Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/464 E. 2023/1130 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2023/464 Esas

KARAR NO: 2023/1130

DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ: 05/07/2023

KARAR TARİHİ: 19/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:
Müvekkilinin uzun yıllardır Ford bayiliği yaptığını, müvekkili ile davalı şirket arasındaki bayilik sözleşmesine dayanan ticari ilişkinin halen devam ettiğini, müvekkilinin davalıya karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının Kadıköy 4.Noterliğinin 17/09/2021 tarih ve 18371 yevmiye nolu ihbarnamesi ile müvekkili ile arasında bulunan Bayilik Sözleşmesini olağan fesih yolu ile 2 yıl sona etkili olmak üzere feshettiğini ihbar ettiğini, davalının hiçbir somut gerekçe göstermeksizin yaptığı fesih ihbarının ve bu saikle dayandığı fesih iradesinin geçersiz olduğunu, kötü niyetli olarak müvekkilini ticari ve itibar bakımından manevi olarak zarara uğratmaya yönelik olduğunu, davalı şirketin sözleşmenin ihbar süresinin bitişi ile vukuu bulacağını ifade ettiği fesih iradesinin kendi personelinin yaptığını ileri sürdüğü yolsuzluklardan kaynaklandığını, müvekkil şirkete atfedilebilecek bir kusur bulunmamasına rağmen dürüstlük kuralına aykırı ve haksız şekilde müvekkilini ilintilendiriğinin aşikar olduğunu, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesinin sürekli borç doğuran bir sözleşme olduğunu, ancak ileriye dönük olarak hakli bir sebeple feshedilebileceğini, davalı şirket ile akdedilen sözleşmede tek taraflı olarak sözleşmede bulunan madde doğrultusunda davalı şirketin gösterdiği fesih iradesinin somut ya da haklı olarak nitelendirilebilecek hiçbir gerekçesinin bulunmadığını, davalı şirketle imzalanan bayilik sözleşmesindeki olağan fesih başlıklı maddenin hakkın kötüye kullanılması yasağı doğrultusunda geçersiz olduğu sabit olduğunu, davalı şirketin fesih ihbarının da somut bir dayanağı bulunmadığını iddia ederek; davanın kabulü ile davalı şirket tarafından yapılan bayilik sözleşmesine ilişkin yapılan fesih bildiriminin koşulları oluşmaması sebebi ile geçersizliğini, müvekkil şirketin davalı ile yaklaşık 40 yıldır ticaretinin olması ve Ford Bayiiliğini sürdürmesi nedeni ile feshin uygulanması halinde müvekkil şirketin ve müşterilerinin telafisi imkansız zararlara uğramaması için ivedi olaraksözleşme feshine ilişkin sonuçların ve fesih iradesinin tedbiren durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise mahkemenizce takdir olunacak teminat mukabilinde tedbir kararı verilmesini, sözleşme feshine ilişkin sonuçların ve fesih iradesinin tedbiren durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği,
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.

