Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/74 E. 2023/130 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2010/74 Esas
KARAR NO : 2023/130

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 08/01/2010
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan——tarafından müvekkili aleyhine yapılan takibin tamaen haksız ve kötüniyetli olduğunu—–Nolu davalı ——- müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi ——– babası sahibi olduğu cep telefonu bayiliği yapılan işletmede yaklaşık 15 yıl çalıştığını ve Nisan/2009 tarihinde işyerinin kapatılmasıyla ayrıldığını, aynı yerde oğlu —— tarafından kurulan müvekkili şirketin cep telefonu ve kontör bayiliği işine devam ettiğini, müvekkilinin mal alımı için boş olarak bulundurulan çek yapraklarının yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadığını, bunun üzerine 22.10.2009 tarihinde——şikayette bulunduklarını, iş bu şikayette——-Şubesine iat —– İletişim adına—– ve ——– seri nolu TL çekler ile —— ve ——–seri no.lu EUR çeklerinin kaybolduğunu veya çalınmış olabileceği ve çeklerden 1-2 tanesinin imzalı olma ihtimalinin olduğunu belirttiğini, sonrasında müvekkilinin ——seri nolu EUR çekinin Sahtecilikle üzeri doldurulup imzalanarak kullanıldığının muhatap banka tarafından öğrenildiğini, muhatap bankasının çek keşideci imzasının farklı olması sebebiyle çekin arkasını yazmadığını, müvekkilinin çekleri ——- no.lu davalı tarafından çalınıp doldurularak ciro silsilesine kendi adını da yazdığını öğrenmesi üzerine—– Cumhuriyet Başsavcılığına 16.11.2009 tarihinde şikayet dilekçesi verdiklerini, iş bu şikayet dilekçesinde çeklerin tahsilatının önlenmesi, çeklerin teslimi ve çeklerin iptalini talep ettiklerini, şikayetin halihazırda soruşturma aşamasında olduğunu müvekkili şirket yetkilisi ——-ve babası ——- müşteki sıfatı ile ifadesi ve imza örneklerinin alındığını, ayrıca takip konusu 318.500,00 TL bedelli çekte son hamil olan ——- tanık sıfatıyla ifadesinin alındığını, yine çalındığı belirtilen ——Şubesi ——–nolu takip konusu çekin davalılarca sonradan doldurularak 318.500,00 TL bedel ve 19.11.2009 keşide tarihi atılarak 20.11.2009 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiğini ancak bankanın keşideci imzası ayniyet taşımadığını belirterek işlem yapmadığını ve çeki iade ettiğini, ——– no.lu davalı tarafından iş bu kambiyo vasfına haiz olmayan çalıntı ve üzeri fahiş bir şekilde doldurulmuş çekle ilgili ——İcra Müdürlüğünün —— dosyası ile icra takibi başlattığını, —– İcra Hukuk Mahkemesinin ——dosyası ile de icra takibine ve borca süresinde itiraz ettiklerini, —– no.lu davalı—— müvekkilinin aile şirketinde 15 yıl çalışan işçisi olması nedeniyle bu kadar fahiş bedelli çeklerden dolayı alacaklı olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sonrasında 22.10.2009 tarihi ve 30.000,00 ERU bedel doldurulan çek ile takibe konulan 19.11.2009 tarih ve 318.500,00 TL bedelle doldurulan çeklerin —– davalı tarafında diğer davalı ——- verdiğini, müvekkilinin organize bir şekilde haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak dolandırıldığını bir göstergesi olduğunu,—— nolu davalının iyi niyetli hamil olmadığını, ayrıca şikayet dilekçesinde belirtilen ——- nolu çeke 09.10.2009 keşide tarihi ve 275.000,00 TL meblağ yazılarak lehtar gözüken —— çekin çalıntı olduğunu öğrenmesi üzerine bilabedel müvekkiline iade ettiğini, davalılardan—— yaklaşık 2 aydır ——tipi cezaevinde tutuklu bulunduğunu belirterek; arz edilen nedenlerle davalı——- yapmış olduğu takipte çek çalıntı ve rısa hilafına sahtecilikle sonradan doldurulmuş olduğundan öncelikle teminatsız (HUMK 317 mad) veya teminatlı olarak tedbiren takibin durulmasına, çlıntı ve sonradan doldurulmuş çekin ve icra takibinin iptali ile müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine, davalının takip konusu alacağının %40” ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, tüm masraf ve vekalet ücretinin davalılara aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine (çek) dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.Davacı, davalı tarafından —– İcra Müdürlüğünün ——– esas sayılı icra takip dosyasına konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, icra takibine konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—— Ağır Ceza Mahkemesinin——- esas sayılı dosyasının gerekçeli kararı uyap üzerinden dosyaya alınmıştır, —— Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’nun —— soruşturma dosyasının şikayet dilekçesi, ifade tutanakları, çek fotokopisi dosya arasına alınmış——Asliye Ticaret Mahkemesinin —— Esas sayılı