Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/755 E. 2022/247 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2012/755 Esas
KARAR NO: 2022/247
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 21/06/2012
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——– yaptığını, diğer müvekkili———-yaptığını, müvekkilleri arasında ticari ilişki olup, birlikte hareket ettiklerini, müvekkili —- aldığı yurt dışı siparişlerinin imalatının belirtildiği üzere müvekkili —- tarafından —- tarafından — aksamının imalatının gerçekleştirilmesi ile tamamlandığını, çoğu zaman müvekkili —-tarafından alınan siparişlerin her iki müvekkil firma tarafından ortak imal edildiğini, ihracattan kaynaklanan — ise, tam olarak ve daha az prosedür gerektirmesi sebebiyle ihraç kayıtlı olarak müvekkili —-fatura edildiğini ve müşteriye —–olarak — teslim edildiğini. bazen alınan aynı sipariş— müvekkili —- ise müvekkili — sipariş edildiğini, faturalandırmanın yine müvekkili —- Tarafından yapıldığını, dava konusu olayda ise davalı ile uzun süredir ticari ilişki içerisinde bulunduğundan siparişlerin her iki türlü şekilde oluştuğunu, her iki durumda faturalamanın müvekkili —-tarafından yapıldığını, davalı tarafından her iki şirkette sipariş edilen ticari emtianın bedelinin ise — ödendiğini, Müvekkili — faaliyet gösteren davalı —- yapıldığını, bu satış sözleşmeleri ile müvekkili —- tarafından —- düzenlediğini, —– yolu ile imalatları gerçekleştirilerek davalıya — faturalandırılarak —-edildiğini, —- anlaşılacağı üzere davalının dava konusu ticari malları müvekkil —- aldığını ve —- gerçekleştirerek —çıkarıldığın sabit olduğunu, ticari satımlar nedeni ile yeknesak olarak müvekkili —–tarafından fatura edildiğini, bedellerinin ise, davalı tarafından müvekkil —- ödendiğini, ticari defter kayıtlarında durumun sabit olduğunu, taraflar arasında —- tarihinden başlamak üzere ticari alışverişin yeknesak olarak yukarıda belirtildiği üzere gerçekleştirildiğini, bu ticari alışveriş sonrasında bakiye kalan fattıra alacaklarının davalı — tarafından ödenmediğini, taraflar arasında toplamda — alım-satım gerçekleştiğini, davalı taraf bu borcun — kısmını ödediğini, bakiyesi— olarak kaldığını, Müvekkili —- davacı —- davalıdan ticari ilişki, satımı yapılan mallara ilişkin faturalar ve sevk irsaliyesi yerine geçen gümrük beyannamelerine göre toplamda—- alacaklı olduklarını, Müvekkil —-bakiye alacağının tahsili için —- başvurduğunu,—–ekte sunmuş oldukları açık oturumunda —- taraflar arasındaki mahkeme yeri mutabakatına işaret ederek işbu mahkemenin yetkisine dair kuşku duyduğunu dile getirdi” diyerek —- yetkisiz olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre —- yetkili olduğunun belirttiğini, bunun üzerine davacı—— Mahkemelerinde açılanı davanın geri çekildiğini, gerçekten de müvekkiti —- yapılan — belgesinin şartlarının — göre —- kılındığını, —- görüşü de bu yönde olduğunu, sipariş —- Müvekkil — düzenlenmesi ve diğer müvekkili ——tarafından faturalandırıldığını, ödemelerinin ticari defter kayıtlarında sabit olduğu, dolayısıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve terditli olarak müvekkillere davalı tarafından ödenmesi amacıyla iş bu davanın açılması zaruret halini alındığını…” beyan ve iddia etmiş, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla terditli olarak öncelikle mal teslimini yapan ve fatura düzenleyen müvekkili —- davalının sipariş onaylarını —- verdiğini savunması halinde — takdirinde olmak üzere diğer davacı müvekkili —- açılan dava sebebiyle temerrüt oluştuğundan dava dışı açılış tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz oranı ile birlikte tahsiline, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların talep kısmında dava konusu edilen bedelin —- davacıya olmaz ise —— ödenmesini talep ettiğini, bu talebin hukuka aykırı olduğunu, alacak iddiasında bulunanın hangi şirket olduğunun belli olması gerektiğini, HMK 114. maddesi gereğince dava şartı yoksunluğundan davanın reddinin gerektiğini, 5718 sayılı yasanın sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygutanacak hukuk başlıklı 24. Maddesinde;—– Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.