Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/1014 E. 2022/252 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2011/1014 Esas
KARAR NO: 2022/252
DAVA : Menfi Tespit
KARŞI DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/04/2011
KARŞI DAVA TARİHİ: 18/05/2011
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında sahte olarak düzenlenen, —- üzerinden —- dosyası ile icra takibine giriştiğini, müvekkilinin icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi ile davalı şirkete borcunun olmadığını, kambiyo senetlerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini, ancak müvekkilinin haciz
baskısı altında icra dosyasına ilişkin olarak —-
ödeme yaptığını, yapılan ödemelerin —- ait hesap hareketleri ile sabit olduğunu, davalı şirketin haksız kazanç elde etmek amacıyla bu yola giriştiğini belirtmiş olup, davanın kabulüne, müvekkilinin icra takibine dayanak bonolara ilişkin olarak borçlu olmadığının tespitine, müvekkili tarafından bugüne kadar ödenen — temerrüt faizi ile İstirdadına, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, tüm yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA – KARŞI DAVA:
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;—- uğraşan davalı şirketle,
davalı şirketin —- başlayan ticari ilişkinin halen devam ettiğini, bu ticari ilişki bağlamında taraflar arasında bugüne kadar yapılan görüşmeler, siparişler, mal teslimleri, ödemeler vs. tüm işlemlerin fiilen, —–dava dışı —tarafından gerçekleştirildiğini, bu durumun, dava dilekçesinde taraflarına banka havalesi ile yapıldığı söylenen ödemelere ilişkin banka kayıtlarının tetkiki ile de anlaşılacağını, devlet memuru olduğu için kendi adına işyeri açması ve ticaret yapması kanunen yasak olan —- şahsın, kardeşi olan davacı adına kurdurduğu —- fiilen işlettiğini, dava konusu yapılan —- sayılı dosyasındaki takibe konu senetlerin de, davacıya satılıp teslim edilen malların bedeline karşılık olmak üzere müvekkili şirketin gerçek ve fiili muhatabı olan dava dışı — tarafından müvekkili şirkete verildiğini, dolayısıyla söz konusu senetlerin gerçekten de davacı tarafından imzalanmamışsa, o takdirde bu senetleri davalıya vermiş olan dava dışı —- tarafından bizzat imzalandığını ya da herhangi bir şahsa imzalattırılmış olabileceğini, davacı aleyhinde yasal takibin başlatıldığı — tarihi
itibariyle davalının daha fazla alacağı olmasına rağmen kendisine evvelce davacı tarafından verilmiş olan —- tutarındaki senetlerin—- takibe konulduğunu, kesinleşen bu takipte mal beyanında bulunmayan davacı aleyhinde — disiplin hapsi cezası verildiğini,—–dosyasından davacıya ait işyerinde menkul haczi yapılarak, mahcuzların, davacının—-yediemin olarak teslim edildiğini, daha sonra da davacı tarafından gayrı muayyen tarih ve tutarlarda olmak ve BK. M.84 gereği öncelikle ferilere mahsup edilmek üzere haricen toplam —- tutarında ödeme yapıldığını, bu icra takibinin, haciz vs. işlemlerinden sonraki süreçte de, davacı tarafından bir yandan takip konusu senetlere ve icra dosyasına mahsuben ödemeler yapılırken, öte yandan taraflar arasındaki ticari ilişki, peşin ve nakit
ödeme karşılığı mal teslimi tarzında bugüne kadar yine devam ettiğini, dolayısıyla iddia edildiği gibi icra takibine konu senetlerin davacının bilgisi ve rızası dışında sahte olarak düzenlenmiş senetler olsaydı bu senetlere dayalı olarak haciz, hapis gibi ağır ve ciddi yaptırımlara muhatap olan davacının, huzurdaki davayı açmak için herhalde —sene beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu bu icra takibinin yapılmasından sonra, açık kalan hesabına mahsuben davacı tarafından davalıya başka senetler verildiğini, —-tarihinde — dosyasından takibe konulduğunu, karşı dava yönünden davaya konu edilen icra takibinin yapıldığı tarih itibariyle, satıp teslim ettiği malların karşılığı olarak
davacı-karşı davalıdan daha fazla alacaklı olan müvekkili davalı-karşı davacının, o tarihte elinde
bulunan —- tutarındaki senetleri davacı karşı davalı aleyhine takibe koyduğunu, davacı-karşı davalının imza inkarının kabulü ile icranın iadesi cihetine gidilecek olursa, o takdirde
takip ve dava konusu senetlerin davalı-karşı davacıya verilmesini gerektiren temel ilişkiye dayalı alacağın tespit ve tahsilini talep etmelerinin gerekeceğini belirtmiş olup, davacının imza itirazının ve asıl davanın kabulü halinde, karşı dava kapsamında ticari defter ve dayanak belgelerin tetkiki ile, —- takip tarihi itibariyle davalı-karşı davacı şirket alacağının tespitine, tespit olunacak alacaktan fazlayı talep hakkı saklı tutularak şimdilik —- alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin de karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava; kambiyo senedine dayalı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olup, karşı dava; taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle —– davalı ile arasındaki cari hesap alacağının tespiti ve tahsili talebine ilişkindir.
