Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/672 E. 2023/1111 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2023/672 Esas

KARAR NO: 2023/1111

DAVA: Ticari Şirket (Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı İhlali)

DAVA TARİHİ: 25/09/2023
KARAR TARİHİ: 13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı İhlali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı müvekkilleri ——– ve ——– davalı ——– şirketinin yönetim kurulu üyeleri ve hissedarı, kardeşleri —— ise şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacı müvekkiller her ne kadar davalı şirketin yönetim kuruluna seçilmiş olsalar da, şirketin kurucusu babaları ——– hastalığı ile ilgilendikleri için şirketin fiilen yönetim ve temsil yetkilerini kullanamadıklarından faal ve icracı olmayan yönetim kurulu üyeleri konumunda olduklarını, ——— ise yönetim kurulu başkanı ve şirketleri fiilen yöneten kişi olarak, tam ve tek icracı hissedarı olduğunu, Yönetim Kurulu Başkanı ———, kasti olarak doğalgaz dağıtımı yapmakta olan, dolayısıyla kamusal alanda faaliyet gösteren; ——– şirketini zarara uğrattığını, şirketin ile ilgili müvekkillerimize bilgi ve belge vermemekte, kamu alacaklarını ödemeyerek müvekiller nezdinde telafisi imkansız zararlara sebebiyet verdiğini, davacı müvekkillerin her türlü sözlü ve yazılı uyarısına, ihtarnamelerine rağmen yönetim kurulu başkanı olan ——–; kamu borçlarını ödemediği gibi yönetim kurulunu toplamadığını, davacı müvekkillere belge bilgi vermediğini, üstelik onları tehdit ettiğini, nitekim davacı müvekkiller tarafından ——– D.İş dosyasından can güvenlikleri olmadıkları gerekçesi ile uzaklaştırma talebinde bulunulduğunu, ——– kasten bilerek ve isteyerek, davacı müvekkilleri ve şirketleri zarara uğratmaya çalışmadığını, kendi lehine menfaat temin ederek kamu alacaklarının ödenmesini engellendiğini, adeta bu alacaklarının gasp ettiklerini, davacı müvekkilleri tarafından davalı Şirket ve Yönetim Kurulu Başkanı ——– ve şirket yetkililerine her türlü yazılı ve sözlü uyarı yapıldığını, ancak sonuç alınamadığını,
avacı müvekkillerin; davalı şirketin çeşitli bankalardan kullandığı nakdi ve gayri nakdi kredilere dair genel kredi sözleşmelerinin önemli bir kısmının şahsen ve müteselsilen kefili olduklarını, yönetim kurulu üyesi olarak şirketin borçlusu olduğu amme
DaVacaklarından bireysel sorumlu olduklarını, şirketin idari ve mali açıdan usulüne uygun olarak yönetilmemesinden dolayı hukuki ve cezai sorumlulukları bulunabileceği, dolayısıyla çok ağır ve kapsamlı bir hukuki ve cezai sorumluluğun altına girdikleri izahtan varestedir. Bu sorumluluğun bir sonucu olarak; Türk ticaret Kanununda yönetim kurulu üyelerinin şirketin bütün iş ve işlemleri hakkında bilgi alma hakkı olduğu temel ilke olarak ortaya konulduğunu, ayrıca bu hakkın sınırlandırılması ya da kaldırılmasının mümkün olmadığı da açıkça ifade edildiğini, kanun tarafından tanınan bu hak yönetim kurulu üyesi olmanın doğal bir sonucu olduğunu ve yönetim kurulu üyelerinin bu hakkı kullanabilmeleri için başkaca bir gerekçe veya somut vaka ileri sürmelerine gerek bulunmadığını, şirket çalışanlarının sözlü talimata uymaması, yazılı talimatları almaktan imtina etmesi üzerine, ilaveten Davacı müvekkilerin tüm bu ve benzeri sözlü ve yazılı taleplerine