacak hizmetin de devamlı ve aksayan yönlerinin de davacılar tarafından servis vb. desteklenmesi gerekeceği, diğer yandan sistem benzer olmakla birlikte davalı KBB, davacıların geliştirdikleri sistemin KHK m. 66 hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi ve kıyas yapılarak benzer hizmet sektörlerindeki sistemlerle değerlendirilmesi ve tek bir hesaplama île geliştirdikleri sistemin ücretinin ödenmesinin doğru ve hakkaniyetli bir yaklaşım olacağının uygun görüldüğü, bunun uygulamada benzer sitemlerin dışarıdan hizmet yoluyla alınıp hazırlatılması nitelik, emek ve özelliğine göre yaklaşık olarak 150.000 TL ile 250.000 TL arasında olabileceği, ancak, bu şekilde alınan hizmetin gelişmelere göre devamlı destek vc güncelleme yapılması gerekeceği, davacıların ise bu konuda destek, hizmet verme ve geliştirmeye yönelik bir faaliyeti görülmediğinden geliştirdikleri sistemin davalı … tarafından bu sisteme sahip olmadan kullanım hakkına sahip olabilmesi karşılığında .sistem hizmet ücretinin sadece tek bir Ücret olarak 150.000TL olabileceği, dosyamızdaki mali raporlardan sistemden kazanç ve gelir durumunun bunu ödemeye müsait olduğu, sistcmin her yıl KKB tarafından kullanımı devam ettiği ve gelir ettiği sürece KlIK m. 67/1 kapsamında yukarıdaki 150.000TL sistem hizmet ücretine ek olarak her yıl için %10’u olan 15.000TL yıllık kullanım bedelinin ödenebileceği, manevi tazminat konusundaki talebin mahkemenin takdirinde olduğu yönünde ” görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan 14/04/2017 tarihli raporda ” Yapılan teknik inceleme neticesinde davacı tarafından patent tescil belgesi ile tescil edilen yönteme ilişkin istemler ile davalı … uygulamasının karşılaştırılmasında uygulamalarının farklı olduğu, bu teknik inceleme ile bağlı olarak davalı eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı, mahkeme tarafından davacı taraf iş ürünü ile davalı tarafından kullanılan ürünün benzer olduğu kanaatinde olunması ihtimalinde davalı eyleminin TTK 55/1-4 gereğince haksız rekabet oluşturacağı, heyet tarafından tarafların ürünleri arasında benzerlik oluşmadığı sonucuna ulaşıldığı için tazminat hesaplamasının yapılmadığı yönünde ” görüş bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına , tarafların iddia ve savunmaları , denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacı kendi emek ve düşüncesinin ürünü olarak “çek ve senetlerin sms ve internet yolu ile sorgulanması ” usulünü bulduğunu ve bu iş ürününü Türk Patent Enstitüsü tarafından düzenlenen 20/08/2008 tarih ve — sayılı patent başvuru dilekçesi aldığını belgede “çek senet durum bilgisi sorgulama yöntemi “ile tescil edildiğini belirtmiş ve bunun kendi iş ürünü olduğunu belirterek, davalının kullanımının haksız rekabet yarattığını ve bundan dolayı haksız kazanç sağladığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Bahsi geçen patent belgesinin iptali için Malatya Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış ve bu dava halen devam etmektedir. Davada her ne kadar davacı, haksız rekabetten kaynaklı tazminat talebinde bulunmuş ise de patent tescil belgesi kapsamında 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması hakkındaki KHK çerçevesinde değerlendirme yapılarak patent tescil belgesi çerçevesinde patent haklarının korunması hakkındaki KHK ‘nin uygulanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira davacı gerçekleştirdiği proje ile davalı kullanımının benzer olduğunu , bu nedenle kendisine patent tescil belgesinin sağladığı korumanın uygulanmasını talep etmektedir. Bu itibarla davacı yanın dilekçesi çerçevesinde ve yapılan yargılama neticesinde davacının geliştirdiği projenin FSHK kapsamında korunduğu belirtilmiş olmakla ; tazminat talebi de bu yönde değerlendirilmesi gerekli olmakla talebin 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması hakkındaki KHK ‘ye göre yargılama yapıp karar verilmesi uygun bulunduğundan , uyuşmazlığın görevli Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği düşüncesi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HMK.nun 2/1, 114/c maddeleri uyarınca dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE,
HMK.nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
HMK.nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; davacı … davalı vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/02/2018