Asıl dava yönünden; davacı dava konusu—- bononun sahte olarak tanzim edildiğini, dava konusu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığını, davalının haksız bir şekilde dava konusu senetler yönünden —- dosyası ile icra takibine geçtiğini, icra tehdidi altında —zorunda kaldığını, dava konusu —-borçlu olmadığının tespitine, icra tehdidi altında yapılan ödemelerin ticari temerrüt tarihi itibariyle davalıdan istirdadına ve davalı aleyhine %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı dava yönünden; davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, davacının dava konusu — bonoya ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, takip tarihinden çok uzun bir süre sonra itirazda bulunduğunu beyanla asıl davanın reddine, davacının %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Karşı dava ile; dava konusu —– davacıya ait olmadığının tespit halinde dahi davalı ile aralarındaki ticari ilişki sebebiyle alacaklı olduğundan bu hususun tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı, asıl davanın, davacı-karşı davalı ise karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; ilk olarak açıldığı —— karar sayılı görevsizlik kararı verildiği, usulüne uygun gönderme talebine istinaden dosyanın mahkememize tevzi edilerek iş bu esasa kaydının yapıldığı görülmüştür.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında —tarihinde kabul edilen —– sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– talimat sayılı dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, davacının imza asıllarını içeren belgeler celp edilerek —- rapor alınmış, davacının adresinin —- olması sebebiyle mahal mahkemesine talimat yazılarak rapor düzenlenmesi istenilmiş, —- talimat sayılı dosyası ile —– tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve mahkememizce mali müşavir bilirkişiden —- tarihli bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
—- tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle, —— kapsamında; —– tarafıma verilen dosya ve ekleri hakkındaki yapılan çalışmalar ile davacıya ait —- yıllarına ait yasal defterler üzerinde genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince—— tarafımdan yapılan incelemeler neticesinde tespit edilen hususlar raporun tespitler bölümünde açıklanmış olup, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ve delillerin takdiri —–sayılan tasdik ettirilmesi zorunlu defterlerden olduğu,—- geçerli kanuni defter olarak kabul edilme şartlarına haiz olduğu, ancak Yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yapılmamış olduğu, —- tutulduğu, Davacıya ait —– yasal defterlerinde davalı şirketin borç ve alacak hareketlerinin takip edildiği cari hesabın bulunmadığı, tüm fatura ödemelerinin —- ödendiği şeklinde kayıt yapıldığı, davaya konu icra takibine dayanak teşkil eden senetlerin de ilgili dönemlerde kayıtlı olmadığı görülmüştür. Bu durumda davacıya ait —– yılları yasal defter kayıtlarında davalı şirketin davacıdan alacağının olmadığı görülmüştür. Dava dilekçesindeki netice-i taleplerin değerlendirilmesi ile takdirinin —– yönünde görüşlerini bildirmiştir.