karşılık Şirket yetkilileri ve Yönetim Kurulu Başkanı ——— tarafından herhangi bir bilgi belge ve cevap verilmediğini, hatta Şirketler vekili ——–, ——- Noterliğinin 20.09.2023 tarih ve ——— yevmiye nolu vasıtasıyla keşide ettiği dilekçe ekinde sunulan ihtarname ile; belge ve bilgi temini hususunda tek yetkilinin yönetim kurulu başkanı olan ——– olduğu, bu kişi tarafından kendilerine yetki verilmediği, yetki verilmesi halinde ancak talep edilen bilgi ve belgeleri paylaşa bileceği açıkça bildirildiğini, Kanunun verdiği açık yetkiye ve davacı müvekkillerin kanunun verdiği bu yetkiye dayanarak usulüne uygun bir şekilde keşide ettikleri bu ihtarnamelere rağmen; davacı müvekkillerin istedikleri bilgi ve belgeler kendilerine gönderilmediğini, inceleme yapmalarına ve bilgi almalarına izin verilmemiş ve iki gün içerisinde yönetim kurulu usulüne uygun bir şekilde toplanarak müvekkillerin bu talepleri gündeme getirilmediğini, dolayısıyla müvekkiller için TTK’nun 392/4.maddesi gereğince mahkemeye başvurmaktan başka bir seçenek kalmadığını, bu itibarla; 6102 sayılı TTK’nun öncelikle 392/4 fıkra hükmü muvacehesinde Yönetim Kurulu toplantı gün ve saatinin belirlenmesine ve taraflara tebliğine, ilaveten TTK 392. maddesi gereğince ——- şirketine ait gelir-gider bilançolarının, kar-zarar hesaplarının, banka hesap hareketlerinin, faturaların, ticari defterlerin, mizanların, yönetim kurulu defteri dahil şirkete ait tutulması zorunlu tüm defterlerin, bordroların ve yazışmaların incelenmesi, örnek alınması ve davalı şirketin yönetim kurulu karar defteri de dahil olmak üzere tüm defter kayıt ve belgeleri üzerinde Müvekkiller ve/ veya Mahkeme tarafından atanacak bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına ve şirket iş ve işlemleri hakkında davacılara bilgi alma izni verilmesine, belirttiğimiz taleplerimiz doğrultusunda inceleme yapıldıktan sonra ortaya çıkacak durum muvacehesinde gerekli görüldüğü taktirde şirkete yönetim kayyumu atanmasına, karar verilmesini, yukarıda açıklanan ve mahkememizce re’sen nazara alınacak nedenlerle; talebimizin kabulü ile; dosyada HMK 28 maddesi muvacehesinde gizli celse ve yayın yasağına, 6102 sayılı TTK’nun öncelikle 392/4 fıkra hükmü muvacehesinde tedbiren ve ivedilikle Yönetim Kurulu toplantı gün ve saatinin belirlenmesine ve taraflara tebliğini, TTK 392. maddesi gereğince ——– şirketine ait gelir-gider bilançolarının, kar-zarar hesaplarının, banka hesap hareketlerinin, faturaların, ticari defterlerin, mizanların, yönetim kurulu defteri dahil şirkete ait tutulması zorunlu tüm defterlerin, bordroların ve yazışmaların incelenmesi, örnek alınması ve gerektiğinde davalı şirketin yönetim kurulu karar defteri de dahil olmak üzere tüm defter kayıt ve belgeleri üzerinde müvekkilleri ve/veya mahkeme tarafından atanacak bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına, rapor tanzimine, şirket iş ve işlemleri hakkında davacılara bilgi alma ve inceleme yapma izni verilmesine, yukarıda belirttiğimiz taleplerimiz doğrultusunda inceleme yapıldıktan sonra ortaya çıkacak durum muvacehesinde gerekli görüldüğü taktirde şirkete yönetim kayyumu atanmasına, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından; TTK 392. maddesi gereğince davalı şirketin yönetim kurulu karar defteri de dahil