Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/240 E. 2018/53 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/240 Esas
KARAR NO : 2018/53

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2013
KARAR TARİHİ : 23/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ünvanının —- Tic.Ltd.Şti. ve sahibinin —- olduğunu, şirketin Eski unvanı olan — Tic.Ltd.Şti. unvanı 22.02.2011 tarihli Ticaret Sicili Gazetesindeki tescille değiştirildiğini, İstanbul Anadolu—-.İcra Müdürlüğü — E, Sayılı dosyaya konu senedin düzenlenme tarihinin 30.10.2009 olduğunu, bu tarihte şirket ortaklarının —- ve —- olduğunu, bahsi geçen kişilerin devir tarihi itibariyle şirketle ilişkilerinin olmadığını, bu şahısların şirkete ortak oldukları dönemi baz alarak haksız kazanç elde etmek amacıyla bono düzenlediklerini, dava konusu bononun, şirketin 2009 yılı kayıtları incelendiğinde kayıtlarda bulunmadığının görüleceğini, dava konusu bononun lehine düzenlendiği —in şirket kayıtlarında ticari ilişki belirten bir kaydın bulunmadığını, dava konusu bononun şirketlerini zarara sokacak ve haksız kazanç elde edecek biçimde şirketin eski ortakları tarafından tanzim edildiğini ve itirazı önlemek için de üçüncü şahıs olan —- ve …a’ ciro ettiklerini, Hesapların incelenmesi halinde bu şahısların bu şirketle hiçbir zaman 150.000,00TL ye varan ticari ilişkilerinin mevcut olmadığının görüleceğini, davalının elinde bulundurduğu senetle ilgili takip ödeme emrini Cirantası —‘in adresini bilmeden müvekkili şirkete gönderdiğini, —- ve —-, —-,—ve … hakkında — Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulmuş olduğunu, müvekkilinin bir kısım kurumlara iş yaptığını ve davalının icra takibi İle hak ediş alacaklarına haciz konulduğunu durumun müvekkilini zor durumda bıraktığını, teminat karşılığında icra takip dosyasına ödenecek paraların karşı tarafa ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, bu doğrultuda; müvekkilin mağduriyetinin önlenmesi için İİK 72/3 hükmü uyarınca teminat karşılığı tedbir kararı verilmesini, İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü — E. Sayılı dosyaya konu senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile senedin iptalini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu icra takibine dayanak senedin şirketin eski ortakları tarafından düzenlendiği, ancak şirket defter kayıtlarında gözükmediğini iddia ettiğini, bunun kabul etmelerinin mümkün olmadığını, müvekkili …’un davacı şirketle ticari ilişkisinin bulunmadığını, senet cirantası — tarafından müvekkiline borcu karşılığında verildiğini, senedin vadesinde ödenmemesi üzerine borçlu davacı şirket aleyhine İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü — E. Sayılı dosya ile ihtiyati haciz kararı aldıklarını ve şirketin —-‘tan alacaklarının haciz edildiğini, davacının iddiasıyla dava konusu senedin şirket kayıtlarında olmadığı iddiası da şirketin kendi iç işleri olduğunu , müvekkilini bağlamayacağını, takibe konu ve davaya konu senedin dava dışı ciranta tarafından kendilerine verilmiş bir ödeme aracı olduğunu, bononun şekil şartlan artırılmış ödeme taahhüdü olduğunu, dava konusu senedin TTK uyarınca bulunması gereken zorunlu unsurları ihtiva ettiğini ve geçerli bir kambiyo senedi olduğunu, ispat yükü davacı borçluda olduğunu, senet borçlusu ve cirantalarının hepsinin müvekkiline karşı borçlu olduklarını, müvekkilinin senet üzerinde imzası bulunan borçlulardan herhangi birisinden tahsil talebinde bulunması hakkına sahip olduğunu, kaldı ki senedin asıl borçlusunun davacı borçlu şirket olduğunu müvekkilin diğer borçlulara karşı işlem yapmamış olmasına karşı davacının yapmış olduğu itirazın dayanağının bulunmadığını, ödeme emrinin —‘na tebliğ edildiğini, —‘nun şirketin Gayri resmi ortağı olduğunu , bunun da bir soruşturma sebebiyle —Cumhuriyet Başsavcılığının — soruşturma numaralı dosyada verilen ifade ve tutanaklarda şirketin resmiyetteki sahibinin — görünse de borçlu şirket yetkilisinin — olduğunun açıkça beyan edildiğini, davacının, icra takip dosyasını açan Avukatla anlaşarak kendisine vekil tayin ettiğini, bunun da borçtan kurtulmaya çalışmanın bir yöntemi olduğunu, davacının kötü niyetli olarak borçtan