—– Taraflar, seçilen hukukun sözleşmenin tamamına veya bir kısmına uygulanacağını kararlaştırabilirler. —- Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyta, geriye etkili olarak geçerlidir. —Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden dağan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olar hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticari veya mesleki faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim barçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunarı işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözle: yle daha sıki ilişkili blr hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur.—–fıkrası gereğince karakteristik edim borçlusu müvekkilinin olması nedeni ile anlaşmazlıkta uygulanacak hukuk sözleşmesinin mevzuatı olup dolayısıyla Alman hukukunun uygulanması gerektiğini, yine genel yetki kuralına göre gerek müvekkilinin ikametgahının —– olması gerekse sözleşmenin ifa yerinin—– olmasından dolayı —– yetkili olduğunu ve yetki sözleşmesinin yapılmaması nedeni yetki itirazında bulunulduğunu, Müvekkilinin —– ettiğini ve — — alanında —–gösterdiğini, müvekkilinin uzun yıllardır. —–müşterilerinden aldığı —– firmalardan temin ettiğini, bu şekilde yıllardır sorunsuz çalıştığı bir çok firmanın olduğunu, müvekkilinin davacının verdiği garantiye, ileride doğabilecek sorunların çözülmesini vaat etmesine güvenerek, —– yıllarında da davacı firma ile çalışmaya başladığını, dava dilekçesinde ürünlerin—– teslim edildiği iddiasının doğru olmayıp ürünlerin teslim yerinin—- olduğunu, taraflar arasında buna dair akdedilmiş herhangi bir sözleşme olmadığını, bu nedenle sözleşmenin ifa yeri —- ulaştırılmasına kadar tüm aşamalardan davacının sorumlu olduğu, ürünlerin —– çıkış işlemlerinin tamamının davacı firma tarafından yerine getirildiğini, müvekkilinin bu işlemler için hiçbir zaman—– gelmediğini,—– davacı tarafından verildiğini, davacı tarafından hazırlanan ürünleri yine davacının —–gönderdiğini, müvekkilinin sözleşme şartlarına uygun olarak üretilip hazırlandığını düşündüğü ürünleri—–teslim aldığını, ambalajlı teslim edilen ürünleri müvekkilinin kontrol etmesinin mümkün olmadığını, ürünler demonte olduğundan ilk aşamada ürünlerdeki ayıpların tespitinin mümkün olmadığını, davacılardan temin edilen ürünlerin müvekkili tarafından —– daha önceden sipariş veren müşterilerine teslim edildiğini, müvekkili satılan ürünlerin teslim ve montaj işlemlerini yerine getirildiğini, bu esnada ürünlerin müşterilere teslimi ve montajı esnasında ürünlerin motorlarındaki bozukluklar parçalardaki eksiklik ve hasarlar ortaya çıktığını, müvekkilinin Müşterilerine karşı taahhütlerini tam ve zamanında teslim etmek zorunda olduğundan bu ürünlerdeki hasarların maliyetine katlanmak zorunda kaldığını, aksi takdirde müvekkili ile müşterileri aralarındaki sözleşmelere göre edimini zamanında ve tam olarak yerine getirmemesi halinde çok büyük cezai şartlarla karşı karşıya kalabileceğini, davacının teslim ettiği ürünlerdeki hatalardan dolayı müvekkili —— satış yaptığı başka ülkelerde müşterilerine sürekli olarak ücretsiz servis vermek ve müşterilere bu bozukluklardan dolayı büyük indirimler yapmak zorunda kaldığını, davacının sözleşmedeki ürünlerle ilgisi olmayan düşük kaliteli malzeme kullanılmış olan ürünler