olmak üzere tüm defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması ve şirket iş ve işlemleri hakkında bilgi alma izni verilmesi, yapılacak incelemeler neticesinde gerekli görüldüğü takdirde Şirkete kayyım atanması talepli dava ikame edildiğini, davacı tarafların müvekkil şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini, ekte mahkememize sunulacak karardan anlaşılacağı üzere, müvekkil şrikete zaten kayyım atandığını ve halihazırda kayyım heyeti tarafından yönetildiğini, ——– Tarafından 28.09.2023 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda verilen, ———- karar sıra nolu karar ile; Doğal Gaz Piyasası Dağıtım Lisanslarına ilişkin Tedbirler Yönetmeliği’nin 6. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(5) Kurul tarafından dağıtım şirketi hakkında tedbir alınmasına karar verilmesi halinde, ayrıca dağıtım lisansının iptalinin zorunlu hale gelip gelmediğinin tespiti amacıyla soruşturma açılmasına da karar verilir. Kurul tarafından açılan soruşturma Denetim Yönetmeliği hükümleri kapsamında yürütülür ve ivedilikle sonuçlandırılır.” hükümleri gereğince ——— şirketinin dağıtım lisansının iptalinin zorunlu hale gelip gelmediğinin tespiti amacıyla soruşturma açılmasına ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu’nun 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tedbiren, Yönetmelik’in 7 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “(1) Dağıtım şirketi hakkında tedbir alınmasına ilişkin Kurul kararında belirtilmesi kaydıyla, ilgili mevzuat hükümleri kapsamında; dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin yönetim kurulu veya tüzel kişiyi idare edenlerin, lisans sahibinin anonim şirket olmaması halinde ise ortaklar genel kurulu ve/veya tüzel kişiliği idare edenlerin bir kısmının veya tamamının geçici olarak değiştirilmesi suretiyle Kurul tarafından yerlerine yeni atama yapılabilir.” hükümleri kapsamında, alınacak yeni bir Kurul Kararı’na kadar ——– şirketinin yönetim kurulu üyelerinin tamamının (belediye temsilcileri hariç) geçici olarak değiştirilerek yerlerine aşağıda isimleri ve görevleri belirtilen kişilerin yönetim kurulu olarak atanmasına karar verildiğini, İşbu dava 25/09/2023 tarihinde, ——— kurul toplantısı yapılmasından önce ikame edilmiştir. Önceki yönetimin tutumuna yönelen işbu dava, yönetimin değişip, şirketin kayyum tarafından yönetilmesi ile konusuz kaldığını, dava dilekçesinde bilgi edinme talebinde bulunulmuştur. ——— tarafından yönetimin değişmesi ile, davacıların yönetim kurulu üye sıfatları da ortadan kalktığını, Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirildiğini, kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurulabileceğini, Kanun maddesinde açıkça görüldüğü üzere TTK 392, bilgi alma hakkını yönetim kurulu üyelerine tanıdığını, davacılar hali hazırda yönetim kurulu üyesi olmakta, ——— Kurul Kararı ile çıkarıldığını, işbu sebeple de davacı sıfatlarını kaybettiklerini, Sayılan nedenlerle; müvekkil şirkete karşı ikame edilen işbu davanın, hem davanın konusuz kalması bakımından hem de davacıların taraf sıfatlarının kalmadığından usulden reddi gerektiğini, arz ve izah edilen sebeplerden dolayı; öncelikle davanın usulden reddini, usulden reddedilmez ise esatan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.

Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle;
Mahkememiz huzurunda ikame edilen işbu dava, davacı ——– ve ——— ile dava dışı ——– babaları olan ——— tarafından 1978 yılında kurulan ——— bünyesinde, doğalgaz dağıtımı yapmakta olan ve dolayısıyla kamusal alanda faaliyet gösteren ——– Şirket’i ile ilgili olup dava açılış tarihi olan 25.09.2023 tarihinde Müvekkiller yönetim kurulu üyeleri ve hissedarı, kardeşleri ——– ise şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacı Müvekkiller her ne kadar davalı şirketin yönetim kuruluna seçilmiş olsalar da, şirketin kurucusu babaları ——— hastalığı ile ilgilendikleri için dava açılış tarihinde hala şirketin fiilen yönetim ve temsil yetkilerini kullanamadıklarından faal ve icracı olmayan yönetim kurulu üyeleri konumunda olduklarını, ——— ise yönetim kurulu başkanı ve şirketleri fiilen yöneten kişi olarak, tam ve tek icracı hissedarı olduğunu, Yönetim Kurulu Başkanı ———, kasti olarak doğalgaz dağıtımı yapmakta olan dolayısıyla kamusal alanda faaliyet gösteren ——– zarara uğratmakta, şirket ile ilgili Müvekkiller’imize bilgi ve belge vermemekte, kamu alacaklarını ödemeyerek Müvekkiller nezdinde telafisi imkansız zararlara sebebiyet verdiklerini, tüm bu haksız, hukuka aykırı ve şirketleri borçlandırıcı işlemlere derhal son verilmesi adına, ayrıca davacı Müvekkiller tarafından ——— Noterliği’nin 26.09.2023 tarih ve ——— yevmiye numarası ile diğer grup şirketlerle birlikte davalı ——– ihtarname keşide edildiğini, İşbu ihtarnamede, ihtarname tarihine kadar olan şirketler, yönetim kurulu başkanı ve üçüncü kişiler veya muhatap şirketler lehine imzalanan kefalet sözleşmeleri de dâhil her türlü borç/alacak, teminat, rehin vb. sözleşmelerine, muvazaalı, mevzuata aykırı iş ve işlemlere hiçbir şekilde icazet verilmediği belirtildiğini, Yönetim kurulu ve/veya genel kurulu kararı olmaksızın muhatap şirketlerin birbirlerine ya da üçüncü kişi, yönetim kurulu başkanı ya da kurumlar (bankalar, şirketler, resmî kurumlar vb.) lehine kefalet sözleşmeleri akdetmelerine, avans/teminat/borç vb. her ne nam altında olursa olsun borçlandırıcı iş ve işlemlere muvafakat ve icazetin bulunmadığı belirtildiğini, her ne kadar davanın açıldığı tarihten sonra Davalı Şirket’e——— tarafından kayyım atanmış, yönetim kurulu başkan ve üyeleri geçici olarak değişmişse de

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) Maddesinin 437 pay sahibinin bilgi edinme ve inceleme hakkı kapsamında Müvekkillerimizin davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunu, aşağıda ayrıntılı açıkladığımız nedenlerle işbu dosya kapsamında 31.10.2023 tarihli cevap dilekçesine karşı cevaba cevap dilekçesi sunma zorunluluğumuz hasıl olduğunu,
Davalı cevap dilekçesinde
Davalı şirket’e kayyım atanması sebebiyle bilgi alma ve inceleme yapma izni verilmesi talebimizin reddedilmesi gerektiğini iddia etmişse de müvekkiller’imiz, ——– bünyesinde %10’un üzerinde pay sahibi olduklarından TTK. Madde 437 uyarınca işbu talebimiz hukuka uygun olduğunu, bilgi alma hakkı pay sahiplerinin en temel haklarından biridir ve ortaklığın işleyişi, mali durumu, geleceği ile yönetimin kalitesi konusunda pay sahiplerinin somut bilgilere ulaşmasını sağladığını, bilgi alma hakkı anonim şirketlerde hesap verebilir ve şeffaf bir işleyişin kurulmasına yardımcı olur ve bu özellikleri nedeniyle bilgi alma hakkı pay sahiplerinin vazgeçilmez hakları arasında olduğunu, TTK m. 437 çerçevesinde bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamadığını, bu doğrultuda bilgi