Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/761
KARAR NO : 2023/1043
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2023
KARAR TARİHİ : 24/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından —— şirketi arasında dört adet araç alınması için sözleşme yapılmış ve bu sözleşmeye istianden müvekkil tarafından elden 700.000 TL ve —–adına—— iban numarasına 150. 000 TL 18.08.2023 tarihinde gönderildiği, iki araç alındığı ve mahkememize sunmuş oldukları vekaletname ve ruhsatlardan görüldüğü üzere müvekkile teslim edildiği, alınan iki araçla ilgili bedellerin ödendiği ve geri kalan iki araç için müvekkil, —– şirketine avans olarak kendisinin keşidecisi olduğu aşağıda bilgileri verilen beş adet çekin teslim edildiği, avans olarak çekleri alan —— şirketi yükümlülüğü olan araç alımı işi için iki adet araç satışını vekaletname ile satışının yapıldığı, fakat sözleşmece belirlenen geri kalan iki adet aracın ne teslimini ne de satışını yapmadığı, davalı şirket yetkilisinden çekleri teslim aldığı zamandan beri haber alınamadığı, müvekkilin, bu iş nedeni ile ciddi olarak mağduriyet yaşamış ve yaşamaya da devam ettiğini, vaat edilen araçların teslim edilememesi nedeniyle daha fazla bedel ile yeni mal almak zorunda kalacağını——tüm taleplere rağmen dava konusu çekleri iade etmemiştir. Haricen edindiğimiz bilgilere göre dava konusu çekleri kullanmış ve 3. Kişilere verdiğini, müvekkilin malesef 20.09.2023 tarihli 375.000 TL ‘lik çekin vadesi gelmiş olduğu çekinin yazılmaması adına zor durumda kaldığı için çeklerden 20.09.2023 tarihli 375.000 TL’ ilk çek gününde bankaya ödendiği, yine davalı yana verilen çeklerden ödeme tarihi 05.10.2023 tarihli olduğu, müvekkilin bu çekleri ödemek zorunda kalmış ve bu durumda ileri de telafisi imkansız mağduriyetler yaşayacak ticari hayatı risk altına girecektir. Bu yüzden sayın mahkeme tarafından ivedi bir şekilde tedbir kararı verilerek müvekkil aleyhine ticari itibarının zedelenmemesi ve bu konuda daha fazla mağdur olmaması adına banka da vadesi gelen çeklerin yazılmaması adına tedbir kararı verilmesini, müvekkilin keşidecisi olduğu Avans olarak teslim ettiği ve ödeme yasağı talep ettiğimiz çeklerin bilgileri şu şekilde olduğunu, 05.10.2023 tarihli—– Şubesi —–çek nolu 175.000 TL’lik, 20.10.2023 tarihli —– Şubesi —– çek nolu 500.000 TL’lik, 17.11.2023 tarihli —– Şubesi—–çek nolu 500.000 TL’lik, 05.12.2023 tarihli—–Şubesi —— çek nolu 500.000 TL’lik şekil şartları bakımından tam ve geçerli olan ve açıklamaya çalışan nedenlerle bedelsiz kalmış olan söz konusu çeklerin karşı tarafça ve üçüncü kişilerce takibe konması konusunda haklı endişeleri olduğu, Şöyle ki; davalı hakkında yapılan araştırmalar neticesinde bir çok şirket ve şahıstan bu şekilde mal satımı karşılığı çek aldığı ve piyasayı dolandırarak ortadan kaybolduğu, hatta davalı ile ilgili olarak tarafımızca savcılığa suç duyurusunda da bulunulacağı, bu nedenle, haklarında herhangi bir takip açılmadan önce, işbu menfi tespit davasını açmak zorunluluğu doğduğunu, Menfi tespit davası icra ve iflas kanununda 72 nci maddede düzenlendiğini, borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denildiğini, menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabileceğini, takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunduğunu, borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edildiğini, takipten önce açılan menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya taraflar arasındaki hukuki ilişki belirsizlik içeriyorsa ve açılacak dava sonucunda verilecek kararla belirsizlik ortadan kalkacaksa hukuki yararın mevcut olduğunu, huzurdaki dava dilekçe ve eklerinden anlaşılacağı üzere; davacının davalı yana vermiş olduğu beş adet çek mevcut olup, vadesi gelmiş olan bir adeti ödenmek zorunda kalmış ve diğer çeklerin de hangi üçüncü kişilerin elinde olduğu belli olmayıp, davacı tarafından borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kalacağını, huzurdaki davayı açma da davacının hukuki yararı olduğu aşikar olduğunu, borçlunun takipten önce menfi tespit davası açması seçeneğinde, bu davadan sonra alacaklının başvuracağı takibi kendinden önlemez veya durdurmayacağını, fakat borçlu mahkemeden ,teminat karşılığında icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı vermesini isteyebilir. Mahkeme talep üzerine , alacağın % 15’inden aşağı olmayan bir teminat karşılığında, icra takibinin durdurulmasına karar verebileceğini, dava konusu haksız durum sebebiyle, müvekkilin telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı oldukça açık olduğundan ve diğer yandan hamile yazılı olup müvekkilce ciro edilen çeklerin kötü niyetli üçüncü şahısların eline geçmesi ve karşılığının bankadan tahsil edilmesi tehlikesi söz konusu olduğunu, yasa gereğince, bu şekilde açılan menfi tespit davası açılacak icra takibini tek başına durdurmaya yeterli olmadığı veçhile, söz konusu çek bedelinin %15’ini temsil eden taraflarınca teminat gösterilmesi karşılığında, ivedi olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, öncelikle teminatsız , fakat sayın mahkeme aksi kanaatte ise teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafa elden teslim etmiş olduğumuz söz konusu çekin, belirtilen kısım dışında bedelsiz kaldığının tespiti ile karşı tarafa kalan miktar bakımından borçlu olmadıklarının tespitini, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 21/11/2023 tarihli feragat dilekçesinde özetle; Mahkememizde açılmış olan ve bilgileri verilen davadan bütün haklarını saklı tutarak feragat ettikleri, İşbu sebeple feragat beyanı doğrultusunda hüküm kurulmasını, yukarıda kısaca arz ve izah olunduğu üzere, feragat beyanı doğrultusunda hüküm kurulmasını ve gider avansının taraflarına iade edilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Davadan feragat HMK’nin 307., 309. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.Davacı vekilinin feragat özel yetkisi olduğu görülmüştür.Bu nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınmış olması nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Dosyada bulunan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde—–Bölge Adliye Mahkemesinde 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.