gönderilmesi ile müvekkilinin maddi zararlara uğradığı ve ticari itibarının da sarsıldığın, çıkan sorunlardan dolayı müşterilerinin müvekkil ile çalışmayı bıraktıklarını, Bu durumun davacılara bir çok kez bildirildiğini, ürünlerdeki aksaklıkların fotoğraflanarak belgelendiğini, kendilerine iletilen ve ilk çalışmaya başladıkları esnada verdikleri garantilere ve taahhütlere rağmen çıkan sorunlarla davacıların ilgilenmediklerini, bu ürünlerdeki eksiklikler ve ayıpların e-mail ve telefon ile zamanında bildirildiğini, davacının eksiklikleri kabulüne ilişkin cevabı maillerde bulunduğunu, mahallinde yapılacak incelemelerde ürünlerdeki hatalarının tespit edebileceğini, bu olaylara ilişkin tanıkları bulunduğunu, yasalarımıza göre alıcıya ayıplı ifada seçimlik haklar tanındığını, bunların sözleşmeden dönme hakkı, hizmetin yeniden görülmesi hakkı ayıp oranında bedel indirimi hakkı Bu hatalardan dolayı müvekkilinin karşı tarafa, iade faturası kesildiğini, yasadan kaynaklı bu yetkiye istinaden teslim edilen ürünlerdeki bozukluklardan ve hasarlardan dolayı davacıya,—–bedaelli iade faturası kesildiğini, ancak zararlarının bu kesilen iade faturasından çok daha fazla olduğunu, ürünlerdeki bozukluklar nedeni ile halen ücretsiz servis hizmeti verilmeye devam edildiğini, yaklaşık —- zarar ile ilgili tazmin haklarının mahfuz olduğunu, müvakkilinin resmi ve usulüne uygun tutulan ticari kayıtlarında kesinlikle böyle bir borç bulunmadığını beyan ve iddia etmiş ve öncelikle dava şartı ve yetkisizlik nedeni ile davanın reddine, bu talepleri kabul görmez ise haksız ve hukuka aykırı davanın reddine ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacılar tarafından —— mallar sebebiyle ödenmeyen fatura alacağının davalıdan tahsil talebine ilişkindir.
Davacı, davacılar ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, satımı yapılan mallara ilişkin faturalar ve sevk irsaliyesi yerine geçen gümrük beyannamelerine göre toplamda —– alacaklı olduğunu, davalının dava konusu fatura alacağını ödemediğini, ödenmeyen fatura alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında —- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, temlik sözleşmesi dosyaya sunulmuş ve incelenmiş,—- tarafların dava konusu belgeleri celp edilerek dosya arasına alınmış, — üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, davacıların — internet ortamından dosya arasına alınmış,— tarihli bilirkişi raporu alınmış,— tarihli bilirkişi ek raporu ve — tarihli bilirkişi — raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle,— ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve sahib— delil vasfına haiz olmadığı, davalı—– mukim olduğu ve defterlerinin incelenemediği, davalı vekilinin — tarihli dilekçesinde —– aracılığıyla talimat yazılarak — tarafından incelemenin yaptırılmasını talep ettiği, Yapılan inceleme neticesinde; Davacı —— olduğu, Davalı —- vekili tarafından sunulan delillere göre. davalının muhasebe kayıtlarında —-tarihinde; davacının dava talebinde olduğu gibi,—– faturası kestiği ve davacının alacağının ——davalının, davacıya ayıplı mal ve hizmet ihbarına yönelik noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü olarak bir bildirimde bulunulmadığı, ayrıca davalının davacıya kestiği —–faturanın teslimine dair herhangi bir belge sunmadığı, Buna göre, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı —– alacağı olduğunun görüldüğü, öncelikle —- davalıdan olan alacağın davacı —-uygunolabileceği,—— vekilinin beyan ettiği gibi —– tarihinde imzalandığı iddia edilen — davalı —-tarafından talep edilebileceği, — aşamasında hesaplanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla birlikte, — ait olmak üzere —saygı ile arz olunur— görüşlerini bildirmişlerdir.