alma hakkı TTK kapsamında anonim şirketin temel yapısına ilişkin bir hak olarak kabul edilir ve pay sahiplerinin bu hakkı etkin kullanımına hizmet edecek düzenlemelerle olduğunu, eski yönetim kurulu başkanı dava dışı ——— münferit işlem ve tasarrufları ile ——— borç batağına sürüklemiş ve müvekkillerin hak ve alacaklarını ciddi şekilde zarara uğrattığını, önemle belirtmek gerekir ki, dava dışı eski yönetim kurulu başkanı ———- savurganlığı, kötü yaşama tarzı ve malvarlığını kötü yönetmesi gibi hususların varlığı sebebiyle hukuki işlemlerini yerine getirememekte ve telafisi güç zararların ortaya çıkmasına sebebiyet vermekte olup ——— bulunduğu konumdan hızlıca düşüşünün engellenmesi ve bu düşüşte zarar görecek olanların korunması amacıyla tarafımızca vasi tayini veya yasal danışman atanması talepli olarak ——– Esas sayılı dosya üzerinden eski yönetim kurulu başkanı ——— vasi atanması talep edildiğini, ——– savurganlık derecesindeki iş ve işlemlerinden, kötü yönetiminden gerek kendisi ve gerekse aile efradı ciddi sıkıntılara maruz kaldığını, ——– hem kendi malvarlığını hem de yönetim kurulu üyesi olduğu şirketleri yönetemediğini, nitekim yukarıda açıkladığımız üzere ——— kontrolünde bulunan malvarlığı üzerinde kasten veya basiretsiz olarak yapmış olduğu tasarruflar, hem yönetiminde bulunduğu şirketlere hem Müvekkiller’e ve ailesine hem de kendisine zarar verdiğini, Netice itibarıyla; Davacı Müvekkiller’in sözlü ve yazılı tüm talimatlarına ve usulüne uygun tebliğ edilen ihtarnamelerine rağmen mevzuata aykırı bir şekilde kendileriyle hiçbir bilgi ve belge paylaşılmamış, bu durumun dava tarihinde şirketi yöneten ———— tarafından kasten gerçekleştiriliyor olması açıkça hukuka aykırı olduğundan mahkememizce şirket iş ve işlemleri hakkında davacı müvekkillere bilgi ve belge alma izni verilmesi gerektiğini, ———- Şirketi’ne ait gelir-gider bilançolarının, kar-zarar hesaplarının, banka hesap hareketlerinin, faturaların, ticari defterlerin, mizanların, yönetim kurulu defteri dahil şirkete ait tutulması zorunlu tüm defterlerin, bordroların ve yazışmaların incelenmesi, örnek alınması ve gerektiğinde davalı şirketin yönetim kurulu karar defteri de dahil olmak üzere tüm defter kayıt ve belgeleri üzerinde Müvekkiller ve/veya Mahkeme tarafından atanacak bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına, şirket iş ve işlemleri hakkında davacılara bilgi alma ve inceleme yapma izni verilmesine karar verilmesini, Yukarıda açıklamış olunan nedenler ve mahkememiz tarafından re’sen göz önünde bulundurulacak hususlar dikkate alındığında; Haksız ve hukuki mesnetten yoksun cevap dilekçesine karşı cevap ve itirazlarımızın kabulünü, haklı davamızın kabulünü, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacının talep sonucu aynı iken davanın kabulüne karar verilmesinin usuli ve yasal herhangi bir dayanağı bulunmadığını, davalılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde “her ne kadar davanın açıldığı tarihten sonra Davalı Şirket’e ——– tarafından kayyım atanmış, yönetim kurulu başkan ve üyeleri geçici olarak değiştirilmişse de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m. 437 pay sahibinin bilgi edinme ve incele hakkı kapsamında Müvekkillerimizin davayı açmakta yatarı bulunmaktadır.” dediğini, yine cevaba cevap dilekçesinde “——— gelir-gider bilançolarının, kar-zarar hesaplarının, banka hesap hareketlerinin, faturaların, ticari defterlerin, mizanların, yönetim kurulu defteri dahil şirkete ait tutulması zorunlu tüm defterlerin, bordroların