dosyası dosya arasına alınmış, —– Asliye Hukuk Mahkemesinin ——-Esas sayılı dosya fotokopisi dosya arasına alınmış, 17/04/2013 tarihli bilirkişi raporu alınmış, davalılardan —— yönünden dosya tefrik edilerek —— Esasına kaydı yapılmış, ——İcra Dairesinin——–esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilerek incelenmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.17/04/2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “—–1-Davacının her iki davalı ile ticari ilişkişinin bulunmadığı, 2- Sonuç itibariyle davacı şirketin, davalı —— ile ticari ilişkisi olmayıp bu şahsa borçlu olmadığı, 3- Davalı —– ile —— arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunun dosyaya ibraz olunan —- ve——– formlarından anlaşıldığı, ancak ticari defterleri ibraz edilmediğinden alacak-borç durumuna ilişkin değerlendirmenin yapılamadığı, 4- Bu açıklamalar doğrultusunda ve diğer davalı ——- beyanları göz önünde bulundurularak davalı ——- konu çeki davacı şirketi zarara uğratmak kastı ile kötü niyetli olarak ciro ile teslim alıp almadığına ilişkin yorumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.——- Sayılı kararı da bu yöndedir.)Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.—— Esas ——- Karar sayılı ilamı)Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı tarafça dava konusu 318.500,00-TL bedelli çekin davalı ——- tarafından çalınması sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespiti talep ve iddia ettiğinden anılan hususların davacı tarafça ispat edilmesi gerekmekte olup ispat yükü davacı taraftadır.
Davaya konu çek, ——Şubesi’nin—— numaralı 19.11.2009 tarih ve 318.500,00 TL tutarlı çekidir. Çek incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalı—— adına keşide edildiği, arkasında ise sırasıyla ——- cirolarının bulunduğu görülmektedir. Çek üzerinde “keşideci imza ayniyet taşımadığından işlem yapılamamıştır” kaşesi mevcuttur. Anılan çek dayanak yapılarak—— tarafından——- ve davacı şirket aleyhine —–icra Müdürlüğünün——- esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları, taraf iddia ve savunmaları, icra dosyası içeriği,——. Ağır Ceza Mahkemesinin ——- Esas sayılı dosya kapsamı ve içeriği, davalı —–Tipi İnfaz Kurumu aracılığıyla ——CBS göndermişolduğu 09/08/2010 tarihli ikrar beyanı ve davalı —— bu beyanı yönünden ——Asliye Ticaret Mahkemesinin ——talimat numarası ile alınan isticvap beyanı ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde davalı ——- tarafından dava konusu çekin davacı şirketten çalınarak alındığı sabittir. Bu itibarla davacı şirketin davalı ——- borcu bulunmadığına yönelik talebi yerinde olduğuna kanaat getirilmiş, davacının menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmiştir.Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. ——- Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir.—–. İcra Dairesinin 26/01/2023 tarihli müzekkere cevabı gereği mahkememizce verilen tedbir uygulanmadığından davacının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından 14/02/2023 tarihli ve 26/01/2023 tarihli ——- İcra Dairesi müzekkere cevabı esas alınarak İİK 72/V maddesi gereğince istirdat talebinde bulunulmuş ise de; menfi tespite konu—–İcra Dairesinin —— esas sayılı takip dosyasında dava dışı ——(mahkememizce tefrik kararı verilen) alacaklı, davacı ve davalının ise borçlu olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle eldeki dava da davalı olan —— takibe konu çekte ciranta konumundadır. Dolayısıyla davacının davalı——– yönelik menfi tespit talebinde bulunması mümkün ise de dava konusu icra takibinde davalı ——alacaklı olmadığından (icra dosyasına yatan paraların davalı —— tarafından tahsil edilmediğinden) davacının davalı——–yönelik istirdat talebinde bulunması mümkün olmadığı değerlendirilmiş, bu yöndeki davacı talebine itibar edilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının davalıya —— İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı takip dosyasına konu —— numaralı 19.11.2009 tarih ve 318.500,00 TL tutarlı çekten dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 21.756,74-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.729,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 17.026,99-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 4.729,75-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 17,15-TL başvuru harcı, 2,75-TL vekalet harcı, 225,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 944,9‬0-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/1 maddesindeki esaslara göre belirlenen 47.590,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.