—tarihli bilirkişi ek raporunda özetle,—- ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, Davalı —-olduğu ve defterlerinin incelenemediği, davalı vekilinin—— talimat yazılarak —- tarafırıdan incelemenin yaptırılmasını talep ettiği, —tarafından davacının alacaklı olduğuna karar verilmesi halinde; Davacının —alacağının varlığının davalının sunduğu belgelerde de sabit olduğu üzere; —- olarak karşılık bulduğu, Davalının— ibraz ettiği tercümeli yazıda ise; —– davalı tarafından davacıdan talep edildiği/zarar meydana geldiği, bu tazmin talep editen meblağa ilişkin—- tarafından hazırlanarı döküm olduğu ve bu tazminat talebinin Mahkeme’de tespit edilmesi halinde muhasebe kayıtlarına işleneceği” hususlarının bildirildiği, Davalı tarafından davacının davalıya sattığı malların arızalı olduğunu beyan edildiği ve buna istinaden de ——iade faturası kesildiğinin beyan edildiği, ancak davalı tarafından bu iddfasını tevsik edici herhangi bir yeni ve somut belge yada bilgi dava dosyasında görülemediği, Tüm bu hususların değerlendirilmesi —takdirinde olduğu, Davacı —- olduğu, Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı —- davalı — alacağı olduğunun görüldüğü, öncelikle —-verilmesinin uygun olabileceği, —-Fakat, davacıların vekilinin beyan ettiği gibi —- tarihinde imzalandığı iddia edilen ——tarafından talep edilebileceği, Faizinin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
— tarihli bilirkişi —- raporunda özetle, —– ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı ve sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, İş bu ek rapor aşamasında incelenen davacı—- yılına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin —- tutulmadıkları anlaşılmakla —– yasal ticari defterlerinin birbirini teyit ettiğini söylemenin mümkün olmadığı görülmekle, delil kabiliyetleri —- takdirinde olduğu, davalı —– mukim olduğu ve defterlerinin incelenemediği, davalı vekilinin — tarihli dilekçesinde—– talimat yazılarak — tarafından incelemenin yaptırılmasını talep ettiği, —- tarafından davacının alacaklı olduğuna karar verilmesi halinde; Davacı tarafından incelemede —-yılına ait yevmiye defterinin tamamı incelemeye sunulmadığından yevmiye defterinin kapanış kaydını ve kapanış tasdikinin görülmesinin mümkün olmadığı, inceleme sırasında tanzim edilen —- istenmiş olup maille — tarihinde aşağıda örneği bulunan açık hesap dökümü dosyaya ibraz edilmiş olup; Davacının sunduğu cari hesap ekstresine göre; davalı şirketin davacıya kestiği beyan olunan;—- faturasının kaydı görülemediği, ayrıca davacının —- tutarlı iade faturasının varlığı incelenmiş olup; ancak davacının ticari defterlerinde kaydı bulunmadığı, — yılında davacı —- davacının bağlı bulunduğu —tarafından beyan edilip edilmediği hakkında —- alım olarak herhangi bir beyanda bulunulmadığı, Dolayısıyla kök ve ek rapordaki görüşleri değiştirilecek yeni bir husus bulunmamakla birlikte nihai takdiri —- ait olduğu, Davacının —- alacağının varlığının davalının sunduğu belgelerde de sabit olduğu üzere; —-tarafından kısaca;—- davalı tarafından davacıdan talep edildiği/zarar meydana geldiği, bu tazmin talep edilen meblağa ilişkin —- tarafından hazırlanan döküm olduğu ve bu tazminat talebinin Mahkeme’de tespit edilmesi halinde muhasebe kayıtlarına işleneceği” hususlarının bildirildiği, Davalı tarafından davacının davalıya sattığı malların arızalı olduğunu beyan edildiği ve buna iİstinaden de —– iade faturası kesildiğinin beyan edildiği, ancak davalı tarafından bu iddiasını tevsik edici herhangi bir yeni ve somut belge yada bilgi dava dosyasında görülemediği, tüm bu hususların değerlendirilmesi Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, Davacı —- tarihinde; davalı —-olduğu, Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı—- davalı — olduğunun görüldüğü, öncelikle — davalıdan olan alacağın davacı — verilmesinin uygun olabileceği, —– tarihinde bir temlik sözleşmesi imzalandığının dosyaya ibraz edilen sözleşme fotokopisinden anlaşıldığı, temlik sözleşmesi ile davacılardan — arasındaki satış sözleşmesi çerçevesinde —- hükümlerine göre temlik alana devir ve temlik edildiği, Davacının dava dilekçesinde—- alacağımızı—- açılan dava sebebiyle temerrüt oluştuğundan dava açılış tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz oranı ile birlikte tahsiline” beyan ve talebinin takdiri —– ait olduğu, —- infaz aşamasında hesaplanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla birlikte, Bu hususların takdirinin delillerle doğrudan temas eden sayın mahkeme’nize ait olduğu ve davalının savları yüce Mahkemece benimsenirse, iş bu davada dermeyan ettiği istem nazara alınarak hüküm kurulmasının ancak yüce yargı makamının takdir sınırları içinde düşünülebileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmakla birlikte; asli takdirin tamamen sayın yargı makamına ait olduğu tekrar zikredilmek suretiyle nihai taktir mahkemeye ait olmak üzere…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından teslim alınan dava konusu faturalara konu bir kısım malların ayılı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği ve davalının ayıplı mallar sebebiyle sorumluluğunu olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Belirtmek gerekir ki, dosyada yer alan sözleşme/sipariş formunda açıkça —– Mahkemeleri yetkili kılındığından iş bu uyuşmazlıkta —– uygulanması gerekmektedir.
