Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/732
KARAR NO : 2023/880
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2023
KARAR TARİHİ : 17/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacaklı olduğu cezai şart tutarı 150.000 Amerikan Dolarının davalıdan tahsili, 1.116.548,76 TL’lik Yapılan masrafların müvekkiline ödenmesi (Bu tutarın davalı tarafa fatura edildiği kısmı olan 468.103,01 TL—–İcra Müdürlüğü’nün—-. Sayılı dosyası ile talep edilmiştir.) tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla—–.İcra Müdürlüğü’nün —— Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali takip konusu asıl alacağın % 20 si tutarında icra inkar tazminatı, icra masraf ve vekalet ücretlerinin davalıdan tahsili, sözleşmeye güven nedeni ile yapılan harcamaların, Menfi ve Müspet zararların davalıdan tahsiline karar verilmesi taleplerine ilişkin olup tarafların 12.01.2023 tarihinde “Yapım, Dağıtım, Gösterim ve Gelir Paylaşım Sözleşmesi” imzaladığını, bu sözleşmeye göre taraflar; birinci aşaması kamuoyu gündemindeki haftalık haberlerin stand-up gösterisi halinde değerlendirilmesinden, ikinci aşaması ise kamuoyu nezdinde ünlü olan bir veya birden fazla konuk ile belirli bir akış dahilinde sohbet edilmesinden olmak üzere toplam iki aşamadan oluşan eğlence temalı, icracı sanatçılığını davalının ve yapımcılığını ise davacı şirketin üstleneceği TV programı yapılması ve bu programın da dijital yayın platformu —— yayınlanması hususunda anlaşmaya vardıklarını, sözleşmenin 14. Maddesine göre sözleşmenin süresi taraflarca imzalandığı tarihten itibaren (12.01.2023’den itibaren) 1 (bir) yıl olarak belirlendiğini, müvekkil şirket, derhal tüm mecralar da programın tanıtımlarını yapmaya başlamış,—– Meydanından—– dış cephesinde yer alan dijital ekranlara, hatta Kuaför Salonlarında yer alan Tv ekranlarına kadar, davalının —–yayınlanacak programının tanıtımını yaptıklarını, müvekkil şirket, sözleşmeye güvenerek yapım için bir çok masraf yapmışken, bir çok sponsor firma ile görüşmeler yapıp, olumlu dönüşler alıp bir çok mükellefiyet altına girmişken, davalı taraf sözleşme imzasından kısa bir süre sonra üstelik sözleşmede cezai şart bulunmasına rağmen, sözleşmeyi haksız ve mesnetsiz şekilde sözleşmeyi feshettiklerini, Cezai şart ile ilgili bölüm, sözleşmenin 15. Maddesinde şu şekilde yer almaktadır: “Taraflar işbu sözleşmenin tüm hükümlerine riayet etmek zorunda olduklarını ve bu sözleşme maddelerinde mevcut tüm şartlara tam olarak uymayı şimdiden kabıl, beyan ve taahhüt ederler. Sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal ve/veya sözleşmeyi haksız şekilde fesheden taraf, diğer tarafın bu yüzden uğrayacağı her türlü zararı (müspet-menfi) tazmin edeceğini ve ayrıca hiç bir ihtara gerek kalmaksızın 150.000,00-USD(YüzellibinAmerikanDoları) cezai şartı diğer tarafa def’aten ve peşin olarak ödeyeceğini beyan, kabul ve taahhüt eder. Taraflar herhangi bir tesir ve baskı altında kalmaksızın işbu cezai şart maddesindeki miktarı ve yazılı hususları anladıklarını, hür ve serbest iradeleri ile bu maddedeki yazılı hususları tüm sözleşme hükümlerinin yanı sıra aynen kabul ettiklerini, ayrıca işbu cezai şartın tahsilinin yanı sıra Türk Borçlar Kanunun 179. Maddesinde belirlendiği gibi cezai şarta ek olarak akdin ifasını da talep hakları olduğunu bildiğini, kesin ve gayrikabili rücu olarak kabul ettiklerini, cezai şartın fahiş olmadığını ve tenkisini talep etmeyeceklerini beyan, kabul ve taahhüt ederler.” tüm bu sözleşme şartlarına, yapılan faaliyetlere ve çabalara karşılık davalı taraf, taraflarca 12.01.2023 tarihinde imzalanan ve esaslı unsurlarına yukarıda yer verdiğimiz sözleşmenin yürürlüğe girmesinden yaklaşık 2 ay sonra, 27.03.2023 tarihinde,—–Noterliğinin 