Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1045 E. 2022/401 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1045 Esas
KARAR NO: 2022/401
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12.08.2014
KARAR TARİHİ: 17.05.2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı arasında seyahat acentalığı niteliğinde bir ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ilişki nedeniyle davacı şirketin davalı şirketten — alacaklı olduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine — alacak üzerinden icra takibine girişildiği, davalı şirketin —- tarihli dilekçesi ile borca, faiz ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, ilerleyen dönemlerde borcun ödenmemesi nedeni ile iş bu alacak davasının açılma zaruretinin doğduğunu, fazlaya ve sair hususlara ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile —- alacağın temerrüt tarihinden itibaren bankalarca kısa vadeli avanslara uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline, ücreti vekalet ve yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibe, davaya ve iddiaya konu alacağın açıklanmadığını, hiçbir bilgi ve belgeye dayandırılmadığını, cari hesap oluşmamış iken karşılıklı mutabakat bulunmaksızın ve davalı şirket temerrüte düşürülmeksizin likit ve muaccel olmayan bir alacak iddiasıyla başlatılan takip ve davanın mesnetsiz olduğunu, taraflar arasında cari hesap konusunda bir sözleşmenin bulunmadığını, iş bu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, alacak davasıdır. Davacı tarafından davalı şirket ile seyahat acenteliğine yönelik ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki dolasıyla alacaklı olduğu iddia edilerek dava açılmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, —— tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı T.T.K. nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Huzurdaki dava açılmadan önce davacı tarafından aynı alacak miktarına ilişkin olarak takip başlatıldığı görülmüş olup,—takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının dosyamız davacısı—- borçlusunun dosyamız davalısı —-olduğu, takip talebinde ticari ilişkiden kaynaklanan alacak açıklaması ile — alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin davalı borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından süresinde —- tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tahkikat aşamasında bildirilen delillerin toplanmasının akabinde davanın niteliği gereği tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari deftere dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, mali müşavir bilirkişi tarafından ön rapor niteliğinde —– tarihli ikinci ek rapor düzenlenmiş olup, anılan raporlardaki değerlendirmelerin davanın niteliği ve ispat yüküne ilişkin hükümler göz önüne alındığında yerinde olmadığı gibi raporların mahkememizin denetimine açık olmayacak şekilde hazırlandığı anlaşılmakla raporların hükme esas alınması mümkün olmadığından dosya yeni bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından —tarihli rapor düzenlenmiştir. Düzenlenen — tarihli bilirkişi raporunda özetle, ” Davacı şirketin incelemeye ibraz ettiği —- yılı ticari defterlerinden envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin olmadığı, — yılları ticari defterlerinin açılış ve yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunduğu, davalı şirketin incelenen —- yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdike bağlı olan ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal sürelerde yaptırıldığı, taraflar arasında ticari münasebetin —yılında başladığı ve — yılında sona erdiği, tarafların — yılı ticari defter kayıtları birbirini doğruladığı, — yıllarında birkaç fatura haricinde uyumlu olduğu ancak — yılında uyumsuzluğun had safhaya ulaştığı, —-yılları ticari defter kayıtlarında davalının davacıya yapmış olduğu ödemelerde bir uyumsuzluk bulunmadığı, — yılı ticari defterlerin incelenmesine geçildiğinde davacı şirketin ticari defter kayıtlarının —- tarihine kadar davalı şirket ile uyumlu olduğu ancak bu tarihten sonra ki kayıtlarının bozulduğu, davacı şirketin muhasebe sisteminde kayıt düzeni bakımından değişikliğe gittiği, ——– kapata gittiği , hangi ödemenin hangi faturaya ait olduğu, hangi ödemenin belgeye dayandığı, hangi faturanın bedelinin ödendiğinin davacı şirketin ticari defter kayıtlarından tespit edilmesi imkanı bulunamadığı, — cari hesap hareketleri davacı taraf yönünden oldukça bozulduğu ve anlaşılması imkânsız hale getirildiği, — yılı öncesi kayıtlar fatura, tahsilat, iade faturası şeklinde düzenlenmiş iken — yılı fatura BORÇ ALACAK, şeklinde fatura kapama vb. mesnetsiz hareketler ile dolu olduğu, taraflar arasında —- adet hareket gerçekleştiği, söz konusu bu hareketlerin faturalarının, ödemelerinin davacı şirketin ticari defter kayıtlarından tespiti mümkün bulunmadığı, kaldı ki davacının —yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfı da bulunmadığı, davalı şirketin — yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil kabiliyeti mevcut olduğu ancak davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre davacı şirket davalı şirkete kaydi olarak —- borçlu göründüğü yani davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olup olmadığının davalı şirketin ticari defter kayıtlarından da tespiti mümkün bulunmadığı, davacı vekili tarafından dava dosyasına ibraz edilen faturalar tek tek incelendiği, ancak söz konusu fatura muhteviyatları uçak bileti ve benzeri içerikten oluştuğu, söz konusu fatura bedelleri de davalı şirket kayıtlarına göre ödendiği, taraflar —– yılına kadar aralarında hiçbir cari hesap mutabakatı yapmadığı, bu hesap mutabakatının sadece bilirkişi marifetinde yapılması da mümkün bulunmadığı, davacı şirket dava dosyasına sadece —- yılına ait fatura ibraz edildiği ancak bu faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı şirket tarafından bu fatura bedellerinin de ödendiği” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller, düzenlenen mahkememiz denetimine ve uyuşmazlığın çözümüne elverişli — tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle taraflar arasında —- yılları arasında ticari ilişki bulunduğu hususu sabit olup, davacı tarafından ticari ilişki kapsamında alacaklı olduğu iddia edilmektedir. Davanın niteliği gereği ispat yükü davacı tarafta olup, incelenen davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlardan alacağın ispatının mümkün olmadığı aksinin kabulü durumunda dahi uyuşmazlık konusu yıllar göz önüne alındığında anılan yıllara ait davacı ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı ve neticede davacı lehine kesin delil vasfına haiz olmadığı açıktır. Davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının ise usulüne uygun tutulduğu ancak incelenen kayıtlardan davacının davalıdan alacaklı olmadığı aksine borçlu olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın alacak iddiasını usulün uygun deliller ile ispat edemediği, delil dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE;
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 73,25- TL harcın mahsubu ile bakiye 7,45-TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.287,89-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17.05.2022