— tarihli talimat bilirkişi ek raporunda özetle, —- kapsamında; — tarafıma verilen dosya ve ekleri hakkındaki yapılan çalışmalar ile davacıya ait — yıllarına ait yasal defterler üzerinde genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince —– uygun olarak tarafımdan yapılan incelemeler neticesinde tespit edilen hususlar raporun tespitler bölümünde açıklanmış olup, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ve delillerin takdiri —- bilirkişi raporunun sonuç ve kanaat bölümü aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. Davacı —- sayılan tasdik ettirilmesi zorunlu defterlerden olduğu, —- geçerli kanuni defter olarak kabul edilme şartlarına haiz olduğu, ancak Yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yapılmamış olduğu, —- tutulduğu, ibraz edilmeyen — açıklanmıştır. Davacıya ait —- şirketin borç ve alacak hareketlerinin takip edildiği cari hesabın bulunduğu ancak tüm fatura ödemelerinin —- şeklinde kayıt yapıldığı, cari hesap da sadece açılış ve kapanış kayıtlarının yer aldığı, davaya konu icra takibine dayanak teşkil eden senetlerin de ilgili dönemlerde kayıtlı olmadığı görülmüştür. Bu durumda davacıya ait — yılları yasal defter kayıtlarında davalı şirketin davacıdan alacağının dönem içerisinde herhangi bir kayıt yapılmayan cari hesaptan kaynaklanan —- tutarında alacağının olduğu görülmüştür. Dava dilekçesindeki netice-i taleplerin değerlendirilmesi ile takdirinin —-yönünde görüşlerini bildirmiştir.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle, —- olan davacı-karşı davalının ticari defterleri talimatla incelenmiş olup,—yıllarına ilişkin ticari
defterleri ibraz edilmediğinden incelenemediği, —-yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığının bildirildiği, Davalı-karşı davacı şirketin incelenen — yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin
zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, — göre usulüne uygun tutulduğu
Asıl Dava Yönünden; — Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde
açıklandığı üzere, —- bedelli olmak üzere toplam
— tutarlı bonolar üzerinden imzaların,—
imzaların davacı-karşı davalı —- el ürünün olmadığının tespit edildiği, bu tespit
ve dosya kapsamına sunulan belgeler doğrultusunda, bu şekilde iptaline karar verilecek senetler sonrası davacı-karşı davalının —– sayılı dosyasına borçlu olup olmadığının değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, İstirdat Talebi Yönünden: Asıl davada, davacı —talebi olan, icra haciz baskısı altında icra dosyası borcuna karşılık davalı —- gönderilen
— istirdadına ilişkin yapılan incelemede; Davalı-karşı davacı şirketin defterlerinin incelenmesinde — tarihleri arasında toplam — ödeme almış olduğunu defterlerine kaydetmiş olduğu, dava
dosyasında mevcut, talimatla incelenen davacı-karşı davalı şirketin ticari defterlerinde,
— tutarında yapılan ödemeler sonrasında, — itibariyle davacı-karşı davalının davalı-karşı davacı şirkete —- bulunduğunun tespit edilmiş
olması nedeniyle, kendisinin yapmış olduğu ödemeye rağmen defterlerinde gözüken borç
sebebiyle davacının asıl davada talep etmiş olduğu —– tutarında alacağına ilişkin
istirdat talebinin yerinde olmadığı, Karşı Dava Yönünden; Raporumuzun Genel Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde
açıklandığı üzere, her ne kadar davalı-karşı davacı şirketin kendi defterlerinde ——
alacaklı gözükse de bu alacağını oluşturan faturalar içeriği malların davacı-karşı davalıya
teslimine ilişkin somut belgenin bulunmaması nedeniyle, davacı-karşı davalı şirketin kendi
defterlerinde borçlu gözüktüğü — tutarındaki alacağını talep edebileceği, Davacı-karşı davalı şirket tarafından —-ilişkin ticari defterler ibraz
edilmediğinden talimat bilirkişi raporunda incelenememiş ve davalı-karşı davacı şirket