ve yazışmaların incelenmesi, örnek alınması ve davalı şirketin yönetim kurulu karar defteri de dahil olmak üzere tüm defter kayıt ve belgeleri üzerinde Müvekkiller ve/ veyaMahkeme tarafından atanacak bilirkişi marifetiyleinceleme yapılmasına ve şirket iş ve işlemleri hakkında davacılara bilgi alma izni verilmesini talep ederiz.” dendiğini, Davacı yanın davasını derdest ederken yönetim “Yönetim Kurulu” Bölümünde yer alan ve “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” başlıklı madde olan TTK m. 392’den talep sonucunu belirlemiş ve ayrıyeten kayyım atanması talebi le davasını müvekkil şirkete yöneltmiştir. Ancak cevaba cevap dilekçesinde aynı talep sonucu ile “Genel Kurul” Bölümünde yer alan bilgi alma hakkı çerçevesinde talep ettiğini, bilindiği üzere TTK 437’de yer alan “Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları” genel kurul toplantısından 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin bilgi edinmesi için hazır bulundurulduğunu, bunlardan ancak finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde açık tutulduğunu, Davacı yanın talep sonucunda belirttiği ve müvekkil şirkette talep sonucunu yönelttiği hiçbir bilgi ve belge bu sayılanlar arasında yer almadığını, o halde müvekkil dava dilekçesinde Sayın Başkanlığınızdan hukuki koruma kapsamında talep edilen hiçbir bilgi belgenin genel kuruldan 15 gün önce paylaşılması gerekenler içinde dahi yer almadığı işbu durumda huzurdaki davada davacıların bu talep sonucuyla bir taraf ehliyeti bulunmadığını, taraf ehliyeti bulunmayan davacıların davasına ilişkin yargılamanın devamında bir hukuki yarar da bulunmadığından davanın dilekçeler teatisi sonucunda red olunmasını, esasında bir an için davacının talep ettiği belgeler ile TTK 437’de yer alan belgelerin aynı olduğu düşünülse dahi ilgili madde de sayılan bilgi ve belgeler pay sahiplerinin incelemesi için genel kuruldan 15 gün önce şirket merkezinde askıya çıkarıldığını, oysaki huzurdaki vakıaya konu müvekkil şirkete ——— tarafından Doğalgaz mevzuatı kapsamında atanan ve çoğunluğu muvazzaf bürokratlardan oluşan yeni yönetim kurulunun genel kurulu toplamak gibi bir takdiri de bulunmadığını. hal böyleyken talep sonucu değişmemiş, taraf ehliyeti bulunmayan eski yönetim kurulu üyelerinin bu kez de pay sahipliğine dayanarak huzurdaki davaya devam etmek istemesi abesle iştigal olduğunu, davacıların pay sahipliklerinin veya pay sahiplikleri dolayısıyla azlık haklarını kullanmak istiyorlar ise bunu huzurdaki dava ile değil yeni bir dava ile yapmaları gerektiğini, taleple bağlılık, taraflarca getirilme ilkeleri ve somutlaştırma yükümlülüğü usul hukukunun temelini oluşturduğunu, ilgili ilke ve yükümlülükleri özetlemeye gerek olmasa da huzurdaki davada yukarıda kısaca açıkladığımız ve Sayın Başkanlığınızın re’sen nazara alacağı başkaca sebepler ile yönetim kurulunda yer almayan davacıların taleplerini pay sahipliği sebebi ile de isteyebilecekleri somutlaştırma yükümlülüğünün icrası niteliğinde değildir. Davacıların iddiaları arasında hali hazırda yönetim kurulu yerine kayyım atanması ve yönetim kurulu toplantılarında yönetim kurulu üyeleri tarafından istenebilecek çeşitli ticari sır niteliğini haiz belge ve dokümanlar bulunduğunu, Yukarıda sayılan ve dava dilekçesinde belirtilen taleplerin huzurdaki vakıa bakımından uygun olmadığının açık olduğunu, ancak davacı bu kez talep sonucunda bir değişiklik yapmaksızın ilgili taleplerin pay sahibi olarak talep edilebileceğini iddia ettiğini, yukarıda kısaca özetlediğimiz şekilde