Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/44 E. 2023/261 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/44 Esas
KARAR NO: 2023/261
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 30/09/2022
KARAR TARİHİ: 23/03/2023

——- sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile——projesi kapsamında akdedilen —– tarihli —— ile——– İlçesinde kaim, tapuda 3317 ada, 5 parsel olarak kayıtlı dükkan niteliğinde olan —— numaralı taşınmaz ——– bedelle satın alındığını, sözleşmelerden kaynaklanan bedel ödeme yükümlülüğü müvekkili tarafından sözleşmeye uygun şekilde ifa edildiğini, yükümlülüğünü yerine getirdiğini, taraflar arasında akdedilen söz konusu —— eki mahiyetindeki ——- projede ortak alanlardaki projeye aykırılıktan ve müvekkilinin sahibi olduğu taşınmazlardaki eksiklikler bulunduğunu, müvekkilinin maliki olduğu bağımsız bölümü teslim alırken, gözle görülebilir eksik ve ayıplar mevcut olduğundan ihtirazi kayıt ile 17.08.2017 tarihli teslim tutanağını imzaladığını, sözleşme ile vaad edilmesine rağmen pek çok eksik halen yapılmadığını, söz konusu eksikliğin giderilmesi pek çok kez şifahen bildirildiğini, davalı —— tarafından eksikliğin ve mağduriyetin giderileceği bildirilmişse de ——- sistemi yapılmadığını, müvekkili tarafından keşide edilen 21.01.2020 tarihli ihtarname ile de bu husus daha önce de yazılı olarak bildirilmesine rağmen müvekkilinin söz konusu talebi muhattap tarafından dikkate alınmadığını, herhangi bir şekilde geri bildirim de yapılmadığını, söz konusu sözleşmeler ve ekinde inşaatın teknik şartname, mahal listesi ve projeye uygun olarak yapılarak taşınmazların teslim edileceği davalılar tarafından taahhüt edilmesine rağmen, davalılar müvekkilinin maliki olduğu ——sözleşmede belirtilen teknik şartnameye ve projeye aykırı işler yaptığını, —— tarihinde tapuyu devir aldığını, taşınmazı teslim alırken eksik, hata ve projeye aykırı bir şekilde yapılan imalatları tek tek söylediğini, müvekkilinin bundan kaynaklı taşınmazında değer kaybı olduğunu, sitede tanıtım reklamlarına ve basında çıkan reklam ve ilanlarına uygun olarak yapılmamasından dolayı binaların projeye aykırılıklarından dolayı değer kaybı olduğunu, ortak alanlarda da pek çok eksiklik, ve yanlış imalat nedeniyle değer kaybı oluştuğunu, bu değer kaybını talep ettiklerini,——da bulunan taşınmaz —– alanında satılmış alan olduğunu, ——- olarak tahsis edildiğini, müvekkilinin —- reklamlarına ve bu projenin teslim süresine güvenerek —– tarihinde bu kısmı —— olarak işletmeye başladığını, fakat projenin çevre düzenlemesi, yolları ve binadaki pek çok eksiklik nedeni ile oturumun çok geç başlamasından dolayı ticari olarak zarara uğradığını, bu nedenle gelirden (kapasitesine göre yapması gereken iş miktarını yapamamaktan dolayı) yoksun kaldığını, yoksun kalınan gelirini talep ettiklerini, müvekkili —– önce —- ile daha sonra da—- bulunan ve ——-olarak satın aldığını, taşınmazı teslim alırken eksik, hata ve projeye aykırı bir şekilde yapılan imalatları tek tek söylediğini, müvekkilinin bundan kaynaklı taşınmazında değer kaybı oluştuğunu, ayrıca sitede tanıtım reklamlarına ve basında çıkan reklam ve ilanlarına uygun olarak yapılmamasından dolayı binaların projeye aykırılıklarından dolayı değer kaybı olduğunu, sitede ortak alanlardaki eksik ve hatalı imalattan dolayı’da değer kaybına uğradığını, bu değer kayıplarını talep ettiklerini, fakat projenin çevre düzenlemesi, yolları ve binadaki pek çok eksiklik nedeni ile oturumun çok geç başlamasından dolayı ticari olarak zarara uğradığını, bu nedenle gelirden (kapasitesine göre yapması gereken iş miktarını yapamamaktan dolayı) yoksun kalındığını, yoksun kalınan geliri talep ettiklerini, dava konusu taşınmazların ve ortak alanların ——olmadığından eksik ve ayıplı imalat yapılması nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararların tespit edilerek müvekkiline ödenmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazlardaki eksikler/ayıplar giderilmediğinden müvekkili tarafından —— yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, tüm bu nedenlerdne dolayı müvekkillerine ait olan, Pafta; —– ADA;——, Parsel;5, de bulunan —— nolu taşınmazlar ile ilgili olarak projeye aykırılık, ortak alanlardaki eksik ve hatalı imalat nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL değer kaybının ticari faizi