kurtulmaya çalışması yönünde açılan davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek; tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddini, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile %10 dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: dava hukuki niteliği itibariyle, davacının İstanbul Anadolu —İcra Müdürlüğü — esas sayılı dosyaya konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik davadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ,ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile , uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” davacı şirketin 2009 yılı defterlerinin HMK. 222. Maddesi uyarınca sahibi lehine delil teşkil etmediği, davacının, 2010 yılına ilişkin ticari defterlerini ibraz etmediği, davacı — Tic.Ltd.Şti/nin HMK , 222. Maddesine göre ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı , davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre, davacı şirketin senet alacaklısı — ile hiçbir ticari ilişkisinin tespit edilemediği, keşide tarihinden üç ay öncesi ve 2 ay sonrası dönemde bankalar, alıcılar ve müşteriler haricinde 150.000 TL nakit girişinin olmadığı, şirket kasa ve banka hesaplarının sürekli şekilde yüksek bakiye verdiği, şirketin acil nakit paraya ihtiyacının gözükmediği ve — adına hiçbir hesapta kayıt bulunmadığı, dava konusu senedin keşide tarihindeki şirket ortaklarının ve imza yetkililerinin — ve — olduğu, şahısların hisselerini 14,01.2010 tarihinde devrettikleri, hisse devri ile birlikte yetkililerinin de kaldırılmış olduğu, dava konusu senedin verildiğine dair şirket ticari defterlerinde herhangi bir iz ve işaretin olmadığı, senedin ticari ilişki akışı içerisinde verilmediği, tarafların icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve sair taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu “görüş olarak bildirilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına , tarafların iddia ve savunmaları , denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, davacı şirketin davalıya İstanbul Anadolu —icra müdürlüğünün — esas sayılı dosyasında takibe konulan senetten kaynaklı borcunun bulunmadığını iddia etmiştir. Keşide tarihi itibariyle davacı şirketin ortaklarının — ve — olduğu, bu ortakların hisselerini devrederek 21/01/2010 tarihinde tescil edip bu devri 27/01/2010 tarihli ticaret sicilinde ilan ettirmişlerdir. Keşide tarihi itibariyle senette şirketi temsili — ve — ‘nun yetkili oldukları belirlenmiştir. Davacı şirketin iddiası çerçevesinde bu senedin şirketi zarara uğratmak ve bir ticari ilişkiden kaynaklanmadığı yönünden yapılan incelemede tanık beyanları alınmış , davacının resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık yönünden C. Savcılığına başvurusu değerlendirilmiştir. Yapılan soruşturmada — C. Başsavcılığının 29/09/2017 tarih ve — nolu soruşturma evrakında bilirkişi incelemesi yaptırılmış , incelemede senette imzaların — ve — ‘nun el ürünü olduğu, haddizatında bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı , keza senedin arka yüzünde yer alan — ‘ın ve … ‘un imzalarının eli ürünleri olduğu, ancak senet üzerinde düzenleme tarihinden sonra herhangi bir düzenleme olup olmadığının belirlenemediği rapor edilmiş, bu çerçevede neticeten kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde de davacıya ek rapor sırasında da inceleme yapılması için 2010 yılı ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Bu çerçevede her ne kadar dava konusu senedin verildiğine dair 2010 yılı ticari defterleri incelenmeksizin yapılan inceleme ve ulaşılan sonuçta ticari defterlerde bir kayıt bulunmadığı belirlenmiş ise de davacının iddia ettiği gibi bononun sahteliği tespit edilemediğinden açılan davanın reddine , davacının haksız ve kötüniyetli olarak davayı açtığı kabul edilmediğinden davalı tarafa icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın REDDİNE,
Davalı tarafa icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Karar harcı 35,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.049,21 TL harcın mahsubu ile artan 3.013,31 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 16.663,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/01/2018