İNCELEME: ——– Noterliğine müzekkere yazıldığı görüldü.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davalının taraflar arasındaki 26/05/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 20.2 maddesi uyarınca bulunduğu fesih beyanından kaynaklı olarak açılan davalı şirket tarafından yapılan bayilik sözleşmesine ilişkin yapılan fesih bildiriminin koşulları oluşmaması sebebi ile geçersizliğine, bayilik sözleşmesinin ilgili olağan fesih başlıklı maddesinin iptaline hükmedilmesi talepli davadır.
Taraflar arasında davalının 26/05/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 20.2 maddesi uyarınca bulunduğu fesih beyanının sözleşmeyi sona erdirici etkide hukuki sonuç doğurup doğurmadığı, sözleşmenin 20.2 maddesinin dürüstlük kuralına aykırı genel işlem şartı niteliğinde olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği hususları çekişme konusudur.Taraflar arasındaki 26/05/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin sözleşmenin süresi ve olağan feshi düzenleyen 20.1 ve 20.2 maddesi aşağıdaki gibidir:——— Noterliği’nin 17/09/2021 tarih ve ——— yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi aşağıdaki gibidir:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26. Maddesi uyarınca “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. Maddesi uyarınca “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2-3 maddesi uyarınca “(…)
(2)Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
(3)Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.(…)”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın davalının taraflar arasındaki 26/05/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 20.2 maddesi uyarınca bulunduğu fesih beyanından kaynaklı olarak açılan davalı şirket tarafından yapılan bayilik sözleşmesine ilişkin yapılan fesih bildiriminin koşulları oluşmaması sebebi ile geçersizliğine, bayilik sözleşmesinin ilgili olağan fesih başlıklı maddesinin iptaline hükmedilmesi talepli olduğu, taraflar arasında davalının 26/05/2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 20.2 maddesi uyarınca bulunduğu fesih beyanının sözleşmeyi sona erdirici etkide hukuki sonuç doğurup doğurmadığı, sözleşmenin 20.2 maddesinin dürüstlük kuralına aykırı genel işlem şartı niteliğinde olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği hususları çekişme konusu olduğu, sözleşme serbestisi/özgürlüğü ilkesi gereğince kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olmamak kaydıyla tarafların sözleşme içeriğini serbestçe belirleyebileceği, yine aynı ilke gereğince sözleşmenin bir tarafının sözleşme ilişkisi ile sonsuza kadar bağlı olmasının kendisinden beklenemeyeceği, aksinin de sözleşme özgürlüğü ilkesine aykırı olacağı, bu kapsamda belirsiz süreli sözleşmelerde fesih bildirimi yoluyla olağan fesih maddesinin akdedilmesinin sözleşme serbestisi ilkesine aykırı olmadığı, anılan hükmün ahlaka aykırı olmadığı gibi herhangi kanunun emredici hükümlerine de aykırı olmadığı, yine ticaretine ait bütün faaliyetlerde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gereken bir tacirin akdettiği belirsiz süreli bir sözleşmenin fesih bildirimi yoluyla olağan fesih maddesinin genel işlem şartı olduğundan bahisle iptalini talep etmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki anılan nitelikte bulunan hükmün sözleşmenin tek tarafının değil her iki tarafının da menfaatine olduğu, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacı bayinin tacir olması nedeniyle belirsiz süreli bir sözleşmenin fesih bildirimi yoluyla olağan fesih maddesinin genel işlem şartı olduğundan bahisle iptalini talep etmesinin mümkün olmadığı, anılan hükmün emredici yasa hükümlerine veya ahlaka da aykırı olmadığı, yine anılan sözleşme maddesinin taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olduğu ve sözleşme serbestisi ilkesi gereğince bir tarafın sözleşme ile sonsuza kadar bağlı kalmasının kendisinden beklenmeyeceği dikkate alındığında hukuka aykırı kabul edilemeyeceği, bu sebeple bu hükmün sözleşmeden iptali talebinin reddinin gerektiği, bu kapsamda taraflardan birinin bu sözleşme hükmüne uygun davranmak suretiyle sözleşmeyi her zaman (sebep göstermeksizin) feshetme hak ve yetkisine sahip olduğu, bir fesih beyanının geçerli olarak kabul edilebilmesi için geçerli bir fesih sebebine dayanması, kanunda ya da sözleşmede öngörülen fesih prosedürüne uygun davranılması ve fesih beyanının şekle uygun olarak yönetilmesi gerektiği, yine fesih beyanının bozucu yenilik doğuran beyan olduğu, yöneltilmekle sonuç doğurduğu ve geri alınmasının mümkün olmadığı, anılan usule uygun yapılan fesih beyanının hukuki hüküm ve sonuçlarını doğuracağı, bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca iki yıl önceden fesih bildiriminde bulunmak suretiyle taraflardan birinin sözleşmeyi her zaman (sebep göstermeksizin) feshedebileceği, yine tarafların tacir olması nedeniyle fesih beyanının yukarıda atıf yapılan TTK 18/3 hükmünde öngörülen şekle uygun olarak yapılması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, davacının taraflar arasındaki sözleşmenin (belisiz süreli sözleşmede fesih bildirimi yoluyla olağan feshe olanak tanıyan) 20.2 maddesine dayanarak geçerli bir fesih sebebine dayandığı, yine davacının fesih beyanında “ihtarnamenin tebliğinden itibaren iki yıl sonra etkili olmak üzere” fesih bildiriminde bulunarak sözleşmede öngörülen fesih prosedürüne uygun davrandığı, yine fesih beyanının noter aracılığı ile bildirilmiş olması nedeniyle şekle uygun yapıldığı, bu sebeple fesih beyanının geçerli olduğu ve sözleşmenin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren iki yıl geçmekle (21/09/2023 tarihi itibariyle) sonuçlarını doğuracağı/doğurduğu, tüm bu sebeplerle, davanın reddinin gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan vekalet harcına ilişkin 115,2 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/12/2023