davacı pay sahipliğine ve azlığa yönelik hakları kullanmak istiyorsa bunun usul dairesi bilindiği üzere; yeni bir dava açılması ve davacıların pay sahibi sıfatı ile pay sahiplerinin yönetim kurulundan talep edebilecekleri bilgi ve belgeleri talep ettiğini, ancak somut vakıa olduğu ve Başkanlığımıza da sunulmadığı üzere davacının bu bilgi ve belgelere ilişkin bir talebi de yönetim kurulundan olmadığını, huzurdaki dava ile ilişkili olmasa da ayrıca belirtmek gerekir ki TTK 437 açık hükmü uyarınca finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile şirket merkezi ve şubelerinde pay sahiplerine sunulmaktadır ancak 16.11.2022 yılında yapılan 2021 yılı olağan genel kurulu gerçekleştirileli bir yıldan fazla bir süre olmuştur ve bu bakımdan yeni yönetim kurulun ilgili bilgi ve belgeleri dahi paylaşma yükümlülüğü davacılara karşı bulunmadığını, davacı yanın cevaba cevap dilekçesinde hali hazırda davanın kabulünü savunmasının abesle iştigal olduğunu, bu hali ile davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde halen davanın kabulünü istemesi komik, ironik ve abesle iştigal olduğunu, davacılar vekilin taleplerinin bir an için kabulü halinde ortaya çıkacak durum enerji piyasasında yer alan, kanunlarla teşekkül eden ve kanun, yönetmelik ve diğer mevzuatı uygulamakla yetki ve görevli en üst kurum olan ——– varlığının anlamsızlığı sonucunu doğuracağını, bu hali ile başkanlığımızca da takdir edileceği üzere ilgili talep doğrultusunda karar verilmesinin hukuka ve huzurdaki olaya uyarlığının bulunmayacağını, davacı vekillerinin iddia ettiği ——– bakımı için davacıların müvekkil şirket işleri ile ilgilenemediği tezi de şu an hiç önemi kalmasa dahi gerek yönetim kurulu kararları gerek çeşitli tarihlerde verilen çeşitli vekâletlerde ———- değil ancak salt davacıların çift imzası ile vekâlet verilmesi veya yönetim kurullarının kendi başkanlıkları altında toplanmasını gerçekleştirdikleri gerekçesi ile gerçeği yansıtmadığı da söylenilebileceğini, iddia edilen durum gerçekliğinin bir an için kabulünde dahi hali hazırda yönetim kurulunda olmayan davacıların dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde iddia ettiği bilgi, belge ve diğer taleplerin gerçekleşmesinin mümkünlüğü bulunmadığı gibi hukuki herhangi dayanağı da bulunmadığını, açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle, davacıların haksız dava ve taleplerinin reddine karar verilmesi ile tüm yargılama giderleri ve ücreti-i vekâletin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.Davalı şirket ticari sicil kayıtları ve——– Noterliği’nin 19/09/2023 tarih ve ——– yevmiye nolu ihtarnamenin muhatap ——- tebliğine ilişkin tebligat parçası getirtilmiştir. Yargılama devam ederken——– Başkanlığı’nın davalı şirketin mevcut yönetim kurulu üyelerini azlederek yeni yönetim kurulu üyeleri atadığı görülmüştür.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanlığı’ndan 28/09/2023 toplantı tarih ve ——— karar sıra numaralı kararıyla davalı ——– Şirketi’ne yönetim kurulu atanmasına ilişkin karar örneği ve bu kararın alınmasına dayanak bilgi ve belgeler getirtilmiştir
.Davacılar vekili 07/12/2023 tarihli feragat dilekçesiyle; dava açılmasından sonra, —— Kurumu tarafından davalı ——- Şirketi’ne kurum temsilcisi atanmasına karar verilmiş olması nedeniyle davalı şirket yönetimine kayyım atanması taleplerinden feragat ettiklerini, mahkemece bu feragat talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, yönetim kurulu üyesinin bilgi alma ve inceleme hakkı istemine ilişkindir.