ile beraber tahsiline, müvekkiline ait olan dava konusu taşınmazlarla ilgili; fakat projenin çevre düzenlemesi, yolları ve binadaki pek çok eksiklik nedeni ile oturumun çok geç başlamasından dolayı ticari olarak zarar olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000-TL ticari kaybın ticari faizi ile beraber tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı——- vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, iş bu davada müvekkil bankaya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacı ile müvekkili arasında sözleşmeye dayalı hukuki ilişkinin bulunmadığını, davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini, davacının yoksun kaldığını ileri sürdüğü kar yönünden müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin işin yürütülmesinin henüz başlangıcında sahada mağduriyet oluşturulmaması adına iyi niyetli olarak ——- güzergahını tamamlatarak —— ikamet eden hak sahiplerinin kullanımına sunduğunu, davacının iddia ettiği gibi yoksun kalınan bir kar söz konusu olduysa bile bu durumda davacının ——- kazı alanının yanıbaşında iskana açılan —— yılından itibaren bile isteye fiilen ikamet etmeye devam etmesinin sebep olduğunu, dava konusu edilen yoksun kalman kar kaybı ile bankanın protokol hükümleri işin sözleşmesi, yapım işi genel şartnamesi ve sair düzenlemelerine uygun olarak yürüttüğü iş/işlemler arasında uygun illiyet bağının olmadığını savunarak; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, müvekkilinin dava konusu olayda taraf olmaması ve davacı ile sözleşmesel veya hukuki herhangi bir ilişkisinin bulunmaması nedeniyle husumetten reddini, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı —- vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, huzurdaki dava daha önce —— sayılı dosyası nezdindeki dava ise daha sonra ikame edilmiş olduğunu, dilekçelerin tetkikinde tarafları ve konusu aynı olmakla derdestlik itirazımıza konu iki dava olduğunu, her iki mahkemedeki davada diğer davalılar ve bunlar hakkındaki hususlar değişkenlik gösterse de, müvekkil şirket her iki dosyada da davalı olduğunu ve müvekkil şirkete yöneltilen iddiaların aynı olduğunu, bu sebeple derdestlik itirazında bulunulduğunu, gelir paylaşımı işi olarak ihale edilen işlerde iş KÜL HALİNDE yükleniciye verildiğini, inşaat, imalat, inşa edilen imalatların satış, pazarlama, teslimi ve proje ile ilgili tüm iş ve işlemler ihaleyi alan yüklenicinin sorumluluğunda bulunduğunu, sözleşme gereği müvekkil şirket alıcılarca tüm sözleşmesel yükümlülüklerin yerine getirilmesi akabinde, salt tapu devir ve tesciline onay verdiğini, bu doğrultuda tapu devir-tescil işlemleri Müvekkil Şirket adına vekaleten yüklenici firmaca yürütüldüğünü, davacı ile akdedilen düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ve emsal üst yargı kararları gereği huzurdaki davada müvekkil şirkete sorumluluk izafe edilemeyeceğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının TTK 23. maddesi gereği satın aldığı gayrimenkulü belirli süre içerisinde incelettirip ayıplı olması halinde satıcıya bildirmek zorunda olduğunu, bu kapsamda süresi içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, dava konusu bağımsız bölümlerin onaylı planına ve mahal listesine uygun imal ediliğini, davacının iddialarının haksız olduğunu savunarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, müvekkil şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini, davacının——- yapılmadığına ilişkin ayıp iddiasını ttk md. 23 ve tbk md. 223’te belirtilen sürelerde ve usulüne uygun şekilde ihbar etmediği anlaşıldığından davanın reddini, davacı ile akdedilen satış vaadi sözleşmelerinin eki ve ayrılmaz parçası olan mahal listesi incelendiğinde—— dava konusu —— numaralı bağımsız bölümüne ilişkin mahal listesinde bulunmamakta olduğu dikkate alınarak davanın reddine, davacının satın aldığı —- numaralı bağımsız bölümü eksiksiz teslim aldığını beyan etmiş olduğu, bu hususu el yazısı ile yazılan teslim belgesini imzalayarak satış vaadi sözleşmesinin taraflarını ibra etmiş olduğu dikkate alınarak davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE : ——- Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı görüldü.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (…) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (…)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (…) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (…)”