—-tarihli temlik sözleşmesi ile dava konusu alacağın temlik eden/davacı —- tarafından temlik alan/davacı —- temlik edildiği görülmüştür.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —- taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Eldeki dava da, davalı tarafından sunulan cevap ve ikinci cevap dilekçesin de, dava konusu faturalara konu malların tamamının teslim alındığını, teslim aldığı malların bir kısmının ayıplı olduğunu bu sebeple —-yılında ayıplı mallar sebebiyle uğradığı zararın tazmini için iade faturası kestiğini beyan ettiğinden —- ispat yükü davalı tarafa geçmiştir. Davalı tarafından iddiasına konu malların ayıplı olduğunun ve ayıp sebebiyle TTK, TBK gereğince oluşan farktan/zarardan sorumlu olmadığının yeterli ve inandırıcı delillerle ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davalı taraftadır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile — üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmadığı, davalı tarafından uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları tamamının incelenmek üzere bilirkişiye sunulmadığı görülmüştür.
Yukarıda belirtildiği üzere, her ne kadar davacı ticari defter ve kayıtları usulüne uygun olarak tutulmamış ise de, davalı tarafından sunulan dilekçelerde dava konusu malların teslim alındığı kabul edildiğinden davacının dava konusu faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davalının iddiasına konu ayıplı olduğunu ve iade faturası düzenlendiği beyan ettiği malların, ayıplı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, davalının iddiasına konu iade faturasının, davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve davacı tarafından iade faturasını—– bildirilmediği anlaşılmakla somut olayda davalı iddiası yönünden HMK 222/4 maddesinin uygulanma ihtimali bulunmamaktadır.
Dosya kapsamı, yargılama süreci ve davalı tarafa verilen süreler —- dikkate alındığında davalı tarafından iddiasına konu ayıp ve iade faturası yönünden yeterli ve inandırıcı delil sunulmadığı görülmüştür. Bu kapsamda, ispat yükü davalı üzerinde olması sebebiyle davalı tarafa yemin deliline başvurmak isteyip istemediği hatırlatılmış, davalı tarafından süresi içerisinde yemin deliline başvurma hususunda herhangi beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından sunulan dilekçeler dikkate alındığında davalının dava konusu faturalara konu malları teslim aldığı, bir kısım malların ayıplı olduğu ileri sürülerek davacıya iade faturası düzenlendiği ve fatura bedellerinin ödenmediği, davalı tarafın beyanları dikkate alındığında ayıp iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davalı tarafından ayıp iddiası yönünden yeterli ve inandırıcı delillerin sunulmadığı ve ayıp iddiasını yöntemince ispat edemediği, yemin deliline de başvurmadığı, davacının usulüne uygun olarak davalıya teslim edilen faturaya konu mallar yönünden davalıdan alacaklı olduğu, davacının—-yapmış olduğu başvuru ile davalının uyuşmazlıktan haberdar olduğu ve bu tarih itibariyle temerrüte düştüğü, tarafların tacir olması sebebiyle davacının ticari faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılmış, davanın kabulüne,—- tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak temlik alan/davacı — verilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
—alacağın — temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak temlik alan/davacı —– verilmesine,
2-Karar harcı 12.756,29-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.773,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.983,14‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 2.773,15-TL peşin harcın davalıdan alınarak temlik alan/davacı —– verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 21,15-TL başvuru harcı, 6,60-TL vekalet harcı, 301,75-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.350,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.679,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile temlik alan/davacı —– tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 21.521,89-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak temlik alan/davacı—– verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/03/202