Davacı taraf, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 28 nci maddesi muvacehesinde gizli celse ve yayın yasağı talep etmiştir.HMK’nın Aleniyet ilkesi başlıklı 28 nci maddesi “
(1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir.
(2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.
(3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar.
(4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.” hükmünü düzenlemiştir.Gizlilik kararının, genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde gizlilik kararı verilebileceği, dosya kapsamında gizlilik kararı verilmesini gerektirir bir durum bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı 392 nci maddesi “
(1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
(5) Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan, dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
(7) Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.” ve
Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı 437 nci maddesi “
(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz. (
3) Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.” hükmünü düzenlemiştir. Doğal Gaz Piyasası Dağıtım Lisanslarına İlişkin Tedbirler Yönetmeliği’nin Dağıtım şirketi hakkında tedbir alınmasının zorunlu hale geldiğinin tespiti başlıklı 6 ncı maddesinin 5 nci fıkrası “(5) Kurul tarafından dağıtım şirketi hakkında tedbir alınmasına karar verilmesi halinde, ayrıca dağıtım lisansının iptalinin zorunlu hale gelip gelmediğinin tespiti amacıyla soruşturma açılmasına da karar verilir. Kurul tarafından açılan soruşturma Denetim Yönetmeliği hükümleri kapsamında yürütülür ve ivedilikle sonuçlandırılır.” ve Alınacak tedbirler başlıklı 7 nci maddesinin 1 nci fıkrası “(1) Dağıtım şirketi hakkında tedbir alınmasına ilişkin Kurul kararında belirtilmesi kaydıyla ilgili mevzuat hükümleri kapsamında; dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin yönetim kurulu veya tüzel kişiyi idare edenlerin, lisans sahibinin anonim şirket olmaması halinde ise ortaklar genel kurulu ve/veya tüzel kişiliği idare edenlerin bir kısmının veya tamamının geçici olarak değiştirilmesi suretiyle Kurul tarafından yerlerine yeni atama yapılabilir.” hükmünü düzenlemiştir.

Davacılar, TTK 392 maddesi uyarınca yönetim kurulu toplanması ile bilgi alma ve inceleme haklarının kullanılmasını talep etmişler ise de,
Yargılama sürecinde davacıların yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği, TTK 392 maddesinden ancak yönetim kurulu üyelerinin yararlanabileceği, davacılar vekilinin talebin ortaklık hakkına dayalı olarak TTK 437 maddesi uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmasına döndürülmesini talep etmiş ise de, TTK 437 maddesinde düzenlenen bilgi alma hakkının genel kurulda bilgi alma hakkına yönelik olup ayrı bir prosedüre tabi olduğu, TTK 392 maddesine yönelik talebin TTK 437 nci maddesine evrilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine, kamu otoritesi tarafından davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin değiştirilmesine karar verildiğinden yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu tutulamayacağına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınmış olması nedeniyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından yapılan 269,85 TL başvurma harcı, 269,85 TL peşin harç ve 130,25 TL posta masrafı olmak üzere toplam 669,95 TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, TTK 392./4.maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 13/12/2023