tarafından bu yıllarda düzenlenen faturaların kayıtlı olup olmadığı yönünde bir tespit
yapılamadığı, bu hususta hukuki değerlendirmenin — ait olduğu, Faiz: Davalı-karşı davacı şirket vekili tarafından, alacaklarına takip tarihinden itibaren avans faiz talebine ilişkin olarak ise, takibin konusunun karsı davada davalıya ait olmadığı teknik olarak tespit edilen senetlerden kaynaklanmış olması sebebiyle temerrüdün takip ile oluşup oluşmadığının hukuki değerlendirmesinin —– ait olduğu, kanaatlerine ulaşılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Asıl dava yönünden;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —–
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —–vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. ——
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i —– olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet — ile ispat edilebilir.—-
Somut olayda, davacı tarafın sahtecilik ve imza inkarı dikkate alınarak dosya imza incelenmesi için —gönderilmiş ve alınan ——eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Başka bir deyişle, imza inkarında bulunan ve ispat yükü üzerinde olan davacı/borçlu —–tarafından dava konusu—- adet bono yönünden menfi tespite yönelik iddiasını ispat ettiği anlaşılmış, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı-karşı davalı— davalı-karşı davacı —— tutarlı bonolar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davacı/karşı davalı — dava konusu sahte bonolar sebebiyle icra tehdidi altında yapmış olduğu ödemelerin istirdadı talep edilmektedir. Ancak davalı/karşı davacı şirket tarafından mahsup itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır. Burada davalının mahsup itirazı hakkında bilgi vermekte fayda bulunmaktadır.
Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı kazançların ya da borçlunun katlandığı bazı yükümlülüklerin alacaktan indirilmesini ifade etmektedir. Mahsup talebi, —-niteliğinde olup, savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın her aşamasında ileri sürülebilmektedir. —–
Asıl dava da davacının istirdat talebi yönünden; davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde —ödeme yapıldığı —- açıkça kabul ve ikrar edildiğinden, ödemenin ispatı yönünden yeniden değerlendirme yapmaya gerek bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacı olan şirkete icra tehdidi altında—-ödeme yaptığı davalı/karşı davacı şirket ikrarı ile sabit olmuş olup, asıl dava da davacı/karşı davalı olan— —- yönelik talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Ancak dosya kapsamında yapılan inceleme ve alınan — tarihli bilirkişi raporu ve davalının cevap dilekçesindeki mahsup itirazı dikkate alındığında davacı-karşı davalının —yılı sonu itibariyle davalı-karşı davacı şirkete —- borçlu olduğu anlaşılmış, davalı-karşı davacı — mahsup itirazı dikkate alınarak davacı-karşı davalı —-talebinin reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. —– Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı —- tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden;
——Takas bir defidir. Taraflarca ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamaz. Takas, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi, defi olarak da ileri sürülebilir. Takasın defi olarak ileri sürüldüğü davada, takas ve mahsup sonucu kalan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden yargılama harcı alınacak, takas ve mahsup defi nedeni ile reddedilen miktar üzerinden ileri süren yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilecektir. ” denilmektedir. Anılan — gereğince davalı-karşı davacının mahsup itirazı sebebiyle reddedilen —- yönünden mahsup itirazının ileri süren davalı-karşı davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiştir.