27.03.2023 tarihli —– yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek özetle; müvekkil şirket ile akdettiği 12.01.2023 tarihli Sözleşmenin; deneyimsizliğinden, söz konusu işin mali ve hukuki detaylarına vakıf olmadığından bahisle imzaladığını, sözleşmenin şahsının ekonomik hak ve özgürlüğünün elinden aldığını ve bağımlı hale getirildiğini, aleyhine olan tek taraflı sözleşme hükümleri ile çalışma hürriyetinin kısıtlandığını, bu sebeple hükümsüz olduğunu ileri sürmüş ve TBK hükümlerine göre sözleşme ile bağlı olmadığını bildirdiğini, müvekkil şirketin ise; hem 28.03.2023 tarihinde —-. Noterliğinin—–yevmiye nolu E-Tespit Tutanağı ile daha önceden —— kanalına erişim sağlayabiliyorken bu ihtardan sonra artık … hesabının sahibi olmadığını ve ilgili sayfanın kullanıcı paneline erişemediğini tespit ettirdiğini, bir başka deyişle davalının, sözleşmenin 7. Maddesine göre sanatçıya ait —– kanalının yönetim, sevk ve idaresi hakkının davacı da olmasına rağmen bu hakkı elinden aldığını tespit ettirdiğini, hemde 03.04.2023 tarihinde —–. Noterliğinin —— yevmiye nolu ihtarnameye cevabı keşide ettiğini, Müvekkilin cevabi ihtarnamesi ile muhatap davalının ihtarnamesinde belirttiği hususların hiçbirinin hukuken ve mantıken kabul edilebilir hususlar olmadığı, davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshetmiş olmasının getireceği hukuki yaptırımlardan kurtulmak amacında olduğunun aşikar olduğu, zira müvekkil şirket ile imzaladığı sözleşmenin hiçbir şekilde iddia ettiği üzere haklarını kısıtlayıcı nitelikte olmadığı ve esasen sözleşmesel yükümlülüklerin davalı tarafından ihlal edilerek müvekkil şirketin zor durumda bırakıldığı beyanla, ileri sürülen iddialar hiç bir şekilde kabul edilmediğini, davalı, 7 bölüm Video kaydı oluşturmuş sonrasında ise dilekçemizde açıklayacağımız üzere —– iştirak etmemiştir. Ayrıca, —– isimli konuğun davetli olduğu bölümde —-çekimlerine katılmamış ve söz konusu bölümün tamamlanıp yayına girmesine engel olarak müvekkil şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, Davalı, keşide ettiği ihtarname ile 12.01.2023 tarihli sözleşmeyi tecrübesiz ve bilgisizliği ile imzaladığını beyan etmekteyse de, davalı; bir başka değişle söz ve davranışlarının sebep ve sonuçlarını idrak edebilme ve bu idrake uygun biçimde iradesini kullanabilme yeteneğine sahip bir kişi olduğunu, Davalının sözleşmesel yükümlülüklerini ifa etmesi gerektiğini, Davalı; sözleşmenin kelepçeleme sözleşme olduğunu ve kendisinin özgürlüğünü kısıtladığını iddia etmekteyse de; delilleri arasında sundukları tüm belgelerin bilirkişi incelemesine tabi tutulmasını taleple, davalının söz konusu program çekimlerini yaparken ayrıca Stand-up gösterilerine de devam ettiği ve hatta müvekkilin yapımında kendi Stand-up gösterilerinin de reklamlarını yaptığı da görüleceğini, Firmanın Adres Bilgisinin: —- Cad. —- Blok No: —- İç Kapı No: —–, Elektronik Tebligat Adresi: —– Vergi Dairesi / No —- Vergi Dairesi /—–Şeklinde olduğunu, Tescilli Marka Adı —- olan bilet satış sitesi’nin ticari ünvanı,—– olduğunu, —– (Firma Adresi:—– İç Kapı No:—–Elektronik Tebligat Adresi ——-), benzeri bilet satış sitelerinden de söz konusu davalı ile aralarında bir bilet satışı işlemi oldu ise aynı müzekkerelerin bu şirketelere de gönderilmesini talep ettiklerini, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığına müzekkere yazılarak davalının düzenlediği faturaların celbini ve ayrıca banka hesap hareketlerinin 12.01.2023 den dava ikame tarihine kadar ki dökümünün başta —– olmak üzere Türkiyede mukim tüm kamu ve Özel Bankalardan ve —- Bankalarından TL ve Döviz cinsindeki hesaplarının celbini talep ettiklerini, ——İcra Müdürlüğü’nün —— Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali talepleri olduğunu, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle, sözleşmeye güvenerek müvekkil şirket tarafından yapılmış olan reklam anlaşmaları nedeniyle elde edeceğimiz gelirin bilirkişi raporuyla hesaplanmasını ve davalıdan tahsilini talep ettiklerini, cezai Şart Maddesi gereği davalının, müvekkil şirkete 150.000 Amerikan Doları ödemesine karar verilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından ihlali, haksız feshi ve ifa edilmemesi nedeniyle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin alacaklı olduğu cezai şart tutarı 150.000 Amerikan Dolarının müvekkilinin ihtarnamesinin tebliğ edilmesinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının USD cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranları üzerinden işletilecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini, 1.116.548,76 TL’lik müvekkili davacı tarafından yapılan harcamaların, davalıdan alınarak davacıya verilmesini, bu tutarın davalı tarafa fatura edildiği kısmı olan 468.103,01 TL —–.İcra Müdürlüğü’nün—–Sayılı dosyası ile talep edildiğinden,—–İcra Müdürlüğü’nün —–. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali takip konusu asıl alacağın % 20 si tutarında icra inkar tazminatı, icra masraf ve vekalet ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini ve sözleşmeye güven nedeni ile yapılan harcamaların davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini, menfi ve müspet zararların davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki “Yapım, Dağıtım, Gösterim ve Gelir Paylaşım Sözleşmesi” nin haksız feshi ve ifa edilmemesi iddiasına dayalı cezai şart, yapılan masrafların iadesi ve sözleşmeye güven nedeniyle yapılan harcamaların tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2- (e) bendinde, haberlerin stand-up gösterisi halinde değerlendirilmesi ve kamuoyu nezdinde ünlü / popüler olan bir veya birden fazla konuk ile belirli bir akış dahilinde sohbet edilmesinden oluşan TV programı kısaca —- da kapsadığından telif hakkından dolayı davanın ticaret mahkemesinde mi yoksa fikri sınai haklar hukuk mahkemesinde mi görüleceği noktasında ”görevli mahkeme” hususunun tartışılması gerekmektedir. Türkiye’de fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Sınai Mülkiyet Kanunu ile ilgili hukuki ilişkilerden doğan dava ve işlere bakmakla görevli mahkemelerdir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde tanımlaması yapılan eserlerin yorumlanması ve kullanılmasından kaynaklanan mali ve manevi uyuşmazlıklara bakmakla görevli mahkemenin aynı kanunun 76. maddesi gereğince dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezanın derecesine bakılmaksızın ihtisas mahkemeleri olduğu belirtilmiştir. Bu konuda kurulan ihtisas mahkemeleri Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olup, somut olayda dava; 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1/B maddesine göre eser mahiyetinde sayılabilecek stand-up gösterisi ve konuklarla yapılacak sohbet programlarını da içeren sözleşmenin feshinden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olduğuna ve cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir edim olduğuna göre, sözleşme içeriğinin 5846 sayılı yasadan kaynaklı telif haklarını da içermesi sebebiyle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 76.maddesi uyarınca davaya bakmakla görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde dava konusu talep telif hakkını da içermesi sebebiyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1) c) ve 115 (2) maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli —– Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan —–Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere tensiben oybirliğiyle karar verildi.