Mahkememizce davacının uyuşmazlık konusu ve davanın açıldığı dönemdeki ——- kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen —— numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —– numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığının bildirilmesi ve bunlara ilişkin tüm belgelerin davalının bağlı bulunduğu —– Müdürlüğü’nden gönderilmesi istenmiş, verilen cevabın “… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesi uyarınca “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, (…) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. (…)”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1-3. maddesi uyarınca “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (…) (3) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (…)”
Mahkememizce davacının uyuşmazlık konusu ve davanın açıldığı dönemdeki —— kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen —– numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını,—- numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlayıp sağlamadığının bildirilmesi ve bunlara ilişkin tüm belgelerin davalının bağlı bulunduğu ——- gönderilmesi istenmiş, verilen cevabın “…Ayrıca mükellefi —– yıllarında işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ——- yılında ise —-göre defter tutuğu — beyannamelerinden — anlaşılmış — olup, —- yıllarına ait ——- yazımız ekinde sunulmuştur.” şeklinde cevap verildiği görülmüş, davacının vergi beyannameleri incelenmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve asliye ticaret mahkemelerinde görülebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) veya TTK’da (veya maddede sıralanan) hususlardan doğması (mutlak ticari dava) gerektiği, eldeki davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu, bu sebeple mutlak ticari dava olmadığı, bu sebeple davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği, bu sebeple ancak davacının tacir ve işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilmesi halinde davanın ticari dava olacağı, davacının tacir kabul edilebilmesi için —— atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen —– numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —— numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlaması gerektiği, ticaret hukuku (ve görev yönünden usul hukuku) anlamında davacının tacir olup olmadığı hususunda yasalarca bundan başka bir kriter kabul edilmediği, dava konusu taşınmazın dükkan veya ticarethane niteliğinde olması nedeniyle davacının tacir olarak kabul edilebileceği yönünde bir yasal hüküm bulunmadığı, yine davalının —— kayıtlı olmasının ve bilanço esasına göre veya işletme hesabı esasına göre defter tutmasının da bu hususta karine teşkil edebileceği, ancak sırf bunun da davacının tacir olup olmadığını göstermeyeceği, belirtildiği gibi tek kriterin davacının —— kararının atfı ile esnaf işletmesi için öngörülen—— numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —– numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde gelir sağlaması olduğu, davacının uyuşmazlık konusunun geçtiği tarihte ve dava tarihinde beyan ettiği gelirlerinin (alış ve satışlarının ve kârının)——- numaralı bentlerindeki nakdi limitlerin yarısını, —— numaralı bentteki nakdi limitin tamamını aşan düzeyde olmadığının açık olduğu, bu sebeple davacının tacir, işletmesinin ticari işletme olarak kabul edilemeyeceği, tüm bu sebeplerle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, davacının dava dilekçesi incelendiğinde tüketici sıfatıyla hareket etmediğinin de kabul edilmesi gerektiği ve tüm bu sebeplerle genel görevli mahkemeler olarak asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” şeklinde cevap verildiği görülmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, ——- Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun TESPİTİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca; görevsizlik kararının süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın ——-Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yukarıda hüküm fıkrasında belirtilen süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair resen karar verilmesine,
4-Esasın bu şekilde kapatılmasına,
5-Harç ve yargılama giderlerinin HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/03/2023