Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/474 E. 2023/904 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/474
KARAR NO : 2023/904

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 07/07/2023
KARAR TARİHİ : 25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, 1994-1998 yılları arasında sahibi bulunduğu ——. ile bilgisayar/yazılım alanında ticari faaliyette bulunurken davalı şirketin bayiliğini alabilmek adına tapuda maliki olduğu —–İlçesi —– 343 Ada 9 Parsel üzerinde kayıtlı bulunan —-Blok—-ve — Blok—–nolu bağımsız bölümler üzerinde aradaki ticari ilişkiye güvence olması amacıyla davalı —–Şirketi lehine 25/04/1994 tarih —–yevmiye numaralı 300.000.000 ETL bedelli bila faiz 1. Dereceli ipotek işlemi ile tesis edildiğini, müvekkili adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde davalı şirket aleyhine bulunan ipoteğin kaldırılması amacıyla—–Asliye Hukuk Mahkemesi’nin—–sayılı davası açıldığını, davanın 23.05.2023 tarihli celse tutanağı —- nolu ara kararı ile ‘Davalı şirketin sınırlı şekilde ihya edildiği anlaşıldığından davacı vekiline şirketin işbu dava yönünden ihyası için dava açmak üzere yetki ve gelecek celseye kadar süre verilmesi’ yönünde ara karar kurulduğunu, karara binaen süresi içerisinde işbu davayı açtıklarını, müvekkili ve davalı ticari faaliyetini sonlandırdığından aralarında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, ancak taşınmazı teminat verdiğini unutarak ipoteğin kaldırılmasını o dönemde talep etmediğini, hemen akabinde yurt dışına yerleştiği için de taşınmazdaki ipotek kaydının günümüze kadar geldiğini, müvekkilinin, ipoteğin kaldırılması için ipotek alacaklısına ulaşamadığından taşınmaz üzerindeki ipotek kaldırılamadığını, ipotek alacaklısı davalı şirketin 27.12.2005 tarihli —– sayılı —- Gazetesinin —- nolu sayfasında tasfiyesinin tamamlandığı ve şirketin kapatılmasına karar verildiği, şirketin kapanış kaydında aktif pasifi yoktur şeklinde mal beyannamesi ile 21.12.2005 tarihinde tescil edilerek ilanı yapıldığını, davalı şirketin aktifi ve pasifinin olmadığı haliyle tasfiye kararı alınarak kapatılmış olup, şirket defterlerinin şirket ortağı … ortağı olduğu —– adresinde bulunan —–arşivinde muhafaza edilmesine karar verilerek sicilde ilan edildiğini, şirketlerin tüzel kişiliği, Ticaret Sicilinden terkin ile sona erdiğini ancak tüzel kişiliğin sona erebilmesi için şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılmış olması gerektiğini, eksik veya hatalı işlem sonucu şirketin sicilden tasfiye sonucu terkinine karar verilmiş ise bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenlerin tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep edebileceği, TTK m.547 fıkra 1 gereğince; ”Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (f.2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” yukarıda arz ettikleri tüm bu nedenlerle; —- Şirketinin ihyası ile—-ili —-ilçesi—–. 343 Ada 9 Parselde kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde —- Blok—–ve —- Blok —–nolu bağımsız bölümler üzerindeki 25/04/1994 tarih—- yevmiye numaralı 300.000.000 ETL bedelli bila faiz 1. Dereceli ipoteğin kaldırılması amacıyla işbu davayı açma gereği hasıl olduğundan bahisle …kayıtlı —–Şirketi’nin ihyasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, davaya konu olayın cereyan ettiği dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK m. 34 ve Ticaret Sicili Tüzüğü m. 28 hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasa ve tüzüğün kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendireceğini ve sonuca bağlayacağını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, nitekim, bu hususun; “..Sicil memuru tescil için aranılan kanuni şartların mevcut olup olmadığını tetkikle mükelleftir.Hükmi şahısların tescilinde, bilhassa şirket mukavelesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve kanunun mecburi kıldığı esasları ihtiva edip etmediği araştırılır…Tescil edilecek hususların hakikate uygun olması, üçüncü şahıslarda yanlış bir fikir yaratacak mahiyette bulunmaması ve âmme intizamına aykırı olmaması da şarttır.” denilmek suretiyle; TTK.m.34’te ifade olunduğunu, buna göre de; Sicil Müdürlüğü (Memurluğu), yasal şartlar oluşmuşsa, yapılan işlemle ilgili tescil kararı vereceğini, aksi halde ise, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektireceğini, tasfiye memurları alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu (6762 Sayılı TTK m. 224 ve 6102 sayılı TTK m. 285), mahkemece dava konusu şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi durumunda TTK M. 547/2 gereğince tasfiye memuru atanması zorunlu olduğunu, TTK m. 547/2’ye göre, mahkemece istemin yerinde olduğuna kanaat getirilmesi durumunda şirketin ek tasfiye amacıyla ticaret siciline yeniden tescili ile birlikte bu işlemlerin yapılması için son tasfiye memurlarının veya yeni bir veya birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanması gerektiğini, bir başka husus olarak da, ek tasfiye kapsamındaki işlemlerin gerçekleştirilmesi maksadıyla atanacak tasfiye memurunun/memurlarının TTK m. 536’da düzenlenen şartları haiz olması gerektiğini, buna göre; mahkemece atanacak temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunmasının şart olduğunu (TTK m. 536/4), müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağından bahisle müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazları olduğunu, huzurda ki davaya konu şirketin tasfiyesinin 2005 yılında tamamlanmış olup, ihya davası açmak için hak düşürücü ve zamanaşımına ilişkin yasal süreler geçtiğini, işbu sebeple açıkça zamanaşımı itirazında bulunduklarını ve huzurda ki davanın öncelikle usulden reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinde 27 Aralık 2005 tarihinde tasfiyenin tamamlandığını, şirketin kapanış kaydında aktif ve pasif mal varlığı kalmadığını, ancak müvekkiline ait taşınmazın üzerinde ipotek bulunduğunu iddia etmiş olup, mahkemece de bilindiği üzere tasfiye işlemleri tamamen atanmış tasfiye memurlarınca yürütülür ve eğer davacının iddia ettiği gibi bir durum mevcut ise bu husus müvekkile atfedilemez, yani iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte böyle bir durum varsa bile müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmamakta olup, işbu sebeple müvekkilden yargılama gideri, vekalet ücreti vs. talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacı tarafın dilekçesinde “Müvekkilinin taşınmazı teminat verdiğini unutarak ipoteğin kaldırılmasını o dönemde talep etmediğini” açıkça belirtmiş olup huzurda ki davaya konu olayda müvekkilinin bir kusurunun olmadığını, gerekli çağrıların kanuna uygun şekilde yapıldığının açık olduğunu, bu sebeple de müvekkilinden yargılama gideri vekalet ücreti talep edilmesi ve hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağını, ayrıca en başta belirtikleri gibi davacının iddiaları doğru bile olsa işbu davayı açmak için kanunda belirtilen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, özetle huzurda ki davanın süresinde ikame edilmediğini, tüm bu sebeplerle usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep etmek zaruretimiz hasıl olduğundan bahisle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
—–Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacısının …, davalısının —-Şirketi olduğu, davanın konusunun ipoteğin kaldırılması talebi olup mahkemece davacı tarafa ihya davası açması için yetki ve süre verildiği görülmüştür.
… dosyada bulunan cevap yazısında; dava konusu şirketin tasfiyesinin sona erdiği 21/12/2005 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiğinin bildirildiği görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava; tasfiyesi tamamlanarak sicilden terkin edilen şirketin ihyası talebine ilişkindir.TTK’nun 547. maddesinde; Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahibi veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerde ki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse ek tasfiye için yeniden tesciline ve bu işlemleri yapmaları için tasfiye memuru atayacağı düzenlenmiştir.Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Dosya arasında bulunan ticaret sicil kaydının incelenmesinde şirketin tasfiyesinin sona erdiği 21/12/2005 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, şirketin tasfiyesinden sonra —- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın başladığı ve derdest olduğu, derdest dava varken şirketin tasfiye edilemeyeceği anlaşılmakla davanın sonlandırılabilmesi için ihya talebinde hukuki yararın bulunduğu anlaşılmaktadır.HMK’nın 326 (1) maddesi uyarınca; kanunda yazılı haller dışında, yargı giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksiksiz yapılmasından tasfiye memuru sorumludur. Ancak davacı tarafça ipotek kaldırılması talebi tasfiyeden önce istenilmediğinden tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı yine davalı … de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.TTK’nın 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile şirketin ihyasına ve son tasfiye memurunun ek tasfiye için atanmasına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile,
1—–Ticaret Sicili Müdürülüğü’nün—- sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye olan —– Şirketi’nin —-. Asliye Hukuk Mahkemesinin —–Esas sayılı dosyasına münhasıran, yargılama ile icra ve infaz işlemleri tamamlanana kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547 nci maddesi uyarınca ŞİRKETİN EK TASFİYE İÇİN YENİDEN TESCİLİNE,
2-Son tasfiye memuru … tasfiye memuru olarak atanmasına,
3-Kararın … tescil ve ilanına, ilan işlemlerinin davacı tarafından yapılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf edilen harç ve masrafların üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen yatıran tarafa iadesine, Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.