Karşı dava yönünden;
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, alacak davaları için de geçerlidir. Yani, alacak davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Eldeki dava da, karşı dava ile taraflar arasındaki temel ilişkiye dayalı alacağın varlığı ileri sürüldüğünden, davalı/karşı davacının alacağını yöntemince ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davalı/karşı davacı şirkete aittir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacı/karşı davalı ——- ticari defter ve kayıtlarının tamamının ibraz edilmediği ve ibraz edilen ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olmadığı, davalı ticari defter ve kayıtlarının ise — yılı hariç usulüne uygun olduğu, — karşı dava tarihi itibariyle, davalı-karşı davacı şirketin — hesap dökümünde alacaklı gözüktüğü —-hesap muavininde davacı-karşı davalı şirketten almış olduğu —- tutarın düşümü yapıldığında, davalı-karşı davacı şirketin kendi defterlerinde —- alacaklı gözüktüğü, davacı-karşı davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla —-Talimat sayılı dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı-karşı davalı şirketin incelenen —- yılları ticari defterlerinde, davalı şirketin borç ve alacak hareketlerinin takip edildiği cari hesabın bulunduğu ancak tüm fatura ödemelerinin —- peşin ödendiği, buna rağmen davacı-karşı davalı şirketin defterlerinde, davalı-karşı davacı şirkete —- tutarında borcunun bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı-karşı davacı şirketin cari hesap alacağını yöntemince ispat etmesi gerektiği, her iki tarafından ticari defter ve kayıtlarının tamamının usulüne uygun olarak tutulmaması sebebiyle salt taraf lehine değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, HMK 222/4 maddesi gereğince tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki sahibi aleyhine delil teşkil edeceği nazara alınarak davalı-karşı davacı şirketin cari hesap alacağı yönünden davacı-karşı davalı —-ticari defter ve kayıtlarında yer alan —- yönünden alacağını ispat ettiği, davalı-karşı davacının fazlaya ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davalı-karşı davacının ticari defter ve kayıtlarının tamamının usul ve yasaya uygun olmaması sebebiyle HMK 222/3 maddesinde düzenlenen karşı tarafın ibrazdan kaçınmasına yönelik hukuki düzenlemeden yaralanmasının mümkün olmadığı anlaşılmış, karşı dava yönünden davanın kısmen kabulüne, — cari hesap alacağının— kısmın dava tarihinden, —kısmının ıslah tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı — alınarak davalı-karşı davacı—– verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar karşı dava yönünden kısa kararda, davalı-karşı davacının —– tarihli ıslah dilekçesi nazara alınarak kısmen kabulüne karar verilmesi gerekir ise de, bu hususun sehven maddi hata kapsamında mahkememizce unutulduğu anlaşılmış, gerekçede bu hususa değinilmekle yetinilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl dava yönünden;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacı-karşı davalı — davalı-karşı davacı ———- tutarlı bonolar yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davalı-karşı davacı —– mahsup itirazı dikkate alınarak davacı-karşı davalı —– istirdat talebinin REDDİNE,
3-Davacı-karşı davalı —- tarafından talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
4-Karar harcı 1.912,68-TL’den davacı-karşı davalı —- tarafından peşin olarak yatırılan 415,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.496,88‬-TL harcın davacı-karşı davalı —- tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı-karşı davalı —– tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı-karşı davacı —– tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı-karşı davacı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin Davacı-karşı davalı— alınarak Davalı-karşı davacı——verilmesine,
Karşı dava yönünden;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1—- cari hesap alacağının — kısmın dava tarihinden, — kısmının ıslah tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalı—- alınarak davalı-karşı davacı —-verilmesine,
2-Karar harcı 1.018,10-TL’den davalı-karşı davacı—— tarafından peşin olarak yatırılan 18,40-TL harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 529,21-TL harç olmak üzere toplam 547,61-TL harcın mahsubu ile bakiye 470,49‬-TL harcın Davacı-karşı davalı —–taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
3-Davalı-karşı davacı — tarafından yatırılan 18,40-TL harç ile ıslah harcı olarak yatırılan 529,21-TL harç olmak üzere toplam 547,61-TL harcın Davacı-karşı davalı — alınarak davalı-karşı davacı—-verilmesine,
4-Davalı-karşı davacı—- tarafından yapılan 18,40 -TL başvuru harcı, 2,90-TL vekalet harcı, 33,35-TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 754,65-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 351,60-TL’inin Davacı-karşı davalı —alınarak ile Davalı-karşı davacı —- verilmesine, kalan tutarın Davalı-karşı davacı —-üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı-karşı davalı —– tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davanın kabul edilen kısmı yönünden; Davalı-karşı davacı—— kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin Davacı-karşı davalı —alınarak Davalı-karşı davacı—– verilmesine,
7-Davanın reddedilen kısmı yönünden; Davacı-karşı davalı —-kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin Davalı-karşı davacı —— alınarak Davacı-karşı davalı — verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/03/2022